KOMİSYON KONUŞMASI

HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Bakan, Sayın Başkan ve sayın vekil arkadaşlarımız; Sayın Bakanımızın ifadeleri üzerine birkaç cümle ifade etme zorunluluğu hissettim. Şimdi, sivil toplum temsiliyetlerini geçercesine ve onlara herhangi bir misyon biçmeden sadece siyasi temsiliyeti kutsama ifadelerini gördüm Sayın Bakanımızın konuşmasında. Yani biz aslın temsilcileriyiz ve karar mekanizmasında asli olan unsurlar, merkez biziz; biz aslı vekil temsil ettiğimiz için bu karar bize ait olmalı. Bir tekelleşmenin, bir kutsiyetin kendimizde toplanmasının ifadesi oluyor aslında bu. Hesap verilebilir olmak da bizde olmalı yani biz asılsak hem kutsanma ifadesiyle beraber... Fakat şu yansıyor aslında: Yani kutsanmanın yaldızlı ifadelerle kendimizi ifade etmeye benziyor bu. Hesap verilebilir olmayı ifade etmiyor kutsanma. Zaten o kutsanma o sadece kendimizi veya siyasi belli bir egemen gücü merkeze almak hesap verilebilir olmaktan çıkarıyor ve bunu işleyen sistem içerisinde, parlamento sistemi içerisinde de zaten sayısız, defalarca da buna şahidiz. Hesap verilebilir tek bir açık bırakmamacasına her şey tek egemen üst akıl noktasında, merkezde toplanmış durumda ve kimse zaten sivil temsiliyetler, açık alan, sorgulanabilir bir mekanizma bırakılmadığı için bir ses, bir düşünce bırakılamadığı için hesap verilebilirlik de ortadan kalkmış durumda oluyor. Yani bunu böyle meşrulaştırarak izah etmek çok doğru değil Sayın Bakanım. Yani hesap verilebilir olmak bizim halkın, toplumumuzun farklı muhalif, farklı düşünen sivil mekanizmalarına da alan açmamızı gerektirir ki bu bizim daha anlaşılabilir olmamızı sağlasın, yoksa "Biz kendimiz söyler, kendimiz çalarız, kendimiz oynarız, kimseye hesap vermeyiz." anlayışına götürmüş oluyor bizi.

Teşekkür ederim.