KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, Komisyonda dinlenecek kurumlar ve kişilerle ilgili bilgi verildi. Şimdi, şöyle bir şey ifade etmek istiyorum, başta da biraz girmiştim, çok genişlersek dağıtabiliriz gibi endişeler dillendirilmişti. Evet, başta cinsel istismar ama çocuk istismarı cinsel istismardan ibaret değil, zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi de "başta cinsel istismar olmak üzere bütün istismarlar" dedi. Tabii, üç aylık sürede her tarafı ve her konuyu bütün ayrıntılarıyla incelemek mümkün değil ama en azından başlıklar hâlinde...

Şimdi, Türkiye'de 1 milyona yakın çocuk işçi var, en büyük istismar çocuk emeği istismarı. 2015 yılında iş kazasında 1.730 insan öldü, bunlardan 69'u 18 yaşın altında, çocuk. Dolayısıyla, bunlara da bakmak gerekecek.

Aslında, Sayın Başkan, sizin söylediğinizin aksine Türkiye'de çocuk istismarıyla ilgili, cinsel istismarla ilgili çok ciddi çalışmalar yapılmış; çok önemli raporlar, strateji belgeleri, uygulama belgeleri çıkarılmış ama demek ki yeteri kadar ciddiye alınıp uygulanmadığı için hâlâ bu ciddi sorunla karşı karşıyayız ve Meclis böyle bir Komisyon kurma ihtiyacı duymuş.

Bakın, Onuncu Kalkınma Planı'nda şöyle bir cümle var: "Çocuk koruma ve adalet sistemleri koordineli olarak, önleyici mekanizma ve uygulamalara sahip, risk takibi ve erken uyarı sistemini içeren bir yapıya kavuşturulacak, altyapı ve personel ihtiyaçları giderilecek, bu alandaki hizmetlerin kalitesi artırılacak, korunmaya muhtaç çocuklara yönelik hizmetler çocukların sosyal ve kişisel gelişimlerini destekleyecek bir yapıda sunulacaktır." Müthiş iddialı büyük bir cümle. Sadece bu cümleyle kalmamış, ilgili Bakanlık UNICEF'le ve ilgili kuruluşlarla Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlamış 2012-2017. Daha sonra, aynı çerçevede uygulama planı hazırlanmış, yine, Bilkent Üniversitesi Çocuk Hakları Merkeziyle beraber Bakanlık benzer bir çalışma yapmış. Avrupa Birliğiyle birlikte yapılan bir çalışma var ve çok sayıda bu konuda yapılan çalışma var; özellikle Hacettepe Üniversitesi Çocuk Hakları Merkezi, Bilkent Üniversitesi Çocuk Hakları Merkezi, İstanbul Üniversitesi Çocuk Hakları Merkezi, çok önemli çalışmalar, araştırmalar yapılmış ama bunlar böyle araştırma projeleri şeklinde güzel yazılmış belgeler olarak kalmış, uygulamada çok da başarılı olamamış, hatta milletvekillerine bir el kitabı bile hazırlanmış bu konuda neden dikkat edilmesiyle ilgili.

Şimdi, benim önerim, bu çalışmayı yaparken birkaç alana ama şöyle bir yöntemle:

Birincisi: Bu konuların önlenmesiyle ilgili dünya neler yapıyor? Çünkü dünyanın her tarafında çocuğa cinsel istismar olaylarına rastlanıyor, her tarafta kişilik bozukluğu olan insanlar var, bu insanlar uygun ortamlarda -ki bu uygun ortamlar da özellikle korunmasız çocukların bulunduğu ortamlar oluyor- kendi emellerine ulaşıyorlar. Dünya da bütün bunları dikkate alarak, tecrübeleri dikkate alarak, yaşanmışlıkları dikkate alarak bunları önlemek için çok ciddi programlar, izleme programları hazırlamış ve başarılı sonuçlar alınmış. Bunları inceleyip siyasete ve idareye bu konularla ilgili neler yapılması gerektiğini önermeliyiz. Aslında ifade ettiğim gibi, neler yapılmasıyla ilgili bilgiler çok, bunların uygulanması, denetlenmesiyle ilgili belki de... Bu planlar hazırlanmış ama uygulanamıyor. Dolayısıyla, uygulamanın denetlenmesiyle ilgili belki öneriler getirmemiz gerekiyor.

Bir de, Türkiye'de çok önemli bir konu var, bu konulardan bir tanesi de bildiğiniz gibi, 18 yaşından küçük yani ilk, ortaöğretimdeki çocukların kaldığı yerlerle ilgili aslında yasal bir boşluk var. Bu konuda özel kuruluşların, kişilerin, vakıfların yurt açmaları yasak ama hepimiz biliyoruz ki Türkiye'de sayılmayacak kadar yurtlar var ve bu yurtlar yasak oldukları için, aslında yasal olarak olmadıkları için yasal bir şekilde denetimleri de söz konusu olmuyor, en ciddi problemlerden bir tanesi bu.

Tartışmalara girmeyeceğim yani çocuklarla kim ilgilenecek, nasıl olacak, öyle bir tartışma açmak istemiyorum; kim, hangi şekilde gençlik yetiştiriyor, onlara da girmek istemiyorum ama böyle kurumları şu andaki yasal mevzuata göre sadece devlet açabilir ama Türkiye'de vakıflar, dernekler, özel kişiler, çok sayıda yurtlar açılmış. Ortaöğrenimdeki çocuklar yani küçük çocuklar, 18 yaşın altındaki insanlar, çocuklar kalıyor ve bunların denetimi de kendi kendilerine bırakılmış, okul öncesi bir de. Mutlaka ve mutlaka Türkiye'nin bu konuyu açıklığa kavuşturması gerekiyor. Bu Komisyon bu durumun tam olarak ne olduğunu tespit etmeli Türkiye'de: "Yasal şey budur, boşluklar bunlardır. Şu andaki uygulamalar şudur." Öyle işte "Filanın derneği, filanın vakfı, filan şöyle adam yetiştiriyor." bunlara girmeden mutlaka bunların dökülmesi gerekiyor. Bundan sonra bu iş nasıl olacak, bu konular nasıl denetlenecek, nasıl önlenecek, bunların konulması gerekiyor.

Değerli arkadaşlarım, 50 yaşında bir sapığın bir olayı ortaya çıktığında, diyelim ki Karaman'da 50 küsur yaşında bir adam. Yani, bu adam eğer gerçekten bir pedofilse, gerçekten kişilik bozukluğu varsa, ondan önce mutlaka ve mutlaka olayları olmuştur, olmaması mümkün değil. Zaten 60 yaşında ilk defa ortaya çıkıyorsa... Yani, biz psikiyatristler böyle bir vaka getirildiğinde, adli tıpta ya da başka yerde, hemen acaba bir fiziksel hastalık, bir beyin hastalığı var da ona bağlı bir sapma mı ortaya çıktı diye şüpheleniriz ve o yönde tetkik yaparız. Şunun için söyledim bunu: Eğer bu kurumlara işte eğitimci, neyse, insanlar alınırken ciddi araştırmalar yapılırsa -ki uluslararası bütün belgeler bunu önermekte- nasıl yapılacak, nelere dikkat edilecek, bunlar da yazılmış bu belgelerde. O insanların daha önceki benzer olayları ortaya çıkar ve o tip insanlar böyle yerlere yaklaştırılmaz.

Mesela Rize'deki olay. Müdür, adam müdür. Bu insan daha evvel Gaziantep'te ve başka yerde çalışırken yakalanmış. Bir kısmı adliyeye gitmeden kapatılmış, bir kısmı adliyeye de gitmiş. Bu insan gene Çocuk Esirgeme Kurumunda çalışıyor. Çocuk Esirgeme Kurumu yok şimdi. Sosyal Hizmetlerde çalışıyor ve yetiştirme yurdunda kalan iki çocuğa sarkarken yakalanıyor, şimdi cezaevinde. Yani, bunların bulunmaması, görülmemesi filan mümkün değil. Dolayısıyla, bu konu da hassas bir konu olarak ortaya çıkıyor.

Diğer başlıklarsa yani çocuk hakları, çocuk işçi çalıştırmayla ilgili... Herhâlde, bu Komisyon üç aylık süresinde nasıl bir çalışma yapabilir, bilemiyorum ama size ki meslek tecrübemden söyleyeyim: Mesela, çalışan, çırak çocuklarla ilgili en çok cinsel istismarın yapıldığı yerlerden bir tanesi de çırak çocuklar, usta-çırak ilişkisi çerçevesinde sanayilerde filan, en çok oralarda oluyor. Kalfalar özellikle küçük şehirlerde daha fazla, daha yaygın. Yani, onların da sebepleri var, tartışılıyor "Niye küçük şehirlerde fazla, yaygın?" diye ve yapanlar da bildiğimiz sosyopatlar değil yani. Küçük şehirlerin ortamından kaynaklanıyor. Dolayısıyla, elbette kendimizi dağıtmayalım, çok geniş bir şekilde ele alarak hiçbir şey yazamamak da var ama bu konunun da, buranın da, çalışan çocukların da ihmal edilmemesi gerekir diyorum.

Cezaevleri zaten çok dar bir alan olduğu için daha evvel yapılmış çok sayıda çalışmalar mevcut. Alınacak tedbirlerle ilgili de yazılar var. Bence biz tekliflerimizi yapalım, Başkanlık Divanı bunları bir takvime bağlasın ama gelen teklifler yani Komisyon üyeleri tarafından "Dinleyelim." denilen merkez ve kişiler mutlaka dinlensin kanaatindeyim.

Teşekkür ederim.