| Konu: | TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ DENİZ UNSURLARININ; KORSANLIK/DENİZ HAYDUTLUĞU VE SİLAHLI SOYGUN EYLEMLERİYLE MÜCADELE AMACIYLA YÜRÜTÜLEN ULUSLARARASI ÇABALARA DESTEK VERMEK ÜZERE GEREĞİ, KAPSAMI, ZAMANI VE SÜRESİ HÜKÛMETÇE BELİRLENECEK ŞEKİLDE ADEN KÖRFEZİ, SOMALİ KARA SULARI VE AÇIKLARI, ARAP DENİZİ VE MÜCAVİR BÖLGELERDE GÖREVLENDİRİLMESİ VE BUNUNLA İLGİLİ GEREKLİ DÜZENLEMELERİN HÜKÛMET TARAFINDAN BELİRLENECEK ESASLARA GÖRE YAPILMASI İÇİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN 10/2/2009 TARİHLİ VE 934 SAYILI KARARI'YLA HÜKÛMETE VERİLEN VE 2/2/2010, 7/2/2011 VE 25/1/2012 TARİHLİ 956, 984 VE 1008 SAYILI KARARLARI İLE BİRER YIL UZATILAN İZİN SÜRESİNİN ANAYASA'NIN 92'NCİ MADDESİ UYARINCA 10/2/2013 TARİHİNDEN İTİBAREN BİR YIL DAHA UZATILMASINA DAİR BAŞBAKANLIK TEZKERESİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 61 |
| Tarih: | 05.02.2013 |
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Sayın Başkan, saygı değer milletvekilleri; sözlerime başlarken yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerde görevlendirilmek için Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10 Şubat 2009, 2 Şubat 2010, 7 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2012 tarihlerinde aldığı kararlarla Hükûmetimize verilen birer yıllık izin süresinin anılan ilk kararda belirtilen ilke ve esaslar dâhilinde 5 Şubat 2013 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılması hususundaki hükûmet tezkeresi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Sayın milletvekilleri, Aden Körfezi doğu-batı yönünde Arabistan Yarımadası ile Doğu Afrika, kuzey-güney yönünde Akdeniz havzası ile Hint ve Uzak Doğu havzası arasındaki bağlantıyı sağlayan stratejik ve coğrafi bir konuma sahiptir. Bu vesileyle, Yemen topraklarında hüküm süren iktidar merkezleri siyasi ve askerî güçleriyle Aden Körfezi'ni de kontrol altında tutmuşlardır. Özellikle de Aden şehri sahip olduğu coğrafi avantajlardan dolayı hem körfezin hem de bölgeden geçen deniz aşırı ticaretin kontrolü açısından çok önemlidir. Zira, Aden Körfezi, tarih boyunca bu bölgeler arasındaki karşılıklı ticaret başta olmak üzere siyasi ve kültürel etkileşimi sağlamıştır. Arap Yarımadası'nın ve Kızıldeniz'in en doğal limanına sahip olan Aden, Hint ve Uzakdoğu deniz yollarını da kontrol altında bulundurmaktadır. Aden Körfezi, son yıllarda bölgede meydana gelen deniz korsanlığı eylemleriyle dünya kamuoyunun gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Bölgedeki korsanlık eylemleri tarihin eski zamanlarından beri bir realite olmasına rağmen son yıllarda Somali ve diğer bölge ülkelerindeki siyasal ve ekonomik istikrarsızlık ve halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk sınırının altında olması insanları haydutluğa teşvik etmektedir. Buna paralel olarak gemi kaçırma olaylarındaki artış ve eylemlerin niteliğinin değişmesi, büyük güçlerin korsanlarla mücadele etme adına bölgedeki askerî varlıklarını artırmalarına zemin hazırlamıştır. Aden Körfezi ve Babülmendep Boğazı'nın güvenlik ve ticari olarak stratejik önemi, her devletin dış politikada anlamlı ve kapsamlı bir deniz stratejisine sahip olması gerektiğini göstermektedir.
Aden Körfezi, dünya deniz taşımacılığının yüzde 14'ünün ve denizden yapılan petrol taşımacılığının yüzde 26'sının geçtiği dünyanın en önemli su yollarından biridir. Bu nedenle Aden Körfezi'nde birçok korsanlık olayı yaşanmaktadır. Aden Körfezi'ndeki korsanlık faaliyetlerinin sıklığı ve niteliği son birkaç yılda değişmiştir. Ağır silahlarla donanmış korsanlar büyük çaplı eylemlere girebilmekte ve büyük petrol tankerleri veya silah taşıyan kargo gemilerini bile kaçırabilmektedirler. Bölgedeki korsanlık faaliyetlerden Türkiye de nasibini almış ve 2011 yılında iki Türk gemisi korsan saldırısına uğramıştır ancak bölgede bulunan TCG Giresun fırkateyni, helikopterini kaldırmak suretiyle gemiyi deniz haydutlarının saldırısından kurtarmıştır.
Yapılan araştırmalar günümüzde deniz haydutluğunun denizcilik sektörüne getirdiği ortalama yıllık maliyetin 16 milyar dolar civarında olduğunu ortaya koymuştur.
Uluslararası bir kuruluşun geçtiğimiz yıl eylül ayında yayımladığı Aden Somali Bölgesi Deniz Korsanlığı Faaliyetleri Raporu'na göre, 2012 yılında sadece Aden Körfezi'nde meydana gelen korsanlık vakalarının dünya ekonomisine getirdiği yıllık küresel maliyet 6,5 milyar doların üzerindedir. Aynı dönemde, korsanlık faaliyetleri nedeniyle gemilerde yapılan dönüşümlerin Türk deniz filosuna maliyetiyse 42 milyon dolar olmuştur.
Gelişen teknolojiyle birlikte küreselleşen dünyada hiçbir ülkenin tek başına söz konusu sorunlarla baş edebilecek imkân ve kabiliyete sahip olamamasından dolayı uluslararası toplumun bu konuda iş birliği yapması gerekmektedir. Nitekim, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 1851 sayılı Kararı'yla 8 Ocak 2009 tarihinde uluslararası müşterek bir görev gücü kurulması kararlaştırılmıştır. Birleşmiş Milletler teşkilatının aktif bir üyesi olan ülkemiz, uluslararası barış ve istikrarı tehlikeye düşüren ve millî menfaatlerimizi de olumsuz etkileyen korsanlık ve deniz haydutluğuyla mücadele etmek için oluşturulan söz konusu görev gücüne katılarak hem uluslararası hem de millî sorumluluklarının gereğini yerine getirmiştir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye'nin dış ticaretinin yüzde 20'si korsanlıkla mücadele edilen Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Somali'nin bulunduğu bölge yoluyla yapılmaktadır. Bu nedenle, korsanlıkla mücadele çabaları ülkemiz için büyük önem taşımaktadır.
Korsanlıkla mücadele konusunda Aden Körfezi'yle ilgili şu hususları önemsemekteyim:
Okyanus Kalkanı Harekâtı'nın görev süresinin 2014 yılına kadar uzatılması yararlı olacaktır.
NATO güçlerinin korsanlığa yönelik daha kati ve hedefe yönelik faaliyetlerde bulunabilmesine izin veren güçlü bir yetkiyle donatılması gerekmektedir.
Bölge ülkelerinin yanı sıra, bölge dışından Afrika boynuzuna bireysel olarak donanmalarını gönderen ülkelerle angajmanın artırılması ve korsanlığa karşı bölge ülkelerinin kendi yeteneklerini artırmaya yönelik çalışmalarda bulunmaları daha kalıcı sonuçlar alınmasını sağlayacaktır. Bu çerçevede, uluslararası toplum ve özellikle de NATO'dan korsanlık sorunun çözümüne yönelik daha güçlü icraatlar beklenmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kuşkusuz, zamanında ve yerinde müdahale edilmeyen ve iş birliği yapılamayan yerel tehditler zamanla gelişerek uluslararası özellik kazanmakta ve bölgesel veya küresel boyuta dönüşebilmektedir. Tehdit boyutu belli bir sınıra ulaştıktan sonraysa mücadele zorlaşmakta ve çok daha pahalıya mal olabilmektedir. Bu gelişmeler çerçevesinde Türkiye olarak uluslararası güvenliğe katkımızı sağlamak ve söz konusu bölgede Türk bayraklı veya Türkiye'ye ait yük taşıyan gemileri korumak üzere, Hükûmetimiz bölgeye Türk deniz unsurlarını sevk etmek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinden 10 Şubat 2009 tarihinde izin alarak Okyanus Kalkanı Harekâtı'na bir fırkateyn ve 250 personelle katılmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerinde görevlendirilmesi için Hükûmetimize verilen bir yıllık sürenin, yıllık iznin 10 Şubat 2009 tarihli ve 934 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararı'nda belirlenen ilke ve esaslar dâhilinde, 5 Şubat 2013 tarihinden itibaren bir yıl daha uzatılması talebini dünya barışı ve istikrarına yapacağı olumlu katkı nedeniyle destekliyor ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın İşler.