GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur Görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:34
Tarih:12.12.2021

HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, Değerli Bakanlar, Değerli Genel Kurul; bir kere daha "Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında/ Bir teneffüs daha yaşasaydı/ Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür/ Devlet dersinde öldürülmüştür" diyen, "Meçhul Öğrenci Anıtı" şiiri dillere pelesenk olan Ece Ayhan'ı sevgi ve saygıyla anarken devlet dersinde öldürülmüş Resik Hüseyin, Erdal Eren, Koray Kaya, Uğur Kaymaz, Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ceylan Önkol, Miraç Miroğlu; son on yılda panzer altında kalarak yaşamını yitiren 20 çocuk; Aladağ'da eğitim hakkı için canını vermek zorunda kalan yoksul köy çocukları; Ermenek'te, Soma'da babalarını yitirip öksüz kalan ve gelecekleri meçhul olan sevgili öğrenciler, sevgili çocuklar ve Kürt sorunundaki şiddetten kaynaklı ortamda annesini, babasını kaybeden asker, polis, Kürt, Türk çocukları, yetim öksüz çocuklar. Ne olacak bu çocuklar? Bu devlet dersinde öldürülen çocuklarla ilgili maalesef hiçbir gelişme olmuyor Sayın Bakan.

Evet, bütçeler politik, iktisadi, yönetsel belge niteliği taşıyan toplumsal sözleşmelerdir. Lakin bu toplumsal sözleşmenin tarafı olarak halk, bu toplumsal sözleşmenin tarafı olarak sivil toplum kuruluşları, bu toplumsal sözleşmenin tarafı olarak öğrenciler, veliler ve sendikalar bütçenin oluşumuna dâhil olmamış ve bir hak ihlali yapılmıştır; o hâlde bu bütçe meşru değildir.

İki, bakınız, Tevhidi Tedrisat Kanunu'ndan bu yana Kürt halkından toplanan vergi, Kürt halkına kendi ana dilinde eğitim olarak geri dönmüyor ve 1876 Kanun-ı Esasi'den bu yana Alevi toplumundan toplanan vergi Alevi toplumuna bir inanç hizmeti olarak geri dönmüyor ve HDP politikası, HDP'li olarak politika yapmak yasaklandığı için bakın ne deniyor? Mecliste benim dilim "X" Kürtçe; Alevi olarak kapıma "X" işareti konuyor; HDP'li olarak politika yapmam yasak ve 3X; 3 bilinmeyenli bir denklem. (HDP sıralarından alkışlar) Buna bir "X" de ben ekleyeyim; yoksulluk, kimsesizlik, açlık, 4'üncü "X". Bu matematik formülünü nasıl ifade edelim? Bakın, 3K'dan 3X'e geldik. Neydi 3K ? Kızılbaş, Kürt, Komünist. AKP-MHP ittifakının yaptığı gelişme bu olmuştur, 3K'dan 3X'e gelmişizdir. 3X'e bir "X" daha ekledik, 4X oldu ve bu matematik formülünü -4 bilinmeyenli denklem- şimdi soruyoruz: "Alevinin yaşadığı zulüm çarpı Kürt'ün yaşadığı zulüm eşittir ırkçılık, tekçilik, inkârcılık eksi tek adam rejimi bölü insan hak ve özgürlükleri o da eşittir demokratik Türkiye ve eşit yurttaşlık" denklemin tarifi bu fakat demokratik Türkiye ve eşit yurttaşlık yapacak kapasite, derinlik, inanç, kabul, saygı ve demokrasi bilinci maalesef, Hükûmette yok. Hükûmet ret ve inkâr üzerine kurduğu siyasetini eğitimde de yaşamsal tüm süreçlerde de sürdürüyor ve bugün bakın, öğrencilere yapılan... Yani halk arasında bir laf var, denir ki: "Taşa tırmanan keçinin ağaca çıkan yavrusu olur." Bunu ne için söyledim? Kafasından duman çıkan İçişleri Bakanının, öğrencilere saldıran, gözünden ateş çıkan polisi olur. Kafasından duman çıkan... Şimdi, öğrenciler bugün niye gözaltına alındı? Barınamadıkları, hak istedikleri, talepte bulundukları için gözaltına alındılar. Şimdi, bu da eğitim ortamının bir parçası, eğitim ortamı sadece sınıfta ders yapmaktan oluşan bir süreç değil değerli arkadaşlar.

Ana dilde eğitim hakkı yasak. Ana dilde eğitim hakkı... Bakınız, -20 Kasım 1989 tarihli- değerli arkadaşlar, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne imza koyan Türkiye, sözleşmenin 17, 29 ve 30'uncu maddesine imza koymamıştır. Neden? Çünkü 17, 29 ve 30'uncu maddeler "Ülkenizdeki bir bölgede farklı inanç ve etnik kimliğe sahip çocuklar varsa onların eğitim hakkını ve farklılığını karşılamak durumundasınız." diye bir koşul getiriyor ve Çocuk Hakları Sözleşmesi maalesef bu şekilde devam ediyor.

Başka? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu "Zorunlu din dersi bir insan hakkı ihlalidir. Cemevini kabul etmemek bir insan hakkı ihlalidir." kararı, 30 Kasım-2 Aralık tarihleri arasında Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala kararıyla birlikte görüşüldü ve Avrupa Konseyi şuna karar verdi: "Türkiye'de açık bir hak ihlali var, bu hak ihlalinden dolayı yaptırım uygulayacağız." dedi. Buna dair de Bakanlıktan maalesef bir ses bir seda yok.

Bakınız, mülteci çocuklarına dair ayrımcılık, engelli öğrencilere dair ayrımcılık... Engelli öğrencilere dair ayrımcılık konusunda bin tane örnek verebilirim çünkü ben bir engelli babasıyım. Çocuğumun okulda yaşadığı sorunlara bizatihi tanık oldum. Engellileri farkında olarak ya da olmayarak, niyetten bağımsız veya bilerek bir ötekileştirme söz konusu. Sayın Bakan, bu konuda derslikler düzenlenmeli, bu konuda okullar düzenlenmeli.

Tabii, bunun dışında, eğitim emekçilerinin sorunları, eğitim emekçilerinin öğretmenlik meslek yasasına dair... Her gelen diyor ki... Sanki öğretmenlik meslek yasası kabul edilmiş, yok böyle bir şey; sanki 3600 kabul edilmiş, yok böyle bir şey; müjde veriliyor buradan. Ne zaman kabul edilmiş? Hayır. Bu, dereye su gelene kadar kurbağanın gözü çatlayacak, yok böyle bir şey yani. Toplum, öğretmenler bekliyor; maalesef bu konuda da bir gelişme söz konusu değil. "Ataması yapılmayan" "sözleşmeli" "ücretli" adı altında kategorize edilmiş öğretmenlik mesleği ve öğretmenlik meslek yasasının çıkarılması; bütün bunu denetleyecek, düzenleyecek toplumsal temel olgulardan bir tanesidir ama bu da ıskalanıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Saymakla bitmeyecek kadar eğitimde temel sorunlar söz konusu fakat bu sorunları görmeden bir alınganlık gösterip gelip buraya "Ya, o kadar şey yaptık, niye Hükûmetimizi övmüyorsunuz?" "Niye şunu takdir etmiyorsunuz?" gibi basit ve arabesk bir beklentiye girmek hükûmet edememenin en bariz göstergesidir. Muhalefetten övgü bekleyeceğinize yergi bekleyin, muhalefet yergi yapar.

Sevgili öğrenciler, şu anda gözaltında tutulan, kolu kırılan, işkenceye tabi tutulan sevgili öğrenciler sizin için aslında şunu söyleyecekti:

"Har içinde biten gonca güle minnet eylemem

Arabî, Farisî bilmem dile minnet eylemem

Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim'i

İblisin talim ettiği yola minnet eylemem.

Bir acayip derde düştüm herkes gider kârına

Bugün buldum bugün yerim, Hakk kerimdir yarına

Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına

Rızkımı veren Hüda'dır, saraya minnet eylemem." (HDP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bülbül.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) -

"Ey Nesimi can Nesimi ol gani mihman iken

Yarın şefaatkârım Ahmed-i Muhtar iken

Cümlenin rızkını veren ol gani Settar iken

Yeryüzünün halifesi, sarayın reisine minnet eylemem." (HDP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bülbül, teşekkür ediyoruz.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Sayın Başkan, bu bir nefestir. Tıpkı Kur'an'daki bir duanın kesilmeyeceği gibi, nefes de kesilmemelidir; rica ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)