KOMİSYON KONUŞMASI

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, Bakan Yardımcılarım, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun değerli üyeleri, Bakanlığımızın kıymetli bürokratları, değerli basın mensupları; ben de hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Öncelikle, Sayın Bakanım sunumunuzdan dolayı teşekkür ediyoruz ve bütçemizin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum. Aslında şöyle, son dönemlerde dünyada yaşananlara bir tabir vardır Anadolu'da "Ekmek aslanın ağzında." diye. Ekmek aslında son zamanlarda ejderhanın ağzında. İşte böyle ekmeğin ejderhanın ağzında olduğu bir noktada, gerçekten sizin cansiparane nasıl mücadele ettiğinizin, çok büyük girişimlerde bulunduğunuzun da farkındayız. Tabii, muhalefet eleştirecek, eksiklerimizi söyleyecek; biz de bu süreçte yaptığımız olumlu taraflarımızı ve bu süreçteki mücadelemizi rakamlarla ortaya koymak durumundayız. Tabii, bugüne kadarki süreçte -şimdi 2022 yılları sanırım Erhan Bey söyledi- 2022 yılındaki veriyle en son 2023'te bile rakamlarda bir kıyaslamada bile şöyle oransal olarak bir düşüşten bahsedildi ama şöyle bir şey oldu: 2022'de aslında, Türkiye o pandemiyle birlikte, o pandemi sürecini, krizi fırsata da çevirdi aslında; onun da orada büyük bir katkısını, etkisini görmekteyiz; bunu da hani göz önünde bulundurmak lazım. Ama genel olarak baktığımızda, tabii ki biz ihracat rakamlarımızı da söyleyeceğiz. Yani sizin söylediğiniz millî gelirdeki ihracatın payı gerçekten çok önemli; aslında çok önemli bir nokta, üzerine basılması gereken ama bununla da ilgili de gerçekten keşke... Şunu da söylüyoruz: Yani biz Sanayi Devrimi'ni çok daha önce tamamlayabilmiş olsaydık yani o ülkeler gibi birçok sorunları biz geçmişte çözmüş olabiliyor olsaydık bugün belki de sizin de söylediğiniz gibi çok daha farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik ama bu süreçte baktığımızda, yirmi yıllık süreçte de iktidarımızın yapmış olduğu mücadeleyi de görmezden gelmemek gerektiğini düşünüyorum. İşte, evet, dünya bıçak sırtındayken Türkiye'yi gerçekten -krizlerin arasında yani fırsata çevirmeye çalışan- bir ticaret devleti aklıyla biz aslında yönetmeye çalışıyoruz. Bugün küresel ticaret hacminin yavaşladığı, dış talepte ciddi anlamda daralmanın olduğu, jeopolitik gerilimlerin yaşandığı konjonktürde dahi ihracatçımızı bir şekilde desteklemek için yeni pazarlarla buluşturmaya çalışan, gümrükten pazara tüm zinciri dijitalleştiren, tüketiciyi hukukun şemsiyesi altına alan bir Bakanlığın aslında bütçesini bugün burada konuşmaktayız.

Tabii, böyle zorlu bir ortamda dahi ülkemiz ekonomisinin istikrarlı bir şekilde büyümeyi sağlıyor olmasının da ben aslında çok olumlu olduğunu düşünüyorum. Tabii, bunda da ihracatta alınan rakamların da katkısı var mıdır? Vardır. Çok da büyük katkısı vardır.

Tabii, buradan bir taraftan da reel sektörümüze, ihracatçılarımıza da ayrıca teşekkür etmek istiyoruz. Bu zorlu süreçte hem yeni pazar arayışlarında hem de piyasanın sağlamış olduğu koşullarda ciddi mücadele vermekte. Aslında Bakanlığımız da ihracatçımızla birlikte el ele, kol kola ciddi bir mücadele içerisinde.

Şimdi, Türkiye ihracatını her yıl bir şekilde artıran ender ülkelerden biri. Küresel ekonomide ağırlaşan bu rekabet şartlarına rağmen -bunu biraz önce söyledik- bunu başardı. Görüyoruz ki Ticaret Bakanlığımız bu süreçte hem mevcut pazarlarımızı derinleştirmeye hem de yeni pazarlara erişim sağlayacak ihracatımızı çeşitlendirmeye yönelik birçok çalışmayı da hayata geçiriyor.

Tabii ki biz ihracatı sadece bir ticaret kalemi olarak değil, aslında bağımsızlığın, üretim gücünün ve istihdamımızın da teminatı olarak bir taraftan görüyoruz. Şimdi, baktığımızda, rakamlarla, yirmi yıllık süreçte, 36 milyar dolardan bugün 270 milyar dolara gelen bir ihracatımız, 2026 yılı için hedefimiz 282 milyar dolar.

Yine, 2002 yılında küresel ihracattan aldığımız pay 0,5'ken bugün bu oran 1,07'ye yükselmiş durumda 2024 rakamlarıyla. Bunu da çok büyük bir başarı olarak düşünüyorum çünkü baktığınızda yüzde 100 artış.

Yine, 224 ülkeye 15 bine yaklaşan farklı ürünlerle ihracat yapan bir Türkiye var. Sadece 2002'de, baktığımızda, 8 ülkeye 1 milyar doların üzerinde ihracat yaparken bugün bu sayı, ülke sayısı 50'yi geçmiş durumda ve artık 31 ilimiz 1 milyar doların üzerinde ihracat yapar hâle gelmiş, 2002'de buna baktığımızda bu sayı 5'ti.

Yine, Türkiye'nin toplam ihracatçı sayısına baktığımızda, 26 binden bugün 132 binin üzerinde firma dünyanın dört bir yanına Türk malını satmakta.

Şimdi, imalat sanayisi ihracatımıza baktığımızda da yılın ilk sekiz ayında yüzde 4,4 oranında artarken orta ve yüksek teknoloji ürünlerin ihracatı bu dönemde yüzde 10,7 oranında artmıştır. Söz konusu dönemde yaşanan bu yüzde 4,4 oranındaki büyümenin neredeyse tamamı orta ve yüksek teknoloji grubunda yer alan ürünlerin ihracatından kaynaklanmaktadır. Böylece, eylül ayı itibarıyla bu ürünlerin imalat sanayisi ihracatındaki payı yüzde 42,5'e yükselmiş, hedefimiz 2026 yılı sonunda yüzde 44,5'e yükselmek.

Tabii, yüksek teknoloji üretiminde baktığımızda nisan, haziran dönemindeki yıllık bazda da yüzde 38,5 oranında artarken sadece temmuz ayında yüzde 71,7'lik bir artış söz konusu. Bu oranlar çok önemli bir gelişme olup bu ürün gamlarının ihracattaki artan rolünü net bir şekilde göstermektedir. Aslında çok önemli bir veriyi de paylaşmak istiyorum: Son yirmi iki yılda ihracatın kilogram değeri 50 sentti, bugün geldiğimiz noktada 1,5 doların üzerine çıkarmışız yani 3 kat artış sağlamışız. Evet, yeterli midir? Değildir ama bu da bir başarıdır. Bu anlamda da, Sayın Bakanım, tebrik ediyoruz. Artık sadece çok satmanın değil, daha nitelikli üretmenin, katma değerli ürün ihracatının yeni dünya düzeninde olmazsa olmaz olduğunun farkındayız ve bu yönde de ilerliyoruz. Mesela, Sanayi Bakanlığımızın dün bütçesini görüşürken HIT-30'lar, Hamle, bütün bunlar, HIT-30 destekleri ortaya koyduğumuz; Türkiye'nin bu katma değerli ürünleri üreterek daha fazla ihracatta yer almasını sağlamak, daha fazla gelişimini sağlamak adına.

Denildi ki: "Türkiye'ye ne yapıldı?" 2018 yılında, biliyorsunuz, bir ekonomik darbe yaşanmıştı; onun sonucunda Sanayi Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Türkiye'deki odalar vesaire oturup yaklaşık 900 kalem ürün belirledi, stratejik kalem. 900 çeşit kalem neydi? Bunlar bizim yurt dışından en çok getirdiğimiz, ithal ettiğimiz kalemlerdi ve bunun sonucunda yeni yol haritaları ortaya konuldu. Şimdi, denildiğinde, baktığınızda, bunun sonucunda kimya sektöründe, yine savunma sanayisi sektöründe, yine sağlık sektöründe birçok kalemde stratejik ürünler belirlendi.

Burada tekstil söylenildi. Benim de şehrim Denizli, tekstil kenti. Tabii, insanın alışkanlıklarından vazgeçmesi kolay değil. Tekstilde ciddi bir sıkıntı yaşanıyor. Biz bunu pandemi döneminde aslında yaşamadık, güzel bir bahar yaşadık ama şunu söyleyeceğim: Denizli'de biz 2008 yılında böyle bir çalıştay düzenledik "Denizli Geleceğini Arıyor Yol Haritası" diye. O zaman, bundan yirmi sene önce koyduğumuz noktada da aslında sektörel olarak tekstilde daha katma değerli üretmemiz gerektiği noktasında ve tekstilin yerini zamanla farklı sektörlere bırakacağı noktasında bir harita çizilmişti ama tabii ki biz topraktan geldiğimiz için, pamuk topraktan çıktığı için, pamuk kıyafete dönüştüğü için bu alışkanlıkları, bunları bırakmak doğru değil. Ha, bu anlamda Bakanlığımızın özellikle marka desteği, dış pazarlara açılma, kaliteyle ilgili inanılmaz derecede destekleri var ama bugünkü geldiğimiz noktada şununla karşı karşıya kaldık: Biz, evet, kaliteyi üretiyoruz, kaliteli üretiyoruz ama piyasaya yeni aktörler girdi özellikle pandemiden sonra; yeni derken çıkıyordu aslında. Bir Pakistan'ın, bir Hindistan'ın da devreye tekstil sektöründe girmiş olması bizi ciddi anlamda bu anlamda... Çin'in zaten, keza öyle.

Tabii, globalleşmeyle ilgili... Diyoruz ya, ticaret her yerde oldu. Aslında çok da büyük bir tehdit olduğunu gözler önüne seriyor. Artık Çin'e baktığımızda önceden toplu satım yapardı ama Çin artık bireysel. Dünyanın her yerine 8 adet ürünü de gönderebilir duruma geldiği için böyle bir ekonomiyle cidden mücadele noktasında ben açıkçası yaşadığımız tekstil sektöründe bu tarz sıkıntıların ortaya çıktığını düşünüyorum. Ha, bununla ilgili Sayın Bakanımız da biraz, siz de söylediniz. Gerçekten istihdamda... Çünkü tekstil gerçekten emekçi yoğun çalışan bir sektör. İstihdamdaki 2.500 liraya varan artı istihdam ve istihdamı koruduğumuzda destek çok önemli.

Yine, dün Sayın Bakanımız da söyledi; bunun da masaya yatırıldığını biz biliyoruz, 2026 yılı çerçevesinde bu desteklerin artması ve bizim de gerçekten bu sektörde yani artık genimizde olan, alışmışız... Tabii ki katma değerli ürün üretelim, nanoteknolojiyi hayata getirelim ama bu alanlarla da ilgili desteklerimizin de artması gerektiğini açıkçası düşünüyorum.

Şimdi hizmet ihracatına değinmek istiyorum: 117 milyar dolara ulaşmış. Aslında bu da tarihî bir seviyeye. 61,4 milyar dolarlık ticaret fazlası vermiş durumdayız hizmet ihracatında. Şimdi, 2025 yılının ilk sekiz ayında da artış sürüyor. Hizmet ihracatının geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 3 artarak 78,8 milyar dolara, seyahat gelirlerimizin yüzde 4,9 artışla 38,9 milyar dolara ulaşması önemlidir. Yıl sonu hedefimiz inşallah 121 milyar dolar ve buna da ulaşacağımıza inanıyorum.

Yine, ithalatla ilgili; Orta Vadeli Programla aslında paralel bir uyum göstermekte. 2024'te 344 milyar dolar gerçekleşen ithalat 2025 yılında da 367; 2026'da da 378 milyar dolar civarında. Tabii, 2024 yılında millî gelirle... Cari işlemler açığımıza tekrar değindiğimizde 2024 yılındaki millî gelire oranı yüzde 0,8'le hem tarihsel ortalamaların hem de geçmiş yıl seviyelerinin oldukça altına inen cari işlemler açığı görmekteyiz. 2025 yılı Ağustos ayında yıllıklandırılmış olarak da 18,3 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş durumda. Bu doğrultuda, 2025 yılı sonunda cari işlemler açığının Orta Vadeli Program tahminlerine göre göre 22 milyar dolarla millî gelirin oranına yüzde 1,4 gibi sürdürülebilir bir seviyede gerçekleşmesi beklenmekte. 2026 yılı için ise bu oranın yüzde 1,3'e gerilemesini öngörmektedir.

Şimdi, ülkemize gelen doğrudan yabancı yatırımcılara baktığımızda, gerçekten, 2002-2025 döneminde doğrudan gelen yabancı yatırımları bugün 13 milyar dolardan 279,5 milyar dolara çıkarmış bulunmaktayız. Yine, 2003'te 5.600 yatırımcı, yabancı sermayeli şirket sayısı bugün 2024 itibarıyla 86 binin üzerine yükselmiş durumda. Hizmet, sanayi ve tarım sektörlerine gelen yatırımcılar aslında bir şekilde artma eğiliminde. Uluslararası doğrudan yatırımlara baktığımızda 70 milyar dolarlık yıllık ihracat ve 1,2 milyon kişilik istihdam hacmi sağlanmıştır. Yani, uluslararası doğrudan yatırımlarda 20 kat artış sağlamış bulunmaktayız. Tabii, ihracatımızı yalnızca rakamsal olarak değil vizyon olarak da büyütmek, Türk malını dünyanın her köşesinde bir kalite sembolü hâline getirmek çok önemli. Hedefimiz açık; katma değeri yüksek, inovatif ve teknoloji yoğun ürünlerle sürdürülebilir bir ihracatı sağlamak. Bu amaçla, fuar katılımlarından tasarım projelerine, TURQUALITY ve UR-GE programlarından e-ihracat desteklerine kadar geniş bir yelpazede Bakanlığımız firmalarımızın yanında. Ayrıca, Küresel Tedarik Zinciri Yetkinlik Projesi desteğiyle de firmaların dünya pazarlarında daha güçlü hâle gelmesi yönünde çalışmalarımız var. Sektörel ve genel nitelikli ticaret heyetleriyle de ihracatçılarımızın yeni pazarlara ulaşmalarını destekliyoruz. Sadece son bir yıl içerisinde 2.104 yurt dışı fuar ve 66 yurt içi fuar destek kapsamına alınmış durumda. Bu kapsamda, Bakanlık bütçemizden 2024 yılında mal ve hizmet ihracatını teşvik amacıyla 24,7 milyar TL destek verilmiş, 2025 yılı için ise 33 milyar TL tutarında bir destek bütçesi ayrılmış.

Yine, Ticaret Bakanlığımız ihracatçılarımızın küresel pazarlara daha güvenli açılmalarını sağlamak ve önlerini açacak güçlü finansman altyapısını tesis etmek amacıyla Türk Eximbank, Türk Ticaret Bankası ve İhracatı Geliştirme Anonim Şirketi başta olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla çalışmalarını sürdürmektedir. Bu noktada, Türk Eximbank Türkiye'nin resmî ihracat kuruluşu olarak ihracatçılarımıza kredi, sigorta ve garanti desteği sunmaktadır. 2024 yılında 48,7 milyar dolarla banka tarihinde aslında en yüksek destek tutarına ulaşmıştır. Yine, 2002'de yalnızca 1,7 milyar dolar kredi kullandırabilen Eximbank, bu yıl Ekim sonu itibarıyla 44,4 milyar dolarlık kredi hacmine ulaşmıştır; hedefimiz bu yıl için 53 milyar dolardır. Eximbank, sadece kredi veren banka değil aynı zamanda ihracatın da sigortası. Her yıl 150 binden fazla ihracat işlemi yapmaktadır, sigorta ve garanti sistemiyle ihracatçımızı güvence altına almaktadır. Tabii, güzel bir rakam da 2025 yılı itibarıyla Eximbankın kredi ve sigorta desteklerinden yararlanan firma sayısı 19 bine yaklaşmış durumda ve bunların yüzde 83'ü de KOBİ'dir; bu da KOBİ'lerimiz adına sevindirici.

Yine, bir diğer önemli yapı taşımız İhracatı Geliştirme AŞ'dir. İGE AŞ ise sunduğu kefalet ve garanti mekanizmalıyla ihracatımızın finansmanında önemli bir işlev üstlenmekte. Kurulduğu 2022 yılından bugüne kadar ihracatçılarımıza 178,5 milyar TL'lik kefaletle ihracatçılarımıza 204,3 milyar TL'lik kredi kullanma imkânı sağlamış durumda. Ayrıca, yakın zamanda faaliyete başlayan Türk Ticaret Bankasıyla 2025 yılında ihracatçılarımıza toplamda 75 milyarlık finansman desteği sağlamayı hedeflemekteyiz. 9 olan şube sayısını da yıl sonu itibarıyla 11'e ve kredi kullanan ihracatçı sayısını da 1.000'e çıkarmak hedeflenmiş durumda.

Yine, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ihracatçılarımızın finansmana daha hızlı ve uygun şartlarda ulaşabilmesi için günlük reeskont kredi hacmini 4,5 milyar TL'ye yükseltmiş; bunun yaklaşık 1,5 milyar TL'lik kısmını tekstil, giyim, deri, ayakkabı gibi emek yoğun sektörlere tahsis etmiş, reeskont faiz oranını düşürmüştür. Ayrıca, KOBİ'lerin kredi limitlerinde genişlemeler yapılmış, ihracatçı skoru uygulaması ve yabancı para reeskont kredisi imkânın devreye alınması gibi ihracatçılarımızın lehine önemli adımlar atılmış durumda. Yine, 1 Ocak 2025'ten itibaren KOBİ ölçeğindeki firmalara istihdamları korumalarını teminen işçi başına 2.500 TL destek ödenmiştir. Yine, ihracatçılarımıza kurumlar vergisinden 5 puan indirim sağlanmıştır. İhracatçımızın coğrafi çeşitliliğini artırmak ve yeni pazarlarda kalıcı yer edinmek amacıyla Uzak Ülkeler Stratejisi'yle ilgili Bakanlığımızın bir hedefi var ve 2028'e kadar bu ülkelerle olan ihracatın 50 milyar dolara çıkarılmasını hedeflemekte; bunu çok olumlu bulduğumuzu söylemek istiyorum. Yine, İslam İşbirliği Teşkilatı üye ülkeleri ve ihracatı geliştirme stratejisiyle ülkelerin toplam ihracatımızdaki payının yüzde 30'a ulaştırılması da hedeflenmiş durumda; bunu da çok olumlu buluyoruz. Türkiye'deki şirketlerin, özellikle büyük ve orta ölçekli işletmelerin çevresel sürdürülebilirlik, düşük karbonlu üretim ve enerji verimliliği gibi konularda uyum kapasitelerini artırmayı hedefleyen Yeşil Mutabakata Uyum Projesi Desteği de aslında Bakanlığımızın öne çıkardığı önemli bir proje. Bu destek kapsamına alınan şirket sayısının yıl sonunda 160'a ve 2026'da ise 320'ye çıkarılması planlanmakta, ihracatçıların yeşil dönüşüm süreçlerine beş yıl boyunca destek verilip 13 milyon 645 bin liraya kadar destek sağlanacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye 1996'dan beri Gümrük Birliği içinde fakat 2000'ler sonrası attığı serbest ticaret anlaşmaları adımlarıyla aslında bu entegrasyonu derinleştirmiştir. Bölgesel ve küresel düzeyde yürüttüğümüz ticaret diplomasisi sayesinde şu ana kadar 24 ülke ve serbest ticaret anlaşmasıyla, 6 ülkeyle de tercihli ticaret anlaşması yürürlüğe girmiş, 3 serbest ticaret anlaşmasının müzakere süreci tamamlanmış ve 3 anlaşmasının da müzakere süreci devam etmektedir. Tabii, Sayın Cumhurbaşkanımızın aslında liderliğinde yürütülen çok taraflı görüşmeler ve bölgesel, küresel ölçekte ticaret diplomasisinde güçlü bir ivme yakalamış durumdayız. Bu çerçevede, Sayın Bakanım sabahleyin de söyledi, 100'den fazla temaslarda, üst düzey temaslarda bulunulmuş, birçok uluslararası toplantılara katılım sağlanmış olup Türk Devletleri Teşkilatı, Avrupa Birliği, Afrika Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi, OECD ve Balkan ülkeleriyle ticari iş birliği ve yatırım alanlarındaki yeni atılımlar için yeni hedeflere doğru koşulmaktadır.

Serbest bölgelere geldiğimizde doğrudan bugün 26,3 milyon metrekarelik alanda kurulu 19 serbest bölgemiz mevcut, bunların 500'ü yabancı sermayeli, burada 1.985 firma faaliyet göstermekte ve yaklaşık 92 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır. 2024 yılı için, Sayın Bakanım da söyledi, 12 milyar dolar serbest bölgeden ihracat gerçekleşti; 2025 yılı için de hedef 12,5 milyar dolar.

Lisanslı depoculuğa değinmek istiyorum. Tarımda, biliyorsunuz, verim kadar güven de önemli.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - İki dakika veriyorum.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Evet, bugün 53 ilimizde 260'ın üzerinde lisanslı depo faaliyet göstermekte ve yaklaşık 15 milyon ton depolama kapasitesi oluşturulmuş durumda. Sadece 2025 yılında 36 yeni lisanslı depo hizmete açılmış. Tabii, bu sadece 36 yeni depo tek başına değil, Bakanlığımızın bu depolara vermiş olduğu, Hükûmetimizin vermiş olduğu destekler sayesinde olmuştur.

Gümrükler önemli, yine, özellikle modernize, son yıllarda modernize edilen gümrüklerimiz âdeta bir sınır kapısı değil, ticaretin de sinir ağı olduğunu biliyoruz. Bu alanda gerçekten kendi yerli ve millî tarama, gümrük kamyon, tır tarama cihazlarımızla birlikte ciddi anlamda Bakanlığımız önemli işlere imza atmıştır. Tek Pencere Sistemi, Kağıtsız Gümrük, Konteyner ve Liman Takip Sistemi gibi dijitalleşme uygulamalarıyla işlemler hızlandırılmış durumda, artık ihracat beyannamesi ortalama altı dakikada tamamlanabiliyor.

Esnafımıza değinmek istiyorum. Tabii ki Sayın Bakanımız sunumunda dedi ki: "Esnafımıza verilen bugün Halkbank aracılığıyla yüzde 50'ye varan faiz indirimli hatta yüzde 100'e varan indirimli kredi destekleri sağlıyoruz." Bunu 2002'yle kıyasladığımızda 3.300 dolardan 25 bin dolara çıkmış durumda.

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Kim alabiliyor onları?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tabii, kredi limitlerinde de bir artış söz konusu; bu, 750 binden 1 milyona çıkarılmış durumda.

NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Alabilen yok, alabilen.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Şöyle: 2024 yılında 232 bin esnafımız yaklaşık 115 milyar TL kredi desteğinden yararlanmış durumda. Yine, 2025 yılının sadece ilk on ayında ise 212 bin esnafımıza 140 milyar liralık kredi kullandırılmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.

Hayırlı olsun kredilerimiz.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Kapatıyor muyuz burada?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - E, ne yapacağız? Herkese aynı uygulama.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Tamam.