KOMİSYON KONUŞMASI

HÜDA KAYA (İstanbul) - Ne yazık ki bugün burada bulunan arkadaşlarımız ve iktidarda olan arkadaşlar, geçmişte 28 Şubat döneminin mağduriyetlerini yıllarca yaşayıp sandığı kutsarcasına "Sandıktan ne çıkarsa kabul edeceksiniz ha, mızmızlık etmek yok." diyen, 7 Haziran öncesinde "millî irade, millî irade" diyerek, "Biz atanmışlar değiliz, seçilmişleriz bizler." diyerek... Yıllarca siyasi polemik argümanlarıyla insanlara bunları sunacaksınız ve ne yazık ki bugün geldiğimiz noktada, millî iradeyi kutsayanlar, sandıkları kutsayanlar -bugün isterseniz 500 bin kişinin, değil 5 milyon, 7 milyon, 100 bin kişinin temsilcisi olsun- siz, insanların iradesinin, özgür tercihlerinin önüne engel koyan darbeci zihniyetlerin yaptığından zerre bir farkın olmadığını keşke anlayabilseniz.

Rahatsız olduğunuz, vicdanlarınızı rahatsız eden vahşetlerden, zulümlerden, katliamlardan örnek verdiğimizde "Tek argümanınız yalan ve iftira, sizsiniz sebebi." diyerek kendi vicdanlarınızı rahatlatma yoluna gidiyorsunuz. Keşke anlayabilseniz. Hırsızlığı, 17-25'i, katliamları, bodrum vahşetlerini, infazları, bebek ölümlerini, kadın ölümlerini ortaya koyduğumuzda "Siz bize böyle diyorsunuz, eleştiriyorsunuz ama bakın, bizi halk seçti, bizim yaptığımız politikayı halk beğeniyor." diyorsunuz, çoğunluğun arkasına sığınıyorsunuz. Burada abdestli olduğuna inandığım pek çok insanlar var. Asr Suresi'ni bir kez daha okuyun. Allah çoğunluğu kutsamaz, sizin söylediğiniz gibi çoğunluğu kutsamaz. Gerçi, insanların çoğu ziyandadır, keşke anlayabilseydiniz bunu. Hak taraftarı olmak önemlidir. Hakikaten adaletin, barışın taraftarı olmak önemlidir. Mesele çoğunluk olmak değildir. Şu Türkiye'nin 78 milyonunun yüzde 99,99'u sizin gibi düşünse ben sizin inancınızdan, zihniyetinizden, düşüncenizden değilim. Yine adalet, yine barış diyeceğiz.

Siz barışa tekme atıp, işinize gelmediğinde masayı devirip, ondan sonra da "Hendekler neden kuruldu?" diye hesap sorma düşüncesizliğini yaşatıyorsunuz bu insanlara. Böylesine bir yanılgı, böylesine bir paradoks yaşatıyorsunuz. Siz barışı kabul etmediğiniz için, siz insanlara güven vermediğiniz için, sizin hesaplarınızda barış menfaatlerinize uymadığı için bu insanlar alternatif yollar araştırdılar.

Eleştiririz, ben de eleştiriyorum. Tartışırız, doğru mu yanlış mı, o ayrı bir mesele. Fakat, insanları çaresiz bırakıp ölümleri göze alacak kadar ne durumlara getirdiğinizi yöneticiler olarak, on beş yıllık yöneticiler olarak... Bunun hesabını bu dünyada da Allah'ın bırakmayacağına inanıyorum. Bunun hesabını, bugün şu masaların etrafında oturup barışı sorgulayan, halkın iradesini, özgürlüğü sorgulayan sizler, bir gün sizler de aynen böyle yargılanacaksınız. Ahiretten hiç bahsetmiyorum zaten.

Teşekkürler.