KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, hoş geldiniz.

Öncelikle bu Cumhurbaşkanına hakaret davalarını gündeminize getirmek isterim, işin bir de sizi ilgilendiren boyutu var çünkü. Bakın, soruşturma sayısının 100 binler olduğu kesin, hatta "milyon" diyen bile var. Dünyanın hiçbir yerinde yok böylesine halkının yargılatan bir Cumhurbaşkanı. Fatih Altaylı Cumhurbaşkanına fiili saldırı yaptı diye dört yıl iki ay hüküm giydi geçen hafta. Sanırsınız ki eline taş aldı, silah aldı, sadece Youtube yayınında tarihten örnek verdi. Duruşmada dedi ki: "Sadece bana değil, Cumhurbaşkanına da haksızlıktır bu dava." Yanlış mı Sayın Yılmaz bu sözler? Yarın genç bir gazeteci Furkan Karabay hâkim karşısında aynı suçlamayla, o da beş aydır zindanda. Her gün onlarca, belki yüzlerce yurttaşımız hakkında soruşturma, kovuşturma açılıyor. Peki, kim yapıyor bunu? Gazeteci Müyesser Yıldız çok önemli bir haber yaptı. Cumhurbaşkanının bir avukatının bu konudaki savunmasını haberleştirdi. Avukatlar diyor ki: "Davaları biz açtırmıyoruz, savcılık resen soruşturuyor. Biz sadece tarafımıza bildirilince dosyaya katılıyoruz, vatandaşın peşine düştük, saldırıyoruz gibi bir algıya gerek yok." Madem öyle o zaman neden engellemiyorsunuz Sayın Yılmaz, bu davalar neden var? Neden bu ülkede insanlar düşüncesini söylemeye korkar hâle geldi? Size sormak isterim: Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı olduğu günden bu yana kaç yurttaşımız hakkında soruşturma, kaçı hakkında kovuşturma, dava açılmıştır? Bu rakamları açıklayamıyor olmanız dahi aslında ne büyük bir skandalla karşı karşıya olduğumuzun kanıtıdır.

Biz burada milletin Meclisinde bütçeyi görüşüyoruz ama işte söylendi, başkanlar yok, bunlardan biri de İletişim Başkanı. Neden yoklar? Bütçeye gelmiyorlar, diğer komisyonlarda da gelmiyorlar toplantılara, tekliflere. İletişim Başkanı koltuğunda oturan kişi milletin vergileriyle millete yalan propaganda yapıyorsa, Türkiye'nin 1'inci partisinin liderini hedef alan açıklamalar yapıyorsa gelecek buraya hesap verecek. Bakın, ülkede milyonlar açlık, yoksulluk mücadelesi verirken İletişim Başkanlığı "tweet" atacak diye su gibi para harcanıyor, ayda en az 450-500 milyon liralık bütçe harcanıyor.

Bağlantılı kuruluşlara gelelim, her şeyini halkın finanse ettiği bu TRT 19 Mart sivil darbesinin medya ayağı oldu Sayın Yılmaz. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Ekrem İmamoğlu'nun tutukluluğuna ilişkin hem tutukluluk öncesinde gözaltı sürecinde hem tutukluluk sürecinde hep yargısız infaz yaptı. Bakın, daha iddianame ortada yokken programdaki konuk diyor ki: "Bunlar çete, bunlar mafya, uzun yıllar hapiste olmaları gerekir." Ortada iddianame dahi yok, cezayı kesiyor. Şimdi, Sayın Başkan, buradan bir kez daha söylüyoruz: Eğer azıcık ar damarı, azcık ahlakı kaldıysa bu TRT' nin o zaman bu yargılamalar TRT'den canlı verilsin. Sizden de bu konudaki yani bu yargılamaların canlı yayından verilmesi konusundaki düşüncenizi burada bizlerle paylaşmanızı bekliyoruz.

Basın İlan Kurumu Anadolu basınını bitiriyor Sayın Yılmaz, 2024 faaliyet raporunda diyor ki: "103 yerel gazete ilan hakkından feragat etti." Böyle bir şey olmaz, kimse duran ilan hakkından feragat etmez. İşin aslı Big Yönetiminin talimatıyla gazeteler birleşmeye zorlanıyor Anadolu'da. Ayrıca, geçmişte hiçbir zaman zarar etmeyen bu Basın İlan Kurumu yıllardır üst üste zarar ediyor, gelirleri yüzde 90 artıyor ama hâlâ zarar. Gazetecilik meslek örgütlerine verilen yardımları maalesef kuşa döndü bu savurganlık nedeniyle. İçeri Sayıştay sokulmadığı için Basın İlan Kurumunun denetim raporlarını göremiyoruz. 3,5 milyon dolarlık donanım yazılım destek hizmet ihalesinde yolsuzluk olduğu yönünde iç denetim raporu var mıdır? Varsa bunun sorumluları hakkında işlem neden yapılmamaktadır?

Sayın Yılmaz, yeri gelmişken Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu, bakın yirmi üç yıllık AKP iktidarının ülkeyi getirdiği nokta da TMSF yani Cumhurbaşkanlığı artık Türkiye'nin en büyük medya patronu. EKOTÜRK, Flash Haber, Ciner Grubundaki Habertürk, Show TV, birçok kanal kara para iddialarıyla el konulan kanallar. Şimdi, bu kanallar haklarında soruşturma yürütülen kişilere önce sattırıldı, sonra da devletleştirildi. Mesela, siz buradayken sormayalım mı? bu Can Holdingin patronu "Bana bunları devletin tepesindekiler aldırdı." dediğinde biz kimi anlayalım? Cumhurbaşkanını mı anlayalım, sizi mi anlayalım? Kim bu tepedekiler? Madem aldırdınız niye şimdi el koydunuz? TELE 1'e de uydurma bir casusluk suçlamasıyla daha Merdan Yanardağ hâkim karşısına çıkmadan kayyum atandı. Nerede basın özgürlüğü? Nerede Halkın haber alma hakkı? TMSF eliyle yapılan şu: Hem basın kuruluşlarını yok ediyorsunuz hem basın emekçilerini işsiz bırakıyorsunuz hem de halkın haber alma hakkını yok ediyorsunuz. Amacınız memlekette olan biten bilinmesin ama biz basın kuruluşlarıyla, halkın haber alma hakkı için mücadele eden basın meslek örgütleriyle tam dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.

Teşekkür ederim.