GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkmenistan'ın bağımsızlığının 30'uncu yıl dönümüne, kırmızı etteki fiyat artışına, Tip 1 diyabet hastası çocukların şekerini ölçmekte kullanılan glikoz ölçüm sensörlerinin SGK tarafından ödenmesi gerektiğine, Kocaeli'nin Kartepe ilçesine bağlı Derbent Mahallesi'nin ulaşım problemine, Muş'un sağlık alanındaki sorunlarına ve Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan başvuruların ekonomideki kötü gidişatın ve yardımların yetersizliğinin göstergesi olduğuna ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:5
Birleşim:12
Tarih:27.10.2021

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - İYİ Parti Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan ben, Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Türkkan, buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; otuz yıl önce, bugün, 27 Ekim 1991'de, dost ve kardeş ülke Türkmenistan devleti bağımsızlığını ilan etti. Ebediyen bağımsız ve hür olması temennisiyle kardeş Türkmenistan'ın bağımsızlığını tebrik ediyorum.

Kırmızı ete gelen zamları takip ediyor musunuz, bilmiyorum; kasaba kendiniz gider misiniz, onu da bilmiyorum ama hakikaten önüne geçilemiyor. Bu masalların kurumu var, TÜİK. TÜİK'e göre bile kırmızı etin fiyatı son bir yılda yüzde 25 artmış. Kırmızı et artık ayda yılda bir kez evlere alınabiliyor. Sayın Meral Akşener'le yaptığımız yurt gezilerinde, Sayın Akşener'in "Bir haftada ne kadar et alıyorsunuz?" sorusuna genellikle şu cevapla karşılaşıyoruz: "Kurban Bayramı'ndan Kurban Bayramı'na." Bunu söyleyen işsiz veya bunu söyleyen emekli değil, esnaf. Onların bile proteine ulaşmakta ne kadar zorluk çektiğini belli etmek için söylüyorum. Dana eti bir yıl içerisinde 52 liradan 65 liraya yükselmiş, bu da o marketlerde satılan, kasaplarda çok daha pahalı; 62 liraydı geçen sene kuşbaşı et, bu sene 80 liraya yükselmiş; kıyma 76 liraya yükselmiş, 52 liraydı geçen sene, yüzde 50'den fazla. Üretici para kazanıyor mu? O da para kazanamıyor. Üretici de hayvanlarını kesiyor, daha buzağıyken satmaya çalışıyor çünkü yem fiyatını karşılamıyor sattığı fiyat, daha da zora giriyor yani çiftçi memnun değil, tüketici memnun değil. Yirmi yılda çok bağırarak çağırarak yönettiğiniz bu ülkede insanları et yiyemez hâle getirdiniz, insanlar et yiyemiyor, et. Bunun tek çözümü var, üretimi artırmak, üretimi artırırken de sübvanse etmek.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Türkkan.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bunun için de tarım girdi maliyetlerinin mutlaka ve mutlaka düşmesi gerekiyor.

Çocuklar var Tip 1 diyabet hastalığına yakalanmış, ufak çocuklar bunlar. Bunların şekerlerini ölçmek için parmaklarına çok sık bir şekilde, bazen günde 6-7 defa iğne batırıldığı oluyor. Yani 8 yaşında, 10 yaşında, 15 yaşındaki bir çocuğunun parmağının günde 8-10 defa o iğneyle delindiğini düşünün, çok acı veriyor onlara, çocukların psikolojileri de bozuluyor. Bunun yerine glikoz ölçüm sensörleri var yani çocukların parmağı delinmeden bunu ölçebilecek. Sosyal Güvenlik Kurumu bu glikoz ölçüm sensörlerine ödenen parayı "Ödemiyorum." diyor, ayda 1.000-1.500 lira gibi bir para. Böyle rahatsız olan bir çocuğunuz olduğunu düşünün, imkânlarınızın yetmediğini düşünün; o çocuğun parmağını her gün 6-7 defa bir iğneyle deleceksiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Biraz bunları düşünürken evlatlarınızın, torunlarınızın, kardeşlerinizin, yeğenlerinizin böyle bir durumda olacağını düşünün vicdanlarınızla. Bir zamanlar vicdanlı diye çıktığınız o yol var ya, o yolda yere düşürdüklerinizi, terk ettiğiniz o vicdanlarınızı bir daha geri çağırın; bunları düşünün diye söylüyorum. Sosyal Güvenlik Bakanı da inşallah bu dediklerimizi duyar.

Kocaeli'de, Ankara-İstanbul yüksek hızlı tren hattı yaptınız ama her gün bu treni kullanan insanları da mağdur ettiniz. Niye biliyor musunuz? Daha önce Kartepe Derbent'te yüzlerce insanın kullandığı Derbent Tren İstasyonu'nu yeni trenlere uyumlu değil diye kapattınız. Yüz binlerce lira harcadınız, yeni bir peron yaptınız ama onu da atıl bıraktınız. Derbent'te bu yolu kullanan binlerce öğrenci var yani bu çocuklar -liseye, üniversiteye giden çocuklar- İzmit'e, Adapazarı'na, İstanbul'a gidip gelmek için bu trenleri kullanıyorlar. Özellikle kız öğrencilerin yoğun olduğu Derbent'te güvenli ulaşımını sağlamak çok önemli bu evlatların.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın Sayın Türkkan.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Başka istasyon olmadığı için de çevre mahallelerden gelen binlerce vatandaşımız var; bu insanlara eziyet etmeyin, hizmet edin istiyorum.

Bir de Muş'tan söz etmek istiyorum, Samet Karakuş bizi duyuyorsa onun memleketi Muş'tan söz etmek istiyorum. Muş'ta en önemli sıkıntı, hastaların bazı sıkıntılar nedeniyle başka illere sevk edilmesi. Ne bu sıkıntılar? İlgili branş hekimlerinin eksikliği, tıbbi cihaz ve donanım eksikliği, hekim ve tıbbi cihaz konusundaki yetersizlikler nedeniyle hastaların kendi isteği üzerine sevk istemesi. Muş ve ilçelerinde devlet hastanelerindeki durumdan örnek vermek istiyorum. Örneğin, Bulanık Devlet Hastanesinde kulak burun boğaz doktoru yok, kadın doğum doktoru yok, ortopedi doktoru yok, kardiyoloji doktoru yok, üroloji doktoru yok. Hasköy Devlet Hastanesinde branş doktorları yok, sadece acil ve aile hekimi var. Korkut Devlet Hastanesinde sadece dahiliye doktoru ve aile hekimi var, diğer branşların hiçbirinde doktor yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkanım, bunları söylemezsem Samet Bey çok üzülür, o yüzden tamamlamak zorundayım, kusura bakmayın.

Malazgirt Devlet Hastanesinde kulak burun boğaz, kadın doğum, dahiliye, üroloji, kardiyoloji branşlarının hiçbirinde doktor yok. Varto Devlet Hastanesinde genel cerrah, kulak burun boğaz, üroloji, kardiyoloji bölüm doktorları da yok. Sağlık Bakanlığı, umarım en kısa zamanda Anadolu'nun güzel ili Muş ve ilçelerindeki bu eksikliği tamamlar.

Sayın Başkanım, biz, bugün Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu'nu görüşeceğiz. Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu'nu görüşeceğiz, oylamayacağız ama burada birkaç rakam vermek istiyorum size. Kamu Denetçiliği Kurumuna 2020 yılında 90.209 başvuru yapılmış, bunun 70.440'ı salgın döneminde yetersiz destek kredileriyle alakalı. Yani "Destek verdik." diye bağırıyorsunuz ya, 70.440 kişi Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurmuş toplamda, bu yetmiyor...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bir dakika veriyorum.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - ...veya "Bize ulaşmadı." diyorlar. Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan geçen yıl 21 bin olan başvuru bu sene 90 bine ulaşmış. Başvuruların konuları değerlendirildiğinde nasıl, biliyor musunuz? Yüzde 80,28'i ekonomi, maliye ve vergi alanında. Ya, bu ne demek, biliyor musunuz? Ekonomi kötüye gidiyor, alım gücü azalıyor, salgın sürecinde yapılan yardımlar yetersiz kalmış, insanlar son çare buralara başvurmuş. Bu rapor sadece görüşüleceği için, oylanmayacağı için onu belirtmek istedim. Geçen sene 860 tane tavsiye kararı almış Kamu Denetçiliği Kurumu, bu sene 68.128 tavsiye kararı almış ama tavsiye kararı verdiği kurumların hiçbiri de bunları uygulamamış. Yani Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu'nu konuşuyoruz; bunlara bir görev vermişiz, görev yapmalarına fırsat vermiyorsunuz. Bunu belirtmek istedim.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.