| Komisyon Adı | : | (10/434,2104,2716,2717,2718,2719) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan'ın, imar mevzuatı ve diğer mevzuatlarda engelliler için yapılan düzenlemeler hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 04 .11.2025 |
ELİF ESEN (İstanbul) - Öncelikle teşekkür ediyorum Sayın Müdürüm.
Dediğim gibi, pek çok şey konuşuldu ama benim özellikle çok hassas olduğum konular var. Bu konuların başında da bir şehrin erişilebilir olması var, özellikle dezavantajlı gruplar tarafından. Dezavantajlı gruplar, şehirdeki yaşama erişimi zor olan, belli fiziksel engelleri ya da yaşam şartları sebebiyle zor olan bireylere dayanıyor. Elimde 2 tane örnek var Sayın Başkanım, bu örnekleri şöyle göstereyim, sizler de muhtemelen göreceksiniz. Bakın, burada görme engelliler için sarı bir yol yapılmış, yolun sonuna bir araç park etmiş. Yine, başka bir örnek, bu daha da çarpıcı, burada iki ayrı konu var. Bakın, görme engelliler için yol geliyor, önünde bir eski dökülen teneke dolap var. Şöyle yapmışlar: Yol gelmiş, orada kapanınca bir zikzak çizmişler yani onu kaldırmaktansa -zaten dökülen bir malzeme- o düşünülmemiş, bu kadar farkındalığı olmayan yani "Böyle zikzak çizip yoluna devam edebilir." denilmiş ve bu şekilde bırakılmış.
Bakın, bunlar, aslında ülkemizdeki kaldırımsızlığı... Ben İstanbul Milletvekiliyim, Elif Esen; özellikle İstanbul artık kaldırımsız bir şehir hâline geldi; bırakın engellinin ya da çocuk arabasıyla yürümek isteyen bireyin ya da görme engelli bireyin yürüyebilmesini, normal yayaların yürüyemeyeceği bir şehir hâline geldi. Kadıköy'de yaşıyorum, özellikle Kadıköy bir yandan da kentsel -parantez içinde- rantsal dönüşüme girdiği için Kadıköy'ün özellikle Bağdat Caddesi civarı bir inşaatlar bölgesi hâline döndü. O inşaatlar bölgesinde kamyonların trafiği tıkaması, yayaların onlarla mücadelesini bırakın, engellilerin zaten oraya erişimi çok çok zor, normal yayalar bile gitmekte zorlanıyorlar. Şimdi, bizim, öncelikle, belki de kurumların koordinasyonuyla, bunu çok önemli buluyorum çünkü en büyük sorunlarımızın başında kurumlar arası koordinasyon eksikliğinin geldiğini düşünüyorum; bir. Kurumlar arası eş güdümlü çalışma olmadığı için doğru kriterler de belirlenemiyor. Aynen şu tenekeye çarpan görme engelli birey gibi, bizim vatandaşımız yanlış uygulamaların getirdiği engellere çarpıyor yani aslında Türkiye'nin temelinde, bütününde neredeyse engelli bir yaşamdan söz etmek mümkün çünkü zihniyet... Bakın, zihniyet en başta yönetimde bile bu sıkıntıyı ortaya çıkarıyor. Koordinasyon ve eş güdüm eksikliği beraberinde doğru kriterlerin eş güdümle birbirini denetleyecek, birbirini güçlendirecek, iş birliği yapılabilecek kriterlerin maalesef düzgün bir şekilde koyulamamasına, bu standartlaşmanın oluşamamasına, beraberinde standartların gelmemesini besleyen denetimsizlik... Size soruyoruz: Kim denetimini yapıyor ya da bunun cezai müeyyidesini kim verecek? Siz bile bize bu soruyu yanıtlayamıyorsunuz. Denetimsizlik, ardından cezai müeyyidelerin olmaması. Eğer cezai müeyyide olsaydı bu araçlar, bu iki araç -az önceki resimde de her ikisinde de araç kapamış o yolu- buraya park edemezdi. Öyleyse, bizim vatandaştan bekleyeceğimiz farkındalığı öncelikle devlet yetkililerimizden, bu ülkeye hükûmet eden devlet yetkililerimizden beklememiz lazım, o da sizlersiniz. Bu, beraberinde, bakın, sadece erişime engeli getirmiyor, aslında sosyal yaşama katılımı engelliyor, erişilebilirlik kriterlerinin olmamasına sebep oluyor, koruyucu önleyici sosyal hizmetlerin yeterince uygulanamamasına, evde bakım ve pek çok soruna da beraberinde yol açıyor. Engelli ve yaşlı hizmetlerine yönelik siz yaptınız, sizin devredeceğiniz bir birim olmalı. Bu birimde vatandaşa hizmet eden, vatandaşla bire bir o hizmeti ulaştırmakla sorumlu olan belediyelerdir. Ya, bizim kanunumuzda hâlâ "özürlü" kelimesi geçiyor, böyle bir şey olabilir mi! Bakın, soru önergesi verdik biz onunla ilgili, "özürlü" kelimesi hâlâ kanunlarımızda geçiyor, biz yıllar oldu "özürlü" kelimesini geride bırakalı. Yine, bir soru önergemizi size, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verdik, cevabını bekliyoruz.
Bakın, temelinde engelli ve yaşlı hizmetlerine yönelik kurumsal yapılanma zorunluluğu olmadığı için belediyelerin de inisiyatifine bırakılan kriterler var. Belediye teşkilat yapılarına ilişkin merkezî bir envanter ya da istatistikten bahsetmek mümkün değil. Bu alanda kurumsal standartlar da belirlenememiş ve bu, beraberinde hizmetlere erişimde coğrafi eşitsizliği getiriyor, yine ulusal planlamanın yapılamamasını getiriyor, kaynak tahsisinde verimsizliği getiriyor. Biz şimdi bütçeyi konuşuyoruz; bütçe, bu eş güdümsüzlük, bu dağınıklık, bu ipin ucunun nereye gittiği belli olmayan anlayışla ne yazık ki doğru yerde kullanılmadığı için bütçe tasarrufu diye bir şeyden söz etmek mümkün değil. Kaynak tahsisinde verimsizliği getiriyor, veri temelli sosyal politikanın geliştirilememesine sebep oluyor. İşte, biz size soruyoruz ama beraberinde belediyelere de soruyoruz. Biz, Sayın Başkanım, ofisimle bir araştırma yaptık. Hangi belediyelerde, hangi büyükşehir belediyelerinde, hangi şehir belediyelerinde, hangi ilçe belediyelerinde engelliye yönelik hangi hizmetler, hangi kurumsal yapılanmalar var? O kadar dağınık ki. Herkes kendine göre isim koymuş, birçok yerde yok zaten çok az sayıda var. Şimdi, biz önümüze veriler gelmiş, bunlara bakacağız ama biz çok az sayıda yere ulaşabildik. Denetimlerle beraber yani siz yaptınız, bu yürüme yollarını yaptınız, kanunlarda değişikliği yaptınız ama denetimin kimde olduğunun belirlenmesi lazım, cezai müeyyideyi kesecek kurumun neresi olduğunun bilinmesi lazım. Dijitalleşmeyle artık A4'ler kalkmalı, bu raporlar bize dijitalde ulaşmalıydı. Bakın, bu kadar kaliteli sayfalar bize çıktılar getirmişsiniz, özenmişsiniz, çok teşekkür ediyoruz ama bu bu kadar zor günlerden geçen engellimize, yaşlımıza sosyal destek vermekte zorlandığımız günlerden geçen bir Türkiye için israf demektir.
YÜCEL ARZEN HACIOĞULLARI (İstanbul) - Konuya haksızlık etmeyin.
ELİF ESEN (İstanbul) - Biz, önce kendi kaynaklarımızda tasarruf yapmalıyız. Yaptığınız hizmetleri, o yenilikleri gönülden tebrik ediyorum ama bunun verimli bir şekilde...
(Uğultular)
ELİF ESEN (İstanbul) - Ya, bunlar bize dijital bir şekilde ulaşabilirdi, hepimiz bilgisayarlarımızdan, cep telefonlarımızdan erişebiliriz. Lütfen, bu işin cezai müeyyideler kısmı...
(Uğultular)
ELİF ESEN (İstanbul) - Ya, ben konuşuyorum, bitiriyorum konuşmamı da.
BAŞKAN MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU - Evet, buyurun, tamamlayın.
ELİF ESEN (İstanbul) - Lütfen, Komisyon üyeleri yani önümüzde duruyor, kuşe kağıda basılmış koca bir ansiklopedi. Birim maliyetini ben merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum.
JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Buraya getirmişler bunu? Herkese verilen bir şey...
ELİF ESEN (İstanbul) - Bizim yapacağımız çalışmalarda kanuni çalışmaları...
JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) - Elif Hanım, o kadar söylediğiniz şeyin üzerine bu söylediğiniz popülizm, demagoji...
ELİF ESEN (İstanbul) - ...evet, bir rapor çıkacak ama bu rapor çıktıktan sonra bunun mutlaka kanun çalışmalarına, genelgelere, yönetmeliklere yansıması lazım. Cezaları kim kesecek bilmeliyiz. Biz aynı konuşmaları sürekli yapıyoruz, geçen toplantıda da yaptık. Alışveriş merkezine geldi, engelli arabasıyla park etti. Kime, nasıl ceza kesilecek, kim kesecek? Artık bunları sizlerin de bize cevaplayabiliyor olmanız lazım.
Teşekkür ederim.