| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 01 .12.2025 |
NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli hazırun; bütçenin son görüşmelerinde sona doğru konuşma çok talihsiz bir ana denk geldi ama hepinizi selamlıyorum.
Cumhurbaşkanına bağlı Diyanet İşleri Başkanlığından bahsederken ibadet yerlerinin yönetimi, din istismarıyla mücadeleyi temel görev olarak saydınız ancak bugün Diyanet haç organizasyonu yapan bir şirkete, iktidar politikalarını dinileştirme propaganda aygıtına, kadınların yaşamından biyoloji ve aşıya, çocukların erken yaşta evliliğine kadar fetva veren bir otoriteye dönüşmüş durumda. Bakanlıklarla, yerel otoritelerle çok yüksek bütçeli protokoller yapmakta ama aynı Diyanet Şırnak'ta defalarca dile getirdiğimiz ölüye saygı konusunda, asıl görevi konusunda suskun. İnsanlığın en eski ahlak yasasından biri olan yas hakkına yönelik müdahaleler karşısında tek bir açıklaması, bize bir geri dönüşü bile yok. Oysa, Şırnak Cudi Dağı, Hazreti Nuh'un tufan sonrası helak olan oğlu için ağıt yaktığı, ilk taziyenin kurulduğu yer olarak bilinir, Hûd suresinde. İnsanların ikinci başlangıcı olarak kabul edilen burada, ilk yasın tutulduğu yerde bugün aynı topraklarda devlet eliyle taziyelerin engellenmesi tarihe, dine aykırı en büyük bir çelişki ve saygısızlıktır. Sadece bu yıl yaşanan birkaç örneği paylaşayım: 15 Nisan 2025 Cudi taziye evinde Erzen ailesi, Kaymakamlık talimatıyla taziye evi boşaltıldı. Temmuzda Hacı Ertene taziyesi için yapılan başvuruya Cizre Müftülüğü "Kollukla karşı karşıya gelmek istemiyoruz." diye olumsuz yanıt verdi. Adem Gök taziyesinde polis memuru "Git evinde yasını tut, burada ne yapacaksın?" diye zorla çıkarttı. 10-12 Ağustos Ferhat Tünç'ün taziyesi taşınırken polisler tabutu yumruklayarak tabuta saldırdı, aile ve bizim de içerisinde bulunduğumuz halk darp edildi, taziye evine bariyer kuruldu, camiler kapatıldı. 3 Kasım Berivan Katar taziyesinde ise taziyeye 30 metre kalacak bir mesafede taziye evinin önü kapatıldı, halka "Taziyeye tek tek gireceksiniz." talimatı verildi. Buna karşı gelen halka saldırılarak olay provoke edilip bambaşka boyuta götürüldü. Neden? İslam'a göre yas kurmak, cenazeyi defnetmek farzıkifaye değil mi? Uluslararası hukukta, Anayasa’nın din ve vicdan özgürlüğünün ayrılmaz parçası olan bu yasa "Kim olursa olsun kişi öldükten sonra kimliğinin hiçbir hükmü kalmaz." denilmez mi? "Defin, yas, taziye buna göre şekillenir." diye onlarca fetvası hâlen Diyanet İşleri Başkanlığında bulunmakta değil mi? Bu temel hakka Şırnak'ta sistematik bir engelleme politikasına karşı size de Bakanlıklara da defalarca soru önergesi sunduk ve sorduk. Bize verilen cevapta İçişleri Bakanlığı Erzen ailesinin taziyesi için "Biz çıkarmadık, aile kendi rızasıyla ayrıldı" dedi ancak biz oradaydık, tehdit ve zor yoluyla çıkartıldı. 22 Temmuzdaki taziye için "Aynı camide -yaz kursu- Kur'an kursu var." denildi ama ailenin çıkartıldığı aynı camiye birkaç saat sonra yine başka bir ailenin taziyesinin kurulmasına izin verildi. "Ferhat Tünç'ün taziyesine dönük hiçbir müdahalemiz yok." dedi Bakanlık, video kayıtlarını, saldırı anlarını Bakanlığa gönderdik ancak hiçbir cevap gelmedi. Cizre Müftülüğü "Kaymakamlığın talimatı var, biz müdahale edemeyiz." dedi. Buradan soruyorum: Hangi dine göre cami kaymakam talimatıyla kapatılır? Diyanetin Rabb'in hükmüne mi uyması beklenir, kaymakamın talimatına mı? Diyanet Başkanı zaten sorularımıza cevap vermiyor, bugün de burada yok ancak bürokratlarına seslenmek istiyorum: Hangi dinde taziye yasak? Madem ibadet alanları sizin gözetiminizde ve yetkinizde taziyeevi boşaltılırken neredeydiniz? Defalarca aradım; yönlendirdiniz, cevap vermediniz, telefonda saatlerce beklettiniz. Sayın Yılmaz, tüm bu olayları bir arada düşündüğümüzde bunlar tesadüf değil; sistematik ve kararlı bir şekilde valilik, kaymakamlık ve Emniyet tarafından bir uygulama hattı olduğunu görüyoruz. 3 Kasımda 30 metrelik bir alanda bir buçuk saat bekledik ve bu bir buçuk saat sırasında İçişleri Bakanlığına anı anına bilgi verdik, annelerin, kadınların olduğu gruba saldırıldı, bizim kendi arkadaşlarımız yaralandı. Polis ne yaptı? Her zamanki yapmış olduğu bir uyanıklıkla aynı gün 43 arkadaşımıza soruşturma açıp 2911 ve yaralamadan arkadaşlarımız tek tek ifadeye çağrıldı. 2911'e muhalefet edecek hiçbir şey yok, ortada bir anons yok, kitle dağıldıktan sonra göstermelik bir anons var ancak Şırnak'ta nasıl bir akıl, nasıl bir odak, hangi amaçla bu süreçte bu provokasyonları yapıyor, sormak isteriz. Sayın Erdoğan'ın "odaklar" dediği odakların Şırnak'taki yansıma biçimi nedir? Bu konudaki düşüncelerinizi bilmek istiyoruz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)