| Konu: | 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin İlk Görüşmesi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 28 |
| Tarih: | 06.12.2021 |
AK PARTİ GRUBU ADINA NUMAN KURTULMUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, siyasi partilerimizin Değerli Genel Başkanları, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerime "Bismillah, her hayrın başıdır." diyerek başlıyorum.
Bu bütçe görüşmelerinin hayırlı uğurlu ve bereketli olmasını temenni ediyorum. Bütçenin buraya kadar getirilmesinde emeği olan, başından bugüne kadar bu müzakerelere katkıda bulunan bütün kardeşlerimize, bütün milletvekili arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.
Değerli kardeşlerim, hepinizin bildiği gibi, bütçeler, hükûmetlerden hesap sorma yeridir; doğru. Bütçeler, milletin eldeki imkânları ile kaynakların nasıl kullanıldığının bir şekilde hesaba çekildiği yerdir; doğru ama aynı zamanda, bütçeler, Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlar, bölgemizin içinde bulunduğu şartlar ve dünyanın ekonomi politik genel şartları mahiyetiyle Türkiye'nin yarınının değerlendirildiği, bugününde almamız gereken derslerin çıkarıldığı ve Türkiye'nin yarınlarına doğru kuvvetli adımlarla ilerlememizin müzakere edildiği ortamlardır; onun için, bu ölçekte bu bütçe müzakerelerini yapıyoruz. Ben de müsaade ederseniz, öncelikle, bütçe görüşmelerinin başlangıcı olması bakımından, içinden geçtiğimiz dönemde yaşadığımız küresel ekonomi politik gelişmelerin bölgeye ve Türkiye'ye etkilerinin ne olduğu üzerinde çoğumuzun bildiği gerçekleri bir kere daha hatırlatmak isterim. Bunu şunun için söylüyorum: Herhangi bir şekilde 2020 yılında pandemi krizi başlamamış olsaydı bile dünyamız ve bölgemiz, içinden geçtiğimiz bu dönemin olağanüstü gerilimler, çatışmalar ve bunların ortaya çıkarttığı fevkalade önemli sonuçlarla karşılaşmıştı. Bunların en başında Sovyetler Birliği'nin çözülmesinden sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin tek kutuplu bir şekilde yönetme iddiasıyla dünya ekonomi politiğine liderlik yapmaya çalıştığı dönemin, özellikle Afganistan'dan palas pandıras çekilmesiyle birlikte sona erdiğinin dünyaya ilan edilmesi ve bu anlamda küresel ve bölgesel ölçekte ortaya çıkan fevkalade ciddi boşlukların dünya ekonomisini de dünya siyasetini de etkiliyor olmasıdır.
Ayrıca, eski kutuplu dünya sisteminde iki taraflı bir dengeden bugün geldiğimiz noktada çoklu bir denkleme dönülmüş ve dünyanın hemen her bölgesinde birden fazla gücün müdahale ettiği gelişmeler ortaya çıkmıştır. Bunun çok doğal bir sonucu olarak Asya'nın gelişen ekonomilerinin de güçlü bir şekilde dünya ekonomi politiğini forse etmeye başlamasıyla birlikte, özellikle Çin'in yükselişiyle birlikte Rusya, Avrupa Birliği, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri arasında zaman zaman ikili, zaman zaman çok taraflı gerilimlerin, çatışmaların ortaya çıktığını hepimiz görüyoruz. Hatta öyle ki daha geçen hafta Avrupa Birliği, Çin'in yol ve kuşak projesine karşı yeni bir küresel lojistik projesi geliştirme ve bunu Avrupa Birliğinin ortak bir projesi hâline getirmek için kararlılığını ortaya koymuş oldu.
Bendeniz yıllar evvel Hükûmet Sözcüsüyken yaptığım bir konuşmada "Zaten üçüncü dünya savaşı ekonomik olarak çoktan başlamıştı." demiştim. O günden bugüne yaşadığımız gelişmeler bu gerilimlerin, bu çatışmaların fevkalade güçlü bir şekilde sürdüğünü ortaya koyuyor. Özellikle yıllardır söylediğimiz üç alandaki küresel ve bölgesel çatışmaların önümüzdeki dönemin ekonomi politiğini şekillendireceğinden de hiç şüphemiz yoktur. Su savaşlarının, gıda krizlerinin ve enerji savaşlarının, bir de bunlara son zamanda eklenen siber güvenlik meselesinin dünyayı fevkalade ciddi bir şekilde etkileyeceği ortadadır. Bu çerçevede, bütün bu gelişmelerin, tabiri caizse, odak noktası Kafkaslar, Balkanlar, Mezopotamya, Akdeniz, Karadeniz, velhasıl bizim içinde bulunduğumuz coğrafyadır ve bu coğrafyanın amiral gemisi olan Türkiye'nin de bu gelişmelerin hiçbirine bigâne kalma imkân ve ihtimali yoktur. Onun için, bu küresel ve bölgesel gelişmeler Türkiye'ye çok daha fazla uyanık olma mecburiyetini veriyor, yeniden "güçlü ve büyük Türkiye" idealine çok daha güçlü bir şekilde sarılma mecburiyetini ortaya koyuyor. Türkiye'nin her alanda güçlü olması sadece politik bir seçenek değil, içinde bulunduğumuz şartların ve coğrafyanın bizi mecbur bıraktığı bir zorunluluktur. İçeride birliğimizi dirliğimizi artırarak, demokrasimizin standartlarını yükselterek, ekonomik sistemimizi güçlü ve rekabet edebilir bir hâle getirerek ve belki hepsinden daha önemlisi millî güvenliğimizi her şeyin önüne koyarak, millî savunmamızda daha da ileri adımlar atarak yolumuza devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli kardeşlerim, sadece bu konunun önemine istinaden -az evvel ifade edildi- millî sanayide elde ettiğimiz gelişmelerin yüzde 80'ler civarında millî ve yerli bir noktaya geldiğini, Türkiye'nin sadece kara ve hava alanında değil, mavi vatanı korumak için deniz kuvvetlerinde de önemli millî savaş gereçlerini elde etmek zorunda olduğu gün gibi aşikârdır. Şunu açıkça görmemiz lazım: Türkiye'yi ilgilendiren bu tartışmaların hiçbiri sadece Türkiye'yi, elinde bulundurduğu imkânları eleştirmek için değildir. Örneğin, hemen burnumuzun dibindeki adaların silahlandırılması ya da S-400 tartışmalarının sürekli gündemde tutulması ya da F-35 tartışmaları üzerinden Türkiye'nin hizaya sokulma çabalarının arkasındaki gerçek şudur: Çünkü bu emperyalist güçler biliyorlar ki Türkiye bu yürüyüşünü devam ettirirse birkaç sene içerisinde millî savunma sistemini kuracak, hava savunma sistemini kuracak, kendi yerli, millî motorunu da üretecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Onun için bu zorunluluğu partilerüstü bir hedef olarak ortaya koymak zorundayız. Türkiye, her alanda güçlü ve büyük bir Türkiye olmak mecburiyetindedir. Ayrıca -yine az evvel ifade edildi- dünyanın birçok yerindeki mazlum ve mağdur milletler Türkiye'nin gözünün içine bakıyor ve Türkiye'nin bu coğrafyada güçlü bir şekilde varlığının kendi bekaları için de zaruri olduğuna inanıyor.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu girişten sonra, ne yazık ki bu küresel ve bölgesel gelişmeler devam ederken aynı zamanda 2020'nin Ocak ayından bu yana çok ciddi bir şekilde, asırlar içerisinde zor görülecek küresel bir krizle karşılaştık. Bu kriz, dünyanın her ülkesini etkiledi, dünyadaki bütün ekonomileri derinden sarstı, Türkiye'yi de etkilediği aşikârdır, ortadır. Ancak hepimizin bildiği birkaç konuyu hatırlatmakta yarar görüyorum. Sağlık sistemlerinin çökmesi ve aşıya erişimde, hatta bırakın aşıyı, Covid'i önlemek için temel ilaç ve malzemeye ulaşmada dünyanın büyük ülkelerinin bile çöktüğünü hepimiz iyi biliyoruz. Aynı şekilde, aşıda yaşanan eşitsizliklerin küresel ölçekte gelir dağılımı adaletsizliğini artıracak yeni bir unsur olduğunun da altını çizmek isterim. Buna paralel olarak emtia fiyatlarındaki olağanüstü artışın, özellikle endüstriyel metallerde dolar bazında yaklaşık 2 katına çıkan artışların, değerli madenlerde yüzde 20-30'lar seviyesindeki dolar bazındaki artışların, Brent petrolde yüzde 35 ve doğal gazda yüzde 345'lik artışların da dünya ekonomisini derinden sarstığı ortadadır. Gıda fiyatlarındaki artışların, tedarik zincirlerinin kırılmasının ve özellikle hizmet sektörlerinin çok ciddi zararlar görmesinin de dünya ekonomisine olumsuz etkileri oldu. İşte, bu pandemi şartları içerisinde Türkiye, üzerine düşeni maksimum gayretle yerine getirmeye çalıştı ve bu anlamda da Türkiye, hepimizin görmesi gereken -bu, siyasetin tartışma konusu değil- bir başarıya imza attı. Türkiye, pandemi sırasındaki ortaya koyduğu performansla pozitif anlamda dünya ekonomilerinden ayrıştı, dünyanın gelişmiş ülkelerinden daha iyi bir performans ortaya koydu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu anlamda, rakamlara boğarak sizi meşgul etmeyeceğim ama sağlık sektöründe yaşanan yüksek gelişmenin, ortaya konulan performansın ve aşılamada Türkiye nüfusunun çok üstünde aşıya ulaşabilmiş olmamızın yönetim kabiliyetiyle herhâlde yakından ilişkisi vardır.
Ayrıca, bir tarafta sağlık meselesi, diğer tarafta da Türkiye'nin ekonomik gerçekleri arasında maksimum dengeyi başından beri korumaya dikkat ederek politikalarımızı uygulamaya gayret ettik. Bunun sonucu olarak tezgâhı dağıttırmamayı esas alan bir anlayışla yani üretimin durmasına, üretimin duraksamasına asla müsaade etmeyecek bir şekilde yolumuza devam ettik. Bu anlamda verilen destekler yine burada ifade edildi -rakamlara girmeyeceğim- ama sadece Türkiye'de pandemi sırasında verilen desteklerin gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 13,1 dolayında olduğunu da hatırlatmak isterim. Ayrıca ihtiyaç sahiplerine verilen sosyal yardımların, sosyal yardımlar vasıtasıyla vatandaşımızın zor durumda kalmasının önlendiğini de hepimiz biliyoruz. Bu çerçevede Türkiye'nin aldığı tedbirler sonucu ortaya konulan önemli başarılardan biri bütçe dengesinin ortaya konulmuş olmasıdır. Bu bütçe, yaklaşık yüzde 1,7 bir bütçe açığına tekabül ediyor ki dünya ortalamasının yüzde 4,5-5 olduğunu düşünürsek fevkalade önemli bir başarı ve bütçe açığını yerli yerine oturtmuş bir Hükûmet programıyla karşı karşıyayız.
Değerli kardeşlerim, yine, alınan bu tedbirler çerçevesinde Türkiye ekonomisinde fevkalade önemli, olumlu gelişimlerin olduğu da herhâlde inkâr edilemez. Bunlardan en başta geleni güçlü büyüme performansıdır. Efendim, Türkiye'nin büyüme performansını inkâr ederek ekonomiyi değerlendirmek mümkün değildir. Türkiye, dünya ekonomisi ortalaması, OECD ortalaması yüzde 4-5 seviyesindeyken -ben de 9'un biraz üstü zannediyordum ama- öyle görünüyor ki 2021'de -Allah'ın izniyle- Türkiye ekonomisi yüzde 10 büyüyecek ve dünyanın en büyük büyümesine sahip ülkelerinden biri olacak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Güçlü büyümeyi sağlayan güçlü üretim. Bu anlamda, kapasite kullanım oranlarının fevkalade yüksek seyrettiğini -objektif bir gösterge olarak- sizlerin nazarıdikkatinize arz ederim.
Sanayi Üretim Endeksi'nin dokuz ay boyunca yüzde 24 seviyesinde seyrettiği hepimizin bildiği bir gerçektir. Kapasite kullanım oranları ise yüzde 78,1 seviyelerine gelerek fevkalade önemli bir rekor seviyesine gelmiştir.
Şunu söylemek istiyorum: Demin bir cümleyle geçtiğim "tezgâhı dağıttırmamak" meselesi, dünyanın yaşadığı bütün büyük ekonomik krizlerin bize öğrettiği bir şeydir. Geçmiş dönemde Avrupa'daki finansal krizlerde, ondan önceki dönemde de Asya ekonomilerinin karşılaştığı krizlerde en temel derslerden biri budur. Tezgâhı dağıtanların bir daha tezgâhı toparlamaları mümkün değildir. Ne yapacaksınız, ne edeceksiniz tezgâhı dağıttırmayacaksınız. Bu ana fikirle ekonomiye güç vermeye devam ettik.
Değerli kardeşlerim, yine bu yıl alınan tedbirlerle istihdamda, tarım dışı istihdam -bu rakam da objektif bir rakamdır- 24 milyona ulaşmıştır. Tarım dışı istihdam, istihdam seviyesini ölçen objektif bir rakamdır ve pandemi öncesindeki seviyeye çıkmış vaziyettedir. Velhasıl, güçlü büyüme, güçlü istihdam, güçlü üretim ve güçlü bir bütçe dengesiyle, Türkiye bunlara ilave olarak cari açık problemini de ortadan kaldıracak adımları atmaya devam ediyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin bu istikamette yürümesinin önünde artık bundan sonra bir şekilde değiştirip revize etmeyeceği bir istikamet söz konusudur. Bu da 2013 yılının Mayıs ayından beri yönelmiş olduğumuz ekonomi politik bir yoldur, sadece bugünün değil... 2013'te ne oldu? 2013'te Türkiye ekonomisi tarihî dip noktası olan yüzde 4,5'lik bir faiz oranına ulaştı. Faiz oranlarının bu kadar düşmesine paralel olarak, Türkiye sırtında yaklaşık elli yıldır duran IMF yükünü mayısta kenara koyarak yoluna devam etti. O tarihlerden bu yana reel ekonomiye önem veren, üretimi önceleyen, ihracatta ve küresel rekabette ürünleri ve markalarıyla yer almak isteyen "güçlü, büyük Türkiye" idealini ekonomi politik alanda da güçlendirmeye başladık. Geçmiş dönemlerde uygulanan ve neoliberal tezlerin acımasızca dikte ettirdiği zenginin rekabeti, fakirin sefaleti üzerine oturan neoliberal tezler 2013'ün Mayıs ayından itibaren terk edilmeye başlandı. Bu çerçevede, yüksek faiz, bu anlamda düşük kur politikalarıyla Türkiye maalesef bir ithalat cenneti hâline getirildi. Karadenizli kardeşlerim bilir, Karadeniz'in bütün şehirlerinde Rus pazarları vardı üç kuruşa, beş kuruşa ucuz mallar, Türkiye'de üretilen mallar satılırdı. Türkiye'nin ticaretinin merkezi olan Mahmutpaşa'da Yeşildirek'te birtakım yabancı ülkelerin malları, Türkiye'de üretilenden daha kalitesiz mallar ne yazık ki oralarda satılırdı. O tarihten itibaren şunu gördük... Ha, şunu da söyleyeyim: Bazıları şimdi bizim Karadeniz'de doğal gaz bulmamızdan rahatsız olmuş, şunu söylüyorlar: "Ya, Karadeniz'de niye doğal gazla uğraşıyorsunuz? Daha ucuzuna, yarı fiyatına gidin, dünya piyasalarından bulursunuz." diyorlar.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Kim onlar, kim?
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Be, kardeşim, hâlâ mı akıllanmadın? Türkçe'de güzel bir laf var: "Elden gelen öğün olmaz, o da her vakit bulunmaz." (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hele hele adamlar "Doğu Akdeniz'de şunu yapmayacaksınız." diyecekler...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Tarımı ithalata mahkûm ettiniz.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - "Siz kim oluyorsunuz? Biz yaparız." diyen bir Türkiye olacak. "Ayasofya'yı açmayın." diyecekler, "Siz kim oluyorsunuz? Ayasofya'yı açarız." diyeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) "Siz kim oluyorsunuz?" diyecekler, "Kapalı Maraş'ı açmayın." diyecekler, siz onu açacaksınız, "Akdeniz'den burnunuzu çıkarmayın." diyecekler, siz Kıbrıs'ın ve Türkiye'nin haklarını koruyarak Akdeniz'de münhasır ekonomik bölgelerinizi ilan edeceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Öyle mi? Bu Türkiye'nin mutlaka bu atmosferde, bu coğrafyada güçlü ve büyük bir ülke hâline gelmesi lazım. Türkiye, küresel pazarların satış merkezi olan bir ülke asla olmayacak. Millî alanlardaki bütün üretimlerimizi gerçekleştireceğiz. Bakın, demin bir söz söyledim, ağzımdan kaçmadı, ne dediğimin farkındayım; dünya ekonomisinde en büyük rekabetin nerede olduğunu da bilen birisiyim. Dünyada 7 ülkede nükleer silah var, sadece 5 ülke uçak motoru yapabiliyor. Eğer Türkiye böyle giderse bu salonda bulunanların kahir ekseriyetinin göreceği bir tarihte, çok yakın bir tarihte Türkiye kendi millî uçak motorunu yapacak ve dünyayla rekabet edecek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu söyleyince F-35 dayatmasını yapanların rahatsız olduğunu biliyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Tank motoru ne oldu?
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Bunu söyleyince S-400'ler meselesinden tartışma çıkaranların da rahatsız olduğunu biliyorum. Güçlü, büyük Türkiye istikametinde yolumuza devam edeceğiz.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - S-400'ler nerede?
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Bu istikamette yürürken üç şeyi asla yapmayacağız...
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - S-400'ler depoda, depoda S-400'ler.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Bir daha neoliberal tezlerin yüksek faiz, düşük kurlu sarmalının içine düşmeyeceğiz, bu şekilde yürümeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Siz yaptınız bunu.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Not düşüyorum, söylediğimin ne manaya geldiğini biliyorum.
İkincisi, asla ve asla IMF başta olmak üzere uluslararası ekonomik vesayet merkezlerinin, kuruluşlarının gölgesine girmeyeceğiz, onların siyasal emir komutaları altına girmeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) - Beş buçuk yıl girdiniz.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, bugün yapılan bu işleri eleştirenlerin bir kısmının, geçmiş dönemlerde 19'uncu IMF Protokolü'nü dayatarak nasıl Türkiye'nin Düyun-ı Umumiye'ye doğru sürüklenmesinin zeminini hazırladıklarını çok iyi bilen birisiyim. Allah razı olsun, Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakandı ve Tayyip Erdoğan, 19'uncu Protokol'ün imzalanmasının önüne geçti.
Değerli arkadaşlarım, bir daha IMF'ye ve uluslararası ekonomik vesayet kurumlarının çizgisine asla ve asla düşmeyeceğiz.
ERHAN USTA (Samsun) - Düşürdünüz.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Üçüncü olarak da söyleyeceğim, cumhuriyet tarihimiz boyunca, hele hele çok partili siyasi hayatımız boyunca ekonomideki en önemli açıklarımızdan biri olan ve "ikiz açıklar" diyerek yıllardır eleştirdiğimiz bütçe açığı ve cari açığı meselesine, buradaki tuzağa düşmeyeceğiz. Bu üç tane temel parametreyle üretim, yatırım, istihdam, ihracat ve küresel rekabet alanında yıldız gibi parlayan Türkiye'nin geleceğini hep beraber inşa edeceğiz ve büyük Türkiye'yi, güçlü, büyük Türkiye'yi hep beraber kuracağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Yirmi yılda niye kurmadınız?
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Bütün bunları söylerken...
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yirmi yıl beklediler.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Geleceğim, sabredin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne zaman?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Yirmi yıl daha mı?
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Geleceğim, biraz sabır; sabrın sonu selamettir.
Değerli kardeşlerim, "Her şey güllük gülistanlık, ortada her şey istediğimiz gibi gidiyor, Türkiye'de vatandaşlarımızın yaşadığı bazı zorluklar yoktur." demiyorum. Nelerin yaşandığını, vatandaşlarımızın bu zorlu süreçlerde nelerden etkilendiğini çok iyi biliyoruz ama önceliğimiz enflasyonu düşürmek, bütçe açığını ve cari açığı düşürmek olarak yolumuza devam ederken vatandaşımızın artan fiyatlar karşısında ezilmemesini sağlamak için elimizden geleni yapmaya gayret ediyoruz. Sadece şunu söyleyeyim: Biz bugün burada bu tartışmaları yaparken, hatta biraz da maksadını aşan sözlerle Genel Kurulun gerilmesine vesile olurken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız toplumumuzun bütün kesimlerinin beklediği ve vatandaşlarımızın tamamının, gittiğimizde bize "Ne olur bunları halledin." dediği konularda önemli kararlarını kamuoyuyla paylaştı; tüm memur ve emeklilerin maaşlarını yüzde 30-35 seviyelerinde artırma kararını aldı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü geçen hafta doktorlara alınmıştı, bunu da genişleterek yolumuza devam ediyoruz.
RIDVAN TURAN (Mersin) - Geri aldınız, geri.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Ayrıca, sadece doktorlara değil, sağlık çalışanlarımıza da bunu teşmil ederek yolumuza devam ediyoruz. Sadece çalışanlara değil, emeklilere de bunları vererek yolumuza devam ediyoruz. Nihayetinde bütçe konuşuyoruz, babamızın malını vermiyoruz, cebimizdeki şahsi paramızı vermiyoruz; bu milletin imkânlarını bu milletin insanlarına, bu helal bütçede oluşan payların bir kısmından ayırarak milletimize bunları veriyoruz. Hayırlı uğurlu olsun, bereketli olsun, milletimize mübarek olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) - Millet aç, millet aç.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Ayrıca, devam eden asgari ücret görüşmelerinin sonunda da herkesin... (AK PARTİ sıralarından "Üzüldüler." sesi)
Yok, niye üzülsünler ya, vatandaşa verildi işte, onların da alkışlayacağını zannediyorum.
AYDIN ÖZER (Antalya) - Bir dinleyelim de ondan sonra...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sokağa çıkamıyorsunuz, sokağa çıkamıyorsunuz.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlarım, ayrıca, memurlara verilen bu zamlara ilave olarak, Türkiye'de şu anda devam eden asgari ücret görüşmelerinin sonunda...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Millet aç, aç. Sokağa çık, sokağa.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Bütün milletimiz dinliyor, yine, ne söylediğimi biliyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sarayın sözcülüğünü yapma, yakışmıyor. Sarayın sözcülüğü sana yakışmıyor.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Bu anlamda, milletimizin asgari ücretlerini de hakkaniyet seviyesinde bir asgari ücret olarak belirleyecek ve bunu kamuoyuyla paylaşacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sarayın sözcülüğü Numan Kurtulmuş'a yakışmaz.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Ayrıca, oluşturulacak öğretmenlik yasası... Bu bütçe görüşmelerinden sonra, inşallah sizlerin de desteğiyle öğretmenlik yasasını da çıkaracağız ve vatandaşımızı, güçlü bir şekilde öğretmenlerimizi destekleyeceğiz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sarayın sözcüsü olma.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - 50'den az insan istihdam eden KOBİ'lerimize kişi başına 100 bin liraya yaklaşan bir destek vererek KOBİ'lerimizi faizsiz krediyle daha güçlü bir hâle getireceğiz.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Çıkar için görüş satılmaz.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Yine aynı şekilde, Hamle Programı çerçevesinde imalata destek programımızı sürdüreceğiz. Bunları daha fazla açıklamayayım.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Çıkarın için görüşlerini sattın.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, sadece bir şeyin daha altını çizerek ondan sonraki bölümde demin konuşulan konularla ilgili görüşlerimizi paylaşacağım.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kişisel çıkarın için toplumu sattın.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, demin ifade ettim...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Numan Kurtulmuş, toplumu sattın, sattın.
BAŞKAN - Sayın Sertel... Sayın Sertel...
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Müsaade eder misin... Sana sonra anlatırım Sayın Sertel, sonra anlatırız sana.
BAŞKAN - Lütfen... Karşılıklı konuşursunuz daha sonra.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kişisel çıkarın için toplumu sattın, kendi arkandakileri sattın, partini sattın.
BAŞKAN - Sayın Sertel, sonra dışarıda konuşursunuz beraber.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Arkadaşlar, şimdi, doğal gaz ve akaryakıttaki artışları söyledim.
Bu süre içerisinde Brent petroldeki ve doğal gazdaki bu artışlara rağmen Türkiye doğal gazı vatandaşımıza maliyetinin dörtte 1 fiyatına vererek destek oldu ve destek olmaya devam ediyor. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) - Sana inananları sattın.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Aynı şekilde, akaryakıttan ÖTV'yi alarak yolumuza devam ediyoruz, vatandaşımızın enflasyon yükü altında ezilmesinin önüne geçmeye gayret ediyoruz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - 10 lira, 10 lira!
ATİLA SERTEL (İzmir) - Arkanda yürüyenleri sattın.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - İnşallah çok daha güçlü bir şekilde bu destekleri yerine getireceğiz.
Sayın Başkan, kalan son beş dakikamda da burada konuşulan bazı konular hakkındaki fikirlerimi ifade etmek isterim. Her şeyden önce, insanların konuştuğu dil kimliğini, kişiliğini ortaya koyar. Biz, bu Meclisteki bütün milletvekili arkadaşlarımızın, eğer temiz siyaset istiyorlarsa temiz bir dille konuşmasının kendi şahsiyetlerinin de göstergesi olduğuna inanıyoruz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesi, alkışlar)
Ayrıca "halkın arasına karışmayan" "sadece kendi arasında konuşan ve özgür iradesi olmayan" "halkın iradesinin ne olduğunu bilmeyen" hatta haysiyet ve onur meselesi de gündeme gelerek tartışılan AK PARTİ Grubu için şunu söylemek isterim: Bu grupta oturan bütün arkadaşlarımız, her birisi şahsiyetli, onurlu, vatansever, milletini seven, milletin içinde olan ve millet için mücadele eden insanlardır. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) - Ayıp! Geçmişte tam tersini söylüyordun, geçmişte bunun tam tersini söylüyordun.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Sadece milletvekillerimizi değil, burada bulunmayan teşkilat mensuplarımızın, Kadın ve Gençlik Kollarımızın değerli mensuplarını da saygıyla selamlıyorum ve millete yaptıkları hizmetler dolayısıyla hepsini tebrik ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) - HAS Partideyken neler söylüyordun Sayın Başkan, HAS Partideyken neler söylüyordun?
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Ayrıca, bendeniz bu fakir de Anadolu'nun her bir yerini dolaşmaya çalışan birisiyim. Evet, gittiğimiz yerde insanların eleştirileri oluyor "Şu şöyle olmasaydı, bu böyle olmasaydı." diyorlar ama arkasından...
ATİLA SERTEL (İzmir) - "Karun kadar zengin oldular." diyordun.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Dur bir dakika, orada dur.
ATİLA SERTEL (İzmir) - "Karun kadar..."
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Sayın Sertel, sözümü söylüyorum, bir dakika; sus bir dakika, bir dakika sus.
ATİLA SERTEL (İzmir) - "Karun kadar zengin oldular." diyordun, itiraf ettin, ben kulaklarımla duydum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Kulaklarımla duydum, kulaklarımla duydum, söylediniz.
BAŞKAN - Sayın Sertel, arkadaş, söz vermiyorum ya, böyle şey olmaz.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Tekrar söylüyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Buyurun.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - 2008 yılında Saadet Partisinin Genel Başkanı seçildiğim kongrede "Harun gibi gelip Karun gibi gitmeyeceğim." diyerek Türk siyasi tarihine motto olacak bir sözü söyledim.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Söylediniz tabii, söylediniz.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Kötü bir söz mü söyledim, yanlış bir söz mü söyledim? Hayatım boyunca da bu sözün arkasında kaldım ve çocuklarıma bırakacağım en büyük miras da bu mirastır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kimin için söyledin?
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Şimdi, söyleyeceği bir şey olmayanlar böyle laflar söylemesin.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Kimin için söyledin, onu söyle.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, değerli kardeşlerim...
ATİLA SERTEL (İzmir) - Bakın, yürek ister, yürek ister; söyle, yürek ister, söyle. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Sertel; böyle bir usul yok ya. Karşılıklı konuşmak...
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Cevabını aldın arkadaş, cevabını geldin aldın.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Bana söylediniz, bana; bana söylediniz, Tayyip Erdoğan için söylediniz, Tayyip Erdoğan için.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Cevabını aldın. Kötü bir şey mi söylemişim?
BAŞKAN - Artık çalışma düzenini bozmaya geliyor bu iş.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - O zaman kalkarsın "Burada kötü bir şey söyledi." dersin.
NAZIR CİHANGİR İSLAM (İstanbul) - Sözünde durmadın, sözünde; göz yumdun.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar...
ATİLA SERTEL (İzmir) - "Karun kadar zengin oldu." dediniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, söyleyecek sözü olmayanlar böyle davranır.
Ayrıca, rakamlar vermek istemiyorum ama bir tek rakam vereyim. Faiz meselesiyle ilgili çok şey söylendi. 2001 yılında bütçeden faize ayrılan pay yüzde 47,2; 2002 yılında bütçeden faize ayrılan pay yüzde 43,2; 2021 yılında bütçeden faize ayrılan pay yüzde 11,9'dur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) En az...
ERHAN USTA (Samsun) - 516 milyar dolar, 516 milyar dolar.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Bütçe büyüklüğüne göre bak Sayın Usta, bütçe büyüklüğüne göre bak.
ERHAN USTA (Samsun) - Öyle oldu, öyle oldu; 516 milyar dolar.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - 300 milyarlık bütçede konuşmak başka; 1,7 trilyonluk bütçede konuşmak başka bir şeydir. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Hesaba bak, hesaba.
ERHAN USTA (Samsun) - Devlet aynı devlet, devlet aynı devlet.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Sen matematikçisin, bilirsin bu işleri.
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Sayın Hocam, siz iktisatçısınız, daha düşük.
ERHAN USTA (Samsun) - 240 milyar dolarla bu devletin çarkları çevrildi, siz 516 milyar dolar harcadınız.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, şimdi, bir şeyi daha söylemek zorundayım. "AFAD'la ne yaptınız afetler sırasında?" Bir acziyetten bahseden arkadaşımız oldu. Bütün grubumuzla afet sırasında, hem yangın yerlerini hem de Kastamonu ve Sinop'taki o sel felaketinin, küçük felaketin yaşandığı yerleri dolaştık. Allah bir daha milletimize böyle bir felaket yaşatmasın. Sinop'un Ayancık ilçesinde -arkadaşlarımız burada- bir arkadaşımız, hem de depremin ertesi günü... O gece içerisinde bütün her şey, jeneratörler helikopterlerle köylere indirilmiş vaziyette, her şey yerli yerince yapılmış, kaymakamların idare etmesi gereken şehirlere valiler tayin edilmiş, daha iyi yapılsın diye. Öyle mi? (AK PARTİ sıralarından "Evet." sesleri") Bir arkadaşımız bizim valilerimizin, arkadaşların önüne çıkmış -sonra televizyonlara da bunu söyledi- "Sayın Cumhurbaşkanından özür diliyorum. Ben, Cumhurbaşkanına hakaretten ceza almış ve on beş gün hapis cezası yatmış birisiyim ama Allah razı olsun, böylesine güzel hizmetleri yapıyorlar, bu milleti hiçbir şekilde açta açıkta bırakmadılar. Cumhurbaşkanına tebriklerimi, teşekkürlerimi söyleyin. Özür diliyorum." diyerek televizyonların önünde de bunu söyledi. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dolayısıyla, Türkiye'nin afetle mücadelesinde, özellikle yaz aylarında yaşadığımız büyük felaketlerde çok ciddi şekilde büyük bir imtihan verdik, Allah'a çok şükür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Bir dakika müsaade var mıdır?
BAŞKAN - Tabii, tabii.
Buyurun Sayın Kurtulmuş.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, Meclisin itibarıyla ilgili de konuşulan konularda bir mantık hatası görüyorum. Meclisimizi hep beraber daha itibarlı hâle getirelim. Meclisin itibarlı hâle gelmesi, Meclisin müzakereleri nasıl yaptığıyla da bire bir ilintilidir. Vatandaşlarımız bu görüşmeleri izliyor ama "Bu Meclis itibarsız, bu Mecliste bir şey yoktur." derseniz, önce her birimiz tek tek kendimize hakaret etmiş oluruz, kendimizi itibarsız ve önemsiz insanlar görmüş oluruz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Adama sormazlar mı "Açılış konuşmasında Hükûmet adına konuşulurken iki yüz seksen yedi saat..." Yazıktır, günahtır ya! Madem itibarsızız, her birimiz itibarsızız, bu Meclisin itibarı yoksa niçin iki yüz seksen yedi saat Plan ve Bütçe Komisyonunda konuştuk? On iki gün sabahtan akşama burada konuşacağız, hiçbirimiz yarım saatlik bir konuşmayla, bir saatlik konuşmayla başkasının fikrini değiştirmeyecek ama...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) - 1 lira bile değiştiremedik, 1 lira; Sayın Kurtulmuş, 1 lira değiştiremedik. AK PARTİ Grubu da değiştiremedi. 1 lira... Hiç mi hata yoktu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Erhan Bey, bak, 1990 yılına gelene kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin bütçe yapmasında -biz bunları araştırdık- gelen bütçenin değişme oranı, toplam, yıllar itibarıyla sadece yüzde 2'dir.
ERHAN USTA (Samsun) - İrade var demek ki.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Plan ve Bütçe Komisyonuna hükûmet getirir, orada bir iki ufak tefek, düzeltmeler yapılır.
Değerli kardeşlerim, eğer Meclisin itibarı yoksa Sayın Başkan bu toplantıyı tatil etsin gidelim, hepimiz evimize gidelim. Meclisin itibarı var ve bu itibarı inşallah, sonuna kadar kullanacağız.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) - Bak, burada yazıyor, imzalayan Bakan yok!
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, şimdi, Sayın Kılıçdaroğlu gitti, keşke burada bizi dinleseydi; Özgür Bey burada, Grup Başkan Vekili arkadaşlarımız burada. Ben hayatımda kimseye hakaret etmedim, kimseye kastettiğimin dışında bir söz söylemedim, Allah söylettirmesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Hayatım boyunca söylediğim her sözün de arkasındayım.
BAŞKAN - Bir dakika Sayın Kurtulmuş.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Son bir dakika.
BAŞKAN - Son bir dakika.
Buyurun.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Sayın Kılıçdaroğlu geçen sefer burada konuşurken -yine böyle çok hararetli bir konuşma yapmıştı- dedik ki: "Acaba Sayın Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan eder mi?" Ben açıkçası, Kılıçdaroğlu'nun bu seneki konuşmasında Cumhurbaşkanlığı adaylığına biraz daha fazla yakın olduğunu gördüm ama burada bu isimlendirmeyi yapmak haddimize değildir, bize düşmez.
Değerli muhalefet partilerinin temsilcilerinin sözleri ortadadır, hepsini takdirle, saygıyla dinledik; hiçbir şekilde bir şey söylemem ama "Hemen seçim" diyenimiz oldu, Sayın Sancar Hocam da "istifa" dedi. Değerli arkadaşlar, istifa ve erken seçim meselesi tamam da önce karşımızdaki ittifakın ya da Hükûmeti istifaya ve erken seçime sürükleyenlerin, öyle olmasını isteyenlerin -hakkınızdır, hemen erken seçim istersiniz- nasıl bir sistem öngördüğünü ve bu sistemi hangi Cumhurbaşkanı adayıyla yerine getireceklerini de herhâlde topluma söylemek gibi bir hakları ve sorumlulukları var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim, son söz: Konuşmalarımızın hepsi burada kayıtların içerisindedir. Suyun üstüne yazılan yazılar gibi değil, yaptığımız her eylemi, söylediğimiz her sözü yeniden güçlü, büyük Türkiye'yi kurmak için yapacağız.
ATİLA SERTEL (İzmir) - Saray sözcülüğünüz eğreti durdu, eğreti. Saray sözcülüğünüz yakışmadı.
NUMAN KURTULMUŞ (Devamla) - Attığımız her adımı, mazlum ve mağdur milletlerle birlikte yeni ve hakkaniyetli bir dünya kurmak için atacağız. Yolunuz açık olsun, milletimize selam ve sevgilerimi sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)