GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:49
Tarih:20.01.2022

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YAVUZ AĞIRALİOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yürürlük maddesi üzerinde konuşuyorum.

Genel olarak enflasyon dâhil, Hükûmetin, son dönem memleketi içine düşürmüş olduğu iktisadi girdaba dair muhalefetin eleştirilerine kullandığı bir cevap verme algoritması var. Bu cevap verme algoritmasını duyuyoruz ama sizin şöyle bir zorluğunuz var: Muhalefet uzun iktidarlarda iktidarın denemeye çalıştığı her alternatif çözümü tenkit eder, sonuçlarını görme imkânıyla bir dahaki sefere daha kuvvetli tenkide imkân kazanır. Siz şöyle bir talihsizlikle memleket yönetmek mecburiyetinde kaldınız: Siyasi talihiniz başta çok iyiydi, sizin talihiniz memleketin talihi olabilirdi. Size duyulan güven, size verilen oy, size duyulan itimat memleket için zenginliğe, bolluğa dönüştürülebilirdi ama ne hikmetse daha önce de iktidarlar darbe gördü, daha önce de iktisadi ablukalar gördü, daha önce de Türkiye komplolar, çatışmalar gördü, daha önce de uluslararası organizasyonların Türk milletinin, Türk devletinin güçlü yarınlarını engelleme teşebbüslerini gördü bu topraklar, daha önce de ambargolara şahit oldu, daha önce de kamplaşmaların beraberinde getirdiği siyasi kırılmaların Türkiye'deki istikrarsızlığa sebep olduğu zamanları gördü. Bütün bunlar size bir iktidar imkânını ümitle teslim edecek bir süreci doğurdu. 2002'de AK PARTİ enflasyonla bir memleket teslim aldı, işsizlikle aldı, faizle aldı, demokrasi standartları bozulmuş bir ülke aldı, yoksullukla aldı, yasaklarla aldı, kalkınma problemleriyle aldı, üretim problemleriyle aldı ülkeyi, eğitimin kalitesizliğiyle aldı ülkeyi, üretimde rekabet gücümüzün azlığıyla aldı ülkeyi, iş gücümüzün niteliksizliğiyle aldı ülkeyi, cari açıkla aldı ülkeyi, borçla aldı ülkeyi, hazinesi zayıf aldı ülkeyi, bankaları kuvvetsiz aldı ülkeyi ve "Bütün bunların üzerinden ben gelirim." kararlılığıyla teslim aldı ülkeyi. 2002'de iktidara geldiğinizde ülkemizde var olanların kısmi başlıklarını arz ediyorum size. Bugün 20'nci yılınızı idrak ettiğiniz iktidarınızın bize yaşattığı problemleri sayıyorum: 2002'de de enflasyon vardı, şimdi de var...

ERHAN USTA (Samsun) - Daha yüksek var.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - ...2002'de olandan daha fazla var. 2002'de de işsizlik vardı, şimdi de var; olandan daha fazla var. 2002'de de borcumuz vardı, şimdi daha fazla var; olanın 4 katı var. 2002'de de memlekette demokrasinin sıkıntıları vardı, hâlen var. 2002'de de hukukun sıkıntıları vardı, hâlen var. 2002'de de üretim problemleri vardı, hâlen var. 2002'de de rekabetin bizim lehimize olabilmesi için katma değeri yüksek ürünler üretme problemimiz vardı, hâlen var. Ben yürürlük maddesi üzerine konuşuyorum yani "Cumhurbaşkanı tarafından yürütülür." maddesi üzerine konuşuyorum. Cumhurbaşkanının yürütmenin başında olarak yürütemediği problemler adına konuşmak için kürsüye geliyorum yani aslında memlekette yürütmenin bihakkın vazifesini yapamamışlığından kaynaklanan sorunlar için konuşuyorum, iktidarın çözemediği problemleri çözemediğini size söylemek için, aslında iktidara neyi çözemediğini hatırlatmak için konuşuyorum.

Şimdi, bu yokken bugün tecrübe ettiğimiz kur korumalı mevduatın bir buçuk ay önce dilinizde şöyle savunmasını görüyorduk: "Efendim, cariyi fazla vermeye karar verdik, 'rekabetçi kur' diye bir şey ihdas ettik, biz cari fazla verme kararlılığımızı 'Çin modeli' diye bir stratejiye dönüştürdük, bunu biz planlayarak yapıyoruz." İman hattından küfür hattına saldırır gibi, yahut o gün savunduğunuzu bir kurtuluş savaşını yapıyormuşsunuz edasıyla bu cümlelerle birleştiriyordunuz, diyordunuz ki bize: "Bu dövizdeki yükseliş bizim stratejik olarak planladığımız bir şeydir. Rekabetçi kur bunu gerektirir." Peşinden, doların o zaman 10 lira olacağını söyleyenlere dava açtınız "Manipülasyon yapıyorsunuz." diye. Sonra, dolar sizin stratejinizle, olağanüstü dehanızla 18 liraya çıkınca rekabetçi kur modelinden bir anda ricat ettiniz, bir Osmanlı tokadıyla doları 18 liradan 10 liraya düşürdünüz diye kurtuluş savaşı yapıyorsunuz alkışlamalarınızı yapmamızı istediniz. Sonra, 14 liraya çıktı, doların stabil hâle geldiğini söyleyerek bizim sizin başarılı olduğunuzu kabul etmemizi istediniz. Sonra, "2023 hedefi" diye ortaya koyduğunuz vizyonunuzu gerçekleştirmek için bize 73'lerde uygulanmış bir modeli ilk defa keşfediyormuşsunuz gibi takdim ettiniz. Sonra, bunun arkasından, geliştirdiğiniz stratejilere "Niçin itiraz ediyoruz?" diye bizi milletin, devletin başarısını istemeyenler olarak itham ettiniz. Sürecin içerisinde enflasyonu başka ülkelerle mukayese ederken tenezzül ettiğiniz istatistik oyunları sizin artık iktidarı taşıyamayacağının göstergesidir. Yani ben ekranlarda AK PARTİ'yi savunan arkadaşların söylediklerini sadece onların zihnî savrulması zannediyordum, en son, Sayın Cumhurbaşkanını dünya ile Türkiye'yi mukayese ederken "Emtia fiyatlarındaki artış, enflasyondaki yükseliş oranlarına bakınca Türkiye hamdolsun çok iyi." derken gördüm. Bizim liginde olduğumuz ülkelerin enflasyonlarını toplasanız bizdeki müdahale edilmiş enflasyon oranına ulaşamıyorsunuz. Bizim şu andaki enflasyon oranımız, müdahale edilmiş enflasyon oranımız, içinde olduğumuz liglerin enflasyonlarını toplasanız bile ulaşamayacağımız oranlarda. Bunu, bir yıl boyunca aynı listeyle alışveriş yaptığımız mutfak alışverişlerinde yüzde 51'i bulduğumuz enflasyona gelmeden söylüyorum -bağımsız akademisyenlerin- ilave doğal gaz, benzin, elektrik zamlarının da fiyat farklarının yansıyacağı bu ayı katmadan söylüyorum. Nereye geldi mevzu? Aslında, siz oku atıyorsunuz, okun düştüğü yere daire çizip üstüne "12" yazıyorsunuz, "isabet" diye bize sunmaya çalıştığınız motivasyonunuzun bütün kurgusu bundan ibaret.

Ben size şunu hatırlatmayı borç bilirim: Sahada para bolken bu yalancı baharın biteceğini söylediğimiz zamanlarda, sizin lehinize bize kızan milletimizi şimdi "Bizi kurtarın." çığlıklarıyla görüyoruz biz sahada, sizin seçmenleriniz. Daha önce sahada bu kadar rahat propaganda imkânı bulamıyorduk. Şimdi bu yalancı bahar bitecek diye samimi ikazlarımızı, bizi duyabilecek milletimize söylediğimiz her yerde "Biz hâlimizden memnunuz." diyenleri "Bizi ne zaman kurtaracaksınız." derken görüyoruz. O yüzden size sahadan haber vereyim. Memleketinizin, milletinizin problemlerini çözmek zorunda olduğunuz hâlde çözemediğiniz problemleri muhalefete ciro ederek kurtulma dönemleriniz bitmiştir. Millet artık sizin uygulamaya çalıştığınız politikalardan değil, yaşadıklarından bir mukayese imkânına kavuşabilmiştir. Millet zenginlik istiyor, millet vaat istemiyor. 2023 vizyonu sizi yirmi yıl taşıdı, 2053 vizyonunu sizi taşıyamaz. "Bugün değilse ne zaman?" hissiyatı milletin ortak şuuru hâline gelmiştir. Nedir sorumluluğunuz? Bunca yoksulluğun sebebi -başka bir konuşmanın bahsi olacak inşallah- Külliye ve saray arasında sıkışmış ithamların arasında sizin keyfîliğinizi kastederek "Harcamalarınız saray keyfîliği ihsas ettiriyor." sözlerimize, sadece, "O dediğiniz yerin adı saray değil -sanki biz yerin adından bahsediyormuşuz gibi- o dediğiniz yerin adı Külliye." diye mukabele ediyorsunuz. Hâlbuki biz, sizin işlerinizin muhtevasının külliye olmasını isteyenleriz. Yani keşke sözünüz değil, iradeniz; keşke vaatleriniz değil, icraatlarınız külliye müktesebatında olsaydı. O yüzden keyfîliğinizi kastederek söylüyorum: Keyfîlik kastıyla söylediğim şey de denetlenemez harcamalar, borç yükü olarak, karşımıza enflasyon olarak çıkan yanlış iktisadi politikalardır; onları kastederek söylüyorum. Siz devletseniz Ömer nerede; siz Ömer'seniz adalet nerede; siz adaletliyseniz bunca yoksulluğun, yolsuzluğun, fakirliğin hesabı nerede?

Bunların hesabını vermek zorunda olan iktidarın 20'nci yılında çözemediği problemleri, 2023 olmazsa... "Birazcık sapma oldu." Bir de mütevazılığınıza da hayranım yani 25 bin doları kastederek söylediğiniz hedefe 20 bin dolar gibi bir seviyede yaklaşmış olsanız biraz sapmayı kabul edebilirim. Mütevazılığınıza da hayranım: "Birazcık sapma oldu hedeflerden." "Hedeflerden birazcık sapma" dediğiniz; 2 trilyon dolar gayrisafi millî hasıla, 500 milyar dolar ihracat, 25 bin dolar millî gelir, kalkınmış müreffeh bir ülke; birazcık saptı, yüzde 60-70 enflasyon, 7 bin dolar millî gelir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Son bir dakikamı alabilir miyim Başkanım?

BAŞKAN - Buyurun.

YAVUZ AĞIRALİOĞLU (Devamla) - Teşekkürlerimle.

Ne zaman bu durum düzelir arkadaşlar? Ne zaman olur efendim, bu bize vadettiğiniz ülkeyi ne zaman elimize geçirebiliriz? Evelallah, 2023 olmazsa Allah'ın günü mü yok, 2053; 2053 tutmazsa Allah kerimdir, 2071. Yani Türk'ün tarihinde, böyle 500'lerle, 100'lerle, çarpan etkisiyle düşeceği kahramanlığın günü mü yok evelallah, o olmazsa ondan sonra başka bir tarih...

"Bugün değilse ne zaman?" sorumluluğudur iktidarınızın borcu. Allah size lütfundan yirmi yıl milletinize hizmet etme imkânı verdi, 20'nci yılında milletinize Sisifos Kayası sendromu yaşatıyorsunuz; yaşadığımız şey budur. Mecburen, 2023 yılında, işsizliği, fakirliği, yoksulluğu, yolsuzluğu, israfı, şatafatı, bütçe açıklarını, faiz altında, kur altında ezilen ekonomiyi, kalitesiz eğitimi, kalitesiz demokrasiyi, berbat bir yönetimi konuşuyoruz. Sebebi ne olursa olsun; yüzyıl oldu cumhuriyetimizi kuralı, yüzyıldır halletmek zorunda olduğumuz problemler için en fazla imkân sizdeydi, başarılamadı.

Hürmetler efendim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)