KOMİSYON KONUŞMASI

İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Gecenin ilerleyen bu vaktinde bize göre bu kanun teklifinin en önemli maddelerinden birini, 27'nci maddeyi görüşüyoruz. Bu maddeyle alakalı ilk gün de ifade ettim, 22/10/2024 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından Komisyonumuza havale edilmiş olan bir kanun teklifimiz vardı. Bu kanun teklifimizde özetle, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'unun geçici 10'uncu maddesi uygulama noktasında aynı tarihte aynı suça sürüklenmiş, aynı cezayı almış 2 ayrı kişinin cezasının infazında ayrı ve farklı infaz uygulamalarıyla adaletsizlik oluşturmuştur. Bu durum, Anayasa’nın 2'nci maddesinde belirlenen hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır. Aynı zamanda, yasalar önünde tüm vatandaşlara eşit haklar ve olanaklar tanıyan Anayasa’nın 10'uncu maddesini de ihlal etmiştir. İlgili yasa maddesi Resmî Gazete'de yayımlandıktan sonra kimi infaz hâkimlikleri yasa maddesini hükümlünün lehine yorumlayıp uygularken kimi infaz hâkimlikleri ise hükümlünün aleyhine yorumlamış ve uygulamıştır. Bu bakımdan da ilgili madde hukuki belirlilik ilkesine aykırıdır, farklı ve keyfî uygulamalara imkân vermiştir. Bu farklı uygulamalar hem hükümlüler hem de kamu vicdanı açısından hukuki güvenlik ilkesini de ihlal etmiştir. Hukuk devleti ve eşitlik ilkesi gereği aynı tarihte işlenmiş aynı infaz rejimine muhatap aynı suça aynı cezanın verilmesi ne kadar hak ise uygulanacak indirim ya da iyileştirmenin de aynı olması hukuk ve adalet için gereklidir demiştik. Açık ve kapalı cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayıları, cezaevlerinin kapasitesinin çok çok üzerinde olduğunu, insan haklarına uygun bir şekilde gerçekten hükümlü ve tutukluların cezaevinde ıslah ve rehabilitasyonunun mümkün olmayacağını, bu yoğunluktaki cezaevleri kapasitesiyle bu olanakları engellediğini, rehabilitasyonu engellediğini de ifade etmiştik. Aradan yaklaşık bir buçuk yılı aşkın süre geçti ve bugün itibarıyla sözlerimizin bir nevi haklılığını gösteren bir kanun maddesiyle karşı karşıyayız. Peki, şimdi şunu sormak lazım: Madem bu yasada bu teklifi getirecektiniz, niçin daha önceki süreç içerisindeki itirazlarımıza kulak vermediniz? Bu süreç içerisinde hak kaybına uğrayan, mağduriyet yaşayanların hakkını nasıl teslim edeceksiniz? Ve beklenti içerisine soktuğunuz cezaevlerindeki hükümlülerin ve dışarıdaki yakınlarının ve aynı tarihte aynı suçu işlediğinden kaynaklı olarak cezaevine girmemek için türlü türlü yollara başvuranların sizin üzerinizde bir hakkı, hukuku olmayacak mı? Bu hususu özellikle ifade etmek isterim.

Şimdi, geldik bu maddenin değerlendirilmesine. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un geçici 10'uncu maddesinde yapılan değişiklik on birinci yargı paketinin infaz hukuku bakımından en kritik düzenlemelerinden biridir. Değişiklikle "tarihi itibarıyla" ibaresi "tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle" şeklinde değiştirilmekte, ayrıca hükümlünün ilgili tarihte cezaevinde bulunması şartı kaldırılarak düzenlemenin kapsamı genişletilmektedir. Böylece 31/7/2023 tarihi ve öncesinde işlenen suçlar nedeniyle hükümlü olan kişilerin COVID-19 döneminde getirilen üç yıl erken açık ceza infaz kurumuna ayrılma veya denetimli serbestlikten yararlanma imkânına yeniden erişmesi sağlanmaktadır. Düzenleme Türk Ceza Kanunu'nun 2'nci kitap, dördüncü, beşinci, altıncı ve yedinci bölümlerinde yer alan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar dışında tutulmak suretiyle kapsamı oldukça geniş bir adli suç grubunu içermektedir.

Şu an itibarıyla, iktidar milletvekillerinin vermiş olduğu önergeyle de yeniden bu suç grupları içerisine farklı uygulamaların da sokulmak istendiğini görüyoruz. Bu konuda takdir tabii ki milletimizin vicdanındadır. Ancak burada şunu özellikle ifade etmekte fayda görüyoruz: Kanun koyucu dilediği suç tiplerini bunun içerisine koymaya, dilediklerini istisna dışında tutma hakkına elbette ki sahiptir ama bunu yaparken Anayasa’nın eşitlik ilkesini ve bu ülkenin hukuk devleti olduğu gerçeğini hiçbir şekilde unutmamalı. Bu nedenle bir kez daha şunu ifade etmek isterim ki Terörle Mücadele Kanunu kapsamına alınan suçlar -bakın, bunun altını çok net çizmek istiyorum- failin fiilî örgüt bağının bulunmadığı, yalnızca soyut kriterlerle örgüt üyeliği kurulan dosyalar dâhil tamamen kapsam dışında bırakılmıştır.

Arkadaşlar, bu kanunla getirdiğimiz düzenlemede Anayasa’nın eşitlik ilkesi çerçevesi içerisinde tadadi olarak pek çok suçu saymışız ama burada, bir kez daha ifade ediyorum ki failin fiilî örgüt bağının bulunmadığı, yalnızca soyut kriterlerle örgüt üyeliği kurulan dosyalar dâhil tamamen kapsam dışında bırakılmıştır ki bu asla ve asla vicdanlarda kabul görecek bir düzenleme değildir. Böylece, adil yargılanma hakkının ağır bir şekilde ihlal edildiği, binlerce dosyada kişilerin hem soruşturma ve hem kovuşturma sürecinde hem de infaz aşamasında çifte mağduriyet yaşaması sonucunu doğuran bir eşitsizlik ortaya çıkartmaktadır. Bu, terör suçları bakımından tarihsel olarak bilinen geniş yorum uygulamaları da dikkate alındığında, bu dışlama nesnel ve makul bir ölçütle açıklanabilir olmaktan uzaktır.

Bugün bu saatte, Adalet Komisyonunun bu toplantısını bekleyen, hayatı boyunca eline silah almamış, suç örgütlerinin sağından solundan geçmemiş, suçun manevi unsuru konusunda, hepimizce malum, suçun maddi ve manevi unsurlarını oluşturmayan bir suç tipinden dolayı mahkûm olmuş olan binlerce insan Anayasa’nın eşitlik ilkesi çerçevesinde burada kendi haklarının teslim edilmesini, şu ana kadar yaşadıkları dramları unutarak en azından burada bir nefes almayı arzulamaktadır. Bunu da hassaten biz Adalet Komisyonunun değerli üyelerinden talep ediyoruz ve bu düzenlemenin mutlaka burada, bu kanun metni içerisine dercedilmesini ve bu düzenleme dercedildikten sonra da kanun teklifinin Genel Kurulda yasalaşmasının uygun olacağı kanaatindeyiz. Çünkü burada büyük mağduriyetler yaşandığını ifade ediyoruz. Bu mağduriyetleri ortadan kaldırmanın yol ve yöntemini, gecikmiş de olsa artık Adalet Komisyonunun önüne gelen bu kanun teklifiyle telafi edilebilecek bir durum olarak görüyoruz.

Yine, biz 27'nci maddeyle alakalı, Sayın Başkanım, bir önerge verdik. Bu önergede açıkça şunu ifade ediyoruz: 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un geçici 10'uncu maddesinin altıncı fıkrasında yer alan "tarihi itibarıyla" ibaresi "tarihi ve öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle" ve tarihinde geçici 9'uncu maddenin altıncı fıkrası kapsamında açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlüler" ibaresi, "tarihi öncesinde işlenmiş suçlar nedeniyle açık ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin üç yıl" ibaresi beş yıl şeklinde değiştirilmiş, dördüncü ibaresi, altıncı ve yedinci bölümünde bulunan tanımlar, suçlar, "Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar" ve "örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar" ibaresinin çıkartılmasına ve yedinci ve sekizinci fıkraları "yürürlükten kaldırılmış" şeklinde değiştirilmesini talep ediyoruz diyerek bir önergemiz var. Şimdi, bunu niçin söylüyorum? Ben gayet iyi biliyorum ki bir süreç yönetimi devam ediyor bu ülkede. Önümüzdeki günlerde muhtemel olarak bir infaz yasasıyla ilgili bir çalışma buraya gelecek ve şu an itibarıyla bu önergeyle kapsam içerisine dâhil edilmesini istediğimiz bu suçtan hükümlü olanların mutlak surette yararlanabileceği bir düzenleme ama aylardır konuşuluyor ve millet bir beklenti içerisine girdi. Bu beklentiyi daha fazla talik etmiş olmak toplumsal yaraları derinleştiriyor. Bu toplumsal yaraların derinleşmesine fırsat vermeden, bir sonraki tarihe ertelemeden gelin, bu düzenlemeyi bugün bu Komisyonda gerçekleştirelim ve bütçeden sonra da Genel Kurulda bunu yasalaştırarak taçlandıralım diyorum çünkü çok büyük ve geniş bir kitle bizden bu yönde adım atmamızı bekliyor. Milletin vekilleri olarak pek çok suça burada Covid indiriminden kaynaklı olarak eşitlik imkânından yararlandırıyorsak siyaseten bu işin mağduru olduğunu ifade ettiğimiz ve pek çoğunun işlendiği zamanın eylemine göre suç teşkil etmeyen fiillerinden dolayı mahkûm olduğuna inandığımız bu isimlere de bu kanun çerçevesinde bir imkân verelim, onları sosyal ölüme tekrar terk etmeyelim. Bir an önce bu yasanın yasalaşması konusunda bu teklifimize olumlu cevap verir ve bu önergemizi kabul ederseniz emin olun büyük bir mağduriyetin de sonlandırılacağını ifade etmek istiyorum.

Tekrardan hepinizi saygıyla selamlıyorum.