| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 08.12.2021 |
AK PARTİ GRUBU ADINA SERAP YAŞAR (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin Göç İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yıl, Siena Uluslararası Fotoğraf Ödülleri'nde Yılın Fotoğrafı Ödülü Mehmet Aslan'ın "Hayatın Zorluğu" isimli bu fotoğrafına verildi. Hatay'a sığınan Suriyeli Baba Münzir ve oğlu Mustafa'nın fotoğrafı. Münzir, Suriye İdlib'de çarşıda düşen bombanın etkisiyle sağ bacağını kaybediyor, oğlu Mustafa ise annesinin hamileyken sarin gazı soluması sonucunda doğuştan uzuvları olmadan dünyaya gözlerini açıyor. Bu fotoğraf sadece yılın fotoğrafı değil, bu yüzyılın fotoğrafıdır; acının, savaşın, çaresizliğin, paramparça hayatların fotoğrafıdır. İşte, göç de gözü yaşlı anaların, kolu kanadı kırılmış babaların, anasından babasından ayrı biçare yavruların hikâyesidir. "Göç" denildiğinde akla ilk gelen şey genellikle rakamlardır. Ben bugün burada göçle ilgili bir rakam vermeyeceğim sizlere. Onları sadece sayıya indirgemek, yaşadıkları güçlüğü ve çaresizliği küçümsemek anlamına gelmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, birçoğu da yetim olan yavrular o kadar korunaksızlar ki başlarına gelebilecek kötülükler, ellerine düştükleri insan tacirleri; organ, uyuşturucu mafyası, fuhuş ticareti yapan insanların kötü muhayyilesinin gittiği yere kadar. Hele ki kaybolmuşlarsa, işte, ilk kez yabancı bir coğrafyada yapayalnız kaldıklarında, o gece, gecenin ne kadar uzun olduğunu anlıyorlar. Bugün dünya ve insanlığın vicdanı, satır aralarına sıkıştırılmış kısa cümlelerle geçiştirilen dağ gibi bir imtihanla karşı karşıya: Avrupa'nın kayıp göçmen çocuklar sorunu. Bu, bir çırpıda aklımıza gelemeyecek korkunç ihtimalleri barındıran çok katmanlı bir sorun. Buradan iftiharla söyleyebiliriz ki biz Türkiye olarak yetim göçmen çocuklara kendi çocuklarımıza uyguladığımız prosedürün aynısını uyguluyor, onları kendi evlatlarımızı nasıl koruyorsak öyle koruyoruz. Ne yazık ki Avrupa'da, korumak bir yana, bu çocukların kayıp kayıtları bile tutulmuyor . Hani Turgut Uyar "Ne Değişir?" isimli şiirinde diyor ya: "Hoş olsun bütün verdikleri, aldıkları şu çiçeklerin/Gün susar, çiğdem uyanır, tüfek başlar konu değişir/Hep böyle süreceği sanılır bu gül hikâyesinin/Hep böyle sürer gerçi ama bir gün sonu değişir. Bu yavruların hazin hikâyesinin sonu da umuyorum ki bir gün değişir.
Bugün ne yazık ki en büyük hak ihlalleri insan hakları sözleşmelerinin en büyük savunucuları eliyle gerçekleşiyor. Demek ki aslolan, sözleşmeleri imzalamak değil, hukuk devleti sorumluluğuyla bu sözleşmelerin uygulanmasını sağlamak. Ege'de sistem âdeta göçmenleri yaşatmak değil, öldürmek üzere kurgulanmış. Yunan makamları, AB sınır örgütü Frontex'le birlikte, her türlü kötü muamele ve işkenceyle, iltica hakkını kullanmak isteyenleri geri itiyor, botlarını batırıyor, ateşe veriyor, eşyalarına el koyup günlerce aç ve çıplak bekletiyor. Bu insanlar kendi topraklarındaki iç savaş ve terör sebebiyle canlarını kurtarmak isterken sınırda ve Ege Denizi'nde devlet eliyle ölümün bir başka şekline yakalanıyorlar. Bütün bu yaşananlar insanlığımızı test ederken "Daha adil bir dünya mümkün." diyerek Türkiye'den, devlet başkanımızdan dünyaya yükselen güçlü sesle sığınmacıları ölümden kurtaran ülkemiz âdeta dünyanın vicdanı olmuş, tüm bunları ana muhalefetin ırkçı uygulamaları ve nefret söylemine rağmen gerçekleştirmiştir. Sınır komşumuz Suriye'de yaşanan insani kriz karşısında da gerekli her türlü adımı attık. Bunun yanı sıra sınırlarımıza yönelik düzensiz göç akımlarıyla etkin mücadelemizi de kararlılıkla sürdürüyoruz. Göç İdaresi Başkanlığımız göz dolduran sınır güvenliği uygulamalarıyla beraber gönüllü geri dönüşleri de destekleyerek göç politikamızda etkin ve adil bir yönetim ortaya koymaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, bakın, önümüz kış; 2011'den bu yana 10 kış geçti. Derler ki: "Sıcak herkese aittir ama soğuk, elbisenin niteliğine göredir."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
SERAP YAŞAR (Devamla) - Ben buradan umuda yelken açarken kolu kanadı kırılmış bu mazlumlara elbise olan, sığınak olan, kimi zaman ana baba olan aziz milletimize ve devletimize, kadim kurumlarımıza, Göç İdaremize ve mazlumların hamisi Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a sonsuz şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve diyorum ki: Dalgalandığın yerde ne korku ne keder... Rabb'im mazlumların da umudu şanlı bayrağımızı, aziz milletimizi, güçlü devletimizi ilelebet muhafaza etsin.
Sözlerime son verirken; üstlendikleri bu ağır sorumluluğu milletimize, devletimize yakışır biçimde yöneten ve bunu bir insanlık davası olarak gören İçişleri Bakanlığımızı ve Göç İdaresi Başkanlığımızı tebrik ediyor; başta Bakanımız Süleyman Soylu olmak üzere Göç İdaresi Başkanımız Doktor Savaş Ünlü ve tüm teşkilat mensuplarına teşekkür ediyorum.
2022 yılı bütçesinin ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)