Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancı, Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve Tokat Milletvekili Coşkun Çakır ile 28 Milletvekilinin; (2/997), Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural ve Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın (2/998), ile Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Levent Gök'ün (2/999), Şanlıurfa'ya İstiklal Madalyası Verilmesi Hakkında Kanun Tekliflerinin Komisyon gündemine alınması ve görüşmelerinin bugünkü (6 Nisan 2016) toplantısında yapılmasına ilişkin karar |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 1 |
Tarih | : | 06 .04.2016 |
CELAL DOĞAN (İstanbul) - Çanakkale Savaşı'yla başlayan Kurtuluş Mücadelesi istiklal mücadelesiyle sonlandı ve cumhuriyetin ortak vatana kavuşma şansı oldu. Burada bu mücadelenin ruhuna baktığımızda bütün inanç sahiplerinin, bütün etnik yapıların Çanakkale'de vermiş olduğu kavgayı zaman zaman bölgelerinde de -illerinin en azından- düşman işgalinden kurtarılması veya düşman işgalindeki mukavemetini ortaya koyması açısından çok ciddi mücadele veren illerdir. Bu illerin başında -Batı'daki illerin dışında- Güneydoğu Anadolu'da önce İngilizlerin sonra Fransızların işgaline maruz kalmış olan Gaziantep, Kahramanmaraş ve Şanlıurfa gelmektedir.
Bugün Urfa'yla ilgili konuyu konuşuyoruz, Urfa'nın İstiklal Madalyasının kendisine tevdi edilmesi meselesini konuşuyoruz. Bu tabii ki Urfalıların Fransızlara ve İngilizlere karşı verdiği mücadeleden bugün için taltif ettiğimiz bu madalyayla mutlaka onur duyacaklardır verdikleri mücadeleden dolayı. Ama bugün Urfa'nın o bulunduğu bölgede huzur -en azından o iç savaşta- Kurtuluş Savaşı kadar karşıda düşman bile olsa o günkü, bugünkü kendi içimizdeki mücadele, kendi içimizdeki muhataplık bize çok daha büyük acı vermektedir.
Bu nedenle Sayın Başbakanın büyük ihtimalle Urfa'ya yapacağı ziyaret nedeniyle torba yasada bulunan bu kanun teklifini ivedilikle İçişleri Komisyonuna getirme gerekçesi Sayın Başbakanın Urfa'ya elinin boş gitmeme arzusuna dayanmaktadır. Bunu bile yadırgayacak tarafınız yok, gayet doğaldır. Ama bu İstiklal Madalyasının yanında Sayın Başbakanımız -gerçekten ben "Ahmet Hoca" diye hitap ederim, Ahmet Hoca olarak da yapısına, kişiliğine çok saygı duyduğum bir insandır, severim de, yumuşak huylu, ilkelerine bağlı da bir insan- keşke oraya gittiğinde bu iç mücadelenin biteceği barış müjdesini verebilse. Keşke orada tekrar barışın ve huzurun sağlanabileceği, ilkelerin konuşulduğu bir ortamda da İstiklal Madalyasını tevdi etse zannediyorum ki bu madalya çok daha anlam kazanacaktır. Bugün bölgemizde ölen askerlerin, ölen polislerin, ölen gençlerin hepsi Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı. Burada bir tefrik yaparak "Efendim, biz gerillalarla savaşıyoruz, teröristlerle savaşıyoruz." demek doğru bir bilanço ortaya çıkartmak değildir. Her hâlükârda niçin bunlar oluyor ve niçin bunlar olmamalıdır noktasına Türkiye'yi taşımak zorundayız.
Bizden önceki nesillerin bu meseleyi çözmemiş olması -seksen yıl- bizim çözmeyeceğimiz anlamına gelmemelidir, bu mazerete sığınmamalıyız. Bu nedenle de Sayın Başbakan inşallah Urfa'da yapacağı konuşmada İstiklal Madalyasını takdim ederken de Urfa'ya barışın, sevginin ve huzurun kaim olacağı günleri de vadederse çok daha anlamlı olur. Çünkü neredeyse Ahmet Hoca'yı tanıyamaz hâle geldim. Hep şunu söylerlerdi: Taç giyen baş akıllanır. Daha doğrusu "Temkinli olur." diye bir laf vardır. Ben Ahmet Hoca'nın da lisanına bakıyorum, neredeyse tek insan kalmayacak noktaya kadar taşıyacağı lafları sarf eden çok sert bir anlayışla meseleye yaklaşmaktadır.
"Teröristlere müsamaha edilmez, teröristle konuşulmaz." lafı hiç geçerli değildir. Bundan iki sene önce teröristle konuşulduğu zaman aynı teröristlerdi, aynı muhataplık söz konusuydu. Bu nedenle işin en girift noktasında, en maksimum noktasında barışı elden bırakmamın yollarını bulmak zorundayız.
Tıpkı İngiliz bir yazarın söylediği gibi "Barış meselesi bisikletin pedalına benzer, devamlı çevirmek gerekir, çevirmediğiniz zaman bisikletten düşersiniz." Biz düşmemeliyiz, bu bizim müşterek vatanımız, bu bizim birlikte yaşayacağımız ülke. Biz bu ülkenin elden çıkmasını, huzursuz olmasını, kan kaybetmesini... Milyarlarca dolarlık savaş ekonomisine harcadığımız paranın buradaki refaha ve huzura ülkenin refah ve huzuruna harcanması dileğindeyiz. O nedenle Sayın Başbakanımızın Urfa ziyaretinin İstiklal Madalyasını takdim ziyaretinde huzurun da geleceği günleri vadetmesi dileğiyle saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.