| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Elektrik İletişim AŞ'nin 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 14 .04.2016 |
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Efendim, ben burada bir mevzuat açıklığı olduğuna inanmıyorum. Yani, yapılabilir vesaire ama böyle bir şey yok. Aslında, Sayıştayın o raporda yazdığı "Bakanlık ya da kurum teftiş kurulu tarafından incelenmesi" dediği bir konu uyarıdır, aslında bakanlığa da bir uyarıdır. Yani, görevini yapmamış olan Bakanlığa bir uyarıdır ama bu böyle yazılır. Niye? Kurumda belli üst yönetimi ilgilendiriyorsa... Kurum teftiş kurulunun belli bir denetim alanı vardır, bir soruşturma alanı vardır. O belli bir kısmı aşan şeyi de Bakanlık tarafından yapılır, bu bakanlığın görevidir, anayasal görevidir. Yani, sonuçta Bakanlık "Ben bunu KİT Komsiyonuna gönderirim, KİT Komisyonu buna..." derse, o zaman Sayıştayın raporunu hiçe sayma anlamına gelir. Yani, dolayısıyla burada bir inceleme konusu...
İncelenir, gerekirse bu soruşturmaya dönüştürülür. Dolayısıyla, burada insanın aklına şu geliyor: "Bu konularla ilgili acaba Bakanlığın çekindiği ne var?" konusu gündeme geliyor. Yani, bu çok rahatlıkla "bir incelenmesi ve soruşturulması" notuyla birlikte teftiş kurulunun incelemesine, soruşturmasına sunulabilecekken "KİT Komisyonuna gönderelim, bu işe ortak edelim; KİT Komisyonu buna izin vermedi..." Onun için biz burada -hakikaten teknik konular- denetim yapıyoruz yani Parlamentonun denetim işlevi, görevi gerçekten bu komisyonlarda gerçekleşiyor. Hele ki kaynaklar ki vebal olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben iktidar partisi milletvekili arkadaşlarımızın da bu konuda ne kadar hassas olduğunu, bazen sıkıntıda kaldıklarını da biliyorum. Buradaki konuşmalarının çoğu zaman objektif olduğunun da farkındayım. Denetimin gereğinin ve kendilerinin aldığı sorumlulukların vebalinin de farkında olduklarını da biliyorum ama bu yazı, burada özellikle iktidar partisi temsilcisi milletvekillerini zora sokmaktan başka bir şey değil. Varsa bir vebal, buraya atmaktan başka bir şey değil. Yani, buraya geldikten sonra da, işte "Bunu onaylayalım, teftişini istemeyelim." E, tavsiye kararı alabiliriz, bizim yapabileceğimiz burada başka bir şey yok. Hele ki denetim konusuysa konu, Sayıştayınki de sonuçta bir tavsiye kararıdır. Burada ben bir şeyler görüyorum demektedir.
Onun için, bakın, bizim buradaki asli görevimiz yasama ve denetim görevimizdir. Bizim millete karşı sorumluluğumuz budur. Ben vekil olmadan önce de bir akademisyen olarak şunu söylüyordum son yıllardaki denetim sistemleriyle alakalı, bunu samimiyetle söylüyorum: İktidar kendini denetimsizleştirmek için denetimi iktidarsızlaştırdı diyordum. Bu da denetimi iktidarsızlaştırmanın başka somut bir örneği. Yani, burada bu bir tavsiye kararıysa biz de bunu bir eleştiri olarak alalım. Biraz daha, o zaman, Komisyon olarak Bakanlığın böyle bir şeyinin doğru olmadığını, Bakanlığın da görevini yapmadığını... Çünkü kendisi resen bunları yapacak, bir ihtiyaç bırakmayacak. Ama bırakın onu, kendisine yapılan -biraz önce süreleri söyledim- öneriyi, tavsiyeyi dahi dikkate almayan "Ben denetim yapmak istemiyorum, ben gözetim yapmıyorum ama denetim de yapmak istemiyorum." anlayışından başka bir anlayış değil. Buna karşı hepimizin bir duruş göstermemiz lazım hem Komisyonumuz hem de buradaki denetim görevini yapan milletvekilleri olarak itibarımız açısından diyorum.
Tekrar teşekkür ediyorum.
Tekrarlar için kusura bakmayın efendim.