KOMİSYON KONUŞMASI

ORHAN YEGİN (Ankara) - Teşekkür ederim.

Sayın Bakanımızı, salonda bulunan herkesi ben de saygı ve hürmetle selamlıyorum.

Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. "Biz iktidarın yirmi üç yılda ne yaptığına değil, ne söylediğine bakıyoruz." diyerek konuşmasına başlayan bir hatip olmuştu. Allah'a sonsuz şükürler olsun, bugün yine AK PARTİ'nin iktidara gelişinin seneidevriyesi olan bir günde, yirmi üç yılı nihayete erdirmiş bir zamanın sonunda; yirmi yılı çok iyi bir şekilde, çok güzel bir şekilde, her anlamda Türkiye'yi yükselterek gelmiş...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, dikkatli konuş, akşama televizyonlara çıkarsın.

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...bütün bölgesel farklılıkları giderme iddiasını ortaya koymuş; İstanbul'da, Ankara'da ne varsa Diyarbakır'da, Hakkâri'de Urfa'da da o olsun gayretini ortaya koymuş...

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Niğde'yi unutmuş ama.

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...vesayetle, askerî vesayet, hukuk vesayeti, yargı vesayeti ne varsa, bütün vesayet odaklarıyla mücadele etmiş...

CAVİT ARI (Antalya) - Diye diye ülkeye her türlü vesayeti getirdiniz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - ...ve neticesinde, bugün hakkımızı arama konusunda, müteşebbis ruhumuzu hayata geçirme konusunda, çocuklarımızın eğitiminden tutun da teknolojik gelişmelere kadar birçok konuda hepimizin eşit imkânlara kavuştuğu ve gelişmelerde hepimizin payı olduğunu hissettiğimiz; rengiyle, teniyle, mezhebiyle, bütün farklılıklarıyla ülkenin ürettiği bütün kaynaklarda hepimizin ortaklık duygusunu güçlü bir şekilde hissettiğimiz, hepimize ait, hepimizi kuşatan bir devlet inşa etmek -sonsuz şükürler olsun- nasip oldu bizlere.

Son iki üç yılda ekonomide, evet, biraz hassasiyet var, biraz stres var, sıkıntı var; bunu kabul ediyoruz, konuştuk daha önce de ama inşallah bunu da aşmak için büyük bir gayret ortaya koyuyoruz. Yakaladığımız yirmi üç yıllık istikrarı, inşallah, yine bu süreçte ortaya koyacağımız çaba ve adımlarla çok daha güzel bir noktaya taşıyarak, milletimizin teveccühüyle, yine Cumhur İttifakı'yla beraber yolumuza devam edeceğimizi düşünüyoruz.

Başkanımız da bahsetti, bir hatip "KAAN çöp oldu." dedi, ben de üzülerek oradan başlamak istiyorum. Bu tarz cümleleri kurmak "bütün hepimize ait olan gurur" ifadesini kullandım; hepimizin paydaşı olduğumuz, ortağı olduğumuz, hepimizi mutlu edecek şeyler üzerinde bence böyle alaycı ifadelerle, küçük düşürücü ifadelerle konuşmamak lazım. Sonuçta, siyaset yapıyoruz, hepimizin bugün konuştuğu cümleler yarın bir şekilde önümüze konuluyor. Belki bazı arkadaşlar buna rağmen her türlü şeyi konuşmaya devam ediyorlar ama yine de siyasetçinin bugün konuştuğunun hesabı yarın karşısına çıkıyor. TOGG için de aynı alaycı üslupla bizim karşılaştığımız konuşmalar oldu, ALTAY tankıyla ilgili aynı alaycı üslupla konuşan arkadaşlarımız oldu. Geçelim başka konuya, işte, aranan doğal gazla ilgili "Arayın, arayın; bulursunuz!" diye alaycı ifadeler kullanan arkadaşlar oldu. Petrolle ilgili aynı alaycılık oldu, bunlar doğru şeyler değil, bunlar bu ülkenin birikimleri, bunlar bu ülkenin değerleri; bunlarla alay etmek yahut da bunların süreciyle ilgili alay edici bahaneleri cımbızlarla çekip onları bahane hâline dönüştürüp bunları küçük düşürmek hiçbirimize yaramaz. Siyasetçiyiz hepimiz, dediğim gibi, yarın öbür gün bu söylediklerimizden mahcup oluruz. Gerçi bakıyorum, bazı arkadaşlar hiç mahcup olmuyorlar ama olsun, ben yine de uyarımı yapmış olayım.

Şimdi, ülkemizdeki gelişmenin ve ilerlemenin yeterli olmadığı iddiası olduğu, hatta bunu desteklemek için Güney Kore örnekleri verildi. Doğrudur, veri doğrudur, o veri üzerinden kıyasladığımız zaman elbette bir farklılık ortaya çıkabilir ama biz oturup böyle tezimizi güçlendirmek için nerede en güzel veri var onu alalım, Türkiye'dekini dünyanın herhangi bir yerindeki en iyi veriyle kıyaslayalım diye hep en iyileri ararsak bu Türkiye'ye haksızlık olur. Herhangi bir konuda Amerika ilerideyse onun verisini, herhangi bir konuda Güney Kore ilerideyse onun verisini, başka bir konuda Çin ilerdeyse onun verisini alıp "E, hani Türkiye ne yapmış ki?" demek, belki sadece o setler üzerinden doğru bir okuma olabilir ama eğer bir ülkeyi kıyas edeceksek önce kendisiyle kıyas etmemiz lazım; dün neydi, bugün ne? Geçen sene, beş sene önce neydi bir veride, bugün ne duruma geldi, ona bakmak lazım. Aynı zamanda, bununla beraber onun kıyaslandığı, sınıflandırıldığı ülkeler kategorisinden bakmak lazım. Gelişmemiş mi, az gelişmiş mi, gelişmekte olan ülke mi; kategorisine bakıp kıyaslamak lazım veya onlarda da verilere ulaşamıyorsak en azından kafamızı şöyle kaldırıp bir komşulara bakmak lazım yani aynı coğrafyadayız, coğrafyamızdaki komşularımızın herhangi bir konuda, parametrede durumu ne ki biz bugün ondan daha gerideyiz diye bunu yapmak lazım. Arkadaşlar, ülkemize haksızlık etmemek lazım, özetle söylemek istediğim şey bu.

Şimdi, "Mısır'da 10 dolara üretilen bir ürün burada 15 dolara üretiliyorsa bunun açıklamasını yapıp hesabını vermeniz lazım." dediler bugün. Ne istiyorsunuz arkadaşlar? Asgari ücret Türkiye'de 130 dolara mı insin istiyorsunuz, neyin peşindesiniz?

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Alım gücü artsın istiyoruz.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Mısır'a niye gidiyor Türkiye'de veya dünyanın başka yerlerindeki tekstilciler, niçin gidiyorlar?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - 130 dolar değil Mısır'da, asgari ücret 130 dolar değil.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz yatırımcısınız, 7 bin Mısır SAR'ı kaç dolar ediyor? Ki tarihinin en yüksek seviyesinde 7 binle. Allah aşkına bırakın bunları! Bakın, asgari ücret Mısır'da 130 dolar, ortalama ücret 170 dolar.

CAVİT ARI (Antalya) - Bu zamana kadar Mısır mı vardı? Sayenizde oldu.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bizde bugün asgari ücret 530 dolar, ortalama ücret 1.750-1.800 dolar. Dolayısıyla siz burada neyi savunuyorsunuz arkadaşlar, neyi savunuyorsunuz? Bunu anlamakta zorlanıyorum.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Orhan Bey, Türkiye ilk 20'de bile yok 2050'de.

ORHAN YEGİN (Ankara) - 2050'yi ben bilmiyorum ama bugünkü verilere göre biz 14-15'lerdeyiz.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Türkiye, dünyadaki büyük markaların fason üretim yeri oldu.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, sırayla, hepinize söz vereceğim.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Şimdi, bölgesel gelişmişlikteki farklılıklardan yakınıldı. "Markalar Marmara'ya, Akdeniz'e yayılmış; Doğu'ya ve Güneydoğu'ya getiremediniz Sayın Bakan." diye bize, Bakana birtakım ithamlar oldu. Özel sektörün de ülke sathına yayılması gerektiği ve bunu beceremediğimiz söylendi ve buradan Hükûmetimiz eleştirildi.

Arkadaşlar, bölgesel teşvik planlamaları bunun için yapıldı; 1'inci bölge, 2'nci, 3'üncü, 4'üncü, 5'inci, 6'ncı bölge; bu planlamalar yapılırken bir endeks oluşturuldu ve bu endekse göre daha az gelişen yerlere giden yatırımcıya daha yüksek oranlarda, daha yüksek miktarlarda, çok daha kıymetli teşvikler verildi ki oraya gitsin, orada üretim yapsınlar ama sadece bu olmuyor. Bizim, bugün terörsüz Türkiye sürecini çok önemli görmemizin temel nedenlerinden bir tanesi de budur. Yani bu itirazı yapan arkadaş, kendi şehrinden, kendi bölgesinden hareketle bu itirazı ortaya koydu ama terörün olduğu yere yatırımcıyı götürmek o kadar zor bir şey ki istediğiniz kadar teşvik verin, istediğiniz kadar ona, bütün yaptığı yatırıma, bütün yaptığı maliyete siz devlet olarak katlanın, can güvenliğinin olmadığını düşündüğü yerde insanlar yatırım yapmaktan çekiniyorlar, sizin verdiğiniz o bölge teşvikleri de yeterli olmuyor işte. Dolayısıyla biz devlet olarak her şeyle mücadele etmek zorundayız yani yatırımı artıracak teşvikleri de planlamak zorundayız, terörü bitirecek unsurları da ortaya çıkarmak durumundayız, eğitimi de artırmak zorundayız, nitelikli eleman, nitelikli insan, iş gücü, düşünce, fikir, teknolojik yatırımları da yapmak zorundayız, hastaneyi de, okulu da... Bütün unsurlarımızla beraber kalkınmak ve bütün bölgelerimizi kalkındırmak durumundayız ve bütün çabamız da zaten bu; ki bugün Sayın Bakan konuşmasında bahsetti; şimdi, 1'inci bölgede olan firmalar da 4, 5, 6'ncı bölgelere yatırımlarını götürdükleri, taşıdıkları zaman bu bölgelerdeki teşviklerden yararlanabileceği konusunda bilgiyi bize verdi ve bu şekilde de sanayinin yığılmış olduğu illerden Anadolu'ya dolayısıyla üretimin, dolayısıyla istihdamın bu şekilde yayılmasını da sağlamaya çalışıyoruz yani teşvikleri bu şekilde açıkladık, böyle kalacak değil, dinamik bir süreç, o dinamik süreç dün onu gerektiriyordu, bugün sıkıştığımız noktalar neler bunları görüp, izlemelerini yapıp, bunların verimliliğini denetleyip ona göre yeni fazlar oluşur diyor; bunu ben çok kıymetli buluyorum.

Şimdi, bir şeyi fark ettim; ya, bir türkü tutturulmuş: Üretim yok, üretim yok, üretemiyoruz, üretim mahvoldu, üretim şöyle oldu, üretim böyle oldu. Bu, bir türküye dönüşmüş artık, tarımsal üretim bitti, tarımda ithalatçı ülke olduk, sanayide şöyle olduk, üretim yok falan, sürekli bunlar söylenip duruyor.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Adana'da portakal 58 lira...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Arkadaşlar, üretim yok da sanayide üretim yok da sanayi üretim endeksi... Bak, yirmi yıl önceyle kıyaslamıyorum, 3 Kasım seçimlerinden sonraki gün ile bugünü kıyaslamıyorum. Bakan Bey konuşmasında verdi bugün, hepiniz dinlediniz. Pandemi öncesi döneme göre Almanya'da, o övdüğünüz Avrupa ülkelerinde yüzde 14,7; İtalya'da yüzde 6,9; Fransa'da 3,3; İspanya'da yüzde 0,5 seyrederken...

SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MEHMET FATİH KACIR - Aşağıda...

ORHAN YEGİN (Ankara) - Aşağıda seyrederken üstelik, Türkiye'de arkadaşlar bu yüzde 30'un üzerinde yükselmiş.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Yok böyle bir şey.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bir türkü tutturmuşuz: "Üretim yok, samanı bile dışarıdan ithal ediyoruz."

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, o rakamlara baksana...

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Rakamlara bakıyor işte.

SEDA KÂYA ÖSEN (İzmir) - Böyle bir rakam yok.

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Yüzde 7; yüzde 30 rakamı yok.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ya, biz yıllardır tarımda cari fazla veren bir ülkeyiz, yıllardır "Tarımda mahvolduk, çöktük." diyorsunuz, bugün sanayide diyorsunuz; bunlar doğru şeyler değil. Peki, ülkede üretim yok...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir dakika veriyorum.

Buyurun Sayın Yegin.

ORHAN YEGİN (Ankara) - Ülkede üretim yok ama arkadaşlar, organize bölgesi sayımız 190'lardan 371'e -ki 60 bine yakın fabrika üretim yapıyor buralarda- endüstri bölge sayımız 52'ye gelmiş. Son bir yılda 9 tane OSB, 8 endüstri bölgesi ve 11 sanayi bölgesi ilan edilmiş ve 25 OSB'de 6 sanayi sitesi yatırım programına alınmış.

"AR-GE harcamalarının payı giderek düşüyor." İktidara geldiğimizde 1,2 milyar olan rakam şimdi 20 milyara, millî gelire oranı binde 5'ten, bugün yüzde 1,5'a gelmiş, "AR-GE yatırımları yok." deniliyor.

Polonya'da bölgesel kalkınma stratejisi için yerel yönetimlerle iş birliği yapmaktan bahsedildi. Kıymetlidir, doğrudur ama sonra şöyle bir cümle söylendi: "Belediyelerin bütçelerini kısarak, bunlara müdahale ederek, çökerek bu iş bu şekilde yapılmaz, keşke Türkiye'de yapılsa." Arkadaşlar, biz ödenekleri kesmiyoruz "Borçlarınızı ödeyin biraz." diyoruz belediyelere.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ORHAN YEGİN (Ankara) - Bitti mi?