GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:5
Birleşim:5
Tarih:12.10.2021

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 280 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle, yüksek heyetinizi hürmetle selamlıyorum.

Kanun teklifiyle 8 ayrı kanunun çeşitli maddelerinde değişiklikler yapılmaktadır. Teklifte yer alan maddelerin tamamı vergi uygulamalarına ilişkindir. Teklife ilişkin etki analizi, Plan ve Bütçe Komisyonunda yapılan görüşmelerde Komisyon üyelerine sunulmuştur. Teklifte genel olarak, vergi mükellefleri lehine düzenlemeler yer almakta, uygulamada ihtilafa düşülen ve sorunlarla karşılaşılan konularla ilgili olarak mevzuata açıklık getirilmekte, kayıt ve işlemlerde elektronik uygulamaların yaygınlaştırılması öngörülmektedir. Bilindiği üzere, ana hedefi salgın sonrası dönemin ekonomik yapılanmasına uygun, sürdürülebilir, güçlü ve kaliteli büyümeye erişim, temel amaçları da makroekonomik istikrarın temini, rekabetçi üretim ve verimlilik artışları, şeffaf, öngörülebilir ve hesap verilebilir yönetişim olan Ekonomi Reformları Programı mart ayında Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanmıştır. Hazine ve Maliye Bakanlığınca hazırlanan Ekonomi Reformları Eylem Planı'ndaki 154 eylem, takvimine uygun bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Kanun teklifinde de bu reformlar kapsamında bazı düzenlemeler yer almaktadır. Esasen, ülkemizde vergi reformuna ihtiyaç bulunmaktadır. Vergi tabanını genişletme, vergiye uyumu kolaylaştırma, öngörülebilirliği artırma, yatırım ve üretimi destekleme yönünde önemli düzenlemeler yapılmakla birlikte vergi kanunları bir bütünlük içinde tümüyle ele alınmalı, basit, anlaşılır ve herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adaletli bir vergi sistemi tesis edilmelidir.

Kanun teklifinde esnafımızla ilgili çok önemli düzenlemeler yer almaktadır. Basit usulde vergilendirilen berber, kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, kaportacı, lastikçi, tornacı, çay ocağı işleticisi, terzi, tamirci, taksici, dolmuşçu gibi hâlihazırda 835.488 mükellefin kazançları gelir vergisinden müstesna tutulmakta ve yıllık gelir vergisi beyanname verme yükümlülükleri kaldırılmaktadır. Basit usulden faydalanamayacakların belirlendiği Gelir Vergisi Kanunu'nun 51'inci maddesi uyarınca, 1995 yılında çıkarılan Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen, büyükşehir belediye sınırları içinde emtia imalatı, emtia alım satımı, inşaat işleri ve motorlu taşıtların her türlü bakım ve onarım işleriyle uğraşanlar, lokanta ve benzeri hizmet işletmeleri ile eğlence ve istirahat yerlerini işletenler gerçek usulde vergilendirilmektedir. Esasen, 1995 yılında yapılan bu düzenlemeden sonra gerek vergi uygulamasına gerekse büyükşehir belediyelerinin sayısı ve statüsüne ilişkin önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda, vergilemede götürü usul yerine basit usul getirilmiş, büyükşehir sayısı 30'a yükselmiş ve büyükşehir belediyelerinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiştir. Bu durum dikkate alınarak uygulama mutlaka gözden geçirilmelidir zira basit usul şartlarını taşıdığı hâlde büyükşehirlerde faaliyet gösteren, mesela Konya'daki bakkalın, tamircinin, lokantacının basit usulden yararlanamamasının hiçbir izahı yoktur. Üstelik, bu kanun teklifiyle getirilen gelir vergisi istisnasından da yararlanamayacak olmaları eşitlik ve hakkaniyet ilkeleriyle asla bağdaşmayacaktır. Bu itibarla, basit usule tabi olmak için genel ve özel şartları topluca haiz olanların büyükşehir ya da il ayrımı yapılmaksızın basit usule tabi olmaları ve böylelikle gelir vergisi istisnasından da yararlandırılmaları gerekmektedir.

Teklifte yer alan önemli bir madde, vergiye uyumlu mükelleflere yüzde 5 vergi indirimi sağlayan uygulamada mükelleflerin indirimden faydalanma imkânlarının artırılmasıdır. Bilindiği üzere, yüzde 5 vergi indiriminden faydalanma koşullarından biri de ilgili dönemde mükellefler hakkında herhangi bir tarhiyat yapılmamış olmasıdır. Düzenlemeyle, tarhiyat yapılmamış olma koşulu yapılan tarhiyatların kesinleşmesine bağlanmakta, kesinleşmiş tarhiyatlardan da indirim tutarının yüzde 1'inden az olanların dikkate alınmaması düzenlenmektedir. Böylelikle mağduriyetler giderilirken daha fazla mükellefin vergi indiriminden yararlanabilmesi ve vergiye uyumun artırılması hedeflenmektedir.

Teklifle, sosyal içerik üreticilerinin sosyal paylaşım ağları üzerinden elde ettikleri kazançlarla, akıllı telefon veya tablet gibi mobil cihazlar için uygulama geliştirenlerin elektronik uygulama, paylaşım ve satış platformları üzerinden elde ettikleri kazançların vergilendirilme usulünde basit ve etkin bir mekanizma getirilmektedir. Yapılan düzenlemeyle bu platformlardan elde edilen ve 650 bin lirayı aşmayan kazançlar stopaj yoluyla vergilendirilecek ve böylece belli tutarı aşmayan gelirler de vergilendirilerek uyum düzeyi artırılacaktır.

Değerli milletvekilleri, teklifte yapılan bir başka düzenleme, dördüncü geçici vergi döneminin kaldırılmasına yöneliktir. Böylelikle başta esnafımız ve mali müşavirler olmak üzere vergi mükelleflerinin beklenti ve talepleri karşılanmaktadır. Bilindiği gibi ticari kazanç ve serbest meslek kazancı elde eden mükellefler yıllık beyannamede tahakkuk edecek gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilmek üzere üçer aylık dönemler itibarıyla geçici vergi beyannamelerini vermekte ve vergilerini ödemektedir. Bu beyannamelerden dördüncüsü, izleyen yılın şubat ayının 1'i ile 17'si arasında, geçici beyannamenin hemen ardından da mart ve nisan ayı itibarıyla yıllık beyannameler verilmektedir. Düzenlemeyle, cari vergilendirme dönemi içerisindeki üç, altı, dokuz aylık periyotlar, üçer aylık dönemler itibarıyla geçici vergi dönemi kabul edilmekte, son üç aylık dönem kaldırılmaktadır. Böylece, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannamesi veren 3,1 milyon mükellef önemli bir yükten kurtulacaktır. Bununla birlikte, yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyanname verme ve ödeme süreleri de birer ay öne çekilmektedir.

Kanun teklifinde Vergi Usul Kanunu'na ilişkin olarak da önemli düzenlemeler yer almaktadır. Bu düzenlemeler özetle şu şekildedir: Kanunda yer alan değerleme ölçüleri arasına alım bedeli eklenmekte, maliyet bedeline zorunlu ve ihtiyari olarak dâhil edilmesi öngörülen giderler sayılarak maliyet bedeli açıklığa kavuşturulmaktadır. Bilanço esasına göre defter tutan 1,7 milyon mükellefe enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının oluşmadığı dönemlerde amortismana tabi iktisadi kıymetlerini ve birikmiş amortismanlarını yeniden değerleyebilme imkânı verilmektedir. Ayrıca gün esasına göre amortisman ayrılabilmesi ve belirli sınırlar içinde amortisman süresinin serbestçe belirlenebilmesi düzenlenmektedir. Özel fon uygulamasında vergi ihtilaflarının sona erdirilmesi için belirsizlikler giderilmektedir. Yeni yatırımları teşvik kapsamında hak kazanılan yatırıma katkı tutarının kurumlar vergisi dışında diğer bazı vergi ödemelerinden de indirilebilmesi sağlanmaktadır. Yeni makine ve teçhizat iktisabında amortisman uygulamasının faydalı ömür süresinin yarısı üzerinden yapılabilmesi imkânı verilmektedir. Şüpheli alacak ayrılacak küçük alacak tutarı 3 bin lira olarak belirlenmektedir. Banka dekontları ve PTT makbuzları gider pusulası olarak kabul edilmektedir. Usulsüzlük cezaları uzlaşma kapsamına alınmaktadır. Vergi incelemesine konu vergi türünden farklı vergi türü için pişmanlıkla beyanname verilebilmesi imkânı getirilmektedir. Tekerrür uygulamasında fiil ile ceza arasında denge sağlanmaktadır. Uluslararası vergi ihtilaflarının çözümüne yönelik karşılıklı anlaşmayla ilgili usuller kanuna dercedilmektedir.

Ayrıca, düzeltme yetkisi, vergi mahremiyeti kapsamı, tebligat, vergi inceleme usulü, mükelleflerin bildirim yükümlülüğünün azaltılması, elektronik belge ve defter, dijital vergi dairesi ve hizmetlerin elektronik ortamda verilmesi gibi konularda önemli düzenlemeler yapılmaktadır.

Teklifin 15'inci maddesiyle, ilan yoluyla tebligat konusunda Vergi Usul Kanunu'nun 104'üncü maddesinde yapılan değişiklik, zaten sıkıntılı günler geçiren yerel basının önemli bir gelir kaynağını sona erdirecektir. Yerel basının vazgeçilmez bir kamu görevi icra ettiği dikkate alınarak bu değişiklikten vazgeçilmeli. Yerel basında ilan hükmünün korunmasının hatta ilan limitinin 5 bin liraya yükseltilmesinin de uygun olacağını düşünüyoruz.

Teklifle, genel ve özel bütçeli idareler, il özel idareleri, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlıkları, belediyeler ve köylere yapılacak bağışlar damga vergisinden istisna edilmektedir.

Bir başka düzenlemeyle de konaklama vergisinin uygulama tarihi 1 Ocak 2023 tarihine ertelenmektedir. Tüm dünyayı sarsan Covid-19 salgını en büyük darbeyi turizm sektörüne vurmuştur. Ülkemizde turizm ekosistemindeki işletmelerin ayakta kalması için etkin önlemler alınmakla birlikte, toparlanma zaman alacaktır. Geleceğe yönelik daha güçlü daha sürdürülebilir bir turizm ekonomisi inşa etmek için koordineli bir şekilde çalışmalar sürdürülmelidir.

Değerli milletvekilleri, bütün dünya salgın nedeniyle zorlu bir süreçten geçmektedir. Salgınla birlikte artan kamu harcamaları ve azalan gelirler nedeniyle artan küresel bütçe açığının millî gelire oranının 2021 yılında yüzde 8,8'le oldukça yüksek seyretmesi beklenirken küresel kamu borç stokunun millî gelire oranının yüzde 98,8 seviyesine ulaşacağı öngörülmektedir. Küresel borçluluk 2021'in ikinci çeyreğinde 296 trilyon dolarla yeni rekor seviyesine yükselmiştir. Konut fiyatlarındaki yükselişe bağlı olarak hane halkı borçluluğunun küresel borç stokundaki artışa en yüksek katkıyı yapması dikkat çekmektedir. 2020 yılında yüzde 8,3 daralan dünya ticaret hacminin tedarik zinciri ve lojistikte devam eden bazı sorunlara rağmen 2021 yılında yüzde 9,7 artış göstereceği öngörülmektedir. 2020 yılında yüzde 3,2 daralan küresel ekonominin 2021 yılında yüzde 6 büyümesi beklenmektedir. Bu dönemde gelişmiş ülke ekonomilerinin yüzde 5,6; gelişmekte olan ekonomilerin ise yüzde 6,3 büyümesi öngörülmektedir. Önümüzdeki dönemde salgının ve aşılamanın seyri ekonomik aktivite üzerinde belirleyici olacaktır. Makroekonomik veriler dikkate alındığında küresel ölçekteki gelişmeler ve mukayeseli değerlendirmeler Türkiye ekonomisinin giderek güçlendiğini ve güven kazandığını göstermektedir. Nitekim, Türkiye, genel ekonomik toparlanma ve büyüme konusunda diğer ülkelerden pozitif olarak ayrışmıştır. 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 3,2 oranında bir daralma yaşadığı şartlarda Türkiye ekonomisi yüzde 1,8 oranında büyümeyi başarmıştır. 2021 yılının ilk çeyreğinde yüzde 7,2; ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyüyerek hem büyüme ve gelişme trendini sürdürmüş hem de dünyada en çok büyüyen ülkeler arasında yer almıştır.

Türkiye ekonomisinin 2021 yılında yüzde 9 büyümesi beklenmektedir. Yatırım, üretim, istihdam ve ihracattaki artış sağlıklı ve nitelikli bir büyümeye delalet etmektedir. Yatırımlar, 2021'in ilk çeyreğinde yıllık yüzde 12,4; ikinci çeyreğinde yıllık yüzde 20,3 büyüme kaydetmiştir. Makine ve teçhizat yatırımları üç çeyrektir yüzde 30'un üzerinde büyümekte olup 2021 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 35,2 oranında artmıştır. Sanayi sektörü 2021 yılı ilk çeyreğinde yüzde 11,7; ikinci çeyreğinde yüzde 40,5 büyümüştür. Bugün açıklanan verilere göre, ağustos ayı itibarıyla sanayi üretimi aylık yüzde 5,4; yıllık ise yüzde 13,8 artışla beklentileri aşmıştır.

Takvim etkisinden arındırılmış sanayi, inşaat, ticaret ve hizmet sektörleri toplamında ciro endeksi, ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 48,1 artış göstermiştir. İhracatçılarımız her ay rekorlar kırmakta olup tüm zamanların en yüksek aylık ve yıllık ihracat rakamlarına ulaşılmıştır.

Cari işlemler açığı da 2021 yılı Ocak-Ağustos döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46,1 azalmıştır. Yılın kalan aylarında cari fazla verilmesi beklenmektedir.

İstihdam düzeyi pandemi öncesi seviyesine gelmiştir. Mevsim etkilerinden arındırılmış temel iş gücü göstergelerine göre ağustos ayı istihdam sayısı 28 milyon 706 bin kişiye ulaşmış olup geçen yılın aynı ayına göre 1 milyon 865 bin kişi artmıştır. Aynı dönemde işsizlik oranı 0,9 puan, tarım dışı işsizlik oranı 2 puan, atıl iş gücü oranı 3,2 puan azalmıştır.

Elbette ekonomide sorunlarımız vardır. En önemli sorumunuz da enflasyon, hayat pahalılığıdır. Her şeye üst üste gelen zamlar nedeniyle özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımız sıkıntı çekmektedir. Tüm dünyada ekonomiler bu yıl büyümede iyi performans gösterirken enflasyon da aynı şekilde artmaktadır. Dünyanın en fazla meşgul olduğu ekonomik konuların başında enflasyon gelmektedir. Emtia fiyatları, küresel ekonomideki güçlenmeye bağlı olarak artan talep ve görece sınırlı kalan arz nedeniyle yüksek oranda artış göstermiştir. Lojistik pahalılaşmıştır. Petrol ve endüstriyel metal fiyatları güçlü talebin etkisiyle yüksek seyrini sürdürmektedir. Başta Avrupa'da olmak üzere, enerji krizi derinleşmiştir. Enerji krizi enerji fiyatlarını çok yüksek seviyelere taşımıştır.

Dünya Bankası emtia piyasaları verilerine göre, eylül ayı itibarıyla ham petrol fiyatı yıllık yüzde 81,5; kömür fiyatı yıllık yüzde 240; doğal gaz fiyatı yıllık yüzde 478; sıvılaştırılmış doğal gaz fiyatı ise yıllık yüzde 135 oranında artmıştır. Ülkemizde para ve maliye politikaları kanalıyla enflasyonla mücadele kapsamında önemli adımlar atılmaktadır. Bu kapsamda Eşel Mobil Sistemi uygulaması sonucunda 2021 yılı için toplamda 46 milyar liralık KDV ve ÖTV gelirinden feragat edilmektedir. Bakınız, 2021 yılı Ocak-Ağustos döneminde petrol ve doğal gaz ürünlerinden alınan sadece ÖTV tahsilatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 40,3 oranında 17,7 milyar lira azalmıştır.

Doğal gaz maliyetindeki yüksek artış amonyak maliyetlerinin artmasına, bu da gübre üretiminin azalmasına ve gübre fiyatlarının yükselmesine neden olmuştur. Yine, Dünya Bankası verilerine göre 2020 yılı Mayıs ayında 263 dolar olan DAP gübresinin fiyatı bu yıl Eylül ayı itibarıyla 644 dolara yükselerek yüzde 144 oranında artmıştır. Aynı süreçte 202 dolar olan üre gübresinin fiyatı da 419 dolara yükselerek yüzde 107 oranında artmıştır. Gübrenin azalması ve fiyatın aşırı yükselmesi tarım ve gıdanın geleceğini tehdit etmektedir. Dünyada yüksek oranda artan gübre fiyatları hâliyle döviz kurunun da etkisiyle ülkemize daha yüksek olarak yansımaktadır. Yüksek oranda artan girdi fiyatlarının yanı sıra bu yıl yaşanan kuraklık, su sorunu, ürünlerin pazarlanmasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle çiftçimizin önemli sorunları bulunmaktadır.

Bu kanun teklifiyle, çiftçilere yapılan destekleme ödemeleri gelir vergisinden istisna edilmektedir; böylelikle, çiftçimize 600 milyon liralık destek sağlanmaktadır. Daha fazla üretmeleri için çiftçimiz daha fazla desteklenmeli; mazot, gübre, ilaç, yem gibi girdilerini uygun fiyatlı alabilmeleri mutlaka sağlanmalıdır. Tarımda kullanılan elektrik için daha düşük tarife belirlenmeli ya da elektrik desteği verilmelidir. Ayrıca, Tarım Kredi Kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına olan tarımsal kredi borçları uygun şartlarda ve uzun vadeli yapılandırılmalıdır.

Konuşmama son verirken, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destek verdiğimiz bu kanun teklifinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı sonuçlar getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)