GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:14
Tarih:03.11.2021

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, Değerli Genel Kurul üyeleri; Türkiye İhracatçılar Meclisi ile İhracatçı Birliklerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde konuşacaktım dün Adıyaman'da yapılan barbarlık olmasa idi, savcı zebanilik yapmasa idi bununla ilgili konuşacaktım. Ama dün, danışmanım Mustafa Yüksel, evine baskın yapılarak 5 çocuğunun gözü önünde evi darmadağın edilerek gözaltına alınmış; bu da yetmemiş, yirmi dört saat avukat görüş yasağı verilmiş, bu görüş yasağı bugün saat birde bitmiş, avukat arkadaşlar gidip görüştüklerinde de maalesef dört gün gözaltı süresi uzatılma kararı verilmiş.

Bakınız, evinde yapılan dağıtmayı, evinde yapılan barbarlığı eşi Özlem Hanım bana çekip gönderdi. Bakınız, ev ne hâle getirilmiş. Asıl ibretlik şey burada; bakın, görüyor musunuz burada sevgili Demirtaş'ın "Devran" ve yeni kitabı, önceki kitapları... Kitaplar burada darmadağın edilmiş.

Bununla ne mesaj verilmek isteniyor? Adıyaman Savcısı bana mesaj veriyorsan bu mesajı okudum. Sen, suç işliyorsun Adıyaman Savcısı! Sen; kitaba, yazarlığa, edebiyata, insan haklarına, demokrasiye ve emeğiyle geçinen bir danışmana karşı; onun eşine ve 5 çocuğuna karşı suç işledin Adıyaman Savcısı! Bu da yetmedi Adıyaman Savcısı, bugün de ne yaptın? Yine önceki dönem Vekilimiz sevgili Behçet Yıldırım'ın evine baskın yaptırıp gözaltına aldırdın ama bu da yetmedi, 11 yaşındaki çocuğunu okula uğurlamak isteyen eşi, izin alıyor eve baskın yapan polislerden -buna ben tanığım, kendimiz de böyle şeylerle karşılaşmışız- diyor ki: "Çocuğumu okula gönderebilir miyim?" "Gönder." diyorlar. 11 yaşındaki çocuğun sırtına çantayı takıyor gönderiyor, bahçe kapısında çocuğu durduruyorlar, çantayı arayıp, çocuğun üstünü arayıp, çantayı boşaltıp sonra tekrar, çocuğa "Çantanı doldur, okula git." diyorlar. Bakar mısınız şuraya; şimdi, bunun hukukla, demokrasiyle ne alakası var, hangi hukukta yazıyor bu, hangi demokraside? Evi bu şekilde dağıtmak hangi hukukta yazıyor Savcı Bey?

Sayın Başkan, açıktan size sataşıyorum şimdi. Sayın Süreyya Sadi Bilgiç, şu anda temsil ettiğiniz, makamında oturduğunuz Meclisin bir çalışanı gözaltında ve hiçbir somut suçlama yok Sayın Başkan. Daha önce burada vekillik yapmış bir arkadaşımız şu anda gözaltında, gözaltındayken hakkında yirmi dört saat avukat görüş yasağı verilmiş, hiçbir somut suçlama yoktur. Danışmanım Mustafa Yüksel'le avukatlar görüştü "Neyle suçlanıyorsunuz?" dediler, hiçbir suçlama yoktur. Peki, bu keyfiyetin anlamı ne, bu keyfiyetin sebebi ne?

Biz daha önce de söyledik buradan; bununla bizi korkutamazsınız, bununla bizi yıldıramazsınız, bununla bizi bastıramazsınız. Evet, biz Kürt halkının eşitliğini, özgürlüğünü, Türkiye halklarının eşitliğini, Alevi inancının eşit yurttaşlık hakkını, emekçilerin hakkını, eşit yurttaşlığı her düzeyde savunuyoruz, savunmaya da devam edeceğiz ve bununla da çekineceğimizi sanıyorsanız Vedat Aydın'a dönük yapılan katliamdan bu yana yüzlerce partili gözaltına alınmış, katledilmiş, gözaltında kaybedilmiş, hapse atılmış. İşte 4 Kasımın yıl dönümü yarın; Sayın Demirtaş'ın, Sayın Figen Yüksekdağ'ın barbarca gözaltına alınıp tutuklandığı, hukukla hiçbir alakasının olmadığı günün yarın yıl dönümü. Ape Musa'nın tabiriyle, biz bunları biliyoruz, biz bunların tanığıyız, biz bunların sanığıyız, biz bunların yargılayıcısıyız; bundan dolayı bir çekincemiz yok ki. Einstein'in tabiriyle, denenmiş şeyi denemekle hangi ahmaklığa varacağınızı sanıyorsunuz?

Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, sevgili Genel Kurul, değerli Türkiye halkları; hukuk ihlal ediliyor, hukuka -çok özür diliyorum- tecavüz ediliyor, haklara tecavüz ediliyor. Böyle bir hukuk uygulaması, böyle bir yasa uygulaması olamaz. Bu, açık bir barbarlık, açık bir zebaniliktir Sayın Başkan.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu uygulamaya bir an önce son verilmesini, sevgili Mustafa Yüksel'in ve sevgili Behçet Yıldırım'ın bir an önce serbest bırakılmasını istiyoruz. Eğer uygulanacak bir hukuk varsa budur. Somut bir suçlama yoktur, somut bir sebep yoktur.

Genelgeçer, bilindik yöntemlerle, bilindik suçlamalarla burada, dışarıda, basında, televizyonda, yolda, yolakta, sokakta akıl devşiren savcılar, buradan hukuk devşiren savcılar: Yazık size, günah size, vah size! Bu hukuk bir gün sizin dilinize, bir gün sizin ayağınıza dolanacak, bir gün kollarınıza dolacak ve sizi kurtaracak kimse kalmayacak ne yazık, ne günah, ne ayıp ki!

Saygılar sunuyorum.