| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/694) (Alt Komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 31 .03.2016 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım; Genel Kurulda bir konuşma dolayısıyla şey yapamadım, meralarla ilgili bir şey söyleyeceğim ama ondan önce, bu afet riski altındaki alanların dönüştürülmesiyle ilgili yasa çıkarken birçok itiraz geldi o zaman, iyi hatırlıyorum ama çok fazla bakılmadı. Sonra, Anayasa Mahkemesine gitti, bazı bölümleri iptal edildi, şimdi onlar düzeltiliyor, başka şeyler yapılıyor. Yani, aslında, çok da zamanımız var, tekrar oluyor ama tekrarda fayda var. Bütün bu yasalar yapılırken ne olacak yani? Yakın zamanda nasıl bir etkisi olacak, orta, uzun, bütün bunlar hesaplanabilir ve sürekli olarak bu tadilatlara gerek kalmayabilir.
Çok özür diliyorum, "Meralarla ilgili madde geçti, oylandı." filan diyebilir Başkan ama Sayın Başkanım, bu çok önemli bir şey. Türkiye'de, işte, kırmızı et tartışması yapıyoruz. Bakanımız çıkıyor, bağırıyor, çağırıyor, 4'üncü Murat yöntemleriyle et fiyatlarını aşağıya çekmeye çalışıyor. Öyle değil. Yani, bu meralarla ilgili, gerçekten, bugüne kadar Türkiye'de hayvancılığı bitirecek şekilde hoyratça kullandık. Şimdi gene bir düzenlemeyle, işte sadece Kanal İstanbul'la ilgili filan değil, o bölgedeki yatırım, projeler için geniş bir alan... O bölgedeki projeler nedir Sayın Başkanım? Yarın, işte, uydu şehirlerden söz ediyoruz yani. Bu meralarda, otlaklarda şehirler mi kurulacak, nasıl oluyor? Bakın, 1990'larda 24 milyar hektar olan kullanılabilir çayır, mera oranı 10 milyar hektarın altına düşmüş arkadaşlar. Yani, böyle bir ülke kendi kendisini besleyemez. Dolayısıyla, bunları yaparken biraz düşünmek lazım.
Bir de İstanbul'la ilgili Sayın Cumhurbaşkanının belediye başkanıyken söylediği sözler var, onları hatırlatmak istemiyorum. İstanbul gibi önemli bir kentte, merkezde şu anda 15 milyon, belki de daha fazla, 25-30 milyona çıkaracak bu yatırımların Türkiye'yi nereye götüreceğini... "Ya, büyük işler yapalım." Yani, büyüklük bir hastalık şeklinde neredeyse -tenzih ederim sizi ama- yani "Biz de yaparız, kanal da yaparız." Ya, bu gerçekten büyüklenme Sayın Bakanım. Yani tamam yapalım, elbette yapalım, insan yeryüzünü imar etsin, insanlar için daha yaşanabilir hâle getirsin ama "Bütün bunları yaparken bütün insanları dinleyerek niye yapıyoruz?"a bir bakalım.
Bir de topraklar, bu meralar, otlaklar, sulaklar, bunlar bütün dünyanın üzerine titrediği yerler. Yani kanallar gene olur, yollar gene olur, yaparız ama bunlar geri dönüşü olmayan kayıplar, yapamazsınız Sayın Bakanım. Yani, yeni bir iklim yaratamazsınız, yeni bir su, ırmak yapamazsınız. Olmuyor yani ne kadar iddia etseniz bile yapamazsınız. Bu, aslında, sünnetullaha, Allah'ın bizim için döşemiş olduğu yere de, buna da bir isyan gibi geliyor bana. Sizlerin nasıl bunların üzerinde bu şekilde düşünmediğinize de gerçekten üzülüyorum.
Sadece kayıtlara geçmesi için bunları söylemiş oldum Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum.