NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Bakan, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, muhterem hazırun; tabii burası siyasi tartışma yerinden çok teknik çalışma olduğundan kurumla ilgili bazı hususları arz etmek istiyorum: Öncelikle, Maliye Bakanlığının personel sayısıyla ilgili ciddi bir sorun var. Taşra ve merkez ayırımı hususunda da çok şikâyet geliyor. İşletmelerle ilgili KDV iadelerinin gecikmesi, yine teftiş esnasında krizde olduğumuz unutularak normal bir zamanmış gibi vatandaşa yükleniyor. İşletmelerle ilgili, kasada para tutan bir işletme takdir edileceği yerde faiz işletilerek cezalandırılıyor. Keza, deprem bölgesinde SGK mücbir sebep dolayısıyla ertelendi, bugün itibarıyla buna geriye dönük ceza yazılıyor.

Bunun dışında reel sektörle ilgili de şunu arz etmek isterim Sayın Bakan: Kur baskıyla yapıldığı için ihracatçı büyük mağduriyet içerisinde, geri dönüşüm desteği yüzde 3 rakamı çok az. Dün Sayın Bakana da ifade ettik, yüzde 8, yüzde 10'a çıkarılması lazım -kur hiç olmazsa oynanmıyorsa- ki zaten bundan da ihracatçının yalnızca yüzde 18'i yararlanabiliyor.

Bunun dışında arz etmek istediğim başka bir husus şu: Bir başarı hikâyesi ortaya konuyor ama gerçekler ortada. Maliye Bakanlığı topladığı kadar vermekle yükümlü bir kurum. Bugün milyonlarca memur yoksulluk sınırının altında maaş alıyor. Milyonlarca emekli ve asgari ücretli açlık sınırının altında maaş alıyor. Bugün bütçenin yüzde 20'si faize ödeniyor. Faize ödenen parayla borcumuzdan tek bir kuruş eksilmiyor.

Bunun dışında ne yazık ki "kayıt dışıyla mücadele" dendiğinde direkt reel sektörle mücadele akla geliyor. Oysa bugün eğlence sektörüyle, kumar yerleri olanlarla, futbolla, magazin dünyasıyla, bahis, faiz ve rant geliri olanlar öncelikli olarak hedef alınmalı. Bugün reel sektör eğer istihdam sağlıyorsa bir kahraman gözüyle görülmeli, bunlara destek çıkılmalı. Ne yazık ki bugün mücadele sadece üretenle, sadece esnafla, sadece dar geliriyle yürütülüyor. Eğer gerçekten kayıt dışıyla mücadele edilecekse İSO 500'deki ilk 100 firmayla bütün 80 milyonun tamamından alacağınızdan fazlasını alabilirsiniz.

Bugün ne yazık ki ülkemizde herkes borçlu, uçan kuşa borçlu pozisyondayız. Bu açıdan da özellikle de nakdî sermaye artırımıyla ilgili...

Tabii, sizlere de değişik platformlardan ulaştırılan pek çok sorun var. Yatırım teşvikiyle ilgili geri kalmış bölgelerin öncelenmesi gerekir. Son dönemde bütçe sıkılırken, bütçe oluşturacağız diye bir şekilde üretimin durmasına yönelik icraatlar yapılmış oldu. Özellikle Hatay'la ilgili şunu arz etmek isterim: Hatay on beş yıldır, önce Suriye iç savaşının ceremesini çekti, sonrasında deprem yükünü çekti. Türkiye'nin üç büyük sınır kapısından birisi olan Cilvegözü hemen hemen atıl vaziyette. Hatay'ın ihracatçısı, Hatay'ın esnafı, Hatay'ın üreticisi, Hatay'daki hemen herkes büyük bir mağduriyet yaşıyor. Bu noktada deprem bölgesine yönelik özel bir desteğinizi ısrarla talep ettiğimizi belirtmek isteriz.

Evet, bir büyüme söz konusu ama hormonlu bir büyüme ortada. Bugün ülkede gelir dağılımı adaletsizliğinin tarihin en yüksek döneminde olduğunu da net bir şekilde görüyoruz. Bugün itibarıyla, faiz gelirinin rekor seviyede olduğu, sadece faizcilerin para kazandığı bir dönem olduğu ortada, bu açıdan da esnafla ilgili işlemlerin biraz daha gevşetilmesi, bunun dışında da kayıt dışıyla mücadele ederken SGK primlerine yönelik bir düzenleme yapılması gerekir çünkü sigortalı eleman çalıştıran âdeta cezalandırılıyor. Bugün dünyanın birçok yerinden kaçak işçi getirerek işletmelerde, konteynerlerde gayriinsani şartlarda barındırılıyor; esas yapılacak mücadele bu olmalı. Bunun dışında son dönemdeki yasalar -dün Sayın Bolat'a da ifade ettim- TMSF şüphe üzerine herhangi bir şirkete el koyacak, kayyum yasasıyla da kayyum görevde bulunduğu süre içerisinde yaptığı hiçbir icraattan yargılanmayacak, sorgulanmayacak. Sayıştay hükümsüz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)