KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle böyle bir organizasyon ve koordinasyon için şahsınıza teşekkür ediyoruz. Böyle bir talebimiz olmuştu Tarım, Orman Komisyonu olarak. Öncelikle onu yerine getirdiğinizden dolayı çok teşekkür ediyoruz. İstifade ettik, bilgi aldık. Tabii, zaman dolayısıyla desteklerin şeklini, hedefini, araçlarını belki değerlendirmek şu an itibarıyla mümkün değil ama zaman zaman paylaşıyoruz. Tabii, desteklerin temel birtakım işlevleri var, koruyucu olma gibi, teşvik etme gibi, yönlendirme gibi bazı hedefleri var. Yani bu yönleriyle değerlendirilebilir. Söylenecek çok da olumlu şeyler var ama uygun görmediğimiz şeyler de var. Önemli olan bunların amaçları gerçekleştirmesi noktasında hedefine ulaşması yani etkinliğinin yüksek olması.

Sayın Başkan, aslında girişte sizin söylediğiniz, miktarla bir ölçüm olayı, çok doğru söylüyorsunuz ama işte öyle bir şey de maalesef olmuyor. Yani öyle bir şey olsaydı zaten ortak değer ölçüsü paraya ihtiyaç olmazdı, böyle bir icat da olmazdı. Miktar ölçülerinin mutlaka dikkate alınması gerekiyor verimlilik açısından, verimliliğin ölçülmesinde kesinlikle gerekli ama ekonomik anlamda da kullanılan ölçüler olmakla birlikte... Yani siz, diyelim ki 1 ton buğday üretimi için 5 litre mazot tüketiyor iseniz onların tüketimleri 4 de olabilir ama sizin mazot fiyatlarınız pahalıysa sonuçta paraya dönüştürdüğünüzde, mazot üzerinden vergi alıyorsanız, yüksek maliyetliyse o miktar değerlendirmesinin de anlamı kalmıyor. Birlikte olması mutlaka gerekli.

Biz biraz da olaya şöyle bakıyoruz: Yani biz her ne kadar giriş cümlesinde "Tarım siyaset üstü." desek de siyasete en fazla alet ettiğimiz sektör ve alan da tarımdır. Bu da bir gerçektir yani siyasilerin sonuçta tarımı -bu konuda daha çok "kullandıkları" demeyeyim ama- dikkate alarak o mecrada siyaset yaptıklarını da biliyoruz. Bugün tarımsal üretimde kullanılan girdilerin maliyetlerinin en önemli kısmını vergiler oluşturuyor; işte, mazottan alınan ÖTV, KDV. Hep konuşuyoruz, tüm siyasi partiler seçimden önce bunları sıfırlayacağını, kaldıracağını, indireceğini söylüyor ama yine devam ediyor. Yani sadece bizim burada çiftçiye vermiş olduğumuz desteklerin toplamına baktığımızda, neredeyse mazottan aldığımız ÖTV ve KDV'yle bunu geri alıyoruz. Yani şöyle bir anlayış var: Yani önce bir zihniyetin değişmesi gerekiyor. Yani biz mazot üzerinden veya diğer girdiler üzerinden önce vergi alarak üretime köstek oluyoruz. İşte "mazot desteği" diyoruz, şimdi mazot desteği yani ÖTV'si, KDV'si çiftçiden alınan 3,5 milyar litre mazottan alınan şeyle bir karşılaştırma yaptığımızda... Ama geriye dönüp bir destek vermeye de "İşte destek olduk." diyoruz yani siyaseten kullanılan işin temeli de bence bu. Bu anlayışın bir bütün olarak değişmesi gerekiyor. Örneklendirmeye çalıştım sadece. Yani bizim çiftçimiz üretmekten korkmuyor, satamamaktan korkuyor ve ürününü tekrar nakde dönüştürememekten korkuyor. Aslında bizim destekler konusunda Dünya Ticaret Örgütünün bir engeli yok. Cezalar vesaireler var ama niye engeli yok? Yani doğru, çıktı üzerinden, fiyat üzerinden verilen desteklere özellikle bir karşı çıkış ya da yasaklama, sınırlama söz konusu ama yani girdi desteği konusunda da belli sınırlamalar var ama siz girdi üzerinden vergi koyarak maliyetleri artırıyorsunuz. Siz bu girdi maliyetlerini düşürdüğünüzde, ÖTV-KDV boyutuyla düşürdüğünüzde kimsenin size söyleyecek bir şeyi yok. Yani o girdi maliyetlerini yükselten de biziz, geriye dönüp destekle indirmeye çalışanlar da biziz. Geriye dönüp desteklerle indirmeye çalışırken de Dünya Ticaret Örgütünün radarına yakalanmayı da yani bir sınırlama olarak görmemek lazım. Zihniyetlerden bahsetmeye çalışıyorum.

Efendim, zamanı bildiğim için, Sayın Başkan, çok hızlı geçiyor, birçok konuyu da atladım. Ama bir şeyi daha söyleyeyim, Toprak Mahsulleri Ofisiyle ilgili konu olduğu için söylüyorum; daha önce Sayın Bakanın yapmış olduğu davetinde, kahvaltılı toplantıda da ifade etmeye çalıştım, aslında bu dönemlerde bu tür ifadelerin çok doğru olmadığını -yani burada yine Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü yapmış arkadaşlarımız da var- son derece yanlış olduğunu ve bunları yaymamak da lazım, üretici açısından yaymamak lazım. Benim anladığım, Sayın Bakan orada, yani Toprak Mahsulleri Ofisinin geleceği noktayı söylüyor. Aslında bunu, burada yine arkadaşlar var, bilecekler, 2000 yılında bunları söylemiştik. Yani Toprak Mahsulleri Ofisi lisanslı depoculuğu geliştirerek, Türkiye'de bunun uygulamasını bir şekilde destek ve teşvik ederek lisanslı depoculuk faaliyeti devam ederken Ofisin depoculuk yapmasına gerek yok. Niye gerek yok? çünkü çiftçi götürür bir lisanslı depoya ürününü koyar, orada ürünün ne ise ölçüleri, değerleri o makbuz senedinde yazar, Toprak Mahsulleri Ofisi piyasaya müdahale etmek istediğinde o belgeler üzerinden alımlarını yapar. Aslında bunun, ekonomik anlamda da düşündüğünüzde, gerçekten çok ciddi katkısı olur ama yani şu an itibarıyla bu mantıktan bakarsanız o hayaldir. Toprak Mahsulleri Ofisinde borsalar alım yapabilir, borsalar bu anlamda, bu tarzda Toprak Mahsulleri Ofisinin kontrolüyle demeyeyim ama yönlendirmesiyle alımlar yapabilirler, bunlar ayrı bir şey ama bugün inanın, bakın, hasada giderken, "Toprak Mahsulleri Ofisi depoculuktan çekilecekmiş, borsalarda alım yapılacakmış." dediğiniz an açıkladığınız fiyatı yüzde 20 düşürdünüz demektir. Yani belki Sayın Bakanın sektörün dışından olmasının bu anlamda, bir modernize, "Artık biz burayı geliştireceğiz, değiştireceğiz."... Ya, bu on yıl önce zaten vardı, on beş yıl önce vardı. Oraya ulaşmak zaman alacak, yapılması gereken şeyler doğru ama söylenmesi, yani bunun piyasaya ya da tam hasadın oluşacağı bir günde söylenmesi son derece sakıncalı. "Ofis buğday alamayacak. Ofis para ödeyemeyecek. Ofis alım yapmayacak." gibi söylemler, bunu kim söylerse söylesin... Ben bununla da mücadele ettim geçmişte. Piyasa fiyatlarını düşüren ziraat odaları başkanlarıydı, onlar düşürüyorlardı ama "Biz bunları bugün söyleyelim, dediklerimizi yapmazlar, kendileri şey yapmasa da, onu da çıkar meydanlarda da bas bas bağırırız bunu dedik ama şunları yapmadınız." diye. Piyasa oluşma döneminde Sayın Bakanın o söylediğinin, ben çok net söylüyorum, doğru olmadığını, yani onu bilinçli olarak söylemediğini "Depoculuktan çıkacağız, şurada yapacağız." deyip... Söylenecek şey şudur: "Üreticinin elindeki buğdayın tamamı alınacaktır, orada ya da burada kimsenin elinde buğdayı kalmayacak. Kimse almıyorsa getirin Ofise bedelini peşin ödeyeceğiz." Bu açıklamayı yapın, Ofisin önünde kuyruk kalmaz. Yani dolayısıyla bunları... Yani siyaseten değil sonuçta çiftçiye yazık oluyor, elinden ürün ucuz gidiyor. Ama siyasiler olarak biz de doğru yolu göstereceğiz, yapılmıyorsa da, yanlışlar da yapılıyorsa onları da eleştirme hakkımız var.

Başkanım sabrınız için teşekkür ediyorum. Söylenecek çok şey var, tarım bu. Yani dolayısıyla...