KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Şimdi, öncelikle size ait bir şey söyleyeceğim: Dört yıldır sizinle birlikte burada çalışıyoruz. Kurulmuş olan iyi ilişkilerimiz var ve bunların sürmesini isteriz.

BAŞKAN - Ben de.

MUSA ÇAM (İzmir) - Şimdi, Komisyonun Başkanısınız ama izliyorum bir aydır katıldığımız bu toplantılardaki tutum ve davranışınızı, bizim buradaki dostluğumuzu ve arkadaşlığımızı sürdürülebilecek imkânın ve olanağın kalmadığını görüyorum. Geçmiş dönemde de Komisyon Başkanı olarak toplantıyı yöneten siz veyahut da Recai Bey, ondan önce Lütfi Elvan dâhil olmak üzere, herhangi bir konuda yorum yapmak istedikleri zaman o kürsüyü bırakıyorlar...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Başkan, size anlatıyor.

BAŞKAN - Biliyorum Sayın Erdoğdu. Dinliyorum.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sosyal Güvenlik Kurumunun değerli yöneticisi, burada vekil konuşuyor, kıymeti yok.

BAŞKAN - Sayın Çam, kusura bakmayınız, buyurunuz. Benim uyarmam gerekirdi, buyurun.

MUSA ÇAM (İzmir) - Yani, önemli değil, sürekli bu tip şeyler oluyor ama bu, gerçekten burada yasama kalitesini düşürüyor, bundan bizim, hepimizin imtina etmesi gerekiyor.

Geçen dört yılda da zaman zaman Lütfi Bey, daha sonra Recai Bey ve sizin yönettiğiniz toplantılarda, AKP Grubu adına herhangi bir söz söylemek istediğinizde yerinizi, Başkanlık Divanını vekilinize veyahut da sözcünüze bırakıp, karşı tarafa geçip orada görüşlerinizi söylüyorsunuz ama son bir aylık bu süreç içerisine baktığımızda, özellikle sizin tutumunuzu izlediğimizde, siz her şeysiniz, hem Başkansınız hem AKP Grubu adına konuşuyorsunuz hem Süreyya Bilgiç adına konuşuyorsunuz, herkes adına konuşuyorsunuz, tek muktedir oldunuz. Bu, buradaki çalışma koşullarını ve yasama kalitesini gerçekten düşürür. Bu, bir süre sonra Süreyya Bilgiç ile bizim aramızda olan bu dostluğu, insani ilişkilerimizi zedeler bir noktaya gelebilir, bundan lütfen imtina edin. Doğaldır ki deneyim ve tecrübeleriniz itibarıyla bu konularda görüşleriniz olacaktır, lütfen yerinizi bir başka arkadaşınıza hemen vekâleten bırakın, karşıya geçin ve görüşlerinizi söyleyin, bunda hiçbir sorun yok ama hem o makamda oturarak hem Başkanlık kürsüsünü yöneterek, burayı yöneterek hem de görüşlerinizi bize dikte etme, bize dayatma tutum ve davranışlarından lütfen vazgeçin, bu, en azından önümüzdeki süreçteki dostluk ve arkadaşlığımıza bir halel getirmesin.

BAŞKAN - Söz alabilir miyim.

MUSA ÇAM (İzmir) - Estağfurullah, estağfurullah.

BAŞKAN - Benim buradaki müdahalelerim sadece Başkanlık Divanı adına müdahalelerdi. Bir Komisyon üyesi olarak söylemem gereken bir şey varsa onu aşağıya iner, aşağıdan söylerim.

MUSA ÇAM (İzmir) - Yapmayın Sayın Başkan, bir aydır...

BAŞKAN - Ama Başkanlık Divanı hukukunu korumak adınadır.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bakın, Sayın Başkan, bir aydır yani şuradaki bu süre içerisinde kaç defa toplandıysak izlediğiniz tutum ve davranış bu. Siz bu kadar deneyimli ve tecrübeli bir siyasetçisiniz, lütfen bundan imtina edin. Ben Komisyonun sağlıklı çalışması açısından söylüyorum, en azından ilişkilerimiz de bozulmasın.

Şimdi, diğer konu: Saat 14.00'te başladık ve söyledik usul hakkındaki...

HAMZA DAĞ (İzmir) - 16.00'da başladık.

MUSA ÇAM (İzmir) - Pardon, 16.00'da başladık, şimdi iki saati geçiyor. Önerimiz şu arkadaşlar ya, sonunda burada birbirimizi kırmanın, üzmenin bir şeyi yok: Çıkartılması gereken burada kanunlar var, teklifler var, buna bir itirazımız yok zaten ama her şey usulüne uygun, adabına uygun yapılsın ve şık olsun, güzel olsun. Yani, ilk kez Komisyona gelen buradaki askerden arkadaşlarımız var, bürokratlar var, gazeteci arkadaşlarımız var. Ben düşünüyorum, buradan çıktıktan sonra kafalarını iki ellerinin arasına alıp acaba şunu düşünüyorlar mı: "Nasıl bir Meclis, nasıl bir Komisyon, bunlar mı bizi yönetiyor, bu Meclis böyle mi çalışıyor, bu Komisyon böyle mi çalışıyor?" diye düşünüyor olacaklar ve gerçekten ben de utanıyorum yani, utanıyorum. Yani, bir Komisyon, bir Meclis böyle çalışmamalı. 21 madde, 2 maddeyi çıkartın arkadaşlar, 10'u İçişlerinin, 3'ü Millî Savunma Bakanının, diğerleri de Plan Bütçeyi ilgilendiren konular. Eğer 14.00'te veyahut da 16.00'da Millî Savunma Komisyonu toplanmış olsaydı, 3 maddeyi görüşmüştü, bitmişti, dağılmışlardı, hemen basıma giderdi. E, 10 madde, İçişleri Komisyonu toplanırdı, onlar da aynı bir şekilde geçirirlerdi. 6 maddeyi de biz de şimdi görüşüyor olacaktık, belki bir saat sonra, bir buçuk saat sonra 6 madde de bitmiş olacaktı ve ayrı ayrı 3 komisyon da toplanmış olacaktı, o komisyon üyeleri de işe yaradıklarını göreceklerdi. Yani, şimdi, İçişlerini ilgilendiren 10 maddeden İçişleri Komisyonunun haberi yok; Millî Savunmayı ilgilendiren 3 madde var, 4 madde var, Millî Savunma Bakanı burada, Komisyonun haberi yok. Sayın Millî Savunma Bakanı, Millî Savunma Komisyonu üyeleri neden seçildiler, hangi görevi yapacaklar? Bir savaş çıktığı zaman mı toplanacaklar veyahut da bir başka olağanüstü durum olduğu zaman mı toplanacaklar, ne zaman toplanacaklar bunlar? Yani, seçilen o arkadaşlarımızın da bir itibarı olduklarını, bir işe yaradıklarını, milletvekilliğin sadece parmak kaldırıp parmak indirmekten ibaret olmadığını görmeleri gerekir, onların da bu süreçlere çok olumlu katkılarının olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla, Sayın Başkan, hem konunun geliş biçimi itibarıyla hem de alt komisyon yani sizlerle geçen dönemlerde burada dört yıl boyunca birçok kanunu alt komisyona gönderdik, çok zenginleşerek geldi, sosyal tarafları dinledik, diğer arkadaşlarımızın, gelenlerin katkılarını, önerilerini dinledik, zenginleşerek geldi. Ha, bir gün sonra geç çıkar, olabilir, olabilir ama sağlıklı bir kanun yapma tekniğini burada hayata geçirmiş oluruz. O nedenle, sizden önerge oylandı, biz önerge vermemiş olabiliriz ama hiç olmazsa şuradaki 21 maddelik için bir alt komisyon kurulsun, sosyal taraflar gelsin, dinleyelim, dinlenilsin, görüş ve önerilerini getirsinler, ondan sonra süratle geçip gidelim. O nedenle, ben bu bakımdan söz aldım, geneli üzerinde ayrıca da görüşlerimizi söyleyeceğiz.

Teşekkür ediyorum.