| Konu: | Dünya Çocuk Hakları Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 5 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 16.11.2021 |
HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen kıymetli vatandaşlarımızı sevgiyle saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.
Özellikle Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra çocukların daha özenli korunması ihtiyacından yola çıkılarak "Cenevre Bildirgesi" adı altında 1924 yılında kabul edilip Milletler Cemiyetine üye devletlerin imzasına sunulan bir anlaşmadan bahsetmemiz gerekecek. Genç Türkiye Cumhuriyeti de 1928 yılında bu anlaşmayı kabul etmiştir. Alanında ilk uluslararası belge niteliğinde olan bu anlaşmaya göre, çocukların sağlıklı ve güvenli bir ortamda yaşaması, bir felaket anında çocuklara öncelik verilmesi, çocukların her türlü istismara karşı korunması garanti altına alınıyordu.
İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi ve Milletler Cemiyetinin geçerliliğini yitirmesi bildirgeyi maalesef boşa çıkarmıştır. Nihayet, 20 Kasım 1989 tarihinde, insanlık ailesinin tüm üyelerinin, doğuştan varlıklarına özgü haysiyetle birlikte eşit ve devredilemez haklara sahip olduklarının tanınması amacıyla dünyada özgürlük, adalet ve barışın temel ilke olduğu düşünülerek ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya görünüş farklılıkları, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğuştan veya başka durumlardan kaynaklanan ayrımlar dâhil hiçbir ayrım gözetilmeksizin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde ve uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi'nde yer alan her türlü hak ve özgürlüklerden yararlanması hakkına sahip oldukları garanti altına alınmıştır.
Uluslararası sözleşmeleri uzmanlar hazırladığı için, ortak aklın ürünü olduğu için, dünyanın ızdıraplarına çözüm bulmak, ızdıraplarını dindirmek amacıyla bunlar gündeme getirildiğinden dolayı, sözleşmelere baktığınızda, bildirgelere baktığınızda, beyannamelere baktığınızda çocuklarla alakalı söylenilen şeylere katılmamak mümkün değildir. Mesela, aile bireylerinin, özellikle çocukların gelişmeleri ve esenlikleri için ailenin gerekli koruma ve yardımı yerine getirebilmesi zorunluluğuna vurgu yapılmasına kim karşı çıkabilir? Fakat burada şu hususlara özellikle belki dikkat çekmekte yarar var: Bu metinler -dediğimiz gibi- çok düzgün metinlerdir ve uygulanması hâlinde de hakikaten dünyanın sorunlarına çözüm üreten metinler olarak dikkat çekmektedir. Fakat rahmetli Fethi Gemuhluoğlu'nun dostluk üzerine konuşmasında altını ısrarla çizdiği bir husus vardı, kısaca hatırlayacak olursak, rahmetli şöyle diyordu: "Devir riya devri, riya devrini yaşıyoruz." Nasıl bir riya devriymiş ki bu riyakârlık, maalesef, metinlerde olan şeylerin uygulamasında bizlere bambaşka tablolar sunmaktadır. Mesela, Uzak Doğu ülkelerinde sapıkların cinsel iştihalarına ve alçaklıklarına, rezilliklerine maruz kalan çocukları bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Pornografik kültüre kurban verilen çocukları bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? İnsanı, daha doğrusu çocuğu insanın yedek parçası gibi gören çarpık mafyatik yapıları ve uygulamalarını bu bildirgelerle nasıl bağdaştıracağız? Çocukların bindiği botları batırarak denizin dibine gönderen sahtekâr devlet anlayışlarını bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Kıyılarımıza vuran ve Aylan bebekle sembolize edilen çocukların uğradığı muameleyi bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Medeniyetin beşiği olduğu iddia edilen Batı ülkelerindeki kayıp çocuklar sorununu bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Filistin'de İsrail zulmüne maruz kalan ve babasının arkasına sığındığı hâlde, kör bir kurşunla bilinçli bir şekilde vurulan bir çocuğun katliamını...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Babasının arkasına saklanan ve koltuğunun aralığından İsrail kurşunlarına hedef olarak öldürülen çocuğun katlini bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız? Dünyanın en uzak bölgesinde, bizim de Türk şehitliğimizin olduğu ve binlerce binbaşımızın, yüzbaşımızın, eratımızın metfun bulunduğu, o günkü adıyla "Burma" olan, bugünkü adıyla "Myanmar" olan yerdeki Budist rahiplerin diri diri kalplerini çıkararak, iç organlarını, karınlarını deşip ortaya dökerek, diri diri yakarak öldürdüğü çocukları bu bildirgeyle nasıl bağdaştıracağız?
Dünya Çocuk Hakları Günü'ne biraz da bu açıdan bakmanızı tavsiye ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)