GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:43
Tarih:05.01.2022

MHP GRUBU ADINA LÜTFİ KAŞIKÇI (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 298 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri takip eden aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, aslında konuşmama başlarken şunu ifade etmek istiyorum: Biraz önceki hatipler, Enerji Bakanlığımızın bütün bürokratlarını bu kürsüde yerden yere vurdular ancak ben onların aksine, bugün geldiğimiz nokta itibarıyla başta Enerji Bakanımız olmak üzere çalışan tüm bürokratlarımızın gerçekten Türkiye'yi dışa bağımlılıktan, enerjide dışa bağımlılıktan kurtarmak için çok önemli bir çalışmanın içerisinde olduğunu belirtmek istiyorum. Bakın, bugün Türk milletinin geleceği, Türk milletinin önümüzdeki yüzyıllarda da bu coğrafyada hür ve bağımsız bir şekilde yaşayabilmesi için, Türk milletini enerjide dışa bağımlılıktan kurtarabilmek için bugün Gabar'da, Cudi'de, Tendürek'teki petrol arama çalışmaları, bugün yerden yere vurduğunuz bu Enerji Bakanlığı çalışanlarının sayesinde gerçekleşiyor. Yine, Türk milletinin geleceğini kurtarabilmek için, onu başka ülkelerin boyunduruğu altından kurtarabilmek için bugün Karadeniz'de doğal gaz arama çalışmalarını yapan yine bu Enerji Bakanlığı çalışanlarımız. Yine, Doğu Akdeniz'de birçok ülkenin tehdidine rağmen Türk Bayrağı'nı denizlerde dalgalandırıp, o bölgelerde NAVTEX'ler ilan edip Türk milletinin geleceğini Doğu Akdeniz'de arayan yine bu Enerji Bakanlığımızın çalışanları. O yüzden sizler gibi düşünmüyor, Türkiye'nin yerli ve millî noktada daha ileriye gitmesi için Türk milletinin geleceğiyle ilgili bu çok önemli adımları peş peşe atan başta Sayın Bakanımız olmak üzere tüm Bakanlık çalışanlarına bir Türk milliyetçisi olarak, bu memleketin bir evladı olarak hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, dün, aynı zamanda ülkücü-milliyetçi hareket için çok önemli bir değerimizi kaybedişimizin yıl dönümüydü, ülkücü şehidimiz Ruhi Kılıçkıran'ın ölüm yıl dönümüydü. Ben, başta Ruhi Kılıçkıran olmak üzere, Ruhi Kılıçkıran'dan Fırat Çakıroğlu'na kadar tüm ülkücü şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun.

Değerli arkadaşlar, bugün Mecliste görüşülmekte olan bu kanun teklifi içerisinde çok önemli gördüğüm bir hususu burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şunu, konuşacağım konuyu belirtmek isterim: Bugün, temiz enerji kaynaklarında Türkiye'nin gelmiş olduğu noktayı buradan sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakınız, değerli milletvekilleri, bugün dünyanın içerisinde bulunduğu en önemli çevre probleminin iklim değişikliği olduğunu biliyoruz. Dünyadaki tüm ülkeler "Bu iklim değişikliğinin beraberinde getirdiği bu krizle nasıl baş edebiliriz, nasıl başa çıkarız?" diye birçok toplantılar yapmakta. En son da biliyorsunuz, Türkiye'nin de tarafı olduğu Paris İklim Anlaşması imzalandı. Bu Paris İklim Anlaşması'nda da dünya ülkelerine tavsiye edilen şu: "Fosil kaynakları bırakın ve yenilenebilir enerji kaynaklarını yani temiz enerji kaynaklarına yönelin." Aslında o iklim anlaşmasının tüm dünya ülkelerine en önemli tavsiye kararı bu.

Bakınız, arkadaşlar, temiz enerji kaynaklarının kullanımıyla ilgili dünya ülkeleri birbirleriyle bir yarış içerisine girmişken Türkiye, geldiğimiz nokta itibarıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında dünya ortalamasının çok üstünde bir noktada. Bugün temiz enerji kullanımında dünya ortalaması yüzde 27'yken Türkiye'de bu oran yüzde 43 seviyesinde. Bu oran gerçekten takdire şayan. Bakın, geçen bütçe görüşmelerinde de bunu söylemiştim. Dünyada bu oranı yakalayan bir Avrupa ülkesi olsaydı çevre dernekleri muhtemelen o Avrupa ülkesini göklere çıkartırdı ancak bu oranı yakalayan Türkiye olduğu zaman, maalesef, bu böyle bir hasıraltı yapılmaya, gizlenmeye çalışılmakta. Ancak biz, bulduğumuz her platformda, dünyanın kirlenmesine karşılık, Türkiye'nin özellikle temiz enerji kaynaklarını kullanma noktasında çok önemli bir yere geldiğini Allah'ın izniyle ifade edeceğiz.

Geçen bütçe konuşmasında değinmediğim bir kısım vardı, aslında sürem yetmediği için, konuşamadığım bir bölüm vardı. Bugün, yine bu kanun teklifiyle birlikte gelen bir değişiklikle, onu da bugün burada sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bakınız, değerli milletvekilleri, rüzgâr enerji santrallerinde, hidroelektrik santrallerinde, güneş enerjisi santrallerinde, jeotermal enerji santrallerinde kullandığımız bütün aksamların ithal ürünler olduğunu biliyoruz. Bugün, Anadolu'nun birçok yerinde rüzgâr santrallerini görüyoruz, güneş enerjisi santrallerini görüyoruz. Aslında ilk başlarda bu ürünlerin çoğu ithaldi yani Türkiye'yi enerjide dışa bağımlılıktan kurtarmak için bir yandan temiz enerji kaynaklarına yönelirken bir yandan da şöyle bir krizle karşı karşıya kalmıştık: Rüzgâr türbinlerini -enerji santrallerini- dışarıdan ithal ediyorduk.

Sizin biraz önce yerden yere vurduğunuz bu Enerji Bakanlığındaki kıymetli çalışanlar işte bu kara deliği de çözmek için "Rüzgâr enerjisindeki, güneş enerjisindeki -biraz önce söylediğim- bu aksamları acaba biz kendi yerli, millî imkânlarımızla Türkiye'de üretebilir miyiz?" diye kafa yorup ortaya çok önemli bir vizyon koydular. Bu vizyon neydi? Yerli aksamı destekleme. Bakınız, örnek vermek istiyorum; elinde rüzgâr enerjisi lisansı olan bir firmaya Enerji Bakanlığımız aslında şunu tavsiye ediyordu: "Şayet kuracağın rüzgâr türbininin kulesini veya kanadını Türkiye'de üretirsen Bakanlık olarak seni destekleyeceğiz."

İşte, o gün itibarıyla Türkiye'deki birçok KOBİ'de gerek rüzgâr enerjisi santrallerinin biraz önce söylediğim bu aksamlarının gerek güneş enerjisi panellerinin birçok aksamının gerek hidroelektrik santrallerindeki o türbinlerin birçok aksamının Türkiye'de üretilmesiyle ilgili Bakanlığın bu desteğiyle beraber çok önemli bir gelişme yaşandı ve bugün Türkiye'de, yanlış hatırlamıyorsam 100'ün üzerinde gerek rüzgâr türbininin aksamlarını üreten gerek güneş enerjisi aksamlarını üreten gerekse de hidroelektrik santrallerinin aksamlarını üreten çok kıymetli firmalarımız oldu. Yine, bu önemli adımı Enerji Bakanlığımızın ortaya koyduğu bu vizyon sayesinde aslında gerçekleştirdik.

Değerli milletvekilleri, yine, bütçede aslında bir konu vardı, zamanım olmadığı için ifade edememiştim; o da şuydu: Nasıl fosil yakıtların miktarını aşağıya çekip temiz enerji kaynaklarının oranını yukarı çıkarmamız gerekiyorsa aynı zamanda temiz enerji kaynakları içerisinde özellikle rüzgârın ve güneşin miktarını da yukarı çıkarmayla ilgili önemli bir çalışmanın içerisinde olmamız gerektiğine inanıyorum.

Bakınız, bugün, yine, coğrafyanın bize sunduğu çok önemli bir enerji kaynağı var, ben bu kaynaktan da burada bahsetmek istiyorum, çok fazla faydalanmadığımız bir kaynak. Hatay'da İskenderun Teknik Üniversitesinde İklim Değişikliği Bölümünde Doçent Doktor Abdullah Sakallı Hocamızın çalıştığı çok önemli bir konu vardı; o da deniz akıntılarının enerjisiyle elektrik üretebilir miyiz? Bakınız, bu da coğrafyanın bize sunmuş olduğu gerçekten çok önemli bir fırsat. Bu fırsatı da biz üç tarafı denizlerle çevrili güzel ülkemizde aslında enerjiye çevirebiliriz. Abdullah Sakallı Hocamız, yapmış olduğu çalışmalar neticesinde -biraz sonra, bu çalışmayı aynı zamanda hemşehrimiz olan Hataylı Bakan Yardımcımız Alparslan Bey'e de vereceğim- özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarındaki deniz dip akıntılarından elektrik enerjisi üretmek için bu coğrafyanın uygun bir coğrafya olduğunu -yine verilerle- bizlerle paylaşmış durumda.

Değerli milletvekilleri, enerjiyle ilgili özellikle seçim bölgem Hatay'da yaşadığımız bir problemi ve bu problemin çözümüyle ilgili atılması gereken birkaç adımı da buradan ifade etmek istiyorum. Hatay, bildiğiniz üzere, ekonomisi tarıma dayalı bir şehrimiz. Hatay'da on binlerce çiftçimiz rızkını Amik Ovası'nın bereketli topraklarından, ektiği ürünlerle karşılıyor. Ancak, Amik Ovası'nda tarım yapan çiftçilerimiz için önemli bir girdi var; bu girdi de... Biliyorsunuz, bizler tarlalarımızı sulamak için kullandığımız tarımsal suyu gizli bir silahımız olan yer altı su kaynaklarından kullanıyoruz, aslında bunu kullanmamamız lazım. Yer altı su kaynakları bu ülkenin önemli su kaynakları ve bunları bitirmemek için azami gayret göstermemiz lazım. Ancak, vatandaşımız, çiftçimiz mahsulünü sulamak için -üzülerek söylüyorum- bu su kaynaklarını kullanıyor. 100 metreden, 200 metreden su pompalarıyla bu suyu çıkarıp daha sonra tarımsal sulamada kullanıyoruz. Bu pompalar da bildiğiniz üzere elektrik enerjisiyle çalışıyor ve bundan dolayı da bu pompaların enerjisi için çiftçimiz çok önemli miktarda elektrik faturası ödemekte. Bakınız, değerli arkadaşlar, yine, hepimizin bu birikimini aslında heba ediyoruz.

Burada şunu tavsiye ediyoruz Milliyetçi Hareket Partisi olarak: Tarımsal sulamada, bu tür önemli ovalarda, özellikle güneş enerjisi sisteminden faydalanmak gerekiyor diye düşünüyoruz. Bunu yaparken de çiftçilerimizin bireysel olarak bunu yapmalarından ziyade, aslında kuracağımız kooperatifler aracılığıyla vatandaşımızı ve çiftçilerimizi bu yöne doğru yönlendirebiliriz. Ancak, muhakkak suretle bizlerin, o bölgenin, o şehrin yerel yöneticilerinin de bu kooperatiflerin içerisinde bulunması aynı zamanda vatandaşlarımıza, çiftçilerimize de önemli bir güven verecek diye düşünüyorum. Yine, bu hususta, denizdeki dip akıntısının elektrik enerjisine çevrilmesiyle ilgili bu teklifimizi biraz sonra Sayın Bakanımıza da sunacağım ve çiftçilerimizin güneş enerjisinden daha fazla faydalanıp önemli bir girdi olan elektrik enerjisinden tasarruf etmesinin de önemli bir katkı sunacağını düşünüyorum.

Son olarak da şunu ifade etmek istiyorum sayın milletvekillerim: Bakınız, Karadeniz'de, biliyorsunuz Türk milletinin geleceğiyle ilgili önemli bir keşif ortaya koyuldu. Sayın Cumhurbaşkanımız, Karadeniz'de yapmış olduğumuz 2 keşfi vatandaşlarımızla, milletimizle paylaştı. Ancak, elbette, içeride buna hâlâ inanmayan bir kesim var, bunu görüyoruz. Doğal gaz keşfi yapıldı, sondaj gemisinin üzerinde yerin 2 bin metre altından çıkartılan gazın ilk test ateşi yapıldı; o ateş vatandaşlara, milletimize gösterildi. Ancak, yine, bunu bir siyasi propaganda amacı olarak kullanan bir kesim var, onlar o ateşi gördüğü hâlde buna inanmadılar.

Yine, son olarak şunu söylemek istiyorum: Filyos Limanı'ndan 175 kilometre ileride bulmuş olduğumuz bu doğal gaz keşfini o noktadan çıkartıp Filyos Limanı'na getirecek deniz altı boru döşemesiyle ilgili Türkiye Petrolleri çok önemli bir çalışmayı geçenlerde ihaleye çıkarttı ve -yanlış hatırlamıyorsam- Amerikalı bir firma bu ihaleyi aldı. Bu şu demek arkadaşlar: Filyos Limanı'na 175 kilometre mesafede bulmuş olduğumuz bu rezervin o noktadan çıkartılıp Filyos Limanı'na getirilmesiyle ilgili ihale tam 1,9 milyar dolardı. İnşallah, 2023'te Enerji Bakanlığımız bu doğal gazı millî sistemimize getirip verecek. 1'inci fazda amaçlanan, günlük 10 milyon metreküp doğal gazın millî sistemimize entegre edilmesi; inşallah, 2'nci fazın da devreye alınmasıyla birlikte Filyos Limanı'ndan Türk enerji sistemine günlük yaklaşık 40 milyon metreküplük bir doğal gaz girişi olacak; bu, Türk milleti ve Türk devleti için son derece önemli bir gelişme.

Ben tekrardan huzurlarınızda bu çalışmayı yürüten Bakanlığımıza ve Türkiye Petrollerine teşekkür etmek istiyorum.

Tekrardan yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)