| Konu: | Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 44 |
| Tarih: | 11.01.2022 |
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Burada kanun teklifi üzerindeki sorulara cevap verme imkânımız olacak tabii. Doğrusu, sorularda doğrudan maddelere ilişkin gelen hususlar kısıtlı oldu ama daha önce yapılan konuşmalar var, o konuşmalardan da bazı sorulara cevap vermeye çalışacağım.
Burada ifade edilen hususlarda ağırlıklı konu tarım ve çiftçilere dönük destekler oldu. Birkaç şey söyleyeyim, gerçi doğrudan konumuzla belki ilgili olmayabilir ama ağırlıklı sorulduğu için birkaç yorumda bulunmak isterim.
Öncelikle geçtiğimiz son iki yıl pandeminin etkileri, bütün alanları etkilediği gibi tarımı da etkiledi. Ama bunun üzerine bir de dünyada ve Türkiye'de kuraklık yaşandı, iklim değişikliğinin de etkileri oldu, böyle çifte bir etkiyle karşı karşıya kaldı tarım sektörü. Başından itibaren Hükûmetimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız tarım konusuna çok özel bir önem verdi. Pandemide, geçmişte yaşanan küresel salgınlarda gıda konusunun ne kadar önemli olduğunun farkında olarak tarım konusuna başından itibaren çok büyük bir özen gösterildi ve her türlü destek verildi; gerek söylemlerle güvenceler verilerek gerekse politikalarla tarım sektörünün canlı kalması yönünde her türlü gayret sarf edildi.
Biz de Komisyon olarak geçtiğimiz dönemde bazı düzenlemeler yaptık. Bir taraftan, Tarım Kredi Kooperatiflerinin borçlarını yeniden yapılandırdık; diğer taraftan, köklü bir değişiklik yaptık, tarıma verilen destekler üzerindeki vergileri kaldırdık; bununla da kalmadık, son beş yıldaki ödenmiş desteklerden kesilmiş vergilerin iadesine ilişkin düzenleme yaptık. Sadece bu yapılan düzenlemenin etkisi -yanlış hatırlamıyorsam- 4 milyar TL civarında çiftçilerimize bir katkı ifade ediyor. Yeter mi? Daha fazlası tabii ki olsun. Ülkemizin imkânları geliştikçe, imkânlarımız arttıkça bütçeyle veya diğer kaynaklarla bu destekleri vermeye devam edeceğiz. Sadece bütçeden değil, sübvansiyonlu krediler yoluyla da tarım sektörümüze elimizden geldiğince destek oluyoruz. Ziraat Bankası kanalıyla, diğer kanallarla daha ucuza finansman kullanımına da destek oluyoruz.
Son dönemlerde gübre başta olmak üzere girdi fiyatlarındaki artışın da elbette farkındayız. Bu konuda da Tarım Bakanlığımız, Hükûmetimiz çalışmalar yapıyor. Ülkemizin ve Hükûmetimizin imkânları çerçevesinde her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Dünyada da gıda fiyatlarının arttığı bir dönemden geçiyoruz. Dünyada, hakikaten, gıda konusunun önümüzdeki yıllarda da stratejik bir konu olacağı çok açık görülüyor. Biz de tarıma stratejik bir sektör olarak yaklaşıyoruz, destekliyoruz, bundan sonra da destek vermeye devam edeceğiz. Tarım hiçbir zaman modası geçmeyecek bir sektördür, bunun da altını çizmek isterim.
Diğer taraftan, doğrudan ilgili sorulardan bir tanesi emekliliğe ilişkin soru oldu. Biliyorsunuz, şu anda alt limit 1.500 lira, bunu 2.500 liraya çıkarıyoruz bu yaptığımız düzenlemeyle. Yüzde artış oranına baktığınızda genel artışların oldukça üzerinde. Yine, yeterli mi? Elbette bunu tartışmıyoruz ama bu bir alt limit yani alt limiti 1.500'den 2.500'e çıkarmak takdir edersiniz ki olumlu bir adımdır, olumlu yönde atılmış önemli bir adımdır. Sadece bu düzenleme 1 milyon 265 bin insanımızı ilgilendiriyor, etkileyecek ve sadece bu düzenlemenin yıllık maliyeti 3,5 milyar Türk lirası civarında olacaktır. Bir taraftan artışlar gelecek, bir taraftan da artışlar sonucu oluşan ücret ile 2.500 arasındaki rakamı giderme, telafi etme mekanizması olacak. Dolayısıyla bu, bu anlamda önemli bir adımdır.
Yine, tarımda olduğu gibi, burada da şunu ifade etmek isterim, imkânlarımız geliştikçe, ülkemizin ekonomisi büyüdükçe bütün kesimler gibi emekli kesimimize de daha fazla imkânlar sağlama gayretimiz devam edecektir.
Değerli arkadaşlar, Merkez Bankasıyla ilgili bir iki yorum yaptı arkadaşlarımız. Merkez Bankamızın kendi varlıklarına ilişkin bir düzenleme yapmıyoruz, sadece başka ülkelerin merkez bankalarının bizim Merkez Bankamız nezdinde açtığı hesaplara ilişkin güvenceyi oluşturan bir düzenlemedir bu. Son dönemlerde ülkemize yönelik artan taleplerin bir sonucudur bu. Türkiye, eskiden böyle düzenlemelerle karşı karşıya kalmıyordu çünkü böyle bir talep söz konusu değildi. Son dönemlerde daha fazla bir talebin oluşması böyle bir düzenlemeyi de tetiklemiştir. Bu, son günlerin de meselesi değildir, geçen yaz aylarında Meclisimize gelmiş bir taleptir. Bir süre bunu yapamadık, şimdi bu düzenleme çerçevesinde gerçekleştiriyoruz. Bunun ülkemizin bir finans merkezi olma amacı da var, "İstanbul Finans Merkezi" dediğimiz strateji ve proje aslında bunu öngörüyor. Bölgemiz başta olmak üzere uzun vadede de küresel düzeyde finans merkezi olmak Türkiye'nin hedeflerinden bir tanesidir; daha fazla finansın ülkemize gelmesi de ülkemizin lehinedir. Bunun da altını çizmek isterim.
Devletler arası bir ilişki söz konusudur, bunun kötüye kullanımı da söz konusu olmayacaktır. Ülkemize fayda sağlayacaktır, bunun da altını çizmek isterim. Merkez Bankamızın itibarı olmasa böyle taleplerle zaten karşı karşıya kalmazdık.
Değerli arkadaşlar, BES'e ilişkin de bazı yorumlar yapıldı. Aslında içeriğe baktığınızda bu teklifte, ağırlıklı olarak en fazla yaptığımız bireysel emekliliğe ilişkin düzenlemelerimiz var. Devlet katkısını yüzde 25'ten yüzde 30'a çıkarıyoruz. 45 yaşın üstünde olanlara da otomatik BES'e katılma hakkı getiriyoruz.
Diğer taraftan, bugünkü sistemde acil harcama ihtiyaçları bütün parasını çekmesine yol açıyordu tasarruf sahiplerinin; şimdi eğitim gibi, evlilik gibi, işte, bedelli askerlik gibi belli konularda kısmi harcama yapma imkânı getiriyoruz tasarruf sahiplerine. Bugünkü sisteme baktığımızda, 13,2 milyon katılımcının ortalama 22 bin TL tasarrufta bulunduğunu görüyoruz. Bunlara baktığınızda, bazı eleştiriler oldu "Üst gelir grupları mı faydalanıyor?" şeklinde. Gönüllü BES'te asgari ücretin 2 katına kadar aylık geliri olanların oranı yüzde 62. Yine, baktığınız zaman, otomatik katılım sisteminde de asgari ücretin 2 katına kadar geliri olanların oranı yüzde 93. Dolayısıyla, bu mekanizma sadece üst gelir gruplarıyla ilgili değil, tüm toplumu ilgilendiren bir düzenleme.
Şunun da altını çizmek isterim: BES gibi mekanizmalarla tasarrufları artırdığımız zaman bu, makro istikrarımıza da katkıda bulunacak. Cari açığın özünde şu var: Yaptığımız yatırımlardan daha az iç tasarrufumuz olunca, bu farkı dış tasarruflarla, dış borçlanmalarla karşılamak durumunda kalıyoruz. İşte, bu tür enstrümanları güçlendirdikçe, yurt içi tasarruflarımızı artırdıkça dış tasarruflara ihtiyacımız da azalacak, makro istikrarımız güçlenecek, cari açığımız da azalacaktır, bunun da altını çizmek isterim. BES'teki bu düzenlemeler gibi, önümüzdeki süreçte yeni ekonomi politikalarımızın da bir gereği olarak, yeni tasarruf imkânları, yeni tasarruf enstrümanlarını da geliştirme kararlığımız var. Önümüzdeki dönemlerde, bu anlamda, ülkemizin gündeminde tasarrufu artırıcı yeni finansal mekanizmalar geliştirme konusu yerini almaya devam edecektir, BES bunun güzel örneklerinden bir tanesi.
Diğer yandan, BOTAŞ'a ilişkin hususlar da dile getirildi, BOTAŞ'a yaptığımız bir yetkilendirme. Tabii ki ilgili kurumumuz teknik olarak detaylandıracak ve en uygun modeli geliştirecek. Değerli arkadaşlar, buradaki esas şu: Kademeli fiyat uygulamasında, öncelikle bölgesel veya il bazında, ısınma ihtiyacının olduğu aylarda, 100 metrekare büyüklüğündeki bir konutun iklimsel şartlara bağlı olarak ısıtılması için ihtiyaç duyulan asgari aylık doğal gaz miktarı üzerinden bir model geliştirilecek dolayısıyla bölgeler arası, kesimler arası bir denge kurulacak. Aynı ilin değişik bölgeleri arasında da bir denge kurulmuş olacak. Burada şeyle karıştırmayalım ama...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) -Çok affedersiniz... Son bir cümle...
Bir taraftan da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın bedelsiz bir şekilde -bu kömüre benzer- destek mekanizması geliştirmesi söz konusu, o da bunu tamamlayıcı olacak. Bir taraftan da -gelir düzeyi anlamında- ödeme gücü olmayanlara ayrı bir mekanizmayla, doğal gaz yoluyla ısınma desteği de verilecek. Hem bu mekanizma hem diğer mekanizma, birlikte düşündüğümüzde, bir taraftan yoksullukla mücadele politikalarımızı güçlendirecek, diğer taraftan enerjinin verimli kullanımını getirerek yeşil ekonomi hedeflerimiz çerçevesinde, Yeşil Mutabakat hedefleri çerçevesinde doğal gazda yüzde 15 civarında bir verimlilik getirecek, tasarruf getirecek. Sonuçta, fosil bir yakıt doğal gaz. Bizim çevresel politikalarımıza da bu yolla destek olmuş olacak. Burada noktalayayım.
Teşekkür ederim Başkanım.