| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 03 .12.2025 |
ALİYE COŞAR (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Türkiye Barolar Birliği Başkanımız, değerli bürokratlar; uzun zamandır beklenen on birinci yargı paketinin diğerlerinden farklı olmadığını gördük. Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 17/10/2019 tarihinde Genel Kurulda kabul edildi, arkasından 24/10/2019'da da Resmî Gazete'de yayımlanmıştı. Bu teklif Yargı Reformu Stratejisi Belgesi'nin nihai ürünü olarak yargı paketlerinden ilkiydi. Bugün ise on birinci yargı paketini görüşüyoruz. Kaç Bakan değişti, kaç Komisyon Başkanı değişti, kaç milletvekili değişti ama paketler değişmedi. Her pakette -başta sunumunuzda da duyduk- adil yargılanma, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, tarafsızlığı, savunma hakkının engellenmemesi, coğrafi teminat, kuvvetler ayrılığı, kısaca adalet beklentisine giriyoruz. Sonuç yine toplumun beklentilerini karşılamayan bir yargı paketi. Bu yargı paketi de ağır sorunlara çözüm bulmayacak. Her yargı paketi çıktıkça ülkedeki yargıya güven oranı gittikçe düşmektedir. Anayasa’nın yok sayıldığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ve Anayasa Mahkemesinin kararlarının uygulanmadığı bir süreçte getirilen yargı paketleriyle durumun değişmeyeceği de açıktır. Bunun en bariz örneği de Milletvekilli Can Atalay ve Tayfun Kahraman'dır.
Bu Komisyonda Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarına rağmen aynı düzenlemelerle gelen kanun tekliflerini de gördük ve yine on birinci yargı paketinde de Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen ve Anayasa'ya rağmen yine aynı düzenlemeler gelmektedir. Yargının araçsallaştırılması ve yandaş basının yönlendirmeleriyle en ufak muhalif sesin siyasi savcılar tarafından bastırılmaya çalışıldığı günlerden geçmekteyiz. Siyasi iktidarın politikalarına yönelik eleştiriler bunu görev edinen birtakım savcılar tarafından türlü kanun maddeleri eğilip bükülerek suç kategorisine sokulmaktadır. Vatandaşın, siyasetçinin, gazetecinin fikir beyan etmesi siyasallaşan yargının soruşturma ve davalarıyla sonuçlanmaktadır, muhalefet bu şekilde sindirilmeye çalışılmaktadır. Adil yargılanma hakkı, masumiyet karinesi yok sayılıyor. Hak ve özgürlükler bakımından gittikçe geriye gidildiği bir gerçektir. Benden önceki milletvekili arkadaşlarımız da bunları rakamsal olarak sizlere belirtti.
Adalet sisteminde bu kadar ağır sorunlar varken bu yargı paketi de çözüm getirmiyor. Yargının bağımsızlığının sağlanmadığı, yargı eliyle siyaseti dizayn eden anlayıştan uzaklaşılmadığı sürece onlarca yargı paketi çıkarsanız da adalet sağlanmayacaktır, Adalet Bakanının "Türkiye bir hukuk devletidir." sözü de bir laftan ibaret olacaktır. Yargıya güven, tarihin en düşük seviyesindedir. Adaleti sağlamak isteyen, yasalara uyan, mesleğin onurunu koruyan, vicdanıyla karar veren hâkim ve savcıların coğrafi teminatı olmadığını da gördük. Hâkimler ve Savcılar Kurulunun sürgün kararnameleri bir gecede sizi ve ailenizi kilometrelerce uzağa gönderebilmektedir; Taşkın Başkanımız burada en güzel örneklerini de sizlere verdi. Yargı eliyle siyaseti dizayn eden anlayıştan uyuşturucu, yasa dışı bahis, haraç, yağma, gasp, silahla yaralama ve cinayetlere karışan organize suç örgütü üyelerinin elini kolunu sallayarak dolaştığını, yurt dışına kaçıp organizasyonlarını yürüttüğünü gören vatandaşların yargıya güveninden bahsedemezsiniz. İşte, tam burada, hukuk alanında yapılması gereken onlarca kanun düzenlemesi varken bizler içinde 12 farklı kanununu ilgilendiren 38 maddelik bu teklifi görüşüyoruz. 11'inci yargı paketinde neler mi var? İcra İflas Kanunu'ndan tutun, Avukatlık Kanunu, Kamu İhale Kanunu, devam ediyor. Tabii ki başka komisyonların da görev alanına giren esnaflarla ilgili düzenlemeler yer alıyor. Yine, aynı şekilde, Dijital Mecralar Komisyonunun görevine giren düzenlemeler yapılmaktadır. 11'inci yargı paketi torba bir kanundur. Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu bu teklifte neden yer alıyor? 687 sayılı KHK'de de hatırlarsanız kar lastiği zorunluluğu getirilmişti. AKP'nin kanun yapım tekniğine göre bir fark yok. Bu teklif maddesi Adalet Komisyonunda mı görüşülmeli, görüşülse bile yargı paketinin içinde mi olmalıdır? Kasten öldürme, yaralama, cinsel saldırı, kadına ve çocuğa yönelik şiddet faillerine, uyuşturucu ticareti yapanlar, deprem sanıkları dâhil bu infaz kanunu düzenlemesinden ayrı tutulmalıdır. Bu toplum vicdanını yaralayan bir düzenlemedir, cezasızlık olgusunu da güçlendirir. Her gün kadına şiddet artmaktadır, böyle bir dönemde şiddeti cesaretlendiren bir düzenlemedir. "Kadına şiddete sıfır tolerans." diyorsunuz, şiddeti cesaretlendiren bu düzenlemelerle de karşımıza çıkıyorsunuz. Daha önce 9'uncu yargı paketiyle gelen düzenleme Anayasa Mahkemesine başvurularak eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu gerekçesiyle iptal edilmiştir. Şimdi de teklifin 16'ncı maddesiyle kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçu hariç, hakaret suçlarının tamamı ön ödeme kapsamında olacak şekilde düzenleniyor. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu nedeniyle bu hariç tutuluyor. Kamu görevlisine hakaret suçu da bu kapsama alınmalıdır, yine, sizin çifte standartlı düzenlemelerinizden bir tanesi de budur.
Teklifin 22'nci maddesiyle makul şüphe varsa nitelikli hırsızlık, nitelikli dolandırıcılık, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, bilişim sistemleri üzerinde işlenirse banka hesabı askıya alınacak, hâkim ya da savcı hesaba el koyabilecek. Neye göre makul şüphe kriteri, yasal sınırı nedir? Somut delil aranmalıdır. Bankaya askıya alma yetkisi verilmiş; hâkime, savcıya verilecek yetki.
Teklifin 6'ncı maddesi sorunludur. Avukatların disiplin cezalarını gerektirecek eylem ve fiiller açık ve net yazılmalıdır. Burada muğlak ifadeler kullanılmıştır, belirsiz bu düzenleme keyfî uygulamalara da açıktır. Ayrıca, mülkiyet hakkını -bir önceki, 22'nci maddede de bahsettiğim gibi- ihlal eden bir uygulama var. Hizmet sağlayıcıya sorumsuzluk zırhı sağlanmaktadır, oluşan mağduriyetlerde de bu durum kişinin aleyhine bir durum oluşturacaktır.
Teklifin 28'inci ve 29'uncu maddelerinin usul açısından bu torbada yeri olmamalı, bu maddelerin yargı paketinde ne işi var? Yıl sonuna yetişsin diye bu düzenlemenin getirildiğini de düşünüyoruz. Kendi uzmanlığındaki komisyonlara da gönderilmesi daha uygun olacaktır.
Genel sağlık sigortası düzenlemesiyle görüşülen Vergi Kanunu'nda neden konulmadı? Sosyal Güvenlik Kurumunun eski alacaklarıyla ilgili düzenleme teklifi de Plan ve Bütçe Komisyonuna gitmektedir.
Teklifin 30, 31 ve 32'nci maddelerine bakacak olursak 30'uncu madde onuncu yargı paketinde de vardı ve geri çekilmişti. Madde açıkça Anayasa'ya aykırıdır, teklif metninden de çıkarılması zorunludur. Türkiye'de temsilcilik açmayan sosyal medya şirketleri hâlâ mevcut. Bunların temsilcilik açması durumunda daha hızlı bir çözüm yolu bulunur.
Kısaca, kanun teklifinde birçok maddede muğlak, belirsiz ifadeler vardır. Şimdiye kadar getirdiğiniz yargı paketleri gibi bu yargı paketinde de Anayasa'ya aykırılıklar bulunmaktadır. Son paketlerdeki maddeler için Anayasa Mahkemesi kararları dâhil gösteriyor ki yargı paketleri toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için değil algı yaratmak için yeni bir şey yapmış gibi karşımıza getirilmektedir. Gerçekten yargı reformu isteniyorsa tam bir uzlaşma içinde, çok sayıda değil, tek bir paketle bunu başarabiliriz. Tek işimiz bu olur. Günler, haftalar sürer ama içinde hukukçuların, akademisyenlerin, baroların, hâkim ve savcıların, avukatların, bürokratların olduğu, eşit temsil edildiği bir komisyonda bunu da başarabiliriz. Belki o gün Adalet Bakanı "Türkiye bir hukuk devletidir." dediğinde inandırıcı olur.
Teşekkür ediyorum.