GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ANAYASAL HAKLARIN KULLANIMINDA YAŞANAN SORUNLARA İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:59
Tarih:30.01.2013

SEDEF KÜÇÜK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anayasal hakların kullanılmasında yaşanan sorunlara ilişkin gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, konuşmama AB Komisyonu 2012 Türkiye İlerleme Raporu'ndaki şu ifadelerle başlamak istiyorum. Raporda "İfade özgürlüğü ihlallerindeki artış ciddi endişelere sebep olmaktadır. Özellikle örgütlü suçlar ve terörizmle ilgili yasal çerçeve ve bunun mahkemelerce yorumu istismara neden olmaktadır. Devlet yetkilileri tarafından medyaya yapılan baskı otosansürün yaygınlaşmasına neden olmuştur." denilmektedir. Takdir edersiniz ki bu haklı eleştirilerin yöneltildiği bir sistemi demokrasi diye tanımlamak mümkün değildir. Böylesi eksik bir demokrasiyi savunmak, temel hak ve özgürlüklerin birer lütufmuş gibi sunulmasını kabul etmek hiç de mümkün değildir. Bu ülke insanları da polisten dayak yemeden, biber gazına maruz kalmadan Anayasa'mızın 34'üncü maddesinde yazılı olan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkından sonuna kadar yararlanabilmelidir. Bu ülke insanları da yargılanma korkusu olmaksızın, çekinmeden, Anayasa'mızın 26'ncı maddesinde yazılı olan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinden, protesto hakkından sonuna kadar faydalanabilmelidir.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakanın Gaziantep'teki bir konuşması sırasında atama isteyen bir öğretmenin polisler tarafından nasıl yaka paça alandan çıkarıldığını izledik. Sormak istiyorum: Bu öğretmen ne için derdest edilmiştir? Atama istediği için mi, "Size artık oy yok." dediği için mi? Bunun amacı açıktır. Bunun amacı gözdağı vermektir. Bu yalnızca atama isteyen, protesto hakkını kullanmak isteyen o öğretmenin başına gelmemiştir. Bu, yoldan geçerken gözaltına alınan ve iki ayı aşkın bir süredir tutuklu bulunan İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisinin de başına gelmiştir, tıpkı Pınar Selek'in başına geldiği gibi, tıpkı neresinden tutsanız oradan elde kalan iddianamelerle hapislere atılan binlerce insanın başına geldiği gibi.

AKP iktidarının insan hakları ihlali konusundaki sicili maalesef her geçen gün kabarmaktadır. Yine geçtiğimiz hafta Çağdaş Hukukçular Derneğinin üyelerinin evleri alaca karanlıkta basıldı. Gerekçe aynı, terör örgütü üyeliği. Biliyorsunuz gazeteciler de, yazarlar da terör örgütü üyesiydi, eski Genelkurmay Başkanı, öğrenciler, hidroelektrik santrallerine karşı çıkanlar da terör örgütü üyesi. Dünyada en fazla terör suçuyla yargılama yapan ülke olmamıza hiç de şaşırmamalı. Her muhaliften, her aykırı düşünenden terör suçlusu yaratmayı başarabilen bir kolluk sistemimiz, bir yargı sistemimiz mevcut. (CHP sıralarından alkışlar) Ve bazılarımız buna ileri demokrasi diyorlar. Bunlar AB Komisyonu 2012 Türkiye İlerleme Raporu'ndaki "İnsan hakları savunucularının aleyhine başlatılan cezai kovuşturma sayısı endişe vericidir." kaygısını doğrulamaktadır. 2012 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuruların ağırlıklı kısmının Anayasamızın 36'ncı maddesinde yazılı olan adil yargılanma hakkına ilişkin olması yargı düzenimiz hakkında net bir fikir de vermektedir. Bütün bunlar el pençe divan durmayan her kesim için temel hak ve özgürlüklerin kullanımının giderek bir lüks hâlini aldığını göstermektedir.

Değerli milletvekilleri, geçtiğimiz hafta Adalet ve Demokrasi Haftası'nı kutladık. Ne yazık ki biz Adalet ve Demokrasi Haftası'nı kutlarken ülkemizin adalet ve demokrasi manzarası, özgürlük manzarası hiç de iç açıcı değildi. Rosa Luxemburg'un bir sözü var, diyor ki:  "Özgürlük, sadece iktidar yandaşlarının ya da ne kadar kalabalık olurlarsa olsunlar bir partinin üyelerinin özgürlüğü değil, farklı düşünenlerin özgürlüğüdür." Yüz yıldan daha uzun bir süre önce söylenmiş bu sözün bugünün Türkiye'sinde hâlâ karşılık bulamamasından büyük üzüntü duyduğumu belirtiyor, yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Küçük.