| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 04 .12.2025 |
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de 30, 31 ve 32'nci maddeye yönelik genel bir değerlendirme yapacağım, 32'de tekrar söz almayalım.
Şimdi, 30'uncu maddeyle ilgili yapılan düzenlemede öncelikle 5651 sayılı Kanun'un 2'nci maddesinin (ö) fıkrasındaki değişikliğe ilişkin olarak gerekçede bu tedbir uygulandığında söz konusu içeriklerin gerektiği durumda geri döndürülebilir şekilde internet ortamından çıkarılacağı yazıyor. Anayasa Mahkemesi 5651 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin (4)'üncü fıkrasında yer alan içeriğin çıkarılmasına ilişkin düzenlemeyi 11/10/2023 tarihli ve 2020/76 sayılı Karar'la iptal ettiği için yeniden düzenleniyor. İptal gerekçesi şöyleydi: "Sonuç olarak ceza kanunlarında suç olarak düzenlenen eylemlerin işlendiğinin henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla tespit edilmeden idari bir makamın yapacağı suç tespitine bağlı olarak nihai bir tedbir mahiyetinde olan içeriğin çıkarılması kararı verilmesinin ve bu kararın icra edilmemesi durumunda idari para cezası uygulanmasının masumiyet karinesini ihlal ettiği değerlendirilmiştir." Oysa teklifin bu gerekçeyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Teklifle getirilen içeriğin internet ortamından çıkarılması, o içeriğin hem siteden hem de Google sonuçlarından ve benzer yerlerden temizleneceği anlamına gelmektedir. Her ne kadar geri döndürülebilir olsa da içeriğin internet ortamından çıkarılması içeriğin yok edildiği alanları genişletmek demektir. Erişimin engellenmesi kararları genel olarak basına sansür amacıyla iktidarın istediği şekilde uygulandığından kapsamın genişletilmesini de Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda masumiyet karinesinin gözetilmemesini de doğuracağı sonuçları itibarıyla olumsuz buluyoruz. Yine, (r) fıkrasındaki değişikliğe ilişkin olarak da hakların ihlal edildiğini iddia eden kişilerin yanı sıra, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da bildirimde bulunabilecektir. BTK Başkanı ve üyeleri Cumhurbaşkanı kararnamesiyle atanmaktadır. BTK doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı bir kurum olmasa da hatta kendi kanununda bağımsız ve özerk bir kurum olduğu belirtilse de atama yetkisi itibarıyla Cumhurbaşkanına bağlı sayılabilir. Kurumun resen bildirimde bulunma hakkı iktidarın ifade ve basın özgürlüğüne yönelik müdahalede bulunması için imkân sağlayacağından olumsuz değerlendiriyoruz.
Yine, 32'nci maddeye ilişkin olarak yapılan değişiklikte de yine yürürlükteki maddede önce içerik sağlayıcıya başvurma ve kaldırılmasını istemek gibi yol varken teklifle doğrudan sulh ceza hâkimliğine başvuru getirilerek yargı birincil hâle getiriliyor ve aslında süreç hızlanmış oluyor. Yürürlükteki hâlinde ayrıntılı inceleme yapılmasına gerek olmaksızın ilk bakışta ihlal şartı yoktu ve sulh ceza hâkimi yine yirmi dört saat içinde duruşmasız karar veriyordu. Şimdi, bu ilk bakışta ihlal şartı başvuruların reddedilmesini kolaylaştıracaktır çünkü ayrıntılı inceleme gereken başvuruları reddetmesi gerektiği yönünde bir düzenleme getirilmektedir. Bu durum hâkime oldukça hızlı bir takdir alanı verse de uygulamada herhangi bir değişiklik olmayacaktır. (5)'inci fıkradaki aşamalı erişim engeli orantılıdır. Önce URL engellenebilecek, ilanın giderilmesinde yeterli olmazsa yayının tümüne yönelik erişim engeli getirilebilecek ancak açıkça gerekçelendirilmek zorundadır. Sulh ceza hâkiminin kararları yerine getirilmez ise uygulanacak yaptırımlar oldukça ağırlaştırılmaktadır. Yürürlükteki hâlinde yaptırım beş yüz üç-bin gün adli para cezası aralığındayken teklifle bin-beş bin gün adli para cezası aralığına yükseltilmektedir. Teklifle yaptırım uygulamayan, Türkiye'den günlük erişimi 10 milyondan fazla olan sosyal ağ sağlayıcısına ise yüzde 50-yüzde 90 arasında bant daraltma yaptırımı da ayrıca getirilmektedir. Bu yaptırım, tüm platformun fiilen hizmet veremez hâle gelmesi sonucunu doğurabilir ve bu orantılılık ilkesine aykırıdır. Teklifle, maddenin belirliliği artmış olsa da uygulamadaki keyfî kararlarının önüne geçebilecek herhangi bir sınırlama getirilmemiştir ve erişim engellemeleri ifade özgürlüğüne müdahale etmeye devam edecektir. Burada mesele bu maddenin değiştirilmesine itiraz etmek de değil, erişimin engellenmesi kararlarının neye göre verileceğinin Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda hukuka uygun hâle getirilmesinin sağlanabilmesidir. Bunun için Anayasa Mahkemesi kararlarında genel olarak belirlenen kanunilik, ölçülülük ve demokratik toplumda gereklilik kriterlerine uygun bir yargı pratiği şarttır. Bu nedenle, biz de 30-31 ve 32'nci maddelerin kanun teklifinden çıkarılmasını talep ediyoruz.