| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/280) ve 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/279) ile Sayıştay tezkereleri |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 05 .11.2025 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Bakan, esnaf rafta sattığı ürünün yenisini alıp koymaya zorlanıyor, borç döndürmede sıkıntı var. AVM'lerin baskısıyla esnafların çoğu işi bıraktı. Perakende yasasının kapsamlı olarak düzenlenmemesi esnafı iyice perişan etti. Esnaf, çiftçi 9000 prim gününü 7200 güne düşürme sözü yerine getirilmediği için bizlere de sizlere iletmek için tepkilerini iletiyor. Esnaf prim ödemede zorlanıyor, krediyi geri döndürmede zorlanıyor, esnafların sorunları arttı. Bu arada, marketlere doğrudan gidip sözleşmeli üretim yapma yetkisi verildi. Gidiyorlar çiftçilerimize üretim yaptırıyorlar, sonra halden çıkan üründen daha pahalı fiyatla bu ürünleri marketlerde satıyorlar. Aracılık sistemini kaldırdık derken marketler aracının payının da fazlasını almaya başladı. Bu konularda bir düzenlemeye ihtiyaç var, bunu değerlendirmenize sunuyorum.
Sayın Bakan, lokanta ve kafe esnafı "Biz yüzde 1 KDV'yle aldığımız ürünlerde sonra yüzde 10 KDV ödeyerek değerlendirme kapsamı içindeyiz." diyor, bunun da düzeltilmesini bekliyorlar. Ayrıca, kiraların çok yüksek olduğunu belirtiyorlar. Bu arada, Tarım Kredi Kooperatifleri birdenbire logolarını değiştirdi, tabelasını değiştirdi, reyonunu değiştirdi. Niye ihtiyaç duydu da boş yere binlerce lira parayı harcadı? Güya 3 harfli marketlere rakip olacaktı, şimdi onlardan daha pahalı satıyor. Bu konuda ne kadar para harcandı? Niye ihtiyaç duyuldu? Bu konuda da bir açıklamanız olursa memnun olurum.
Dahilde işleme rejimi kapsamında ülkemize ürün geliyor. Bu gelen ürünlerden 2024-2025 yıllarında hangi gıda ürünleri geldi? Bunlar işlendikten sonra yurt dışına ne olarak gönderildi? Örneğin, buğday un ve makarna oluyor, sonra kalkıp "Bakın, biz yurt dışından ürün getirdik, bunu işledik, yurt dışına sattık, dünya 1'incisiyiz, Avrupa 1'incisiyiz." filan deniliyor. İyi de diğer ülkeler onları satarken bizim fiyatımızın 3 katına satıyor, biz en ucuz unu, makarnayı verdiğimizden 1'inciliği biz alıyoruz. Niye katma değerli ürüne dönüştürdüğümüzde daha uygun fiyatta ve daha çok gelir sağlayacak marka ürünleri yaratma yolunda çalışmalarımız olmuyor? Piyasayı dengelemek için ithalat yapılıyor. İthalat piyasayı dengelemiyor, piyasadaki üründen fazla fiyatla satılıyor. Örneğin, ülkemizde Osmaniye'de yetişen yer fıstığının 2 katı fiyatına markette, rafta ithal Kanada fıstığı satılıyor. Yurt dışından gelen ürün Türkiye'dekinden daha pahalıya satılıp tüketici mağdur edilecekse bu ithalatın önüne bir geçelim yani onun yanında yerli üreticiyi destekleyelim, ülkemiz üreticisi üretsin. Bu ithalatın bu kadar kapısı açık bırakılıyor. Peki, ihracatta... Şimdi patates tarlada kaldı. Niye bunun yurt dışına ihracatı için bir çalışma yapılmaz da bu konuda düzenlemeye gidilmez? Ayrıca, zeytinyağı gibi, salça gibi ürünlerde ihracat izni niye döneminde değil de daha sonraki süreçte üretimin önünde engel oluşturacak dönemde veriliyor? Bu sefer de yurt dışı piyasası yok oluyor.
TİCARET BAKANI ÖMER BOLAT - Sayın Vekilim, iki ay önce ihracat teşviki verdik patatese, soğana.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bakın, iki dakikam gitti, onu sonunda açıklayayım.
TİCARET BAKANI ÖMER BOLAT - Senin bilmen lazım, Niğdelisin.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Biliyorum ama onunla ilgili kurallar esnetilmediği için sorun var.
Sayın Bakanım, şu TURQUALITY'e gelelim.
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Bakanım, bazı yerlerde patates ekimi yasaklandı, haberiniz yok.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bir dakika Cavit Bey, vakit geçiyor ya.
Sayın Bakan, TURQUALITY'le ilgili daha önce de sordum, Türk firmalarına Türk markası olsun diye verdiğiniz desteği, bu firmalar satıldı, satıldıktan sonra yabancı firmaya devam ettirdiniz. Bu para ne kadar? Yani İngiliz'in, Fransız'ın firmasına Türk markasına verilen destek niye verildi? Bunları niye geri talep etmediniz? Satanlardan niye tahsil etmediniz? Amacınız neydi? Dünyada Türk markası yaratmak. Türk markası yaratacağım dediğiniz firmalar gidip satıldı, onlara ödediğimiz para da ülkemizin zarar hanesine yazıldı. Bunların tahsilatı ve ne kadar olduğu konusunu soruyorum, yanıt alamıyorum. Ayrıca, Türk markası yaratılma olgusundan vazgeçtik, Türk firmaları satılıyor. Son dönemde marka olmuş 30'a yakın firmamız yabancı şirketlere satıldı. Bunları önleyecek, bunlara destek olacak çalışmalara ihtiyaç olduğunu görüyorum.
Yöresel ürünlerin perakende sektöründe yer bulması için reyonlarda açılması gereken alanlar olduğunu belirtiyorsunuz ancak bu yerel ürünler küçük aile tipi işletmelerden alınmıyor, büyük şirketler eliyle ya da o bölgedeki aracılardan alınıyor. Doğrudan zincir marketlerde yerel üreticinin ürününü getirip satması olası değil çünkü marketler reyon parası istiyor, raf başı istiyor, onu istiyor, bunu istiyor, gariban yine oradan fayda sağlamıyor. Eğer küçük üretici desteklenecekse Ticaret Bakanlığının belirlediği kriterler olmalı, onun üzerinden oralarda ürünlerin satışı sağlanmalı. Esnafı sorunlu, çiftçisi sorunlu, üreticisi sorunlu, besicisi sorunlu ve bunun yanında asgari ücretlisi, dar gelirlisi, ekonomik anlamda problem yaşayanların sorunlu olduğu süreçte en azından satılan üründe fahiş fiyatla ilgili denetim yaptığınızı söylüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Fahiş fiyatlı neyi denetleseniz fiyatı daha da fahiş oluyor çünkü alıyorlar, o fiyatları da ayrıca getirip ürünün üzerine ekliyorlar ve üründen çıkarıyorlar cezayı. Kestiğiniz cezaların ne kadarını tahsil ettiniz? Rakamlar ve tahsilat nedir, onu da öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.