| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 06 .11.2025 |
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz, Sayın Bakanımız, çok değerli bürokratlar ve basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, 2020 yılında yaşadığımız Covid sürecinden sonra hem emtia fiyatlarındaki artışlar olsun hem de tüm dünyadaki enflasyonun artması bizi de etkiledi ve ayrıyeten de 2023 yılında yaşadığımız depremin de ekonomimize çok olumsuz etkisi oldu, şimdi dünya ticaret hacmi önemli derecede küçüldü. Tabii, bu olumsuzluklardan biz etkilendik ve neticede enflasyonumuz yüzde 74'lere kadar çıktı ve brüt rezervlerimiz 98,5 milyar dolara düştü, net rezervlerimiz eksi 60 milyar dolarları gördü ve dolayısıyla da TL cinsi mevduat da yüzde 36,3'leri gördü. Gerçekten de biraz sıkıntılı süreçler yaşadık ama 2023 yılından beri aldığımız son tedbirler neticesinde bu kamu maliyesinde önemli düzelmeler oldu.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Nebati'ye laf söyletmem sana, Nebati'ye laf söyletmem (!)
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - İşte rezervlerimiz 185,5 milyar dolara çıktı, net rezervimiz 52 milyar dolara çıktı, özellikle TL mevduatımızın oranı yüzde 59,5'lara çıktı ve dolayısıyla da cari açığımız da tabii ki depremin etkisini çıkardığımız zaman, gayrisafi millî hasılaya oranına baktığınız zaman tabii ki yüzde 3'lerin altına indi. Tabii, bunlar önemli.
Diğer taraftan tabii ki muhalefetteki milletvekillerimiz işte "Türkiye'yi borçlandırdınız." diyorlar ama devletlerin tabii ki borçluluk oranı gelirlerine göre hesaplanır. Gelirlerine göre hesapladığımız zaman AB tanımlı kamu borcu 2002'de yüzde 74'müş.
CAVİT ARI (Antalya) - Ya, 2002'den bu tarafa yirmi dört sene geçti İsmail Bey, yirmi dört sene önceyi hâlâ örnek vermeye çalışıyorsun. Geçen seneyi örnek ver, bir önceki seneyi örnek ver.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Bu oran bugün aşağı yukarı yüzde 24'lere düşmüş.
Aile fertlerinin, ailelerin borçluluk oranlarından bahsediyorsanız Avrupa'ya göre çok düşük, yüzde 10'ların altında. Toplam kamu borcuna bakıyorsunuz arkadaşlar, gayrisafi millî hasılaya göre yüzde 89. Peki, gelişmekte olan ülkelerdeki bu toplam borç oranı ne? Yüzde 242. Dünyada yüzde 324. Aslında kamu maliyesinde bizim problemimiz yok. "Bizim problemimiz nerede?" derseniz daha çok vergi toplamakta problemimiz var.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Vatandaşa laf söylüyorsun.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Şimdi, daha önceki dönemlerde AK PARTİ iktidarından önce bütçenin yaklaşık yüzde 50'sini vergiler oluşturuyordu, bu oran bizim dönemimizde yüzde 90'lara çıktı. Tabii ki bu yeterli mi? Yetmez. Bizim vergilerimizin üçte 1'i direkt vergiler, üçte 2'si de indirekt vergiler. Sayın Bakanımız da bunu ifade etti, "Direkt vergilerin oranını arttıracağız." dedi. Siz tabii "Daha çok fakir fukaradan alıyorsunuz vergiyi." diyorsunuz. Oysa biz yaptığımız düzenlemelerle daha çok... Mesela, yaptığımız vergilerle kurumlar vergisini kimden alıyoruz biz? Kurumlardan alıyoruz. Yüzde 5 puan artırmışız, yine yap-işlet-devret kamu iş birliğiyle yapılanlardaki vergi oranını yüzde 10 artırmışız, banka ve diğer finansal kuruluşlardaki faaliyet harçlarını yüzde 50 artırmışız. İlk defa olarak çok uluslu şirketlere -eskiden bunlar giderlerinin tamamını gösterip hiç vergi vermeyebiliyorlardı- en azından demişiz ki "Yüzde 15 oranında vergi vereceksin minimum." yine yurt içi şirketlere "Asgari yüzde 10 vergi vereceksiniz." demişiz. Diğer taraftan kâr paylarındaki gelir vergisi stopajını yüzde 15'e yükseltmişiz. Yine bankalarda, işte fonlarda ve altı aya kadar mevduatlarda -maalesef bugün mevduatlarımızın aşağı yukarı yüzde 90'ı altı aya kadar olan mevduatlar- yüzde 17,5 vergi getirmişiz. Yani bunlara baktığımız zaman biz yine daha çok kamu kurumlarından vergi almaktayız ve diğer taraftan tabii ki Sayın Bakanım, benim arzu ettiğim şudur: Türkiye'de bir vergi reformuna ihtiyaç vardır. Biz tüm kesimlerin kendi kazancı oranında bir vergi vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de tabii ki tüm harcamaların kayıt altına alınması lazım. Özellikle bankamatik veya banka kartıyla yapılan harcamaları teşvik etmemiz lazım, onlara hatta eskiden olduğu gibi KDV iadesi gibi şey vermemiz lazım. Diyelim ki bir ailenin kazancının 400 bin lira gibi bir kısmını vergiden muaf tutmamız lazım. Şimdi basit usulde tabii ki esnafımızın zor durumda olanı da var, ayda 20 bin lira, 10 bin lira, 30 bin lira kazananı da var ama gerçekten de yasalardan kaçarak bugün 400 bin lira, 500 bin lira kazanıp da vergi vermeyen de var ve dolayısıyla da herkesi vergi verir hâle getirmemiz lazım, vergi dilimlerini de mutlaka düşürmemiz lazım. Tabii, biz AK PARTİ iktidarlarında tabanı yüzde 20'den 15'e düşürdük, tavanı yüzde 45'ten ilk önce 35'e düşürdük, sonra 40'a çıkardık ama vergi dilimleri Avrupa ülkelerine göre düşük. Ben şuna inanıyorum ki vergi dilimini ne kadar çok düşürürsek, kayıt dışılığı ne kadar azaltırsak vergi verme oranını da o kadar yükseltiriz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yap, elini tutan mı var?
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tabii, diğer taraftan, bizi tenkit ettikleri bir nokta da şu var: İşte, "Siz vergi harcamaları yapıyorsunuz, vergi harcamaları yapıyorsunuz." diye iddiada bulunuyorlar sanki biz diyelim ki tüm zenginlerin vergilerini siliyormuşuz gibi. Sayın Bakanımız da bunu ifade etti. Herhangi bir kesinleşmiş vergi silinemez ve kanuni bir düzenleme gerektirir. Ancak bunun diyelim ki faizleriyle ilgili, kişiler o kurum ile vergi dairesinin elemanları bir anlaşmaya varabilir, silinme diye bir şey olamaz.
Diğer taraftan, tabii ki biz kimin vergisini almıyoruz arkadaşlar? Asgari ücret kadar tüm ücretlerden vergi almıyoruz. Mesela, bu vergi harcamalarımızın çok önemli bir kısmını oluşturuyor. Bunu yapmayalım mı arkadaşlar? Hep beraber bunu yapmadık mı? Hep beraber yaptık.
CAVİT ARI (Antalya) - Onu bizim zorlamamızla kabul ettiniz.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ondan sonra diyorsunuz ki: "Vergi harcamaları yapıyorsunuz."
CAVİT ARI (Antalya) - Cumhuriyet Halk Partisi ısrarla takip ettiği için bu kanun geçti.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Diğer taraftan, basit usuldeki esnaftan vergi almayalım dedik. Bunu kaldıralım mı, bunu mu istiyorsunuz?
Diğer taraftan, imalat sektöründe, diyelim ki işte, işçi payına yüzde 5 prim veriyoruz arkadaşlar. Bunu kaldıralım da imalat yapılmasın mı istiyorsunuz?
Diğer taraftan, burada, Sayın Erhan Usta şunu söyledi: "Daha önceki dönemlerde enflasyon çok hızlı düştü, sizin döneminizde düşmüyor." Doğru, enflasyonda belli bir direnç oluyor, 64 olmuş, ondan sonra 44 olmuş, 39 olmuş, 33 olmuş. Biz bunun tabii ki daha aşağı olmasını bekliyorduk. Gelecek yıl da 16, ondan sonra 9'a indireceğiz.
Bakın, 94 krizinde enflasyon yüzde 125 olmuş, arkasından yüzde 100 faiz vermelerine rağmen -daha fazla faiz verdiler, tam hatırlamıyorum- 95'te yüzde 76, 96'da 79,8; 97'de 99, 98'de 69, 99'da 68 arkadaşlar. Enflasyon tabii ki öyle tak diye düşmez ama diyorlar ki: "2001 krizinde bu böyle olmadı." 2001 krizinde, tabii ki o dönemde program uygulandıktan sonra hükûmet değişti, hükûmete olan güven çok fazlaydı ve dolayısıyla da enflasyonun düşmesindeki en büyük etkenlerden bir tanesi de psikolojik etkenlerdi ve dolayısıyla da vatandaş bunun düşeceğine inanırsa enflasyonu çok daha çabuk düşürebilir. Burada bizim enflasyonun düşmemesindeki... Özellikle de hizmet enflasyonunda bir direnç görüyoruz.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Adalet sistemi, adalet.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tabii ki burada sıkı bir kontrol lazım. Enflasyonist ortamlarda fırsatçılık artıyor ve dolayısıyla da insanlar keyfekeder fiyatlarda artış yapabiliyor ve biz bunu diyelim ki sıkı bir denetim altına alabilirsek vatandaş da buna inanırsa, vatandaş da kontrol ederse enflasyonun çok daha çabuk düşeceğine ben inanıyorum.
Tabii, burada, biz yatırımlarda, özellikle kamu harcamalarında önemli bir kısıntıya giderken -Sayın Bakanımız da ifade etti- bu evi olmayanlara, ev yapmakla ilgili onlara yine aynı şekilde bir destek veriyoruz. Enflasyonun diyelim ki hızlı düşmeyişinin birtakım nedenleri de şudur: Eğer siz enflasyonu isterseniz çok kısa sürede düşürebilirsiniz ama bunun hasarı çok fazla olabilir. Bizim temel amacımız, hasarın daha az olduğu ve mümkünse hiç olmadığı bir şekilde, tedricî bir şekilde enflasyonu düşürmek.
Yine, diyelim ki doğum yardımıyla ailelere 3'üncü çocuklara ayda 5 bin lira altmış ay verilmesiyle ilgili... Bunu nüfusumuzun geleceği açısından, ülkemizin geleceği açısından önemli görüyoruz ve bunlara kaynak aktarıyoruz.
Yine, diyelim ki depremin yaralarını sarmakla, aynı zamanda depreme dayanıksız yerlerin geri dönüşümüyle ilgili önemli kaynaklar aktarıyoruz. Bu süreçten baktığımızda bizim kamu maliyesi açısından bir sıkıntımız yoktur, biraz zamana ihtiyacımız vardır. Bu ilerleyen zaman içinde enflasyonu da düşüreceğiz ve gelirlerimizi artıracağız. İnşallah, Türkiye'yi daha iyi bir refah düzeyine ulaştıracağız diyorum.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.