GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Şair Arif Nihat Asya'nın vefat yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
Yasama Yılı:5
Birleşim:42
Tarih:04.01.2022

SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Arif Nihat Asya'nın ölüm yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bugün burada bir şairi anmanın yanında önemsediğim bir hususu dile getirmek istiyorum: Yoğun siyasi tempo, bütçe çalışmaları, pandemi ve dünya hengâmesi arasında kaybolmasından endişelendiğim suhulet ve sükûneti, şairin ince duygularıyla yoğurduğu ve dile getirdiği şiirleriyle bir dem yakalayabiliriz diye inanıyorum. Bir şairi, bir şiiri kürsüye taşırken bizi biz yapan bu toprakların ve kadim medeniyetimizin dünden bugüne, bugünden yarına zihnimizi okşayacak, gönlümüzü doyuracak mana ufkundan kulaklarımıza dökülen melodinin terennümlerini dile getirmiş olmanın mutluluğunu da paylaşmış olmayı ümit ediyorum. Şiiri dans ettiren sade bir üslubu, millî ve manevi değerleri narin, nazik, kalıcı bir ustalıkla güzide bir ziyafet gibi önümüze sermiş, hafızalarımızda bir usta kalem olarak yer ederek ömrünü tamamlayan şairin "Bayrak Şairi" unvanını Bayrak şiirindeki dizeleriyle nasıl hak ettiğini kolaylıkla anlayabilirsiniz.

"Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,

Işık ışık, dalga dalga bayrağım!

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım."

Gönüllere kazınmış bir destan şiir. Heceyi de aruzu da kullanmış. Ölçü ve kafiyeyi dikkate almadığı, hicvi de ihmal etmediği şiirlerinde tatlı bir ahengi yakalamış, tadı damakta kalacak güzelliklere imza atmıştır. Bunun en güzel örneklerinden biri de Naat'tır. Gönül isterdi ki zaman olsa da bu şiirin tamamını okuyabilseydik. Birkaç mısrayı hatırlayalım:

"Uçsuz bucaksız çöllerde,

Yine, izler gelenlerin,

Yollar gideceklerindir.

Şu tekbir getiren mağara,

Örümceklerin değil;

Peygamberlerindir, meleklerindir.

Örümcek ne havada,

Ne suda, ne yerdeydi.

Örümcek Hakk'ı göremeyen

Gözlerdeydi!

(...)

Gel, Ey Muhammed, bahardır.

Dudaklar ardında saklı

Âminlerimiz vardır!

Hacdan döner gibi gel;

Mirac'dan iner gibi gel;

Bekliyoruz yıllardır!

(...)

Konsun -yine- pervazlara

Güvercinler;

"Hu hu"lara karışsın

Âminler.

Mübarek akşamdır;

Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!" (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Kelimenin tam anlamıyla ruhun deruni rahatlığını, kalbin mutmainliğini bu şiirinde hissedebilirsiniz.

99 mısralık "Edirne Kasidesi"ne takılırsanız Edirne'de olmak, dahası Edirneli olmak istersiniz. Ona böyle bir şiiri yazdıran sadece şairliği değil, belki de Edirne'deki edebiyat öğretmenliği, belki bir asırlık payitahtın uhrevi havası etkili olmuştur denilebilir.

"'Selimiye' derler, 'Edirne' derler;

Tatlı bir gariplik duygusu gelir.

Kemerler, çeşmeler, minarelerle,

Bir eski eserler kamusu gelir.

Minarelerden en tatlı ezanlar,

Dallardan güvercin huhusu gelir.

(...)

Şurda abdest alır Hüdavendigâr

Yerden suyu, gökten havlusu gelir.

(...)

Kubbeler menekşe, şerefeler gül...

Mermerinden çiğdem kokusu gelir.

(...)

Mihrabında bir teravih kılmaya

Denizler ardından yolcusu gelir." mısraları arasından Edirne'ye koşarak gidesiniz gelir.

Kendi sesinden de dinleyebileceğiniz farklı bir formatta ve çok sevdiğim bir şiirini paylaşmak istiyorum:

"Ve Allah Âdemoğluna bir çift omuz daha verseydi,

Yükler bu kadar ağır gelmez,

Bel, beller böyle bükülmezdi.

Haftanın sekizinci günü,

Ayın beşinci haftası,

Yılın on üçüncü ayı,

Takvimlerin yazılmamış, yazılmayacak,

Basılmamış, basılmayacak yapraklarında kaldı...

Bu dünyada gerçeği söylemek ikinci dile bırakıldı.

Ve ikinci dil yaratılmadı.

Gerçeği duymaya, dinlemeye, tahammül gücünü

Üçüncü kulağa bıraktılar.

Üçüncü kulak yaratılmadı.

Alkışlamaktan ve alkışlanmaktan hoşlananlar,

İnsanın bir çift eli daha olmasını

-Kim bilir- ne kadar isterlerdi!

Fakat benim merakım -sadece- şu ki:

Suratlarda üçüncü elin tokadı acaba nasıl şaklardı?

"Bunlar olacak şey mi?" diyeceksiniz

Bunları ancak altıncı ayağın tekmesini yiyenler düşünebilir. Belli ki siz yememişsiniz." sözleriyle de şair size farklı bir dünya tasavvuru çizer. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SAMİ ÇAKIR (Devamla) - Sözlerimi bitirirken Dua şiirinden birkaç mısra okumadan ve duasına "Âmin" demeden olmazdı.

"Biz, kısık sesleriz... Minareleri,

Sen, ezansız bırakma Allah'ım!

Ya çağır şurada bal yapanlarını,

Ya kovansız bırakma Allah'ım!

Mahyasızdır minareler... Göğü de,

Kehkeşansız bırakma Allah'ım!

Kahraman bekleyen yığınlarını

Kahramansız bırakma Allah'ım!

(...)

Yarının yollarında yılları da,

Ramazansız bırakma Allah'ım!

Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız;

Ve vatansız bırakma Allah'ım!

Müslümanlıkla yoğrulan yurdu,

Müslümansız bırakma Allah'ım!

Arif Nihat Asya'yı rahmetle yâd ediyor, Genel Kurulu ve milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)