| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 05.01.2022 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketine ait 13 limanın... Ki biraz önce Komisyon sözcüsü "Tabii, bütün limanlar buna dâhil değil." dedi yani bir de bütün limanlar dâhil olsaydı. 13 liman, 5 demir yolu işletmesi kırk dokuz yıllığına satılıyor ve bunun içerisinde Antalya da var, Antalya da satılıyor. Hani ilkokul kitaplarında şöyle diyordu ya: "Türkiye, üç tarafı denizlerle, bir tarafı karayla çevrili." Şimdi, Türkiye'nin üç tarafı Katar'la, üç tarafı Türkiye'yi satın almış iş birlikçilerle, bir tarafı da bir türlü çözülemeyen Kürt sorunuyla çevrili. Dolayısıyla, Türkiye'nin dört bir tarafı sorunlarla çevrili. Gençliğe Hitabe'de ifade edilen o müstevliler, efendim, o tersanelere vesaireye girecek olanlar, tarif edilenler işte bugün gündemde. Sadece tersanelere girmekle kalmamış; memleket satılmıştır, memleket. Ne demek kırk dokuz yıllığına? Kamusal alan olan, halkın emeği olan, ekmeği olan, işletmesi olan, iş yeri olan, iş gücü olan, alın teri olan limanlar Katar'a, iş birlikçilere, yandaş şirketlere, yandaş holdinglere peşkeş çekiliyor ve bunun adına "özelleştirme" deniyor. Bu, özelleştirme değildir; bu, memleketi satmanın adıdır. Bu yasa gayrimeşrudur, buraya gelmesi bile suçtur; açık ve net.
Peki, bu yasa hangi ortamda yapılıyor? Yoksulluk, işsizlik, yolsuzluk, döviz krizi, faiz krizi, bunun içerisinde çırpınan ve faiz ile döviz arasında denge bulamayıp faize suçu yükleyen, ekonomiden anlamayanların gündeminde. Irkçılığın, faşizmin ayyuka çıktığı ve ırkçı faşistler eliyle HDP'ye saldırıların sistematik hâle dönüştüğü, İzmir katliamının provalarının yapıldığı ve suçluların ödüllendirilerek serbest bırakıldığı bir ortamda. Başka? Hapishanelerdekilerin ölüme mahkûm edildiği -sadece tutuklu ve hükümlü değil, ölüme mahkûm edilenler olarak adlandırıldığı, idam cezasıyla cezalandırıldığı- bir dönemde yapılıyor. Başka? Tecrit suçtur; bakın, tecrit suçtur; Sayın Öcalan'la görüşmeyi engellemek suçtur; ailesiyle, avukatlarıyla görüşmesini engellemeniz suçtur; hukuken suç işliyorsunuz, yasalara göre suç işliyorsunuz, savcılar suç işliyor. Görüşmeyi engelleyenler, Adalet Bakanı; hepiniz tecridin ortağısınız ve suçlusunuz. Başka? Yandaş polislerin analara saldırdığı...
Bakın, dün Diyarbakır Anaları, Şırnak, Van, Mersin, Dersim, Mardin, Urfa, Van anaları, hepsi Ankara'daydı, buradaydı, Meclise geldiler. Analardan söz edenler, iyi dinleyin. Analar, hapisteki çocukları için, hapisteki yakınları için açıklama yapmak istediler; polis darbetti, taciz etti, annelerin açıklamasına Meclis önünde izin vermedi, bizi de darp ve taciz etti. Başka? Diyanet İşleri Başkanlığının münafıklık yaptığı bir dönemde... Nedir o münafıklık? Ana sınıfına zorunlu din dersi, ana sınıfına zorunlu Kur'an kursu. Bakınız, bir ebeveynin kendi inancını çocuğuna öğretme hakkı vardır ama bu hakkın yaşı ana sınıfı değildir, bu hakkın yaşı büyüktür.
İSHAK GAZEL (Kütahya) - Zorunlu değil, zorunlu değil o. İsteğe bağlı, zorunlu değil.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Çocuğa karşı suç işliyorsunuz, topluma karşı suç işliyorsunuz; eğitim hakkına, pedagojiye, insan hak ve özgürlüklerine karşı suç işliyorsunuz.
İSHAK GAZEL (Kütahya) - Demagoji yapma, demagoji yapma!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Sen yapıyorsun onu!
İSHAK GAZEL (Kütahya) - Zorunlu değil o.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Zorunlu.
İSHAK GAZEL (Kütahya) - Hayır, zorunlu değil.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Adı "tavsiye" olan ama zorunlu hâle getirilen bir suç yumağıdır bu.
Bakın, Bulgaristan'da bir suç örgütünün lideri, Susurluk'taki gibi, kamyona çarparak öldü. Kim yaptı bu cinayeti? Bu katliamı kim yaptı? Bu katilin, bakın, bu ölen Taner Ay'ın Süleyman Soylu'yla -suç işleri bakanıyla- Akar'la, Çavuşoğlu'yla, Hakan Fidan'la resimleri var. Neydi burada hesap? Bu adamı niye öldürdünüz? Bu adamın hangi suçunu gizlemek istiyorsunuz? Bu adamla suç ortaklığınız neydi? Bunu açıklayın lütfen. Başka? Saymakla bitmeyecek kadar şey.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Bülbül.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlıyorum.
Bu ortamda "Kurt dumanlı havayı sever." misali, bu dumanlı havaya, bu ağır gündeme, bu yoksulluğa, bu yandaşlığa, bu faşizme, bu hukuksuzluğa sığınarak limanlar ve Türkiye'nin değerleri, Türkiye'nin çevresi satılıyor. Peki, burada ne yapmak lazım? Burada şunu yapmak lazım:
"Dostlarım, kardeşlerim, canlarım;
Kaldırın başlarınızı,
Suçlular gibi yüzümüz yerde,
Özümüz darda durup dururuz öyle,
Kaldırın başlarınızı yukarı.
Bize göz verildi, görelim diye,
Dil verildi, söyleyelim diye,
Kulak verildi, dinleyelim diye,
El, gövdede kaşınan yeri bilir.
Dert bizde, derman ellerimizdedir.
Ararsan bulursun,
Verirsen, alırsın,
İnanmazsan, gelir görürsün."
Bu saydıklarımın tümü şunu gösteriyor: Evet, yezitlik ve münafıklık politikasına devam ediyorsunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Sen devam ediyorsun!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Meydan Hüseyin'indir, ferman Yezid'indir.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Sen devam ediyorsun!
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Ferman Yezid'inse meydan Hüseyin'indir! (HDP sıralarından alkışlar)