GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:51
Tarih:02.02.2022

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, 302 sıra sayılı Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi'nin 1'inci maddesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum.

Bu madde kanunun amacını düzenliyor ve aslında şöyle: Baktığımızda, amaç, kapsam, yürürlük, yürütme maddelerini çıkardığımızda geriye pek de bir şey kalmıyor meslekle ilgili. Herhâlde başka da bu kadar, 6-7 maddeden oluşan bir meslek kanunu yok bildiğim kadarıyla.

Şimdi, önce şunu söyleyeyim: Biraz önce Sayın Erdem dedi ki: "Biz başka ülkelerin uygulamalarını da inceledik. İşte, stajyer öğretmenlik, öğretmenlik gibi farklı unvanlar var." Ya, o unvanların yanında görev tanımları, sorumluklarıyla ilgili de aydınlatsaydı bizi aslında daha anlamlı olurdu ve biz de burada söylüyoruz hep yani bir ayrım getiriyorsunuz ama bunlar arasında görev ve sorumluluk bakımından bir fark yok. Aynı işi mi yapıyorlar? Aynı işi yapıyorlarsa bir anlamı var mı sadece maaş farklılığı dışında?

Yine, o söyleminizde şunu söylediniz Sayın Erdem "Beceri eğitimi" dediniz yani çok önemli bir kelime. Hani böyle bir kelimeyle geçiştirildi ama siz sadece sınava dayalı bir unvan farklılığı getiriyorsunuz; bizim sistemimizde beceriyle ilgili bir ölçüm var mı? Yok.

Şimdi, kanunun genel gerekçesi, eğitimin amacını aslında biraz güzel bir şekilde özetlemiş, diyor ki: "Gelecek kuşaklarımızı emanet edeceğimiz çocukların eğitimi için; üstün yetenekler kazandırılması için; ekonomide, sosyal alanda, kültürel alanda kalkınmak için; ilerlemek için öğretmenlerimiz kaldıraç görevi görüyorlar. Dolayısıyla öğretmenlerimizin sorunlarını çözmek zorundayız, maddi, manevi olarak güçlendirmek zorundayız ve onların haklarını teslim etmek zorundayız; eğitimle ilgili felsefemizi yeniden gözden geçirmek zorundayız." Maddelerin içeriğine bakıyoruz, hiçbiri yok. Ya, bir zerresini koyun şu maddelere, yok ve tam tersine, bakıyoruz, işte, söylediğimiz gibi, kariyer basamaklarıyla ilgili olarak öğretmenler arasında ayrımcılık getiriliyor, çalışma huzurunu bozacak ve nesnel ölçütlere dayanmayan birtakım ayrımcılıklar getiriliyor ve öğretmenler de bunu kabul etmiyorlar, seslerini de günlerdir duyurmaya çalışıyorlar.

Değerli arkadaşlar, insanlık, kafasına elma düşünce yer çekimi kanununu öğrendi, gemiler yüzünce suyun kaldırma kuvvetini öğrendi ve işte, bir kütük veya taş yuvarlanınca tekerleği buldu ama AKP'li yöneticiler yirmi yıldır eğitimin nasıl olması gerektiğini bir türlü öğrenemediler, bir türlü bulamadılar. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ya da şöyle: Aslında biliyorlar ama bugünkü bireysel çıkarları ve iktidarlarını sürdürme hevesi, önceliği geleceğimizi maalesef kötü yöneticilerin elinde heba ediyor.

Şimdi, söylediğimiz gibi, öğretmenler yıllardır diyorlar ki: "Sözleşmeli, ücretli, kadrolu, bu ayrımı kaldırın, eşit işe eşit ücret getirin. Özel öğretim kurumlarındaki öğretmenlere de aynı hakları tanıyın." Siz bunları yapmak yerine, tam tersine, daha da ayrımcı bir şekil getiriyorsunuz "uzman öğretmen", "başöğretmen" diye ve bunlar da dediğimiz gibi, işte, kim tarafından, nasıl belirlenecek? Bir komisyondan bahsediyorsunuz. Anayasa'ya aykırılıklar içeren maddeler var. Komisyon Başkanı dedi ki: "Bunları Komisyonda görüştük." Ben de Komisyondaydım, tek bir kişiye söz verildi bu Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla ilgili. Örneğin, İbrahim Hocamıza söz verilmedi, diğer komisyon üyelerimize söz verilmedi, antidemokratik bir şekilde gerçekleşti Komisyon görüşmeleri, onu da burada belirtmek istiyorum.

BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Sayısal çoğunluğunuzla...

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Evet, şimdi gerekçede de söylüyor; diyor ki "Bilgi çağındayız." "Teknoloji çağındayız." "Ekonomik olarak kalkınmak için eğitime önem vermeliyiz." Evet, çocuklar artık interneti, telefonu ellerine aldıklarında bütün bilgilere ulaşabiliyorlar, bilgi bombardımanı var. Şimdi çağı inceleyenler diyorlar ki: Artık mesela on, yirmi yıl sonra bir yapay zekâ bir çocuğun yapacağı işi daha iyi yapabilir, bir anda herkes işsiz kalabilir. Ne olacak? Yeni bir adaptasyon, yeni bir öğrenme süreci, yeni bir meslek ve akıl sağlığını koruma. Bunları öğretmemiz lazım çocuklara diyorlar ama bu kanunla bırakın çocuklara bunları öğretmeyi, öğretmenlerin bile akıl sağlığını koruması imkânsız. Ya, ücretli öğretmenler saat başına 27 lira, 27 lira... (CHP sıralarından alkışlar) Bütün ay bütün derslere girse 2 bin lira falan alıyor herhâlde, onu da alamıyor. Faturasını mı ödeyecek, nasıl geçineceğini mi, yol parasını nasıl ödeyeceğini mi düşünecek yoksa o çocuklara, hani geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklara üstün beceriler mi kazandıracak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Tamamlayınız.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Maalesef bu kanun ve daha önce yapılanlar, işte 4+4+4 sistemiyle çocukların açık liselerle okullardan uzaklaştırılması, diğer bütün değişiklikler eğitimde tek bir adım ileriye götürmedi bizleri. İçler acısı durumdayız. Fiziken bile okullar hijyenden, temizlikten, güvenlikten yoksun; 2'li, 3'lü eğitim yapılıyor, öğretmenler kaygılı, veliler huzursuz ama öğrendik ki bu kanunla toplumun hiçbir kesiminin sorununu AKP'li yöneticiler çözemez, bu kanunla da tescillenmiştir ve öğretmenler her türlü ayrımcılığın kaldırılması, eşit işe eşit ücret ödenmesi, ailelerine kavuşmak, özlük haklarına, itibarlarına kavuşmak için Millet İttifakı'nın iktidarını bekliyorlar, itibar için de iktidar bekliyorlar.

Diyorum ki: Dayan öğretmenim, dayan; geliyor gelmekte olan. (CHP sıralarından alkışlar)