GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:20
Tarih:17.11.2021

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hangi konuşmayı hazırlasak maalesef eskiyor. Tartışmaları izlerken yapacağım konuşmayı bir tarafa bıraktım ama bir kez daha burada kayıtlara geçmesi açısından bir iki konuya değinmek istiyorum.

Şimdi, burada sosyolojimizin bir parçası olan yurttaşlarımızla ilgili olarak "Ayrımcılık yoktur, eşitsizlik yoktur." dediğiniz zaman gerçekten insanları üzüyorsunuz. Türkiye'de Alevi yurttaşlarımız kamu hizmetlerini almada, kamu hizmetlerine girmede ve yükselmede, kendi inançlarını yaşamada çok ciddi bir biçimde ayrımcılığa tabi tutuluyorlar ve eşitlikle ilgili sorunları var. Dolayısıyla bu Parlamento kürsüsünde "Bu sorunlar yok." dendiği zaman, nüfusumuzun, sosyolojimizin önemli bir parçası olan Alevi yurttaşlarımızı üzüyorsunuz ve ayrımcılığa itiyorsunuz; doğru değil. Mesele, bunları burada çözmektir.

İkinci mesele: "Kürt meselesini biz çözdük." diyorsunuz. Sayın Adalet Bakanı geçtiğimiz hafta Diyarbakır'daydı, ben de Diyarbakır'daydım; kendisini takip ettim, ne konuştuğunu izlemeye çalıştım. İzlediğim saatlerde de gerçekten bir insan olarak, bir yurttaş olarak, bir milletvekili olarak, bir avukat olarak beni son derece üzen başka bir olay yaşandı Diyarbakır'da. 1988 yılında ben, 25 yaşında Diyarbakır Barosunun Genel Sekreteriydim. 16 Mart 1988'de Halepçe'de insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri yaşandı; 5 bine yakın Kürt El-Enfal Harekâtı sonucunda sarin gazlarıyla yaşamını yitirdi ki o dönemde 200 bin Kürt yaşamını yitirmişti. En büyük katliamlardan bir tanesi. 16 Mart 2021 tarihinde Diyarbakır'da anma için bir toplantı yapılıyor, gözaltına alınan siyasetçiler var. Geçtiğimiz hafta itibarıyla sorulan soru var, bakın, sorulan soru var. Nasıl bu zihniyeti değiştirmediniz ve bu zihniyeti kalıcı hâle getirdiniz, onu anlatmaya çalışıyorum. Sorulan soru şu: "Sözde Halepçe katliamı..." "Sözde Halepçe katliamı..."

Değerli arkadaşlar, bakın, bunun ne anlama geldiğini Kürt yurttaşlar bakımından anlayamazsınız. Bakın, Kürtlerin en büyük acısına, insanlığın en büyük acısına eğer bu cumhuriyetin kamu görevlileri "sözde" diyorsa siz Kürt meselesini değil çözmek, ancak daha da derinleştirirsiniz. Bunu yaptınız, bakın, bunun farkında değilsiniz maalesef. Mesele, sizin farkında olmamanız ve bu gerçeklikten kopmanız.

Şimdi, yapmanız gereken ne? Orada Bakana da söyledim, yapmanız gereken şu: Bu "sözde katliam" lafını kullanan kamu görevlisini getireceksiniz, özür dileyecek; Kürtlerin acısını bu şekilde aşağılayan, "Kürtlerin" demiyorum, insanlığın acısını bu şekilde aşağılayan ve "sözde" diyen bu zihniyeti, bu personeli teşhir edeceksiniz "Olmaz böyle." diyeceksiniz.

Bakın, aynı zamanda, Keçiören... Şimdi, bir kira sözleşmesi yapılmış, efendim, bir tek açıklama gelmedi sizlerden. Cahit Bey, bir telefon aç Keçiören Belediyesine, de ki: "Gerçekten, bu sözleşmeyi Kürtçe şarkı söyleneceği için mi iptal ettiniz?" Arıyorsunuz, AFAD'dan bilgi alıyorsunuz, burada paylaşıyorsunuz, bunu da paylaşın. Keçiören Belediyesi sizin belediyeniz; neden kiraya verdiniz, neden sözleşmeyi iptal ettiniz, bunu sorun.

Bakın, değerli arkadaşlar, yargı reformunu konuşuyoruz, adliyeler gerçekten berbat. Diyarbakır Adliyesiyle ilgili olarak Bakan da oradayken söyledim: "Bakın, sizin adliyeyi ziyaret ettiğiniz saatlerde ne oluyor biliyor musunuz, o adliyenin içerisinde neler oluyor?" Ya, cumhuriyet savcıları ve diğer kamu görevlileri itirafçı yaratıyorlar, sonra aracıları iş adamlarına gönderiyorlar: "Bak, adınız bak burada geçiyor, hadi gelin şu kadar para verin, isminizi çıkartalım." İş adamı para vermiyorsa gözaltına alınıyor, sonra yine görevliyi gönderiyor ya da aracıyı gönderiyor. Ya, bunlar Diyarbakır Adliyesinde oluyor, oldu. İki gün önce burada konuştum, Bakan tek bir laf etti mi bugüne kadar, tek bir şey söyledi mi bugüne kadar? Bu sadece Diyarbakır Adliyesinde olmuyor, Türkiye'nin bütün adliyelerinde, bakın, pazarlamaya dönüşmüş bir adliye zihniyeti var ve bunlar sizin iktidarınız döneminde oluyor. Yurttaşlarımız adalete uzaklar; adalete uzaklar, adaleti yerle bir ettiniz gerçekten. Bunu içi yanan bir insan olarak söylüyorum. Sizlere kimse ulaşamıyor maalesef bakın ama bizler bunları duyuyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Eğer bir parçası değilseniz -ki önemli bir kesiminizin bir parçası olmadığını düşünüyoruz- o zaman bunlara karşı çıkın gerçekten; içinizde vicdan sahibi insanlar var, bunlara karşı çıkın.

Bakın, düşman ceza hukuku uyguluyorsunuz insanlara, muhaliflere düşman ceza hukuku uyguluyorsunuz. Selahattin Demirtaş, attınız hapse, tamam, beş yıldır yatıyor. Ya, asgari kural, kan davasında bile yakınlarına, eşine, çocuğuna karışmazsınız; bu, en asgari, kan davasında böyledir; düşman ceza hukukunda bile yoktur ya, düşman ceza hukukunda... Çıktı FOX TV'ye, FOX TV'ye ceza; sonra ardından Diyarbakır Adliyesinde altı yıl ceza. Ya, olmaz böyle bir şey gerçekten, biraz okuyun. Bakın, bunlar meseleyi derinleştiriyor, bunlar meseleyi derinleştiriyor. O hâkimlerden siz hesap sorun, biz değil; biz gelince soracağız ama şimdi siz sorun bu yurttaşlarımıza karşı düşman ceza hukuku uygulayanlara.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Başkanım, son olarak da şunu söyleyeceğim: 90 bin yurttaşımız şu anda şartlı salıverilmiş ve dışarıdalar, bu Parlamentodan bir talepleri var. Gerçekten, Covid devam ediyor, salgın döneminin 4'üncü, 5'inci aşamasına gelindi, her gün yurttaşlarımız ölüyor. Yani o yasanın çıktığı dönemdeki şartlar ile şimdiki şartlar aynı, dolayısıyla bu yasanın yenilenmesi lazım. Bu yasa burada görüşülürken madde ihdası yönünde bir düzenlemeyi 5 siyasi parti birlikte yapabilir başka maddelerde olduğu gibi. Dolayısıyla yarın, bu Parlamento, bu 90 bin yurttaşımızın talebine uygun bir düzenlemeyi de yapmalıdır. Bu yurttaşlarımızın gözünün her gün Parlamentoda olduğu bir dönemde, Parlamento madem çalışıyorsa ve yargı reformuyla ilgili bir çalışmayı yapıyorsa bununla ilgili bir yasayı da çıkarmalıdır diyorum.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)