KOMİSYON KONUŞMASI

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Bunu burada sadece bir yargılama, görev yeri değişikliği gibi algılıyoruz ama şu an bunu takip eden toplum şöyle sanıyor: Biz şu an TCK 158'le ilgili değişiklik yapacağız. "Nasıl bir değişiklik gelecek, neyi değiştireceksiniz? Kusurla mı ilgili, cezayla mı ilgili, toplu faillikle mi ilgili?" diye yazıyorlar, bir karışıklık ve bir sorma hâli var. O nedenle biraz açıklamak gerekir. Burada dolandırıcılık internet ilanı dolandırıcılığı, banka kartı manipülasyonu, şebeke çeteleri üzeri, IBAN mağdurları... Kendi içinde bile kategorize olarak bir mağdur kategorizesi oluşturulmuş. Ben Selman Hocanın aynı zamanda öğrencisi olan birisiyim. Kusurun ve suçun ceza oranına etkisinin ne kadar etkili olduğunu biliyoruz. Biraz önce Sayın Dilan Vekil söyledi.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Aslan, benim öğrencim olmamış mıydınız aynı zamanda?

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Ben mi? Yok, denk gelmedik, 2010-2014 arası...

Şimdi, karmaşık yapıda... Bir, suçun kendisi karmaşık, çoklu faillik meselesi var ve kusur ilkesi... Özellikle, 18 yaşına yeni giren çocuklara banka kartı alıp bazen anne babası, bazen kardeşi, bazen yakınları tarafından yapıldığında bunun aile içinde de bir faciaya dönüştüğü gibi gerçeklik var. Ya da özellikle dijital bankacılık kullanımı üzerinden, mesela benim kendi müvekkillerim vardı, kartını kullandırmıştı, kullandırdığı kişiyi tanımıyor, diyor ki: "Biz icralık olmuşuz. Bizim bir sağlık hastanemiz var, benim hesabıma para gelse icralık olacağım, her gelen hesaptan ben sana yüz lira vereyim, sen de yoksulsun, çalışmışın; bak, Şırnak'tan gelmişsin İstanbul'a, otelde çalışıyorsun; günde 10 işlem, sana bin lira vereyim yüz lira üzerinden." Bu ona makul geliyor, kullandırıyor; bir kere verdiğini zannediyor ama bir bakmış, bir günde yüz tane EFT, havale işlemi yapılmış ama aslında o dolandırıcılığın asıl sebebi, bir sigorta şirketi üzerinden avukat gibi aranması ama yargılamada o aramayı kim yaptı, o sigorta şirketi nerede, o kişi ona nasıl ulaştı; bunların hiçbiri sorgulanmıyor. Para hangi IBAN'a geldi, o kişi o parayı çekti mi çekmedi mi; mesele burada tıkanıyor. İşin hem hukuki olarak arka planı yani suçun oluşumunda asıl aldatıcı olay ortadan kalkıyor. Mesela, bankacılık için arama, avukatlık meselesi için arama, hâkim ve savcı meselesi için arama, diğer meselelerin hepsinde o kısım sosyal olarak da kusur addedilmesinde de suçun gerçekten aldatıcı mesele ya da işte, eğer tehditse o tehdidin kendisiyle ilgili bir görmeme hâli var. Bununla ilgili ben onlarca yargılamaya katıldım, tek müvekkilin onlarca dosyasına katıldım; çoğunda ceza aldı ve mağdurun parasını ödemesine rağmen hem hapis cezası aldı hem de para cezası aldı. Aslında orada dolandırıcılığa konu olan rakamın 2 katı, 3 katı para cezası aldı ve o da hapse de dönüşemiyor; ayrıca bir ekonomik külfet, zaten yoksulluk, işsizlik üzerinden, borç baskısı üzerinden buna girmiş. Üstüne üstelik böyle bir yargılamadaki yaşanan sorun meselesi var ve şu an özellikle teknik bankacılık meselesinde bilirkişilik meselesi tıkanıyor bu dosyalarda. Mesela, yazışmalar gerçekleşiyor "O gün o parayı o mu çekti, başkası mı çekti, kart kimdeydi?" diye yazışma istiyoruz; bankaların kendi sorumluluğu, tutması gereken sürede bile o görüntü o bankamatiklerde bulunmuyor, o kişi bunu ispatlayamıyor. Gerçek anlamda söylüyorum ki bire bir takip ettiğim dosyalar açısından söyleyeyim: Hem yargılama çok uzuyor hem dosya sayısı çok fazla hem de bu işin çete, mafya gibi bundan asıl para kazananlarla ilgili bir yargılama süreci, yaşanan bir sorun var. Bunun çözümü bu mudur? Yani arkadaşlarımız bir kanun teklifi vermiş bu meselenin çözülmesiyle ilgili, burada aslında yargılamadaki uzun yargılama, teknik verilere ulaşma, yasal olarak tutması gereken görüntüleri, verileri kurumların tutmaması, arka plandaki meseleler; zafiyetlerin üstüne zafiyet. Açık hatlarla ilgili maddelerden biri var, onun da bununla dolaylı bir bağlantısı olduğunu ben de düşünüyorum ancak buradaki meseledeki asıl faille ilgili yargılamalarda, mesela, Yargıtay kararlarına da baktım, orada da işin arka planı önemsenmiyor. Banka hesabı kimin, nasıl olmuş; olay bitiriliyor. Özellikle son üç yıldır -yani bunlarla ilgili ne kadar bir veri var, ne kadar çalışma var, bilmiyorum- özellikle üniversite öğrencileri, üniversiteye yeni giren öğrenciler özellikle yazın yani Kürt bölgelerinden, Kürt şehirlerinden özellikle İzmir'e, İstanbul'a, bu yaz tatili bölgelerine gidip çalışmaya çalışan işçilerde bu çok yoğun. Diyor ki: "Gezi turu ayarlayacağız, seni de yazalım, IBAN'ını ver." Veriyor. Bu çok yoğun ve çok fazla. İşin biraz bölgesel ve sınıfsal bir yönü de var yani ekonomik kriz, yoksulluk, sınıfsal bir yönü de var. O nedenle, bu meselede gerçekten niyet, kast kimin, kusur kimin, asıl suçu işleyenler kim, bankaların bu konudaki sorumsuzluğu neden kişilerin hayatına mal olabiliyor; ben bunu doğrudan yaşadığım için ya da... Bilirkişilik meselelerinde bu konuda genel bir yaklaşım mı değiştirilir, başka bir kanun teklifi mi çıkar, bu suçla ilgili yeni bir yargı kararı mı çıkar; bu konunun değişmesi gerektiğini düşünüyorum. Şu an bizi izleyenlere söylemek gerekir ki bu madde öyle bir madde değil, bu konu hâlâ olduğu gibi yerinde duruyor. Hem bizlerin hem de burada bulunan diğer tüm muhatapların da bu sorunla ilgili düşünmesi gerektiğini ve çözüm üretme konusunda sorumluluğu olduğunu düşünüyorum.