KOMİSYON KONUŞMASI

CUMHUR UZUN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli milletvekili arkadaşlarımız, Sayın Adalet Bakan Yardımcımız, Adalet Bakanlığımızın çok kıymetli bürokratları, değerli hocalarım, Komisyonumuzun değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlayarak akşam mesaimize başlıyorum.

Biz bu akşam nöbetçi Komisyon olarak görev yapıyor hâldeyiz. Yaptığımız iş kanun ve kanun yaparken en dinç, en dikkatli ve en sağlıklı olabildiğimiz zaman dilimi içinde çalışarak yıllar içinde bunun gayet aksaklıklarının önüne geçmemiz lazım.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Öyleyiz, gayet dinciz, sağlıklıyız Allah'a şükür.

CUMHUR UZUN (Muğla) - İnsanın bir doğal yapısı var. O doğal yapı içinde ne kadar kendimize güvenirsek güvenelim, belirli saat dilimi içinde acıkırız, uykumuz gelir, susarız ve bunlar doğal ihtiyaçlarımızdır. Biz, ilerleyen saatlerde, bugün, bu akşam başladığımız çalışmanın ne kadar sağlıksız hâle geldiğini hep beraber ne yazık ki yaşayacağız, göreceğiz, hem de bunu Adalet Komisyonunda yaşıyor olacağız.

NURETTİN ALAN (İstanbul) - Bir de hak verseniz, her şeyi doğru söylüyorsunuz.

CUMHUR UZUN (Muğla) - Adalet Komisyonu insan hakları noktasında en hassas ve mevzuatımızdaki hukuki normlara en sadık olması gereken Komisyonlardan bir tanesidir ve bu Komisyonun uyması gereken en temel normlardan bir tanesi de insan haklarına saygıdır. Bunun içinde insani çalışma koşulları da yer alır. Oysa şu saat itibarıyla başladığımız çalışmanın, milletvekili olarak günlük mesaimizin sabah yedide çalan telefonlarla başladığını düşünürseniz, daha önce yirmi yedi saat çalışmak suretiyle yaptığımız bir yasa çalışmasında -uyuklaya uyuklaya- Genel Kurula da altı ay sonra, belki hâlâ gelmedi mi bilmiyorum yani o denli unuttuğumuz bir çalışma oldu. Bunları ayarlamak çok mümkün, mümkün olan bu şeyleri yapmıyor olmayı anlayabilmiş değilim. O nedenle, verimli bir çalışma için insani çalışma koşullarının bugün değilse bir sonrakinde mutlaka sağlanmasını, bunu sadece şahsım için değil, burada emekçi olarak bulunan arkadaşlarımızın da hak ve hukukları adına dile getirmeyi öncelikle görev biliyorum.

Görüşülmekte olan teklifin 16'ncı maddesinde hakaret suçunu düzenliyoruz ancak biz bunu daha önce düzenledik, düzenledik ve o düzenleme sırasında yine 2 fıkrasını mevcut düzenlemeden yani ön ödeme kapsamı dışında bıraktığımız için, grubumuz tarafından bunun eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacağını gün gibi gördüğümüz için Anayasa Mahkemesine götürdük ve Anayasa Mahkemesine götürdüğümüz bu normla ilgili Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık nedeniyle iptal kararı verdi. O zaman 2 fıkra vardı, şimdi teke düşürdük ve tekrar ayrıkçı, istisnai bir hâl yaratan düzenleme yapıyoruz. Sizce 2'yi iptal eden Anayasa Mahkemesi bunu 1'e düşürdüğümüz zaman "Aferin, Adalet Komisyonuna, aferin, yasama Meclisine, 2'yi 1'e düşürmüşler, eşitlik ilkesine uymuşlar." mı diyecekler? Elbette demeyecekler ha 2, ha 1; sonuç itibarıyla siz bir suç tipi belirliyorsunuz ve o suç tipinin içinde o suça maruz kalanların haklarını koruyorsunuz. O suç tipinde koruduğunuz kişiler, evet, farklı farklı, o farklılık içinde kendi ağırlığına göre bir kısım değerlendirmeler yapabilirsiniz. Bu değerlendirmeleri yaparken bir grup içinde, kanunun kendi sistematiği içinde daha çok korumaya muhtaç olduğunu düşündüğünüze aynı neviden ve fakat daha yüksek cezalar öngörmek suretiyle bir düzenleme yapabilirsiniz ama birisini ön ödeme para cezasıyla düzenlerken diğerini hapis cezasıyla düzenlediğiniz zaman aynı madde içindeki ceza yasalarının suçun ağırlığına göre tayin edilen ceza miktarları arasında niteliksel bir fark oluşturursunuz. Bu da işte kendi içinde eşitlik ilkesini ortadan kaldıracak temel unsurdur. O nedenle, Anayasa’nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesine uygun olmayan bu 16'ncı madde düzenlemesini bugün, bu akşam burada bulunan bütün milletvekillerimize dönemleri içinde ya da nasip olur 2'nci dönemleri olursa 2'nci dönemleri içinde tekrar görüşmenin nasip olacağını bugünden söylüyorum. Her seferinde bir fıkrasını düzeltmek suretiyle bir yasa yapmakla uğraşmak, hele hele akşamın bu saatinde, belki sabahın ilk saatlerine kadar uğraşmak bir milletvekilinin göz göre göre yaptığı bir yanlış olmaz mı? Hele hele bir de bunu Adalet Komisyonu olarak Genel Kurula giderken bizim göndermemiş olmamız doğru olur mu? Ben Adalet Komisyonunun bir üyesi olarak Anayasa Mahkemesinden bizim imzamız, bizim oylarımızla giden bir yasanın dönüyor olmasını hukuksal anlamda kendime hakaret olarak görüyorum. Yapmamamız lazım, göz göre göre bunu yapmamamız lazım, yol yakınken bu uygulamadan dönelim. Şu kanunun içinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle tekrar tekrar görüşmek ya da yeni düzenleme yapmak durumunda kaldığımız 10'a yakın madde var. Eğer biz doğru yapabilmiş olsaydık ve Anayasa Mahkemesi bunların doğru yapıldığını tespit etmiş olsaydı, bugün görüşeceğimiz şeylerin 10 tanesi hiç olmayacaktı. Niye bu mesailerimizi bunların doğru yapılması konusunda vermiyoruz, düzenlemeyi ona göre yapmıyoruz? O nedenle, Anayasa’nın 10'uncu maddesine açık aykırılık içeren bu düzenlemedeki hatadan şimdiden vazgeçilmesini, Anayasa'ya uygun bir, hele hele daha önceki iptal kararı da dikkate alınarak Anayasa'ya uygun doğru bir çalışma yapılmasını bütün Komisyonumuza öneriyorum. Daha sonra yapılacak çalışmaların daha hızlı ilerleyebilmesi için buna da mecbur olduğumuzu düşünüyorum. Teklifin 16'ncı maddesinin Anayasa'ya açık aykırılık içeriyor olması nedeniyle grubumuz tarafından Anayasa Mahkemesine götürülmesinin sağlanacağını ve tekrar iptalinin sağlanacağını buradan belirtmek istiyorum.

Teşekkür ederim.