| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 7'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 35 |
| Tarih: | 13.12.2021 |
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Değerli Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım ve bizleri televizyonları başında izleyen değerli, aziz milletimiz; sizlere bugün, ben, Kültür Bakanlığımızla alakalı ve herhâlde başkalarının bana yakıştırdığı "bibliyofil" lakabına uygun olarak bir iki konuyu arz etmek istiyorum.
Dünyada en kıymetli hazine ne altındır ne de mücevherdir, bilgidir, bilimdir. Çünkü bilgi olmazsa altına da mücevhere de ne ulaşabilirsiniz ne de ulaştığınızda değerini kavrayabilirsiniz, çarçur etmekle baş başa kalırsınız.
1970'li yıllarda okutulan ilkokul Türkçe kitaplarından bir okuma parçasını bugünkü gibi net hatırlarım. Çöplükte bir inci tanesi bulan çil horoz, bunu yemciye götürür ve birkaç darı tanesi pahasına satıverir geçer. Dolayısıyla bilgi çok önemlidir. "Bilgi" "kitap" deyince de "arşiv" deyince de -ki Türk milletinin karakteristik özelliği arşivci bir millet olmasıdır- şunu da ifade etmekte yarar görüyorum: Ne yazık ki biz, arşivlerine doğru düzgün sahip çıkamamak gibi bir maluliyetten de çok çekmişizdir, hâlen de çekmekte olduğumuzu söyleyebilirim. Moğol istilasında canım Selçuklu arşivini yitirdik, Timur istilasında Bursa arşivinin yanmasını engelleyemedik fakat bunlar dış güçler tarafından bizim arşivimize yapılan zulümlerdi ve tahribattı, bizim kendi kendimize yaptığımız tahribata ne diyeceksiniz? II. Abdülhamit Han haledildiğinde Yıldız Sarayının çok özel belgeleri imha edildi, 1908-1918 arası çok önemli belgeler de ne yazık ki imha edildi. Talat Paşa'nın yanında götürdüğü evrakın akıbetini Şevket Süreyya Aydemir'e havale ediyorum. Ayrıca, merkezî umumi evrakının akıbetini de Ziya Gökalp'ten okumanızı tavsiye ediyorum. Teşkilat-ı Mahsusa evrakı da benzer sonuçla karşılaşmıştır ne yazık ki. Cumhuriyet dönemine geldiğimizde, 1934'te çıkarılan bir nizamnameyle 10 yaşını geçen evrakın imhası salahiyeti verilmiştir. Bu, 1939'da askıya alınmış, 1957'de yenilenmiş ve nihayet, çok şükür, 1959'da kaldırılmıştır. 12 Eylülden sonra, kâğıt ihtiyacını karşılamak için ve devlet dairelerinde yer açmak için belirsiz ama çok sayıda evrak SEKA'ya gönderilmiştir. Askerî evrak "zararlı" "zararsız" diye 2'ye ayrılarak zararlı görülenler imha edilmiştir. Birinci Dünya Savaşı'nda Samsun'a götürülen Trabzon Vilayet Arşivi 1982'de -komik ya, böyle bir şey olabilir mi- yanlışlıkla denize dökülmüştür. Konya Vilayet Arşivimiz, 76 kamyon arşiv, 1987'de kâğıda dönüştürülmüştür. 2000'de II. Beyazit'in Haremeyn Vakfına ait evraklar da dâhil olmak üzere SEKA çöplüğünden vatandaşlarca toplananı ben sadece sizin bilgilerinize arz ediyorum. Daha eski bir tarihte ise bir dram yaşanmıştır: 1931'de maliye arşivine ait 30 ila 50 tonluk 120 balya, 500 sandık vesika, okkası 3 kuruş 10 paraya Bulgaristan'a satılmıştır.
Şimdi, adliye evrakının 1933'teki adliye yangınında yandığını mı söyleyelim, yer darlığı sebebiyle adliye evrakının imha edildiğini mi söyleyelim. Ben, bunları sadece sizlerin bilgilerinize arz ediyorum, sizlerle paylaşmak istiyorum ve bizim önemli bir icraatımıza gelmek istiyorum: Bu Bulgaristan'a satılan evrakla ilgili o günkü Maliye Vekili ölüp gitmiş, hesabı Allah'a kalmıştır, biz onunla bugünden hesaplaşacak değiliz ama bilesiniz diye söylüyorum, savunması hakikaten akıllara sezadır: "Yeni harflerin kabulü münasebetiyle bu evrakın tarihî kıymet taşımayanlarını yakmayı düşündük, sonra, imha edileceğine kâğıt fabrikalarına satalım." dedik. Bu satılan evraktan sadece 1 kitabı İbrahim Hakkı Konyalı merhum hemşehrim buluyor; Herat Hükümdarı Hüseyin Baykara'ya ait bir kitaptır ve değeri milyonlarla ifade edilebilmektedir ancak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Sayın Hocam...
BAŞKAN - Buyurun efendim.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Dolayısıyla bilgi en kıymetli hazineyse onun içinde gizlendiği, saklandığı hazine sandığı, mücevher çekmecesi veya kasa da kitaptır. İşte, 2010 yılında, Recep Tayyip Erdoğan'ın başında olduğu iktidar tarafından bir kurum oluşturulmuştur -Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı- ve bu emsalsiz, paha biçilmez kültür hazinemize sahip çıkma görevini üstlenmiştir. Kurum, 148 eseri restore etmiştir. Ben, dijitalleştirme çalışmaları üzerinde durmuyorum, çok fazla dijitalleştirme var. Her yıl 100 bin eserin kuru temizliği yapılarak okurun istifadesine sunulmaktadır. Yazma ve nadir eserler yayınlanmaktadır. Bunların arasında, bugün, 748'inci vuslat yıl dönümünü idrak ettiğimiz Mevlâna'nın Mesnevi'si de vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Hocam.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Ben, son bir çağrıyla sözlerimi noktalamak istiyorum. Bizim insanımız kadir kıymet bilir ama şunu kendilerinden özellikle rica ediyorum: Tavan aralarında, çatı katlarında, ambarlarda, sandıklarda, çuvallarda "Okuyanı kalmadı." denilerek toprak altında saklanan eserlerinizi getirin, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığımız, eserinizin değerini belirlesin, bedeli mukabilinde raflarımıza koyalım, satmak istemiyorsanız iade edelim. Eğer eskimiş, fersude eserleriniz varsa getirin, restore edelim, size verelim veya restore edelim, raflardaki yerine koyalım. Okumak farzdır çünkü Kur'an'da Peygamber'imize inen ilk ayet "Oku." diye başlar. Osmanlıca öğrenelim, ecdadın miras dillerini öğrenelim; okuyalım çünkü okumaktan ve kitaptan kimseye zarar gelmez. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)