KOMİSYON KONUŞMASI

MURAT BAKAN (İzmir) - Sayın Başkan, şimdi, Sayın Bakanımızın açıklamalarından şunu anlıyoruz: "Siyasi irade olarak bize bırakın, hesabı da biz verelim." Şimdi, o zaman yasada buna "bağımsız" demeyeceğiz yani eğer "bağımsız" diyorsak bu işi siyasi irade tamamen bizim kontrolümüzde olsun, hesabı da biz verelim; bu doğru değil. Üstelik, şimdi örnek verdiğiniz ülkelerdeki insan hakları ihlallerine bir bakalım, bir de Türkiye'deki insan hakları ihlallerine bakalım. "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye Kararları" diye çıkın kitapçılara bakın, yüzlerce cilt kitap vardır, binlerce karar vardır. Bugün, Türkiye, herhâlde bu noktada en çok yargıda mahkûm edilen -Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde- ülkelerden biri.

Bu tür kurumları oluştururken, sizin dedikleriniz çok doğru, bu da güzel bir düzenleme, biz düzenlemenin bizatihi kendisine karşı değiliz ama burada bütün kurumların demokratik bir olgunluğa erişmesi gerekir.

Siz İngiltere ile Türkiye'yi kıyaslarken oradaki insan hakları ihlalleriyle buradakini kıyaslayacaksınız Sayın Başkan. Dolayısıyla biz aynı şeyi konuşmuyoruz. Türkiye'de bağımsız ve özerk kurumlar -yani Avrupa'da olması gereken- nedir? Rekabet Kurumu nedir? RTÜK'tür. Nedir? Oluşturduğumuz tüm kurumlarda nasıl bir yürütme olarak bu tamamen bizim kontrolümüzde olur mantığı var. Biz bu olmasın diyoruz. Ne mahzuru var bizim önerimizde?

Bakın, burada, Sayın Bakanımız da ifade etti, biz belli bir olgunluk içinde bir şey öneriyoruz, diyoruz ki: Baroların belirlediği, işte yine üniversitelerin belirlediği, onun içinden seçilsin. Ne mahzuru var? Ve bizim endişelerimiz de giderilsin. Demokratik olgunluğa biz böyle ulaşırız. Yoksa "Siz bize güvenin, hesabı da biz veririz." Bunu demek doğru değil. Ben bu yaklaşımı, Sayın Bakanın yaklaşımını eleştiriyorum. Bizim önergemizin bu şekliyle kabulü doğrusudur.