GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:5
Tarih:12.10.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, televizyonlarının başında bizleri izleyen saygıdeğer yurttaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

280 sıra sayılı Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerinde İYİ Partinin görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.

Başta Vergi Usul Kanunu olmak üzere Gelir Vergisi Kanunu, Harçlar Kanunu ve vergiyle ilgili diğer 8 kanunu kapsayan bu yasa teklifi aslında bugüne kadar Parlamentoya getirilen kanun tekliflerine bir örnek; torba yasa değil, sadece vergiyle ilgili bir yasa. Dolayısıyla da bu tutumundan dolayı yönetimi tebrik ediyorum, inşallah bu devam eder.

Esas itibarıyla kanunun özüne baktığımızda kanun, şu anda ülkenin ihtiyaç duyduğu ve yönetimin de orta vadeli programda sözünü verdiği yeni bir Vergi Usul Kanunu çıkarmayı hedeflemiyor, o sorunu çözmeye yönelmiyor. Önemli maddeleri var, bu maddelerin toplamının özü, esası; biriken birtakım sorunlar var, gelişen yeni teknolojiler var, o biriken sorunları bu yeni gelişen teknolojiler çerçevesinde çözmeyi amaçlıyor; bu da olumlu bir gelişme.

Vergi, bildiğiniz gibi, kamunun elinde kur gibi, faiz gibi önemli bir ekonomi yönetimi politika aracıdır. Bu politika aracıyla yani faiz aracılığıyla yönetimler ülkenin kıt kaynaklarını daha etkin dağıtarak büyümeyi hızlandırmak, refahı artırmak için kullanabilirler; bozulan gelir dağılımını düzeltmek için kullanabilirler; sektörler arasında desteklenmesi gerekenler varsa onları öne çıkarmak için vergi oranlarını farklılaştırarak bunu yapabilirler. Dolayısıyla, vergi son derece etkin ve önemli bir politika aracıdır.

Soru şu: Bu vergi yasa teklifi bu verginin araçsal yönlerinden hangi hedefini amaçlamaktadır? Bana sorarsanız, bu vergi yasa teklifinin elbette -biraz önce de söylediğim gibi- çok olumlu yönleri var: Teknolojinin getirdiği birtakım değişiklikler var, internet ortamında elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi var; onun yanında, vergi idarelerinin modernize edilmesi, onların yeniden yapılandırılması, vatandaşa daha iyi hizmet vermesi için yapılması gerekenler var; yine, Tebligat Kanunu'yla ilgili yapılması gerekenler var ve düzenlemeler var; geçici vergilendirmeyle ilgili düzenlemeler var; var, var, var. Bunlar olumlu şeyler.

Fakat özün özü olarak bu yasa teklifi neyi amaçlıyor dersek, bu yasa teklifi vergi harcamalarını hedefliyor, vergi harcamaları yoluyla şu ana kadar var olan bazı eksikliklerin, aksaklıkların giderilmesine çalışıyor yani kamusal otorite toplayacağı birtakım vergilerden vazgeçerek bazı çarpıklıkları ortadan kaldırmaya çalışıyor. Bu yanlış mı? Hayır, bu da yanlış değil fakat bunun niçin yapıldığının da ortaya konması lazım.

Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Finansmanı Genel Müdürlüğünün 2021 yılı ilk sekiz ayı için yayınladığı rapordan öğreniyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankasının görevini üstlenerek enflasyonla mücadele babında 102 milyar TL'lik vergi harcaması yapıyor, gelirinden vazgeçiyor. Peki, bunun sonucunda, bu 102 milyar TL'lik vergi harcaması yapılıp gelirden vazgeçilmesine rağmen Türkiye enflasyonda başarı sağladı mı ve faizlerde istediği yere gelebildi mi? Maalesef, bu kadar, 102 milyar TL'lik vergi harcamasına rağmen her iki konuda da istenilen hedefin çok çok uzağındayız. Bunun da nedeni şu: İktidar, önünde üç şeritli, dört şeritli asfalt yol olmasına rağmen o yolda yürüyüp o yolun gereklerini yapmak yerine, nedense her defasında kısa vadeli çıkarlarla ilgili yan yollara, çıkmaz sokaklara sapıyor ve dolayısıyla da sonuçta hem vergiden oluyor hem başımıza yüksek enflasyonu hem de yüksek faizi bela ediyor ve bizi fakirleştiriyor. Ne demek istiyorum? Şunu demek istiyorum: Şu anda konuşmakta olduğumuz fakirlik, yoksulluk, ödenemeyen faturalar, geçim sıkıntısı, darlık, bütün bunlar birer netice. Bunların sebebi, kısaca ve özet olarak, itibarsız Türk lirası. Türk lirasını itibarsızlaştırdığınız için bütün bunlar birer sonuç olarak ortaya çıkıyor ve biz bu sonuçlarla boğuşuyoruz ve nefesimizi tüketiyoruz. Yapmanız gereken şey, hangi aracın hangi amaç için kullanıldığını açık ve net olarak ortaya koyup onun yapılmasını sağlamak. Onun için, Merkez Bankasının elini kolunu bağlamasaydınız ve sizin kanunla verdiğiniz görev Merkez Bankası tarafından yapılabilseydi bugün düşük enflasyon olacaktı ve bu vergi gelirlerinden, vergi harcamalarından vazgeçmeyecektik; onun için de yan yollara sapmayacaktık, bu fakirlikle, bu işsizlikle, bu yoksullukla da karşılaşmayacaktık.

Dün Sayın Merkez Bankası Başkanı geldi, Plan ve Bütçe Komisyonunda bir sunum yaptı. O sunumundan çıkardığım sonuç şu: Maalesef hâlâ kısa vadecilik etkin, uzun vadeli bir perspektif yok, makro bir perspektif yok, eski ezberler tekrar edilmeye devam ediyor ve bunun sonucunda da var olan ezberler -ki yanlış, absürt- uygulamaya konulmaya devam ediyor ve bunun sonucunda da soframızdaki 5 zeytinin 3 tanesi, 2 tanesi her seferinde iki üç ayda bir soframızdan çalınıyor; buna kimsenin razı olmaması lazım.

Başkan dün sunumunda bir grafik kullandı, o grafiği sizinle paylaşıyorum. Türk lirasına itibar sağlanamadığı için, enflasyon önlenemediği için ve bunun da savunması yapılamadığı için "rekabetçi kur" diye bir şey icat edildi ve bununla ilgili olarak da Türkiye'nin ihracatının arttığı söylendi; doğru, Türkiye'nin ihracatı artıyor. 2021 yılında 212 milyar dolar ihracat, 257 milyar dolar da ithalat bekleniyor.

Arkadaşlar, bu grafik bize şunu söylüyor: Bu grafiğin şu tarafındaki dış ticaret miktar endeks değerlerini kıyasladığımızda, 212 milyar dolarlık ihracatla ne olacak? Bu, fakirleştiren bir ihracat. Burada gördüğünüz kırmızı çizgi, aynı miktar dövizi alabilmek için miktar olarak ne kadar mal sattık, onu gösteriyor; dolayısıyla, biz aynı miktar dövizi kazanabilmek için daha fazla mal satmışız, miktar olarak fazla mal satmışız.

İthalata baktığımızda da yönü aşağı; aynı miktar döviz verdiğimiz hâlde veyahut da daha fazla döviz verdiğimiz hâlde ithalatta kullandığımız ara malı ve ham maddeden daha az mal alabilmişiz.

Soldakine baktığımızda, o da birim endeksi gösteriyor. Onun anlamı da şu: İhracatımız ucuzlamış, ithalatımız pahalanmış. Arkadaşlar, bunun anlamı şu: Biz ticaret ortaklarımızla yaptığımız bu işte ülkenin kaynağını bunlara bedavaya veriyoruz. Evet, Sayın Vekilim, bunun nedeni bu; lütfen bunu düşünün. Bunun da nedeni şudur: O düz yolu bırakıp, yan yollara sapıp Türk lirasının itibarını korumamanızdan kaynaklanıyor. Sayın Başkanın dünkü sunumunda da maalesef Türk lirasının itibarının korunması için herhangi bir ışık görmedim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Ben de size diyorum ki: Lütfen bu işin üzerine eğilin.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Başkan, sesi açar mısın?

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Bu, bizi soyuyor; bu ticaret bizi soyuyor. Evet, cebimize döviz giriyor; dövizin sentine, kuruşuna da muhtacız ama bu, kaynak transferine neden oluyor. Buna izin vermeyelim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ya, adam istemeyecek, normalde ihtiyaten açıyorsunuz zaten.

BAŞKAN - Kimseye açmıyorum Sayın Lütfü Bey. Lütfen, her şeye müdahale etmeyin oradan!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ediyorum tabii, konuşmacım benim. Niye müdahale etmeyeceğim? Hayret bir şey!

BAŞKAN - Lütfen, bitirelim.

Lütfen, müdahale etmeyin.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ne alakası var?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.

DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Sonuç itibarıyla şunu söylüyorum: İşte, bu vergi yasa teklifi bu tür olumsuzlukların ortaya çıkardığı sonuçların düzeltilmesi için geçici bir yöntem, geçici bir çözüm fakat bu, Türkiye'nin sorununu çözmeyecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)