KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Efendim, ben teşekkür ediyorum söz verdiğiniz için.

Ben tekrar bu çalışmaların Türk tarımına, Türk ekonomisine faydalar, katkılar getirmesini diliyorum.

Tabii, Toprak Mahsulleri Ofisi benim aynı zamanda eski kurumum, burada Sayın Genel Müdürün, Yönetim Kurulu Başkanının oturduğu koltukta dört dönem de hesap verdim Allah'a şükür.

Öncelikle şunu söyleyeyim ki yani kurum hakikaten her yönüyle temeyyüz etmiş ve görevini zaman zaman aksaklıklar olsa da çoğunlukla layıkıyla yerine getirmiş olan bir kurumdur. Yetişmiş kadro ve personeli vardır; son dönemlerde biraz içeri değil, dışarıya ağırlık verilmiş olsa da yine o kadronun bilgileri, deneyimleri, tecrübeleriyle bir şekilde görevini yerine getirmektedir. Yani öncelikle ben arkadaşlarımıza bir kez daha hoş geldiniz diyorum. Bugün nasip oldu, koltuğun diğer tarafında denetim göreviyle birlikte olduk.

Şimdi, benim özellikle hasadın da çok yaklaştığı bugünlerde belki alınması gereken tedbirler noktasında hem bir değerlendirme hem de sorularım olacak. Daha sonra da yine, alt komisyonla ilgili olarak Haydar Bey'in sataşması oldu alt komisyona, dolayısıyla o konuda da bir bilgi vereceğim.

MELİKE BASMACI (Denizli) - Tespit, sataşma değil.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Hayır, haklı olduğunuz taraf var yani sataşma derken ben onu biraz da espri olsun diye söylüyorum.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz de teşekkür ediyoruz Mevlüt Bey.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Ben de teşekkür ediyorum efendim. Komisyon adına ben de söylemiş olacağım ama tabii, Alt Komisyon Başkanı olarak sizin de söyleyecekleriniz mutlaka olacaktır.

Efendim, şimdi, tabii, Toprak Mahsulleri Ofisi hububat piyasasını regüle etmek, düzenlemekle görevli olan bir kuruluşumuz, onun için, alım miktarlarıyla başarısının değerlendirilmesi söz konusu değil. Başarı kriteri piyasayı regüle etmesiyle ölçülebilir, onun da çıktısı realize olan, gerçekleşen hububat fiyatlarıdır. Şimdi, 3 milyon 305 bin ton 2015 yılında bir alım yapıldığı söylendi buğdayla ilgili, ben bununla ilgili ödenen toplam bir tutar, rakam varsa bu arada alabilirsem çok memnun olurum.

Şimdi, hasat dönemi haziran ve ağustos ayı. Haziranda başlar ki Adana'da, benim seçim bölgemde de çok daha erken bir turfanda üretim söz konusu, bazı yıllarda bu 15 Mayısta falan başlayabilir, bazen yağış, hava şartlarına göre gecikme olabilir. Şimdi, son dönemlerde de özellikle uygulanan bu piyasa regülasyon politikaları bu bölgeye de zarar vermekte, onu da hemen ifade edeyim. Sayın Genel Müdürün söylediği doğrudur yani piyasaya bazen müdahale etmemek de müdahale etme anlamına gelir ama orada piyasaya müdahale zamanını çok iyi şekilde belirlemek lazım, o zaman çok önemlidir. Yani oradaki üç günlük gecikme dahi çiftçinin hakikaten alın terinin boşa gitmesi anlamına gelir.

Toprak Mahsulleri Ofisi ne kadar çok alım yapıyorsa, Toprak Mahsulleri Ofisinin alım merkezlerinin önündeki kuyruklar ne kadar uzuyorsa -bu pratik bir bilgidir- Toprak Mahsulleri Ofisi o kadar görevini yapamıyor demektir yani piyasayı regüle edemediği zaman Toprak Mahsulleri Ofisine yığılma olur. Yaklaşık 30 milyonun üzerinde olduğu söyleniyor ama 30 milyon ton civarındaki hububat üretiminin, hasadının üç ayda yapıldığı ve baskın arzın olduğu bir dönemde tüketimin de bütün yıla dağıldığını düşünecek olursak, üreticinin ekonomik durumunun iyi olmadığını, hasatla eş zamanlı olarak ürünü piyasaya çıkardığını düşünecek olursak bu baskın arzın olduğu dönümde piyasa fiyatlarının üreticiler aleyhine anormal derecede düşmesini önlemen için uygun politikalar geliştirmek gerekiyor. Bu politikaların ana hedefi arzın ötelenmesi yani mümkün olduğu kadar ürünün pazara çıkarılmasını geciktirecek politikalar; iki, talebin artırılması. Bunlar da yine fiyatlarla yapılacak şeyler. Bunu geçmişte Toprak Mahsulleri Ofisi haziran ayının başında yılın sonuna kadar olan alım ve satış fiyatlarını açıklayarak bu piyasaları çok iyi bir şekilde de regüle etmiştir, bu Devlet Denetleme Kurulu raporlarında da, 2006 yılında hazırlanan raporda da Toprak Mahsulleri Ofisine tekrar bir öneri olarak getirilmiştir.

Efendim, şimdi, ben çok detaylara girmek istemiyorum. Kurum bunları biliyor, evraklarında var. Yöneticilerin bu konularda ben bilgi sahibi olduğunu düşünüyorum yani siyasi birtakım engellemeler olmazsa Toprak Mahsulleri Ofisinin bu görevleri çok rahatlıkla yerine getireceğini düşünüyorum.

Şimdi, hasadın yaklaştığı bu dönemlerde bazı yanlış anlaşılmalar söz konusu olabiliyor, örneğin alım yapılmayan yerde alım merkezinin açılması eleştiriliyor. Aslında Toprak Mahsulleri Ofisinin alım yapması temel hedef değil, piyasada olarak piyasayı regüle etmesi... Ben şunu da hemen belirteyim: Örneğin Ankara Kalecik'te bizim bir alım merkezimiz vardı, bunu aynı zamanda Sayıştay denetçisi arkadaşlarımız da belki biliyorlar ama ben orada 1 kilogram buğday almıyordum ama üç yıl boyunca şöyle diyordum personele: Gidin, orayı açın, kapının önünü süpürün, oraları bir sulayın. Hani bir canlılık, hareketlilik gelsin normal zamanda kimse olmadığı için. Kahveye de gidin, ofisin geldiğini, fiyatın bu olduğunu, ürünlerini bunun altına satmamalarını, ödemelerin peşin olduğunu söyleyin, orada durun. Ve piyasa fiyatı ofisin fiyatının üzerine çıkıyordu, 1 kilogram buğday almadan da dönüp geliyorlardı ama regülasyon görevi yerine getirilmiş oluyordu. Bu zaman zaman eleştiriliyordu "alım yapılmayan yere ofis açılıyor." vesaire gibi. O anlamda, mümkün olduğu kadar ofis alım merkezlerini açalım, bunların -zaten geçici alım merkezleridir- maliyetleri yok ama piyasayı regüle ederler.

Şimdi, bir başka yanlış değerlendirme şu: Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından açıklanan bir fiyat var. Genellikle piyasayı ya da hububat fiyatlarını değerlendirirken ofis tarafından açıklanan fiyat kullanılır, bu bir gösterge fiyatıdır, bir müdahale fiyatıdır ama realize olan fiyat hiçbir zaman bu fiyat da olmaz. Niye? Kalitesi vardır, şunu, bunu vardır yani ofisin kendinde bile olmaz. Şimdi, biraz önce şeyi istedim yani alınan miktarı söyleyin, bölün, açıklanan fiyatla hiçbir alakası olmadığını göreceksiniz.

İkincisi, Toprak Mahsulleri Ofisine gelen hububatın, daha doğrusu piyasaya çıkan hububatın Toprak Mahsulleri Ofisi bazı dönemler yüzde 3'ünü alır, 20'sini alır, 30'unu alır ama önemli bir kısmı, her halükârda yüzde 70'i piyasada satılır. Onun için piyasa durumunun değerlendirilmesinin sadece ofisin açıkladığı fiyatlara göre yapılması kesinlikle yanlıştır. Mutlaka piyasada veri olarak alabileceğimiz borsalar vardır, borsalarda realize olan fiyatlarla alınarak ağırlıklı bir ortalama üzerinden değerlendirme yapmak lazım.

Bakın, şunu da hemen belirteyim: 2003 yılından bu yana Türkiye'de realize olan hububat fiyatlarından üreticinin uğradığı satın alma gücü kaybı yani enflasyonun altında buğday fiyatının gerçekleşmesinden dolayı üreticinin uğradığı zarar 12 milyar TL, 12 katrilyondur. Bunları da görmemiz lazım yani Türkiye'de bu anlamda hububat üreticisi ciddi bir sıkıntı içerisinde. Özellikle bu geçtiğimiz on yılın birkaç yılı vardır ki Toprak Mahsulleri Ofisi hakikaten regülasyon görevini yerine getiremedi. Her ürüne de girecek bir kurum değildir, hububat konusunda ihtisaslaşmıştır. Yani fındığın verilmesi büyük bir yanlıştı, fındıkta uğranan o görev zararları 2 milyarın üzerinde, satın alma gücünü bugüne uyarladığımızda çok büyük bir rakam yani o bir vebal olmuştur. Ben o dönemde de bunun çok yanlış olduğunu söyledim. Yani sadece bir birliğin yönetimini değiştirmek için böyle bir şeyin yapılması hakikaten bu ülkeye, ekonomi üzerine ciddi bir yük getirmiştir, ciddi bir vebal oluşturmuştur. 2 milyarın üzerinde bir görev zararı ki o zaman Toprak Mahsulleri Ofisi alım olarak değil de ilgili, ihtisaslaşmış olan o birliğe finansal destek yapmış olsaydı, devlet o finansal desteği daha küçük bir rakamla yapmış olsaydı bu çok daha ucuza mal olacaktı. Yani onun için her şeye de girecek bir kurum değil ama şunu söyleyeyim: Biz Toprak Mahsulleri Ofisindeki çalışmalarımız sırasında Toprak Mahsulleri Ofisinin tarım ürünleri müdahale kurumu hâline dönüştürülmesini... Yani bu hâliyle "Patates al, portakal al.", bunun altından kalkacak bir kurum değildir, bunların maliyetleri, külfeti çok daha yüksek olur. Onun için Toprak Mahsulleri Ofisinin bir an önce...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Vekilim yani sen değiştirildin herhâlde...

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Patates zaten 1977 yılında alınmış Sayın Milletvekilim. Ben 1999'da Genel Müdür oldum, "Hâlâ depolar patates kokuyor." diye söylüyorlardı o zaman ama Toprak Mahsulleri Ofisinin tarım ürünleri müdahale kurumu hâline getirilmesi lazım, belli tarım ürünlerinde ihtisaslaşmak lazım, benim anlatmaya çalıştığım bu. Dolayısıyla, hani o ürünü verelim, bu ürünü verelim, bu yapıyla bunların olması mümkün değil.

Bu hasat yaklaşırken -bilmiyorum- ithalat durumunu şu ana kadar duymadık ama son yıllarda tam hasat döneminde gemiler limanlara yanaşıyordu. Bu ne işti, anlamak mümkün değildi. Bu sene öyle bir şey henüz daha kulağımıza gelmedi, inşallah önümüzdeki günlerde de bir gemi falan yoktur Kayhan Bey. Var mı yolda falan olan? Yani bunların vebali büyük çünkü bunlar piyasayı önemli ölçüde etkileyen hususlar ama müdahale fiyatlarında çok hassas olmak lazım, girilecek noktayı... Söylediğiniz doğrudur, yöntem doğrudur ama üç gün gecikmeniz özellikle de Çukurova çiftçisinde ciddi sıkıntılara neden olabilmektedir. Bu sadece alım fiyatlarıyla alakalı bir durum değildir, ofisin uygulayacağı satış politikaları da burada önemlidir. Burada baskılar yapmamak lazım ofisin satış politikaları konusunda. Uncudan, sanayiciden gelen talepler konusunda yani ekonomik gerekliliğe, piyasa regülasyonuna aykırı politikalara neden olabilecek siyasi baskıların olmaması lazım ki alım ve satış fiyatının uygulamasını, aradaki marjı uygun bir şekilde götürebilsinler. Aksi taktirde hasat döneminde piyasaya çıkan -sadece buğday için konuşacak olursak- asgari 12-13 milyon ton buğdayı kimseye aldıramazsınız, ofisin buna alım gücü yetmez. Ofisin 3 milyon ton fizikî alım kapasitesi vardır, 3 milyon tonluk da mali kapasitesi vardır, bunu aşarsanız ofis önünde kuyruklar başlar, ödemeler gecikir, onu yaptığınızda piyasa darmadağın olur. Yani burada siyasilerin de talepler noktasında buna göre bakması gerektiğine inanıyorum. Yani ofiste bu bilgi var, o teknik var, uygulayacaklarına da inanıyorum, geçmişte bazı hataların, gecikmelerin olduğunu da ifade ediyorum. Yani bir, paramız hazır olacak, ödemeleri zamanında yapacağız, alımlar için zamanında alım merkezleri açılacak, orada hazır olduğumuz ilan edilecek.

Bir de bir yanlışa gidiyorsunuz, onu dün Sayın Bakana da söyledim Tarım Komisyonunun bir toplantısında, aynı şeyi Sayın Genel Müdür söyledi, öyle bir düşünceniz varsa çok yanlışa gidiyorsunuz; lisanslı depoculuk, "TMO'yu depoculuktan çıkaracağız." Slogan güzel olabilir, Türkiye'nin depoculuğa ihtiyacı var, önce bunu bir belirteyim ama demek istediğinizin ne olduğunu da biliyorum. Lisanslı depoculuk vadeli işlemler borsası gelişmeden yani "Forward, futures, opsiyon" sözleşmelerinin yapıldığı bir ortamı, bir iklimi oluşturmadan lisanslı depoculuğun asıl işlevini yerine getirmesi mümkün değil, bunu bilin ama şu anda mevcut ekonomik yapı ve iklim içerisinde de vadeli işlemler borsasının ya da vadeli işlemlerin yapılmasının da mümkün olmadığını bilin. Dolayısıyla, dün Sayın Bakan da "Lisanslı depoculuğa yöneleceğiz." dedi. Borsalarla iş birliğini ilk önce ben başlattım orada; gelip ofiste alım yapmalarını, ofisin gidip borsada alım yapmasını. Bunlar piyasayla regülasyon anlamında, piyasayı yapma noktasında lider değil ama takipçi yani "Not leader but follower" dedikleri bir uygulamayı getirdiler, biz onu aslında delerek bir şekilde uygulamaya çalıştık. Orada bir tehlike var Sayın Genel Müdürüm, ona dikkat etmekte fayda var. Lisanslı depoculuk özellikle ticareti anlamında hububatın ciddi bir faydası olacaktır, standartlaşma anlamında faydası olacaktır. Daha biz bu temel standartlaşmayı dahi sağlayamadık yani ürünün kalitesi, standartları noktasında. Mevzuatı var, o mevzuatın hazırlanmasında, o temellerde vardım, onları çok detay olarak biliyorum ama o iklim daha oluşmamıştır, emanet alım tamamen farklı bir olaydır, emanet alımın yapılması özellikle deposu olmayan çiftçilere böyle imkân sunma anlamında faydalı bir uygulama. Tabii, eleştiriliyor vesaire ama o fiyatların belli olmamasından, belki belirsizlikten kaynaklanan üretici şikâyetlerinden geliyor ama şunu bilin ki hububat üreticisi son yıllarda artık üretim yapamaz hâle geldi diğer girdi maliyetlerinin artışıyla. Farklı hesaplar yapılıyor, Toprak Mahsulleri Ofisinin fiyatlarıyla farklı sonuçlar çıkar, farklı kalitelerde farklı sonuçlar çıkar ama ben şunu samimiyetle söylüyorum, Toprak Mahsulleri Ofisinin dört yıl Genel Müdürlüğünü yapmış, muhasebe, finansman konusunda profesör olan, on on beş yıldır da aktif siyasetin içinde olan biri olarak bakın, şu doğrudur: 2003 yılında 2,5-3 kilogram buğdayla bir litre mazot alınabilirken -ki önemli bir girdi- bugün 5-6, hatta 7 kilograma kadar çıkıyor 1 litre mazot. Yani sonuçta hepimiz üretenin tarafındayız, bunu bilelim.

"Ekmek israfıyla ilgili girişimler, sonuçları ekonomik olarak ne oldu?" Sayın Milletvekilimiz sordu, doğru, haklı bir soru ama yani bu girişimin ben çok faydalı olduğunu düşünüyorum, ondan dolayı da teşekkür ediyorum.

Söylenecek çok şey var ama zaman darlığımız da var, iyi ki yukarıda az konu getirmişiz, öyle gözüküyor. Şimdi, tabii, alt komisyonda konuştuğumuz bazı konular var yani onları da gündeme getirmek istiyorum. Kurumu ben kendi kurumum gibi görüyorum ama sonuçta görevimi de ayırabiliyorum. Buradaki birçok arkadaşımızla birlikte çalıştık yani hepsinin çalışkanlığını, dürüstlüğünü çok yakinen biliyorum ama hatalar olur, yanlışlar olur, hileler olabilir, bir şeyler olabilir, bunları da göz ardı edeceğimiz anlamına gelmiyor. Ben de çok rahat, açık konuşuyorum, bunu kimse yanlış anlamasın ama bu şeylerde belki örnek olma anlamında... Benim özel kalem müdürüm de burada, makamda, Genel Müdürlükte içtiğim çayın parasını dahi veren bir Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürüydüm, onun için de çok net, açık ve iddialı her zaman konuştum, Toprak Mahsulleri Ofisinin tüm yönetimi de burada, bunu söyleyebiliyorum.

Efendim, alt komisyona gelen özellikle birkaç konu vardı, aslında biz onları üst komisyona taşıyalım, en azından yapılacak bir şey olmasa da konuşulmasında, değerlendirilmesinde belki uyarılar noktasında, dikkatlerin çekilmesi, farkındalığın oluşturulması anlamında katkıları olur dedik.

Mesela bunlardan bir tanesi bu merkez ve taşra teşkilatı modernizasyonu ve rehabilitasyonu projesiyle ilgili. Aslında büyük bir proje, bunun altında alt projeler var. Uzatmadan söyleyeyim, bu projelerle ilgili olarak, bakın, yine, bazı yanlış, hatalı işlemler gündeme getirildi, denetim raporlarından okuyorum: Örneğin, işte, "TMO tarafından yapılan gerek yatırım ödeneğinden gerekse yatırım ödeneği gerekmesine rağmen işletme bütçesinden karşılanan modernizasyon ve rehabilitasyon projeleri kapsamındaki işlerle ilgili kanun, yönetmelik, Bakanlar Kurulu kararları, benzeri diğer mevzuat hükümlerine uyulmadığı, Kalkınma Bakanlığına gerçeği yansıtmayan hak edişler düzenlenerek, ödeneklerin kullanılmış, yatırımların gerçekleşmiş gibi gösterilerek yanıltıcı bilgi verildiği..." Bunlar alt komisyonda konuşuldu Sayın Başkan yani dolayısıyla, bunlarla ilgili, yine, "Siloya acil ihtiyaç olduğu gerekçesiyle yapılmış olsa dahi işlerin zaten öngörülen sürede bitirilemediği, süresinde bitirilemeyen işlerin büyük kısmının yer tesliminin yükleniciye geç yapılmasından ve kanuna aykırı ilave iş verilmesinden kaynaklandığı, vesaire vesaire..."

Bu konular gündeme getirilen konular ama mesela yine bazı iddialar yine seçim bölgemle ilgili olduğu için ve alt komisyonda da konuşulduğu için hemen söyleyeyim. Adana'da yapılan bir şey vardı. Adana'yla ilgili kısımda yine yer teslimiyle ilgili bir sorun vardı yani dilim varmıyor söylemeye ama sahte evrak düzenleme veya içeriği doğru olmayan evrak düzenleme, yanıltıcı evrak düzenleme gibi birçok şey. Şimdi, bunlar aslında Toprak Mahsulleri Ofisi Teftiş Kurulu tarafından -değil mi, rapordan benim anladığım bu- inceleniyor, evet, ortada mevzuata uymama var, yanlışlar var, hatta doğru olmayan belge düzenleme var yani alt alta yazdığınızda dünya kadar şey var, suçlular da var ama "Biz suçlulara ceza veremeyiz." şeklinde bir sonuca bağlama var yani yapılmayacak bir şey var. Haydar Bey'in de -sataşma derken işin doğrusu bize söz attınız, söz verdiniz anlamında söylemiştim- buradaki serzenişi bana göre en azından gündeme gelip dikkatlerin çekilmesi anlamında önemli. Sayıştay denetçilerimizin, uzmanlarımızın hazırlamış oldukları raporlarda bunlar çok daha detaylı bir biçimde yer alıyor. Biz aslında en azından bu maddenin bu konulara dikkat çekme anlamında, hukuken yapacak bir şey yoksa da dikkat çekme anlamında getirilmesi konusunda çok da ısrarcı olduk.

Bir başka konu şuydu...

BAŞKAN - Sayın Karakaya, çok dolu dolu, güzel bir sunum oluyor ama toparlayabilirseniz diğer arkadaşlarımızın da söz talepleri var.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, hemen bitiriyorum.

Şöyle bir talebimiz de olmuştu yine bu konuyla ilgili, sonuçta raporlar da bir yere kaybolmuyor: Bakanlık bu konuda bir teftiş kuruluyla tekrar konuyu inceleyebilir, bir şey çıkmayacak olabilir yani şu anda bir şey çıkmayacaktan kastım mevzuata uymama, tamam, doğru ama zamanaşımı vardır, bilmem ne vardır ama en azından bundan sonraki yapılacak işlerle ilgili... Hani her şeyi bir makam oluruna bağlamayla işten kurtulamayacakları anlaşılsın diye.

Bir konuda bir soru sormak istiyorum Sayın Başkan, hemen tamamlayacağım yani burada bir pozitif ayrımcılık yaptığınızı düşünüyorum ama bunları da gündeme getirmemiz lazım.

BAŞKAN - Tabii, tabii.

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Bakın, bir başka konu, yine hiç gündeme alınmamış bir konu, basında falan da yer almıştı, epey oldu. 2009 yılında yapılan bir ihracat var. Onunla ilgili, 3 tane gemiyle ilgili bir demuraj ödemesi söz konusu yaklaşık 326 bin dolar, bunun diğer sair masrafları var, onlarla birlikte 1 milyon TL'nin üzerinde. Burada Toprak Mahsulleri Ofisi GAFTA'ya gidiyor, tahkime gidiyor. Bu tahkimden çıkan sonuçta Toprak Mahsulleri Ofisi haklı bulunmuyor. Buradaki gerekçede bitki sağlık sertifikasının zamanında verilmemesinden kaynaklanan yani gemiyi geç yüklemeden doğan, satıcı aleyhine FOB satışlarda yani TMO aleyhine doğan bir ceza var. Dolayısıyla, burada böyle bir şey var yani önemli miktarda da bir demuraj ödemesi söz konusu. Bununla ilgili bir inceleme yapıldı mı? Yani burada bitki sağlık sertifikasının geminin yüklenmesi için şart sayılan belgelerden biri olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, bu belge sağlanmadan ya da çeşitli sebeplerle gecikme de söz konusu olabilir yani buna bağlı olarak bu gecikmeden kaynaklanan... Hatta burada Toprak Mahsulleri Ofisinin bazı konularla ilgili dispeç talebi var yani tersine bir ödeme ama GAFTA sonuçta Toprak Mahsulleri Ofisinin sözleşme hükümlerine uymadığını, bazı hükümlerin yerine getirilemediğinden dolayı da o lehte olacak dispeç talebinin de bulunamayacağını söylüyor yani bu da önemli bir konu. Bununla ilgili ne yapıldı bilemiyorum. Bir teftiş incelemesi yapıldı mı yapılmadı mı? Yani bunların da bir cevaplandırılması, dikkate alınması gerektiğine inanıyorum Sayın Başkan. Çünkü bu kurumlarda -kusura bakmayın- hepimizin emeği var yani o kurumda illa çalışmak gerekmiyor ama iyi bir kurum, hakikaten çok temiz bir kurum. Bu tür şeylerin eğer biz incelemesini yaptırmazsak, temize çıkartmazsak bunlar hep konuşulur ve üzerine yapışır kalır. Onun için burada hepimizin bir görevi olduğunu düşünüyorum. Hep bulunduğum görev gereğince hem de eski bir Toprak Mahsulleri Ofisli, hâlâ kendini öyle hisseden biri olarak bunları dikkate sunmam gerektiğini düşünüyorum.

Başarılar diliyorum, hayırlı uğurlu olsun diyorum, hepinize çok teşekkür ediyorum, Sayın Başkan, özellikle de size sabrınızdan dolayı.