| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 01 .12.2025 |
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Sayın Başkan, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, değerli milletvekilleri; bugün burada konuştuğumuz mesele, yalnızca bir yönetim modeli tartışması olmayıp ülkenin demokrasi geleneğinin, siyasal kültürünün, ekonomik aklının, toplumsal vicdanının geleceğini belirleyen köklü bir sorgulamadır.
Sayın Yılmaz, "Koalisyonlar karar alma süreçlerini yavaşlatıyor, ülkeyi istikrarsızlaştırıyor." diyerek parlamenter sistemden vazgeçtiniz. 2017 referandumunda bu itirazı dillendiren iktidara basit bir soru sormak istiyorum: On beş yıl boyunca ülkeyi tek başına yönettiniz, ne istediniz de yapamadınız? Hangi engeli aşamadınız?
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Her şeyi yaptık.
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Bu rejim değişikliği Türkiye'nin ihtiyaçlarına değil, Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiş bir sistem mühendisliğidir. Kişiye göre kurgulanan hiçbir model kuruma dönüşemez, hiçbir rejim tek bir insanın talepleri üzerine inşa edildiğinde uzun ömürlü olamaz. Türkiye'nin başkanlık sistemine dair tarihsel bir birikimi yoktur; bu ülke siyasal partilerin güçlü örgütlendiği, karar alma süreçlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi merkezli geliştiği, parlamenter bir siyasal kültür içinde evrilmiştir. Yeni sistem bir zorunluluk diye topluma sunuldu ama şimdi çalışmadığı için "Nasıl revize ederiz?" tartışması yürütülüyor. Anayasa değişikliği arayışının altında yatan gerçek tam da budur diye düşünüyorum.
Gelelim bütçeye: Bu bütçe yoksulluğu azaltmıyor, gelir dağılımını düzeltmiyor, üretimi teşvik etmiyor, enflasyonla mücadele etmiyor, bölgesel kalkınmayı desteklemiyor, deprem bölgesini öncelemiyor...
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Nasıl öncelemiyor ya?
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - ...çiftçiyi, esnafı, emekliyi, dar gelirliyi düşünmüyor ama sarayın giderlerine kalkan oluyor.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Nasıl öncelemiyor ya? İnsaf ya!
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - 350 bin konut yapılmış, daha nasıl olsun ya?
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Bu nedenle, bu bütçe teklifi sadece ekonomik olarak değil, siyasal olarak da kabul edilemez.
Enflasyon karşısında ücretler kar gibi eriyor, Türkiye tarihinin en ağır gelir dağılımı bozulmasını yaşıyoruz. Tam da böyle bir dönemde bu Meclise getirilen Cumhurbaşkanlığı bütçesine bakıyoruz ve görüyoruz ki sarayın tek bir kuruşluk tasarruf planı yok ama milyonlarca yurttaş için acı reçete var: Emekliye "İmkân yok." asgari ücretliye "Bekle." çiftçiye, esnafa KOBİ'ye "Piyasa çözer." genç işsize "Şansını zorla." deniliyor ama sarayın temsil, ağırlama, haberleşme, bakım, koruma, ulaşım giderlerinde tek bir kısıtlama bile yok. Her şey iyi gidiyor, Türkiye tozpembe masalları anlatanlara sesleniyorum: Türkiye, bugün tarihinin en sert bölüşüm şoklarından birini yaşıyor. En düşük gelir grubu ile en yüksek gelir grubu arasındaki fark 26 kata çıktı. Asgari ücretli açlık sınırının altında eziliyor, yoksulluk genişledi, orta sınıf yok, dipteki kitle büyüdükçe büyüyor; ekonomi yavaşladı, üretim zayıfladı. Bu tabloyu görmeden "Maaş artışı yaparsak sorun çözülür." diyerek krizi ücretlere sıkıştırarak yönetmeye kalkarsanız, memleketteki çöküşü sadece ötelersiniz. Bu kriz bir ücret krizi değil, bir yönetim krizi, bir sistem krizi, bir bölüşüm krizidir. Ne yazık ki bugün iktidarın tercihi toplumun omuzlarına daha fazla yük bindirmek, yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapan vergi ve ekonomi politikalarını sürdürmektir.
Cumhurbaşkanımızın 3 çocuk söyleminin bugün hiçbir karşılığı yoktur ve kalmamıştır. Türkiye'de doğurganlık hızındaki düşüşün asıl nedeni ekonomik çöküş, gelir kaybı ve kadınların iş gücünden dışlanmasıdır. 2030 yılında yaşlı nüfus yüzde 15'i aşacak, kadın iş gücünün yüzde 60'ın üzerine çıkarılmaması ülkeyi demografik fırsat penceresinden mahrum bırakacaktır.
Sonuç olarak ülkemiz 3 çocuk söylemiyle değil, kadınların ekonomik olarak güçlenmesiyle, gelir artışıyla, sosyal politikalar ve sağlık sisteminin güçlendirilmesiyle çoğalabilir diyor, saygılarımı sunuyorum.