| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 04 .12.2025 |
İDRİS ŞAHİN (Ankara) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Ben de sizi ve hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, 5237 sayılı Kanun'un 220'nci maddesinde değişiklik yapılması öngörülüyor. Aslına bakarsanız, bizim temel olarak sadece ceza artırılmakla, suçla ve suçluyla mücadele yapma imkânının bulunmadığını hatırlatmak istiyorum. "Örgüt kurma ve yönetme suçunun cezası dört yıldan sekiz yıla, beş yıldan da on yıla kadar artırılmaktadır." hükmü, örgüte üye olma suçunun üst sınırı dört yıldan beş yıla, örgütün faaliyeti çerçevesinde çocuklarının araç olarak kullanılması hâlinde de örgüt yöneticilerine verilecek cezanın yarısından bir katına kadar artırılması kabul ediliyor. Oysa, burada her ne kadar gerekçede düzenlemenin amacı, suç ve suçlulukla daha etkin mücadele ve toplumsal huzurun sağlanması olarak açıklanmışsa da örgütün silahlı olması hâlinde cezanın dörtte 1'inden yarısına kadar artırılmasına ilişkin mevcut hüküm, yeni düzenlemeyle sabit bir biçimde yarısı oranında artırılma dönüştürülmekte, böylece hâkimin takdir yetkisi daraltılarak cezalandırılmada otomatik ağırlaştırma getirilmektedir. Bu durum, ölçülülük ilkesini zedeleyici ve somut olayın özelliğine göre yargısal takdir serbestisini sınırlayıcı niteliktedir. Bir somut örnek vermek istiyorum: Burada, Sayın Bakanımız o zaman Malatya'da il başkanıydı, Malatya milletvekillerimizin talebiyle 28 Şubat sürecinin mağdurları olan İslami Dayanışma Vakfının üyelerini Malatya Cezaevi'nde dinlemeye gitmiştik, fahri memur ve "Zekeriya Şengöz" isminde, onların dosyasını incelediğimizde sadece bir silah, kuru sıkıdan bozma bir silahı evlerinde elde ettik düşüncesiyle onların yapılanmasını silahlı terör örgütüne soktular ve o silahlı terör örgütü üzerinden de çok ağır cezalar verdiklerini gördük ve bu kararlar kesinleşmişti, ne kadar uğraşsanız da onların masumiyetini görseniz de yapılabilecek bir şey kalmadığından bu insanlar silahlı terör örgütü üyeliğinden kaynaklı olarak ve terör örgütünü kuranlar olarak çok ağır müeyyidelerle karşı karşıya kalmıştı. Bazen hâkime güvenmek lazım yani hâkimin burada bir silahlı terör örgütü... Adam elindeki kalaşnikofla, bir örgüt kuranla, yine, sadece elinde bir kuru sıkı veya buna benzer bir tabanca bulundurdu diye bunu silahlı terör örgütüne sokmuş olmakla ikisinin arasında çok büyük farklılıklar olduğunu, bu nedenle burada hâkimin takdir yetkisinin daraltılmasının ve cezalandırmanın otomatik olarak ağırlaştırılmasının ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu düşünüyorum. Bu konuda mutlaka ve mutlaka hâkime güvenmek ve bu ilkeyi kullanırken biraz da takdir yetkisinde onlara bırakmanın uygun olacağı kanaatindeyim.
Bir diğer husus ise, örgüt faaliyeti kapsamında suçların işlenmesi sırasında çocukların araç olarak kullanılması hâlinde getirilen artırım hükmü ise korunan hukuki değerin ağırlığı açısından anlaşılabilir olmakla birlikte, çocukların suç örgütleri tarafından kullanılmasının yalnızca cezayı artırım yoluyla önlenebilecek bir olgu olmadığı açıktır. Çocukların suça sürüklenmesini önleme yükümlülüğü, ceza tehdidinin artırılmasının yanı sıra eğitim, sosyal destek, koruyucu, önleyici hizmetlerin güçlendirilmesiyle yerine getirilebilir. Örgüt yöneticilerine yönelik cezanın ağırlaştırılması gerekli olsa bile düzenlemenin bu sosyal boyutu içermemesi koruma mekanizmasının cezai zeminde tek taraflı kalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle, örgütlü suçlarla mücadelede meşru hedefler taşısa da ceza siyasetinin temel ilkeleri olan bireyselleştirme, ölçülülük ve öngörülebilirlik bakımından daha dengeli biçimde yapılandırmaya ihtiyaç duyulduğu kanaatindeyim. Özellikle ölçülülük ilkesi bakımından hâkimin takdir yetkisinin biraz daha serbest bırakılması, doğrudan 1/2 artırımın net olarak verilmiş olmasının sıkıntılı olduğu kanaatimi paylaşıyorum.