KOMİSYON KONUŞMASI

NECMETTİN ERKAN (Kırşehir) - Güzel şeyler konuşacağım.

Sayın Komisyon Başkanım, Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, Bakanlığımızın kıymetli temsilcileri; sizleri saygılarımla selamlıyorum.

Bu ülkenin geleceğe güvenle bakabilmesi ekonomi politikalarını sağlam bir temele dayandırması amacıyla mümkündür. Hazine ve Maliye Bakanlığımız bu temelin mimarıdır; ekonomi planlamalarından kamu finansmanına, tasarruftan yatırımlara kadar her alanda stratejik bir pusula görevi yapmaktadır. Bugün Türkiye küresel ekonomik dalgalanmalar karşısında dirençli bir duruş sergileyebiliyorsa bu mali disipline, güçlü hazine yönetimine ve kararlı politikalara dayanan bir iradenin eseridir. Bildiğiniz üzere, tüm dünya özellikle son on yıl içerisinde büyük zorluklarla sınanmış, bundan dolayı küresel ekonomi ve ticarette istikrarsızlıklar yaşanmıştır ancak ülkemiz böylesi çalkantılı bir ortamda bile istihdam, üretim ve büyüme politikalarını emin adımlarla sürdürmektedir. Bakınız, Covid-19 salgını sürecinde tüm dünyanın kepenkleri indirdiği dönemde Türkiye çalışmaya, üretmeye devam etmiş ve 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüme performansını sürdürmüştür. 2025 yılı ilk çeyreğinde yüzde 2,3 olarak gerçekleşen büyüme hızımız yılın ikinci çeyreğinde ise katlanarak yüzde 4,8 oranına yükseltildi, böylece ekonomimiz son yirmi çeyrektir üst üste büyümeye devam etti. Bu başarıya en önemli katkıyı ihracat rakamlarının sağladığını söyleyebiliriz. Nitekim 2024 yılında ihracatımız bir önceki yıla oranla yüzde 2,4 artarak 261,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu yılın ocak-ekim döneminde ise bir önceki yılın ilk dokuz ayına oranla yüzde 3,9 artarak 269,7 milyar dolar seviyesini gördü. Ancak küresel piyasalarda tehlike çanları çalmaya devam ediyor. Jeopolitik risklerin son haftalarda tırmanması, ticaretteki rekabetin sertleşmesi ve finansal piyasalarda yaşanan oynaklıklar küresel ekonomide kırgınlığa sebep oluyor. Her ne kadar ABD ve Çin arasındaki anlaşma küresel riskleri bir ölçüde sınırlasa da ne zaman sona ereceği öngörülemeyen belirsizlik süreci dünya ekonomisini tehdit etmeye devam ediyor. Bu sebepten dolayı tüm ekonomiler denge arayışına girdi. Tüm çabalara rağmen arzu edilen dengenin bugüne dek sağlanamamasındaki iki büyük yapısal sorun göze çarpıyor. Bunlardan ilki yüksek seyreden borçluluk oranı, ikincisi ise giderek yaşlanan dünya nüfusudur fakat bu tehditler ülkemize kısa vadede de olsa birtakım fırsatlar sunuyor. Bize hitap eden fırsatların ilki düşük borçlanma oranı, ikincisi ise genç ve dinamik nüfus yapımızdır. Yakın tarihimizde birçok ekonomik krizi tecrübe eden Türkiye, temel sebebin yüksek borçlanma oranı olduğunu iyi bilir. İnanıyorum ki hayatımıza geçireceğimiz reformlarla birlikte 2026 yılından itibaren iyileşme daha belirgin hâle gelecek ve Türk ekonomisi küresel ölçekte pozitif bir görünüm sergileyecektir.

Komisyonumuzun değerli üyeleri, son yıllarda yüksek sesle seslendirilen bir kavram var; dijital feodalizm. Bu kavram, modern dijital teknolojilerin birkaç büyük teknoloji şirketinin kontrolünde olmasını ifade ediyor. Bu şirketler sosyal medya platformları aracılığıyla kişisel veriler ve algoritmalar üzerinden yıkıcı nitelikte siyasal, kültürel ve ekonomik iktidar alanları oluşturuyor. Veri temelli bu yeni iktidar alanları yapay zekânın da etkisiyle hem önemli fırsatları hem de ciddi tehditleri içinde barındırıyor. Kurumlarımızın dijital dönüşümünü sağlar ve bunu da yeni teknolojilerle gerçekleştirebilirsek tehditleri fırsata çevirebiliriz. Hazine ve Maliye Bakanlığımız bu dönüşümü sağlayan kurumlarımızın başında geliyor. Bakanlığımız yapay zekâ destekli uygulamalarını pek çok alanda kullanmakta; bu sayede şeffaflığı, hesap verilebilirliği ve mali disiplini daha da güçlendirmektedir.

Sayın Komisyon üyeleri, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarıyla daha da kronik hâle gelen korumacılık sadece ekonomik bir eğilim değildir. Bu, aynı zamanda, küresel sistemdeki aksaklıkların ve hegemonyanın mücadelesinin bir yansımasıdır. Bu hakikatin farkında olan Türkiye, hizmet sektörü başta olmak üzere güçlü olduğu alanlardaki kapasitesini giderek artırmaktadır. Özellikle sağlık turizminde Türkiye'nin son yıllardaki katettiği mesafe son derece önemlidir. Bildiğiniz üzere, gelişmiş ülkelerde yaşlanan nüfusla birlikte giderek artan kamu sağlık harcamaları bu ülkeler için birtakım finansman sorunlarına sebep oluyor. Bu ülkeler sağlık turizmini kamu sağlık harcamalarının dönüştürülmesi, özel sağlık sigortalarından uzun bekleme sürelerinin indirilmesi ve sigorta kapsamı dışındaki tedaviler için tek çıkış noktası olarak görüyor. Bu nedenle Türkiye'nin güçlü sağlık altyapısı, profesyonel kadroları ve gelişmiş turizm imkânlarıyla "gümüş ekonomi" olarak nitelendirilen yaşlı bakım hizmetleri başta olmak üzere sağlık turizmindeki payını artırması gerekiyor. Özetle, güçlü olduğumuz turizm, inşaat, eğitim ve kültürel endüstriler gibi alanlarda kaydedilen ekonomik büyüme Türkiye'nin cari açığının dengelenmesi için oldukça önemlidir.

Değerli milletvekilleri, ihracatta yüksek ve orta teknoloji ürünlerimizin payı günden güne artıyor. Yeşil dönüşümde önemli bir aktör olma yolunda önemli adımlar atıyoruz. Doğrudan yatırımlar açısından birçok kez daha bölgesel merkez hâline gelmiş durumdayız. Türkiye, başta fiyat istikrarı olmak üzere, enflasyonun indirilmesi, mali disiplinin sağlanması ve cari açığın azaltılması konularında önemli mesafeler kaydetti. İnşallah, önümüzdeki yıllarda ekonomik göstergelerdeki iyileşme toplumun tüm kesimleri tarafından çok daha hissedilebilir nitelikte olacak. Büyük ve güçlü Türkiye yolunda emin adımlarla ilerleyeceğiz. 21'inci asrı Türkiye Yüzyılı yapacağız, buna bütün kalbimle inanıyorum. Zira yirmi üç yıllık iktidarımız süresince Türkiye'nin sorunlarını, sıkıntılarını, krizlerini küçülerek değil büyüyerek aşabileceğimize inandık. Ekonomiden savunmaya, dış politikadan ticarete uzanan geniş bir alanda bu büyümeyi sağlayacak politikalar uyguladık. Kısa vadeli hesaplar peşinde asla değiliz. Geçmişte yalnız kendi iktidar dönemini hesaplayan, sadece seçim kazanmaya odaklanan hükûmetler geçici iyileşmelerle belki bir süre halkın gözünü boyadılar ama ardından bu millete çok ağır fatura ödettiler. Biz ayaklarımızı yere sağlam basıyor, adımlarımızı sağlam atıyoruz.

Sözlerimi tamamlarken Türkiye'nin güçlü ekonomisiyle daha adil, daha müreffeh bir geleceğe yürüyeceğine olan inancımı yineliyor; Sayın Bakanımız Mehmet Şimşek başta olmak üzere ülkemizin mali istikrarı için gece gündüz emek veren Bakanlık çalışanlarına, yöneticilerine teşekkür ediyorum.

Hazine ve Maliye Bakanlığımızın 2026 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.