| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 1'inci Tur Görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 29 |
| Tarih: | 07.12.2021 |
MHP GRUBU ADINA FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi ve Sayıştay bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini sunmak üzere söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin kurulması ve yaygınlaşması yoğun hak ihlalleri sebebiyle büyük ölçüde İkinci Dünya Savaşı'nın sonrasına rastlamaktadır. Ancak, bizde Anayasa Mahkemesinin kuruluş ve serüveni çok daha farklıdır. Cumhuriyet döneminde Anayasa Mahkemesi düşüncesinin ilk öncüsü, Aziz Atatürk'ün "fikir babam" dediği büyük Türkçü, Turancı Ziya Gökalp'tır; Aralık 1922 tarihli Küçük Mecmua dergisinin "Yüce Mahkeme" başlıklı yazısında yasaların Anayasa'ya uyguluğunun merkezî bir yargı organı eliyle denetlenmesi düşüncesini toplumla paylaşır. Burada kuruluş sebeplerini, Yassıada mahkemelerini, ilk üye seçimlerini uzun uzun anlatmaya gerek duymuyorum. Anayasa Mahkemesi, 27 Mayıs darbesinin ardından 61 Anayasası'na giren bir kurumdur.
Avrupa Birliği ülkelerinin hiçbirinde bizimkine benzer anayasa mahkemesi kurumu yoktur. İngiltere ve Hollanda'da esasen anayasa mahkemesi yoktur; Amerika'da kanunların anayasaya uygunluğunu genel mahkemeler denetler.
Yapısı, yargılama usulleri, görev ve sorumluluklarına ilişkin esaslara baktığımızda, anayasa değişikliğini şekil yönünden; kanun ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesini şekil ve esas yönünden inceler, Anayasa'ya aykırı olup olmadığına bakar; siyasi partilerin kapatılma davasına bakar ve mali denetimini yapar; hak ihlalleri sebebiyle bireysel başvuruları karara bağlar; Anayasa'da belirtilmiş olan kişileri görevleriyle ilgili işledikleri suçlar sebebiyle Yüce Divan sıfatıyla yargılar; yasama dokunulmazlığının kaldırılması ve milletvekilliğinin düşürülmesi kararlarına karşı yapılan başvuruları da karara bağlar; geçtiğimiz yıl bunu sık sık gördük. Görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesi, birbirinden değişik çok önemli konularda yargılama ve denetleme yapmakta, kararlar vermektedir. Anayasa Mahkemesini, Anayasa'ya ve kendi kuruluş kanunlarına aykırı karar tesis ettiğinde denetleyecek bir kurum maalesef yoktur. Bu boşluk zaman zaman yerel mahkemelerce "görev gasbı nedeniyle yokluk" kurumuna başvurularak doldurulmaya çalışılmaktadır ancak bu sıhhatli bir yol değildir. Anayasa Mahkemesinin kararları tartışılabilir, bilimsel olarak eleştirilebilir ancak bu kararlar kesindir; yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, idareyi, herkesi bağlar.
Sayın milletvekilleri, bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesinin işlevi ancak hak ihlali kararı vermekle sınırlıdır. Kararın sonuçlarına ilişkin yetki diğer anayasal kurumlara aittir. Hak ihlali saptanması hâlinde Anayasa Mahkemesinin yetkisi ancak yetkili mahkemeye karar suretini gönderip sonuçlarının ortadan kaldırılması için gerekenin yapılmasına hükmetmektir ancak uygulamamızda maalesef bunun dışına çıkıldığını sık sık görüyoruz. Yani demem o ki Anayasa Mahkemesi yerindelik denetimi yapamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar veremez. Yeniden yargılama yapılmasında eğer hukuki yarar yoksa başvurucu lehine tazminata hükmeder ya da yargılamanın yenilenmesi yoluna gider. Oysa gördüğümüz şudur: Özellikle tutukluluk hâlinin incelenmesinde resmen delil değerlendirmesi yapılmaktadır; bu, yetkisinin aşılmasıdır bize göre. Haksız tutukluluk iddiaları da dâhil olmak üzere, bireysel başvuru incelemesi sırasında kanun gereği kesin şekilde delil değerlendirmesi yapamaz. Ama yine, uygulamada çok sık görüyoruz, Anayasa Mahkemesi toplanıyor, bir karar hakkında olumlu ya da olumsuz kararı, gerekçeli karar da yazılmadan, gerekçeli karar açıklanmadan kamuoyuyla paylaşıyor. Bu hem kuruluş kanununa hem de Anayasa'mıza aykırı bir tutumdur, bundan derhâl vazgeçmelidir, Anayasa Mahkemesi kararlarıyla konuşmalıdır.
Değerli arkadaşlar, demokrasinin olmazsa olmazı elbette kuvvetler ayrılığıdır. Ancak bu kuvvetler ayrılığı her zaman yürütme tarafından ihlal edilmez. Burada bir iki örnek vereceğim size. Yani yargısal aktivizm bazen yasama organının etkisizleşmesi, bazen yasama kararlarının iptali, bazen de yasama organının yerine geçilmesi suretiyle karşımıza çıkmaktadır. Anayasa Mahkemesinin bazı kararlarıyla, üyelerinin bazı eylemleriyle güncel siyasete taraf olduğu bilinen bir husustur. Yine, bu mahkeme milletin seçtiklerinin kararlarına karşı eğer devamlı surette karar alıyorsa orada millet egemenliğinden çok, yargıçlar yönetimi hâkimdir ve esasen, mahkemenin hukuk kuralı koyma konusunda teorik olarak demokratik meşruiyeti yoktur. Anayasa Mahkemesinin bir anlamda yasama yetkisinin kullanımına ortak olması sonucunu da doğuran kararlar, ülkemizin dışında da görülmektedir, bu önemli bir demokrasi sorunudur ve Gazi Mecliste bu konular konuşulmalıdır. Her zaman aynı şeyleri tekrar ederek bir adım ileri gidemeyiz, sadece kendimizi tekrarlarız. Hukuk normu koyma, mahkeme meselesi, muhakeme meselesi değil, irade ve iktidar meselesidir; bu hiç unutulmamalıdır, bu yetki de milletin seçilmiş temsilcilerine aittir. Anayasa Mahkemesi bazı kararlarında seçilmiş organların üzerinde tahakküm kuran, kürsüden yasa yapan mahkeme konumuna düşmektedir. Değerli milletvekilleri, yorum yoluyla ya da yasama yetkisinin üstüne çıkarak karar kılması, kabul edilecek bir husus değildir.
Değerli milletvekilleri -süreyi de ekonomik kullanmak için- Anayasa Mahkemesinin birkaç kararından bahsetmek istiyorum: Bildiğiniz gibi, Cumhuriyet Halk Partisinin 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından çıkarılan 8 Kasım 2016 tarihli 6755 sayılı OHAL Yasası'nın bazı maddelerinin iptal istemini karara bağladı. Bu kararda 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün bastırılmasında adli ve idari önlemlerle kanun hükmünde kararname kapsamında karar alan ve görevini yerine getiren kamu görevlilerinin hukuki, idari, mali sorumluluğunun olduğuna hükmetti. "Burada cezai sorumluluğu da var." diye Cumhuriyet Halk Partisi müracaat etmişti ama cezai sorumluluğunu kabul etmedi. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından FETÖ'yle mücadelede önemli kararların altına imza atan kamu görevlilerine tazminat ve rücu davalarının yolu açıldı. Yani bir milletvekili çıkıp bütün konuşmasını Anayasa Mahkemesinin kuruluşuna ve... Garip karşılayabilirsiniz ama bu, çok örnek bir tutumdur, örnek bir karardır ve maalesef toplumumuzda da bu konu tartışılmadan geçmiştir. Yani vatanı koruyan, her türlü fedakârlığı yapan, gecesini gündüzüne katan insanların yaptığı hizmeti alkışlamamız, taltif etmemiz yerine onlara yargı yolu açıldı.
Anayasa Mahkemesine 2012'den bugüne bireysel başvuruda 330.324 müracaat yapıldı, yine bunlardan 276 bini karara bağlandı.
Değerli arkadaşlar, hukuk meselesi matematik gibi çözülür -burada hukukçu arkadaşlar var- yani aynı davada aynı sonuçlar alınır. Benzer davalarda benzer sonuçların olması hukukun emredici kuralıdır. Ama biz bakıyoruz, başvurucunun unvanına göre, davanın özelliklerine göre ele alınıp çok kısa sürede sonuçlandırılan bireysel başvurular vardır. Ben biliyorum, meslekte olduğum yıllarda müracaatlarımıza üç senede, dört senede cevap alamıyorduk ama maalesef, bir unvan varsa, bir örgütün elemanıysan, milletvekiliysen senin dosyan on beş yirmi günde karara bağlanıyor; sonra da buraya çıkıp halkçılıktan, eşitlikten, özgürlükten bahsediyoruz maalesef.
Sayın milletvekilleri, bildiğiniz gibi, Anayasa Mahkemesinin bir de kanunda yazılı kişileri Yüce Divan sıfatıyla yargılamak için bir ceza mahkemesi görevi vardır. Yarısı veya yarısından fazlası hukuk eğitimi almamış, hayatında hiç hâkimlik yapmamış kişilerden oluşan bir mahkeme nasıl olur da Yüce Divan sıfatıyla yargılamasını yapacaktır? İşte bütün bunlara, bu problemlere çözüm bulmak için Milliyetçi Hareket Partisi 100 maddelik bir anayasa hazırlamış ve milletimizle genel esaslarını paylaşmıştır. Burada, siyasi parti kapatma davaları, Yüce Divan yargılamaları "Yüce Divan" adıyla kurulacak bir mahkemeye verilecektir.
Yine, siyasi parti kapatma davalarını burada tekrarlamak istemiyorum; 1924 yılından yani Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasından Çiftçi Partisine, İslam Partisine gelene kadar Bakanlar Kurulu, ceza mahkemesi kararı, sıkıyönetim mahkemeleri vesair mahkemeler kararıyla kapatılan partiler vardır ancak 1966 yılından beri bu görev Anayasa Mahkemesine verilmiştir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde bugün itibarıyla 120'nin üzerinde siyasi parti vardır. Bu partilere ihtiyaç var mıdır, yok mudur? Hangisine sorsanız "Aziz Türk milletine en iyi hizmeti ben vereceğim." diyor. Neredeyse, erken kalkan siyasi parti kuruyor. Biz bunların amacını biliyoruz, bunlara genel ad olarak da "pazarlık partileri" diyoruz. Bunların demokrasiyi yozlaştırmaktan başka da hiçbir görevleri yok.
Değerli arkadaşlar, Milliyetçi Hareket Partisinin hazırladığı anayasadan ben birkaç başlık paylaşmak istiyorum. Biliyorsunuz başlangıç kısmı anayasanın temel felsefesini belirler. Yine, dört kısım, 100 maddeden oluşan bu anayasa teklifimizde "Allah'ın lütfu, kardeşlik ruhu ve vatan sevgisiyle varlık bulmuş biz Türk milleti." düsturuyla giriş yapılmıştır. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Devletin şekli ve nitelikleri aynen korunarak 1'inci maddede ele alınmış "Bu madde değiştirilmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez." hükmü konulmuştur. Hakları düzenleyen tüm maddelerdeki sınırlama sebepleri kaldırılmıştır. Temel hak ve hürriyetlerin kapsamının taraf olduğumuz İnsan Hakları Sözleşmesi baz alınarak kanunla belirlenmesi esas alınmıştır. Yine, yasama organına millî birliği sağlama görevi, yürütme için kurumsallaşmış başkanlık sistemi, yargı için bağımsız ve tarafsız yapılanma anlayışı öne çıkarılmıştır. Bu kapsamda, milletvekilliği dokunulmazlığı yeniden düzenlenmiş, Meclis Başkanına ara buluculuk görevi üstlendirilmiş, başkan ve 2 yardımcısının seçimle gelmesi, başkanlık kabinesinin programının da Meclise getirilmesi esası getirilmiştir yani yeni bir statüye kavuşturulmuştur. Üniter devlet yapısı da -özellikle burayı söylüyorum- anayasada açıkça yer almıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FETİ YILDIZ (Devamla) - Sayın Başkanım, bir iki dakika şey yaparsanız...
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
FETİ YILDIZ (Devamla) - Yani biz böyle el kol hareketiyle hakaret ederek falan politika yapmayız Milliyetçi Hareket Partisi olarak. Biz çıkarız, burada yasayı, anayasayı yaparız; müsamahanıza sığınıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Şimdi, Sayın Hatip, söz talebinizi karşılayacağım ama söz talebinizin gerekçesini o şekilde anlatmanız doğru değil. Ben arkadaşların söz taleplerini de karşılıyorum burada.
METİN NURULLAH SAZAK (Eskişehir) - Konuşabiliriz, Meclisteyiz.
FETİ YILDIZ (Devamla) - Elle kolla... Niye alındınız Başkan?
MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) - Senin de müdahale etmen doğru değil Başkan.
BAŞKAN - Ben, ben hiç...
FETİ YILDIZ (Devamla) - Elle kolla hareket yapmam, kimseyle polemiğe girmem, kimseyle de tartışmam.
BAŞKAN - Söz talebinizi...
FETİ YILDIZ (Devamla) - "Müsaade edin, iki dakika verin." dedim.
BAŞKAN - Zaten vereceğim yani ama niye bir talebi böyle, bu şekilde izah ettiniz, onu da anlamış değilim.
FETİ YILDIZ (Devamla) - Niye alındınız bundan?
BAŞKAN - Hiçbir arkadaşıma ben...
FETİ YILDIZ (Devamla) - Niye alındınız bundan? Demek ki burada böyle bir şey oldu, değil mi?
BAŞKAN - Evet, bir dakika... Tamamlayınız lütfen.
FETİ YILDIZ (Devamla) - Peki, bu da kayda geçsin.
Arkadaşlar, emperyalizm Yunan adaları, Suriye...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FETİ YILDIZ (Devamla) - Açtınız mı mikrofonumu Başkanım?
BAŞKAN - Buyurun.
FETİ YILDIZ (Devamla) - Emperyalizm Yunan adaları, Suriye, Irak, Trakya sınırlarına yüzlerce askerî üs kurdu, PKK/YPG'ye ordular donatacak kadar silah verdi, 2022 bütçesine 170 milyon dolar ayırdı, terör elebaşını Beyaz Saray'da ağırladı, Yunanistan'ın istediği Doğu Akdeniz tasarısını Senatoya sundu, Başkonsolosumuz Kemal Arıkan'ı şehit eden ASALA militanı Sasunyan'ı serbest bırakıp Ermenistan'a gönderdi. (MHP sıralarından alkışlar) Emperyalizm FETÖ'nün başını sahiplendi, iktidarı devirmek için muhalefetle iş birliği yaptı, ülkemizin sokaklarını yakıp yıkmak için harekete geçti ancak en son da döviz kuru operasyonuyla ülkemizi kuşatmaya çalıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FETİ YILDIZ (Devamla) - Emperyalizm ve iş birlikçilerinin terörü de tutmadı ve bu planlar içerisinde bu olacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlarken bütçemizin milletimize hayırlı olmasını diliyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yıldız.
FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sözlerime direkt sizin alınmanızı hayretle karşıladım, onu da söyleyeyim. (MHP sıralarından alkışlar)