KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, izin verirseniz bu konuyla ilgili ben genel bir değerlendirme, bu konu üzerine değil ama konuyla alakalı çok kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.

BAŞKAN - Tabii, buyurun.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Bu genellikle KİT'lerde, tabii, masanın bir bu tarafı var bir de diğer tarafı var. "Kamu zararı" denilen bir kavram var. Tabii bu kamu zararı gerçekten korkulan bir şey. Özellikle kurumlarda çalışanlar bir şey yaparken bir kamu zararı vermemeye çalışırlar. Doğal olanı da budur ama KİT'lerin de bir kârlılık esasına göre çalıştığını da düşünecek olursak, rekabet ortamında olduğunu da düşünecek olursak zaman zaman bu kamu zararının iş yapmama şeklinde de kullanılabildiğini görüyoruz.

Ben bu konuda Sayıştayın çok yetkin olduğunu biliyorum özellikle maliyetler konusunda ama fiyatlamalar yapılırken, maliyet hesabı yapılırken genellikle sabit maliyetleri bu hesaplamaların içine alınıyor, toplam maliyet üzerinden hareket ediliyor. Toplam maliyet üzerinden hareket ettiğinizde bir zarar ortaya çıkabiliyor. Eğer sabit maliyetleri iş başına ya da bir proje maliyetine dâhil edecek olursak o proje zararlı gözükebilir ama bu yanlış bir yaklaşımdır çünkü değişken maliyetler üzerinden bu hesaplamaları yapmak gerekir ve burada da önemli olan katkı payıdır. Yani, zararda olabilir ama toplamda sabit maliyetlerin bir kısmını çekeceği için kurumun ya zararını artırır, kârdaysa kurum kârını aslında artırır. Ben bunu daha önce kendim de yaşadığım için söylüyorum. Yıllarca liman işletmelerinin artık kapasitelerini sırf sabit maliyetleri de dâhil ederek bir fiyatlama yapıldığı için çalışmadığını gördüm. Ve bunun üzerine çok eğildim. İki sene ben bu kapasiteleri kullandırtamadım, sebep şuydu: Kurum çalışanı "Burada kamu zararı var." denilir diye fiyatı yüksek tutuyor ama bir türlü bu fiyat da piyasadaki fiyata uymadığı için bu atıl kapasite kalıyor. Sonuçta, bunun üzerine gittiğimde şunu dediler: "Sayın Genel Müdürüm, biz eğer bu fiyatların altında bir fiyat verirsek yarın teftiş kurulunda veya bir müfettiş veya bir hükûmet değişikliğinde birileri gelir, hiç gözümüzün yaşına bakmaz "Burada kamu zararı var." der, biz kendimizi savunamayız. Ve bununla ilgili olarak teftiş kurulunda bu işi anlayan 2 müfettişe üç gün maliyetler konusunu anlattım, bir görüş aldırdım, onun üzerine devam etti.

Şimdi, bu kamu zararları konusuna bakarken hem kurum teftiş kurulları hem bakanlık teftiş kurulları hem de Sayıştayın bu yönüyle bakmasında ben Sayıştayın -hep söylüyorum, eskiden de söylüyordum- bu konulardaki yetkinliğine inanıyorum, bu şekilde bakmak lazım. Yani, oradaki maliyetin altı olayı, çok farklı maliyetler var; bir. İkincisi; maliyetin hesabında dikkate alınacak maliyet unsurları var. Bu genellikle KİT'lerde de bu şekilde değerlendiriliyor yani sütten ağzı yanan da yoğurdu üfleme yoluna gidiyor. Bu yönüyle de değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum. Kendim yaşadığım için bizzat bu sıkıntıları biliyorum. Maliyetler konusu denilip maliyetin altında iş yapma dendiğinde maliyetin bu anlamda iyi tanımlanması gerektiğine inanıyorum. Bir tavsiye olarak söyleme ihtiyacı duydum.

Çok teşekkür ediyorum.