Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 60 |
Tarih: | 31.01.2013 |
SEYİT SERTÇELİK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP'nin verdiği bölgesel alternatif arayışları konulu Meclis araştırma önergesi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk dış politikasında bölgesel alternatif arayışları AK PARTİ Hükûmetinin iktidara gelmesiyle yoğunluk kazanmıştır. Uluslararası alanda farklı bölge ve ülkelerle geliştirilen politik ilişkiler, yeni ekonomik ve ticari fırsatlara imkân sağlamıştır. Bu çerçevede, daha önce ulaşılmamış bölgelerde aktif bir varlık gösteren Türkiye'nin bölgesel iş birlikleri yürütmedeki etkinliği Batı dünyası nezdinde itibarını artırmıştır. Türkiye, böylelikle, ekonomiler arası aracılık işlevini de üstlenebilecek bir yetkinliğe ulaşmıştır.
Bölgeselcilik, yakın zamana kadar daha dar bir çerçevede küresel ekonomiye karşı oluşan tepkinin bir bölümünü ifade etmekteydi ancak son yıllarda kapsamı genişleyen ekonomik bölgeselcilik, ekonomik çevrelerde ifade edildiği şekilde, derin entegrasyon olarak algılanmaktadır. Artık, bölgeselcilik, basit anlamda, ticaretin karşılıklı liberalleştirilmesi değil fakat daha geniş bir yaklaşımla, ekonomi politikasının, iç hukukun ve kurumların uyumlu hâle getirilmesi sürecidir. Derin entegrasyon, gümrük vergilerinin kaldırılması, ticaretin, mal, hizmetler ve sermaye artırılmasının ötesine geçmiştir. Bu tarz bir bütünleşme yatırım engellerinin kaldırılması ve bölgesel üretim sistemlerinin geliştirilmesine odaklanmıştır.
Türkiye, bölgesel birliklere katılma konusunda son on yılda AB'ye uyum süreci çalışmaları ile önemli gelişmeler katetmiş, ciddi deneyimler kazanmış bir ülkedir. Ülkemiz zaten alternatif bölgesel oluşumlarla ilgili çalışmalarını sürdürmektedir. Bu sebepledir ki, dünyada yaşanan ekonomik krizlerin diğer ülkelerde görülen ağır ve yıkıcı etkileri ülkemizde hissedilmemiştir. Keza, ayrılmaz bir parçası olduğumuz Avrupa'da ekonomik krize bağlı olarak yaşanan ancak siyasi ve sosyal etkileri de giderek artan şekilde hissedilen gelişmeler de gerek AB'ye üyelik sürecimiz gerek Avrupa'nın geleceği bakımından yakından takip ettiğimiz bir diğer konuyu teşkil etmektedir.
Ancak, Türk dış politikasının son on yıldır sürekli genişleyen dış politika ufukları, Türkiye'yi küresel ölçekteki tüm gelişmeleri izlemeye ve artan imkânları ölçüsünde katkıda bulunmaya zorlamaktadır. Bu itibarla, Türkiye'nin 2012 yılındaki dış politika gündemi yakın bölgemizdeki gelişmelerin ötesinde çok daha geniş bir yelpazeyi içermiştir. Bu çerçevede, Türkiye, Afrika'dan Asya-Pasifik bölgesine, Latin Amerika'dan Okyanusya'ya kadar geniş bir coğrafyada ilişkilerini geliştirmiş, bölgesel ve uluslararası tüm çok taraflı platformlarda artan etkinlik göstermiş ve buna paralel olarak birçok konuda küresel girişimlere öncülük etmiştir. Türkiye'nin uluslararası alandaki bu aktif ve dinamik tutumunun en temel dayanağı dış politikamızın ilkeli ve vizyoner karakteridir. Bu çerçevede, Türk dış politikası, çıkarlarıyla değerlerini bütünleştirebilen, konulara dar bir açıdan ve tepkisel olarak yaklaşmak yerine bütünlükçü ve ön alıcı yaklaşımlar geliştirebilen, uluslararası iş birliğini etkin, çok taraflı, öncelikli bir hedef olarak gören gerçekçi ve sistematik bir nitelik taşımaktadır.
Tabiatıyla, ülkemizin güçlü devlet yapısı, giderek sağlamlaşan ve küresel konjonktür içinde daha da önem kazanan ekonomik performansı, pekişen demokrasisi, coğrafi konumu, tarihî birikimi ve bütün bunlara bağlı olarak ortaya çıkan stratejik derinliği de böyle bir dış politikayı başarıyla uygulayabilmemizi mümkün kılan başlıca unsurlardandır. Nitekim, Türkiye, bugün bu özellikleriyle, başta bölgemiz olmak üzere tüm dünyada bir başarı hikâyesi ve ilham kaynağı olarak görülmekte, bu olumlu algılama ülkemizin yumuşak gücünü de önemli ölçüde artırmaktadır. Bir başka deyişle, Türkiye, artık küçük, büyük her ülkenin iş birliği yapmak istediği ve görüşlerine özel önem verdiği bir konuma erişmiştir.
Bu noktada, belki en önemlisi, dış politikamızın temel amaçlarından birinin halkımızın içeride ve dışarıda önünü açmak olduğu anlayışından hareketle, başta yurt dışında yaşayan vatandaş ve soydaşlarımız ile iş dünyamız olmak üzere insanımızın sorunlarıyla bire bir ilgilenen ve çözüm üreten bir dış politika anlayışı içinde hareket etmeye devam edeceğiz. Nitekim, birçok ülkeyle vize uygulamalarının kaldırılması, karşılıklı ticaret ve yatırımı kolaylaştıran düzenlemelerin hayata geçirilmesi, yurt dışındaki vatandaşlarımıza sunulan konsolosluk hizmetlerinin kalitesinin artırılması ve buna benzer pek çok yeni adım son yıllarda insanlarımızın yaşamını olumlu yönde etkileyen dış politika uygulamalarımızın örnekleridir. Hükûmetimiz dış politika alanındaki ilkeli, aktif ve vizyoner duruşunu bundan sonra da aynı kararlı iradeyle sürdürecek ve Türkiye, milletler ailesinin mümtaz ve saygın bir üyesi olarak uluslararası ilişkilerin her alanında yapıcı, etkin ve belirleyici roller oynamaya devam edecektir.
Soğuk savaşın sona ermesinden sonra aktif bir dış politika izleyen ancak 1990'larda yaşadığı ekonomik ve siyasal krizler nedeniyle zor süreçler geçiren Türkiye, son on yılda hem ekonomik performansını artırmış hem de dış politikada gösterdiği yüksek atılım ile dikkati çeken bir ülke olmuştur. Dünya siyasetini belirleyen merkezlerde Türkiye'nin yeni dış politikası dikkatle ve hayranlıkla izlenmektedir. Türkiye'nin kendi gündemi çerçevesinde iddialı bir dış politikayı her an krizlere gebe bir bölgede yürütmesi son zamanlarda çok sayıda bilimsel çalışmaya da konu teşkil etmiştir.
Değerli milletvekilleri, unutulmaması gereken bir nokta vardır: Bundan on yıl kadar önce gündemi belirlenen Türkiye, artık, yıldızı parlayan ve dünyanın gündemini belirleyen bir ülke hâline gelmiştir. Dünyanın gelişmişlik ölçütleri arasına baktığımız zaman belki de düşünülmesi gereken bir diğer nokta vardır, o da: Bundan on yıl önce vizesiz girebildiğimiz ülke sayısı bir elin parmakları kadar az iken bugün 60'ın üzerinde yabancı ülkeye vatandaşlarımız vizesiz olarak girebilme imkânına kavuşmuştur. Türkiye, gerçekten, son yıllarda gelişen ekonomisi ve uyguladığı dış politikasıyla dünyanın parlayan bir yıldızı olmuştur. Katıldığımız resmî ziyaretlerde yabancı diplomatların Türk devlet adamlarıyla yapmış oldukları görüşmelerde ezikliklerini rahatlıkta hissedebildiğimizi söyleyebiliriz. Bazı büyükelçilerimizin bundan on-on beş yıl önce yurt dışındaki toplantılarda yabancı diplomatların bakışlarıyla -Türk diplomatlarının- rahatsız edildiklerini, ancak bugünlerde durumun tamamıyla tersine döndüğünü, onların bizim ülkemizin gelişen konumundan rahatsız olduklarını ve bunun da masa başında rahatlıkla hissedildiğini söyleyebilirim. Bu bağlamda, Türkiye son yıllarda izlemiş olduğu dış politikasıyla büyük önem kazanmış, ekonomisiyle de IMF'e olan borcunu bitirmek noktasına getirmiş; hatta şunu da söyleyebiliriz ki, son yüz elli yıldır belki de finansal bağımsızlığımızı ilk kez AK PARTİ hükûmetleriyle elde etmiş durumdayız.
Bu bağlamda, CHP'nin vermiş olduğu araştırma önergesinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Sertçelik.