| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 01 .12.2025 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli bürokratlar; ben de bütçemizin memleketimize hayırlı olmasını diliyorum.
Sözlerimin başında bir görüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum: Geçtiğimiz günlerde, biliyorsunuz -koroyu gösterelim- iddia odur ki bu söylenen, Papa gelirken söylenen ilahinin Hazreti Muhammed Efendimiz'i Medine'de karşılarken okunan ilahî olduğu söyleniyor, bunu kamuoyunun takdirine sunuyorum. Sizin gibi muhafazakâr, millî ve muhafazakâr iktidarın da dikkatine sunmak istiyorum. Tabii orada kızlarımızın giydiği kıyafet de Papa'nın kıyafetine benziyor, onu da takdirlerinize sunarak sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye tarihine baktığımız zaman hukuksuzlukların çok olduğunu görüyoruz maalesef ve bunlarla da yüzleşmemiz gerekiyor. Örneğin, değerli arkadaşlar, bakın, kısaca tarihlere baktığımız zaman, 1960 darbesi sonucuyla başlayan süreç, Türkiye'de hâlâ herkesin içini acıtan, herkesin adalet duygusunu zedeleyen bir dönemdir. Hem başbakanın idam edilmesi hem iki bakanın idam edilmesi hâlâ bugün yürekleri kanatmaktadır. Şimdi, o gün bitti mi? Bitmedi. Maalesef, hemen on yıl sonra 1971, yılında bir muhtırayla Türkiye hâlâ yine acısını çektiğimiz idamlar dönemine girdi. Üç solcu genç, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idam edildi. Ardından bitti mi? Bitmedi. 12 Eylül döneminde hızla başlayan, sağdan soldan asılma dönemine geçildi. 1990'lı yıllarda farklı bir döneme girdik, 90'lı yıllarda biliyorsunuz beyaz Toros modaydı. Beyaz Toros'la Kürt siyasetçileri, Kürt iş adamları kaçırılarak katledildi. Ardından 1990'larda bir furyayla, hem terör furyasıyla hem de siyaset yok edilmeye çalışıldı ve DEP dosyaları sayesinde birçok siyasetçi cezaevinde kaldı. Ahmet Türk'ünden Leyla Zana'sına, Sırrı Sakık'ına birçok siyasetçi cezaevinde kaldı. Ne zaman cezaevinden çıktılar? Bu Avrupa Birliğiyle başlayan görüşmeler ve sizin Hükûmetiniz döneminde cezaevinden çıkıldı. O dönemki Sayın AK PARTİ Genel Başkanının da açıklamaları var, dönemin Başbakanının da açıklamaları var ve o dönemde bunların yanlış olduğu söylendi ve cezaevinden çıktı o insanlar, tekrar siyaset yapmaya başladılar. Bitti mi? Bitmedi değerli arkadaşlar, 2010'dan itibaren, 2008'den itibaren hatta bir furya başlatıldı yine, içinde yargı var, siyaset var, cemaatler var. Türkiye tarihinde nasıl ki 12 Eylül 1980 bir milatsa 12 Eylül 2010 da bir milattır. 12 Eylül 2010'da bir büyük ittifakla içinde liberal arkadaşlarımız vardı, koca koca profesörler, içinde AK PARTİ'li siyasetçiler vardı, ne dendi o zaman: 12 Eylül referandumuna karşı çıkmak, demokrasiye karşı çıkmakla, 12 Eylül darbesiyle hesaplaşmamakla suçlandı karşı çıkanlar. Ne oldu? Büyük bir ittifakla referandum ve bu ittifakın en önemli ortağıysa kimdi? Hoca Efendi Hazretleri, sizin deyiminizle, Hoca Efendi Hasret Hazretleri diyordunuz siz o zaman ve hepiniz alkışladınız. Bakın, burada o dönem siyaset yapan arkadaşlarımız da, hepiniz alkışladınız ama onun -bugün Savunma Sanayii Başkanımız da burada- hem savunma sanayimize ne kadar darbe vurduğunu anlatacağım hem de Türkiye'de hukukun yok edildiğini, Türk Silahlı Kuvvetlerine düşmanın yapmadığını yargı eliyle yaptığınızı anlatacağım. Bitti mi? Bitmedi değerli arkadaşlar, hemen ardından Gezi olayları, burada bir darbe paranoyasına kapıldınız, bir kimyanız bozuldu. Neyse, Gezi kapandı gitti, o gün bildiriyi okuyan, Başbakanlıktan çıkıp bildiriyi okuyan Tayfun Kahraman, geçen hafta mektubunu dağıttım, bildiri okuyor, "Başbakana taleplerimizi ilettik, artık bundan sonra bunun devam etmemesi lazım." deniyor ve Gezi davasından şu anda insanlar cezaevinde.
SÜLEYMAN ŞAHAN (Yozgat) - Neyden yargılanıyor?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben Gezi'deydim Süleyman, ben Gezi'deydim, Gezi'de eylemlerde ben vardım; hem Ankara'da vardım hem İstanbul'da vardım. Bakın, AK PARTİ'li gençler de vardı, MHP'li gençler de vardı; tarihin en güzel kalkışması, Türkiye'de tekrar demokrasi olduğunu gösteren bir kalkışmadır Gezi'dir.
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Gezi'nin amacı neydi?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Gezi'nin amacını anlatırım, oraya girmeyeceğim şimdi.
Bakın, Osman Kavala, Ayşe Barım hâlâ cezaevinde. Değerli milletvekilleri, bakın, Anayasa Mahkemesi kararı ya da yargının verdiği karar hepimizi etkiler. Bakın, Tayfun Kahraman'la ilgili, Can Atalay'la ilgili, Osman Kavala'yla ilgili, Selahattin Demirtaş'la ilgili, Figen Yüksekdağ'la ilgili hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı var hem de Anayasa Mahkemesi kararları var ve bu kararlar maalesef tanımıyor. Değerli arkadaşlar, bakın, hukuku bir devirde Kenan Evren yıkıyor, bir devirde başka bir general yıkıyor, bir devirde de bugün de Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları hukuku yok ediyor.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ne münasebet!
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hayret bir şey!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Arkadaşlar, bakın, bu Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmaması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmaması, Anayasa Mahkemesi kararlarını bir alt mahkemenin yok sayması... İçinizde hukukçu varsa kalksın, konuşsun "Bu Anayasa Mahkemesi kararına şundan dolayı uyulmuyor." diye, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine şu sebeplerle uyulmuyor." diye, biz de kabul edelim. Burada Sayın Hocam var, Serap Hoca var; Serap Hoca bunları kabul ediyorsa vallahi ben sizden özür dileyeceğim.
Şimdi geldik günümüzün konusuna. Değerli arkadaşlar, bakın, bir siyasi davayla karşı karşıyayız, İBB davası. Değerli arkadaşlar, birazdan iddianameyi okuyacağım. Bakın, bir siyasetçi hem hakaretten hem savcıyı tehditten hem sahtecilikten hem ihaleye fesat karıştırmaktan hem suç örgütü lideri olmaktan hem terörist olmaktan dolayı yargılanıyor. Bir siyasetçi bu kadar suçu nasıl aynı anda işler, bunu da sizin takdirlerinize bırakmak istiyorum. Değerli arkadaşlar, bakın, iddianameye yavaş yavaş gelelim, şimdi iddianameye yavaş yavaş gelelim. Ayrıca, bakın arkadaşlar, bir de bu yalanlara da geleceğim ama birazdan yalanlara da geleceğim.
TRT hepimizin vergileriyle yönetilen bir kurum. TRT'nin şeylerini gösterelim arkadaşlar, TRT'yi gösterelim. Şimdi, bakın, TRT hepimizin vergileriyle yayın yapan bir devlet kuruluşu arkadaşlar, devlet kuruluşu. Geçmişte darbe bildirileri yayınlanıyordu, 12 Eylül döneminde Kenan Evren'in konuşmaları veriliyordu, bugün de... Bakın arkadaşlar, bunu sizin vicdanlarınıza sunuyorum; bunu A Haber yapıyor, saatlerce yapıyor, Yeni Şafak yapıyor. Bakın arkadaşlar, "Terör örgütüyle kent uzlaşısı yapıldı." Şu manşete bakın, saatlerce...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Tırnak içinde o.
SEDA KÂYA ÖSEN (İzmir) - E, bunda tırnak yok işte.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, bırak tırnak içinde, bana anlatma.
Bakın arkadaşlar, bakın, bu TRT, seçim dönemlerinde bizim haberimizi yapmıyor. Bakın, bunu ahlaklı bulmak -bakın, çok sert söyleyeceğim- bunu doğru bulmak, bunu savunmak ahlaki bir meseledir, ahlaki bir meseledir bu. Ya, hiç haberimizi yapmayan TRT, İmamoğlu iddianamesi davasını bir günde elli dakika on sekiz saniye, altmış üç dakika, altmış üç dakika, yüz seksen dakika, yüz on yedi dakika, yüz yirmi dakika, yüz altı dakika, seksen dokuz dakika... Ya, kardeşim, siz hâkim misiniz, yargı mısınız? İddianame ortaya çıkmamış, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarını burada infaz ediyorsunuz, katlediyorsunuz, ırzına geçiyorsunuz hukukun; böyle bir şeyi savunmak ahlaki bir meseledir arkadaşlar. Bakın, bunu savunmak... İddianame yok ortada arkadaş ya! Adamların eşini dostunu söyledim. 1 koruma müdürü var, Giresunlu; "Baskın yapıldı evinde, para kasaları çıktı." diyor. Ya, para kasası gösteriyorlar, para gösteriyorlar, sonra çıkıyor ki ortaya, bir tane para kasası, içinde bir tane beylik tabanca, beylik tabanca ve bir tane mermi. Geçti gitti ama görüntü geçti gitti, sonra düzeltiyorlar, "560 milyar para var." dediler, sonra bundan vazgeçtiler.
Arkadaşlar, hepinizin vicdanına sesleniyorum: Bakın, burada insanların yetmiş yıllık mallına el koyuldu, Ekrem İmamoğlu'nun babasının emekli maaşına el koyuldu. İnsanların kredi kartıyla ekmek alacak paraları yok arkadaş, kredi kartları yok ellerinde.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Ne dramatize ettin be! Boşver sen.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Dramatize etmeye gerek yok ya!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bak, iddia etme, ben bunları sana kanıtlarım, boş konuşmayın, boş konuşmayın.
Arkadaşlar, Ekrem İmamoğlu'nun babası Hasan İmamoğlu inşaat malzemesi satıyor Trabzon'da, Beylikdüzü'de müteahhitlik yapıyor. Ya, hadi belediye döneminde bir şey elde etmişse koyun mallarına el, belediye döneminde bir kazanç varsa koyun ama arkadaş, dedesinin, babasının malına el koymak anlatılacak bir şey değil.
Bakın, bu davadan ne çıktı, biliyor musunuz? Matruşka var ya matruşka, açıyorsun bebek, açıyorsun bebek, burada da darbeden bir darbe daha çıktı. Değerli arkadaşlar, ne çıktı? CHP'yi kapatma çıktı, CHP'yi kapatmak çıktı. Bakın, iddiayı aynen okuyorum Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız: "İncelenen görüntülerde suç örgütü lideri Ekrem İmamoğlu isimli şahısla birlikte soruşturma kapsamında gözaltına alınan şahısların, 38'inci kurultayda CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yanında Ekrem İmamoğlu'yla birlikte oldukları anlaşılmıştır." Vay babam, vay. Ya, biri Divan Başkanı, biri o gün seçimde Genel Başkan olmuş. Bakın, arkadaşlar, bunu iddianameden aldım. Ya da İBB Meclis üyesi Mesut Kösedağı'nın resimde görüldüğü söyleniyor. Bakın, ne diyor, okuyun orayı, videonun 1,45'inci saniyesinde. Arkadaşlar, Resul Emrah Şahan var Belediye Meclis üyesi, şu anda cezaevinde kent uzlaşısından dolayı. Değerli arkadaşlar, bakın, bunlar iddianameden geliyor. Şimdi, "özgür gelecek"e geleyim, bunu da okuyayım size, iddianamede diyor ki: "'Özgür gelecek' pankartı açmak suretiyle bunu önceden planladıkları, bu pankart açıldığında hep beraber, hep bir ağızdan 'Güzel günler göreceğiz, güneşli günler.' diyerek ülkede iktidarı devralacaklarını, yönetimi değiştireceklerini ve ülkede örgütün belirlediği Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı yapmayı planladıkları anlaşılıyor." Doğru mu? Vallahi doğru. Bu seçimleri kazanmayı düşünüyoruz, iktidarınızı yıkmayı düşünüyoruz. Bakın, bir daha söylüyorum: Bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerini alacağız. Şu pankart, şu pankart... Yahu, bakın, bunu savunuyorsanız ben bu salondan gideceğim, bu iddianameyi savunuyorsanız ben bu milletvekilliğini bırakacağım.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Neyi savunuyoruz kardeşim, bize ne sizin pankartınızdan!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu iddianamede, bakın, geleceğim arkadaşlar, bu çıkıyor. Bakın, eskiden ağlıyordunuz ya "Partiyi kapatacaklar." diye. Ben bunu uydurmuyorum, bu, iddianamenin 39'uncu sayfasında var.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Biz sizi niye kapatalım ya!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Arkadaşlar, bakın, memlekette hukuk kırıntısı kalmamış. Kim ki yargı bağımsız diyorsa çıksın sokağa, sorsun. Uzağa gitmeyin, evinizde eşinize sorun, üniversite okuyan oğlunuza sorun, yeğeninize sorun "Hukuk var mı, yok mu?" diye sorun arkadaşlar. Bakın, bu memlekette -tekrar söylüyorum- bugünler gelip geçecek.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Ağbaba, hâkim misin, savcı mısın! Mahkeme aşamasında...
CAVİT ARI (Antalya) - Dinyelin! Dinlemiyorsan çık!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bakın, arkadaşlar, kimse yargılanmaktan muaf değildir.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Hayır, siz muaf olmak istiyorsunuz!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Kimse yargılanmaktan muaf değildir, herkes yargılanabilir ama sana olan sana sevap, bana günah.
ORHAN YEGİN (Ankara) - İmtiyazlı vatandaşlık istiyorsunuz!
CAVİT ARI (Antalya) - İmtiyazlı olan sizsiniz!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Senin İstanbul Belediye Başkanın 99'a kadar aynı suçlardan suçlandı; irtikap, rüşvet, ihaleye fesat. Bir gün cezaevinde yattı mı, bir gün yargılandı mı, bir gün gözaltına alındı mı? Alınmadı. Ne oldu şiirden dolayı cezası? Tüm mahkemeler tamamlandı, Yargıtay onayladı, telefonla miting yaparak cezaevine gitti. Bakın, arkadaşlar, herkes yargılansın. Hırsız varsa o hırsızın Allah belasını versin. Kim siyasetten zenginleşiyorsa zehir zıkkım olsun, konumu ne olursa olsun, belediye başkanı, milletvekili, kim olursa olsun. Kim siyasetten zenginleşiyorsa Allah onun belasını versin. Ama arkadaşlar, bakın, Belediye Başkanını almıyorsun sadece. Bakın, lütfen dikkatlice dinleyin, içinizde vicdanlı insanlar olduğunu biliyorum. Orhan Ağabey sana söylüyorum, sana söylüyorum, Orhan Yegin'e değil, sana söylüyorum: Arkadaş, Belediye Başkanını aldın, karısını tehdit ediyorsun, çocuğunu alıyorsun, baldızını alıyorsun, bacanağını arıyorsun, iş arkadaşını alıyorsun ya. Bakın, hepinizin özel kalem müdürü var. Herhâlde arkanızdaki arkadaş özel kalem müdürünüz. Özel kalem müdürünün görevi ne? İşte, Başkanımla, Sayın Haluk Bey'le, Sayın Valimle toplantı ayarlamak, koordine etmek. Değerli arkadaşlar, değerli basın mensupları; Kadriye Kasapoğlu'yla ilgili iddianamede ne deniyor biliyor musunuz? "İSKİ başkanıyla 2.750 kez görüşmüş, Ekrem İmamoğlu'yla 3 bin kez görüşmüş."
ORHAN YEGİN (Ankara) - Görüşür tabii.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, arkadaş, iddianamede bundan suçlanıyor Kadriye Kasapoğlu.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Kimse görüştüğü için alınmaz, alınırsa zulüm.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sana atacağım iddianameyi. Dinimiz ne diyor? Bu zulmün karşısında susanlara ne deniyor arkadaşlar?
ORHAN YEGİN (Ankara) - İşte, söylüyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bu zulmün karşısında susanlara ne deniyor? Bakın, ben burada bir siyasi konuşma yapmıyorum. Ya, şoförünü almışlar ya. Kadriye Hanım'ı almışlar, özel kalemi almışlar, özel kalemin şoförünü almışlar, Ekrem Bey'i almışlar, Ekrem Bey'in özel kalemini almışlar, Ekrem Bey'in şoförünü almışlar, Rıza Akpolat'ı almışlar, Rıza Akpolat'ın baldızını, bacılarını almışlar, Ekrem İmamoğlu'nu almışlar, Dilek İmamoğlu'nun ağabeyini almışlar cezaevine, hepsi cezaevinde. İddianameyi bir okumanızı tavsiye ederim ve hukukumuzun ne hâle geldiğine. Bakın, bu hepimizin ortak meselesi, Türkiye'mizin ortak meselesi.
Değerli arkadaşlar, bir başka mesele, bakın, dinlerseniz memnun olurum, diyor ki: "Cumhurbaşkanı Erdoğan ömrü boyunca Cumhurbaşkanlığına devam etsin mi? Halkın yüzde 70'i buna karşıymış. Bu oran çok şaşırtıcı değil çünkü şu anda AK PARTİ seçmeninin önemli bir bölümü, MHP seçmeninin bir kısmının dışında böyle bir fikrî destekleyen kimse yok. Bu millet geçmişte padişahını boğmuş bir millettir, hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman boğulan, suikaste kurban giden, intihar ettiği söylenen çok sayıda padişah vardı." Bu sözlerden dolayı...
Yeni bir Cumhuriyet savcımız var o da daha önce bu sıralarda oturuyordu şimdi sarayda, Oktay Saral yeni Cumhuriyet Savcısı, tam yetkili, özel yetkili ne yapıyor? Manifestle ilgili tweet atıyor, Manifest grubunu bir izleyin ya, size ne, beğenmiyorsanız izlemeyin. Manifest gurubunun, gençlerin niye bu ülkeden umudu yok, niye gençlerin bu ülkeden umut yok? Gençlerin en çok desteklediği grup Manifest, ben izlemedim ama 16 yaşından sonra, 16-25 yaş arası en çok izlenen grupmuş. Sen o Manifest gurubuna yurt dışı çıkış yasağı koyarsan Türkiye bundan bir şey kazanmaz, hiçbirimiz kazanmaz, memleketimiz kazanmaz ama gençler bu ülkede hukukun olmadığını görür. Dolayısıyla, bunu değerlendirmek lazım, bakmak lazım. Şimdi, Mahmut Tanal orada, Serap Hoca orada ya, bundan suç olur mu, bundan suç olur mu arkadaşlar? Bu Fatih Altaylı'nın yaptığı suç olur mu? Bakın, arkadaşlar, Fatih Altaylı'nın Cumhurbaşkanını öldürmek veya suikast yapma imkânı var mı veya böyle bir niyeti olabilir mi? Bundan dolayı ceza alıyor ve neden ceza alıyor biliyor musunuz? Bakın, TCK 310 "Cumhurbaşkanına karşı diğer fiili saldırıda bulunan kimse hakkında ilgili suça ilişkin ceza yarı oranında artırarak hükmolunur. Ancak bu suretle verilecek ceza beş yıldan az olamaz." Fatih Altaylı'ya Cumhurbaşkanına fiili olarak otuz saniyelik videosunu attı diye dört yıl iki ay ceza aldı. Bakın, Fatih Altaylı cezaevinde yatıp çıkar, eziyeti kendi çeker, eşi çeker ama bu memlekette hukuka inanç kalmaz, bu memlekette kimse hukuka inanmaz, senin evladın da inanmaz. Bizim, hepimizin amacı ne, sizin amacınız ne, Cevdet Yılmaz'ın amacı ne? Zengin olmak mı? Cevdet Yılmaz gelmiş ülke, memleket iyi olsun diye uğraşıyor. Bürokratlar ne için uğraşıyor? Memleket daha iyi bir memleket olsun diye uğraşıyor. Bu bürokratların aldığı maaşlara da geleceğim birazdan. Değerli arkadaşlar, siz ne yapıyorsunuz? Bakın, bunun sorumlusu sizsiniz, bakın Ekrem İmamoğlu'nun sorumlusu sizsiniz, sizsiniz değerli arkadaşlar.
Şimdi TRT'yle ilgili söyledim. Arkadaşlar, bugünün konusu bu.
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - İddia ne, iddia?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Okumadın mı, dinlemedin mi, bir daha tekrar edeyim mi sana?
Değerli arkadaşlar, biraz da Cumhurbaşkanlığına geleyim. Cumhurbaşkanlığının bütçesi 21 milyar 286 milyon lira. Cumhurbaşkanlığı 2024 bütçesindeki başlangıç ödeneği 12,3 milyardı, 2025 bütçesiyle Cumhurbaşkanlığına başlangıçta 17 milyar ödenek verildi, 2026 bütçesi içinde başlangıçta ayrılan ödenek geçen yıla göre yüzde 25,7 arttı. Şimdi, size basit matematikle sorayım: 2026 için enflasyon beklentisi yüzde 16, Cumhurbaşkanlığı bütçesi yüzde 25 artırılıyor. Asgari ücretlilere, tüm ücretlilere, memura bu beklediğiniz oranı baz alarak artış yapmayı planlıyor musunuz? Onu sormak istiyorum. Saray 2025 yılının on ayında 12,3 milyar para harcamış, buna göre günlük harcaması 41 milyon lira, saatlik harcaması 1,7 milyon lira, bir dakikası 28 bin lira asgari ücret de 22.104 lira. Saray bir dakikada 1,2 asgari ücret harcıyor, en düşük emekli maaşı 16.881 lira, saray bir dakikada 1,5 emekli maaşı harcıyor. Saray sarayda 472 lira harcıyor, saray günde bir ekmekle bir aylık ekmek parası, günde bir ekmekle bir aylık parası. Asgari ücretli ana baba çocuklarına bir ayda harçlık veremiyor.
Bir başka şey daha söyleyeceğim, çok güzel bir proje söylediniz. "Kurbanını paylaş, kardeşinle yakınlaş" Sizi tebrik ediyorum ama bakın, yaklaşın, yaklaşın da kardeşlerinize Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli arkadaşlar vallahi billahi fakir fukara önemli bir kısmı kurban kesemiyor. Eti ne zaman görüyorlar biliyor musunuz? Bir hayırsever et keser dağıtırsa görüyor. Kurban Bayramı'nda eskisi gibi, bakın eskisi gibi kurban kesen yok. Bakın, 50 bin lira maaş alan birinin de kurban kesmesi mümkün değil. Asgari ücretten vazgeçtik, emekliden vazgeçtik, bakın, hepiniz, buradaki bürokratların da hepsi kurban kesmekte zorlanıyor. Bu proje, Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş Projesi, çok önemli bir proje.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, bitti.
Buyurun.
Uzattım iki dakika
VELİ AĞBABA (Malatya) - Yine, koruma ordusu değerli arkadaşlar, koruma ordusu da müthiş... Koruma ordularına 2 milyar 268 milyon lira harcanmış. Bu rakam toplam 102.615, günlük ise 375 asgari ücrete denk, yıllara göre baktığımız zaman, 2020'de 263, 2022'de 526... 2023'te 1 milyar, 2024'te 2 milyar, 2025'te 2 milyar olmuş, 2026'da korumalar için 3 milyar 897 milyon harcanmış. "İtibardan tasarruf olmaz." diyorsunuz...
Bu, son iki dakikam mı, daha var mı?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Var.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Var diyorsunuz.
Yine, uçaklara bakın, şunu anlamakta zorlanıyorum, siz anlıyorsanız bilmiyorum: Cumhurbaşkanı bir ülkeye gittiği zaman 2 tane makam aracı özel bir uçakla yurt dışına gönderiliyor. Niye? Makam aracı gönderiliyor Mahmut Bey. Mahmut Tanal, sen "Urfa'da elektrik yok, Urfa'da su yok." diyorsun ya... Ama Cumhurbaşkanı 2 tane arabasını özel uçakla gittiği ülkelere götürüyor. Endonazya'ya giderse Endonezya'ya, Ekvador'a giderse Ekvador'a, Amerika'ya giderse Amerika'ya gönderiyor.
MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Tırlarla gönderiyor.
CAVİT ARI (Antalya) - Uçan araba, uçan araba!
VELİ AĞBABA (Malatya) - Arabayı gönderiyor, araba yok orada, büyükelçinin arabası var.
Değerli arkadaşlar, şimdi, iki dakikam daha var değil mi Sayın Başkan?
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Var.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Var, evet.
Şimdi, arkadaşlar, bakın, bu koruma ordusu... Gerçi, Cumhurbaşkanını gören herkes koruma alıyor. Şimdi Cumhurbaşkanı alır, işte bazı bakanlar mütevazı, bazı bakanlar ama... Hakikaten insanın inanası gelmiyor, ya, konvoyla geziyorlar.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Özgür Özel neyle geziyor? Sizin Genel Başkanınız neyle geziyor?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, bakan alır, Cumhurbaşkanı alır. Peki, milletvekili almaz mı? Milletvekili durur mu? Korumanın biri kalemini tutuyor, biri cep telefonunu taşıyor. Koruma, polis ya hani polisi çok seviyorlar ya bu gençler... Her türlü angarya işi yaptırıyor bunlar polise, her türlü angarya işi yaptırıyorlar.
Şimdi, Sayın Başkan, tabii burayı sonradan konuşacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, iki dakika daha...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Mahcup olacağın şeyler deme.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye, değerli milletvekilleri...
Sayın Ağbaba, iki dakika daha veriyorum, sonra bitti.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, bugün son bütçemiz, akşam konuşmayız.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Herkes için kurallar aynı, herkese aynı.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, savunma sanayisini desteklediğimizi söylemek istiyoruz. Savunma sanayisi 1970'li yıllardan bugüne önemli mesafeler katetti. Bu projede, burada emeği olan kim varsa buradan bir milletvekili, bir vatandaş olarak yürekten teşekkür ediyorum.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şükür, bu noktaya geldiniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hakikaten son dönemde önemli şeyler oluyor. Örneğin, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı söyledi, KIZILELMA ve ANKA tarafından geliştirilen muharip insansız uçak sistemlerine yönelik gelişmeleri dikkatle, gururla ve ilgiyle izliyoruz. Her ne kadar bu uçağı yapan Baykar Grubu benden 40 bin lira para almış olsa da yine de tebrik ediyoruz; özellikle son dönemde KIZILELMA tarafından yapılan güdümlü mermi atışı sisteminin ulaştığı seviyeyi ortaya koymuştur.
Tabii, burada biz savunuyoruz değerli arkadaşlar, bakın, bu, ulusal mesele, millî mesele. F-35'in verilmemesi doğru değil.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Savunduğun için mi 40 bin ödedin?
VELİ AĞBABA (Malatya) - F-16'ların tedarik edilmesinde aşama kaydedilmesini doğru buluyoruz. Savunma sanayisi babanızın malı değil, savunma sanayisi hepimizin gururu. Bak, hata yapmayın. Hepimizin onuru, savunma sanayisi bu ülkede yaşayan herkesin, muhalefetin, iktidarın...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Şükür, sizi bu noktaya getirdik, çok şükür ya. Şükür, sizi bu noktaya getirdik.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ya, gidiyorsunuz, Togg'da yaptığınız hatayı yapmayın, Togg'da yaptığınız... Böyle gösteriş yaparak caka satmayın. Bu, memleketin ortak malı, babanızın malı değil. Ne oluyor biliyor musun? Böyle muhalefeti çok eleştirip gösterince millet de soğuk bakıyor, anladın mı? Togg'u berbat ettiniz ya...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Togg'u siz berbat ettiniz. Togg'u boykot...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Togg'u ulusal bir marka yapsaydınız Togg var ya daha büyüyecekti. Niye? Babanızın malı. Sanki Orhan Yegin'in evinde yaptı arabayı.
ORHAN YEGİN (Ankara) - Siz başka projelere...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, değerli arkadaşlar, Başkanım...
Şimdi, ben teşekkürle konuşmamı devam ettiriyorum.
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bu arkadaşlar var ya, bütçeye gelip maket araba getirdiler.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye ya, bir saniye ya...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Bak, sen bana çok laf attın. Sen cuma gün bana çok laf attın. Bu arkadaşlar Plan ve Bütçeye maket getirip "Siz maket yaparsınız." dedi.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Nilgün Ök, bak sen Denizli'ye bakmıyorsun, gelip bana laf atıyorsun, biraz Denizli'nin sorularını konuş. Denizli'nin sorularını konuş, Nuri Çavuşoğlu'na...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, son, teşekkür edeceğim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ -
Ben teşekkür ediyorum.
Sayın Sayın Ağbaba, bir şey söyleyeyim mi?
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, bitiriyorum, vallahi bitiriyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bakın, Murat Kurum'un bütçesinde bana kuralları hatırlattınız, ben de size hatırlatıyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Birkaç şey söyleyeceğim ama...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - "Son gün video mu göstereceksiniz?" dediniz bana.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Video göstermeyeceğim.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ben göstermeyeceğim o zaman... Bana dediniz ki: "Kurallar..." Kurallar herkes için aynı.
Sayın Ağbaba, teşekkür ediyorum.
Buyurun teşekkür edin.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Açmayacağım, açamam.
(Gürültüler)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ök, bir saniye.. Sayın DEM PARTİ Grubu bekliyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Otuz gündür çalışıyoruz, son bir, iki dakika.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, süre hiç önemli değil kural meselesi.
Buyurun konuşun. Söyleyin, tutanaklara geçiyor, yazıyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Allah aşkına bir dakika. Söyleyemem. Başkanım, rica ediyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Açamam.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Rica ediyorum Başkanım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Ben sizden rica ediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, bir dakika konuşacağım.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Açamam bakın, Sayın Ağbaba.
Sayın Ağbaba, buyurun konuşun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir dakika açacaksın ya.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - İki dakika konuş böyle.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Allah, Allah sanki...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Şimdi, değerli arkadaşlar...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bir dakika teşekkür edip bitireceğim sözlerimi.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Buyurun edin.
Sayın Yılmaz, ben teşekkür ediyorum size, Sayın Ağbaba'nın adına teşekkür ediyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Başkanım, rica ediyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Her yerde imtiyaz ya, mikrofonda imtiyaz...
GÜLCAN KIŞ (Mersin) - Ya, bir dakika teşekkür.
CAVİT ARI (Antalya) - Ya, bugün her maddede konuşulacak, birinde konuşmaz olur biter.
(Gürültüler)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye değerli milletvekilleri... Sayın Tanal... Değerli milletvekilleri...
NURTEN YONTAR (Tekirdağ) - Son gün...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli milletvekilleri, son günü bana arkadaşlar hatırlattı, olmaz.
Sayın Ağbaba, ben sizden rica ediyorum.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Mahcup olacaksınız şimdi.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Niye mahcup olayım. Hükûmet burada, sanki ben Hükûmet temsilcisiyim.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben Malatya'nın sorunlarını, dertlerini konuşmaya çalışıyorum, Malatya Milletvekiliyim. Malatya'yı sizde biliyorsunuz...
ORHAN YEGİN (Ankara) - En son Malatya aklına geldi.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Bir saniye...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Gıyabınızda yüzünüze söylüyoruz yaptıklarınızı, yapmadıklarınızı da söylüyoruz.
Karaciğer Nakil Enstitüsünün kurulmasında ve dünya markası olmasında Sezai Yılmaz'ın emeği çok. Sezai Yılmaz geçtiğimiz hafta da bir ödüle layık görüldü Sedat Simavi Sağlık Bilimleri Ödülü'ne, onun için teşekkür ediyorum.
Tabii ki Malatya önemli bir derdimiz, inşallah AK PARTİ'li vekil arkadaşlarım da kendi illerini konuşurlar, arada hatırlarına gelir, Bakanlık bütçesini övmekten ziyade biraz da kendi illerini konuşurlarsa...
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Konuşunca da eleştiriyorsun. Adam Yozgat'ın...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Ben Malatya adına birkaç teşekkür yaparak sözlerime son vermek istiyorum.
İnönü Üniversitemizin tüm taleplerini karşılayan, tüm taleplerine "evet" diyen Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sayın Strateji Bütçe Başkanımıza da teşekkür ediyorum.
Ayrıca, Arguvan'a 10 yataklı bir devlet hastanesini söyledik Sağlık Bakanlığına, Sağlık Bakanına, ben sundum "Para yok." dedi. Arguvan için de teşekkür ediyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Onu da hallettik, Bütçe Başkanına söylüyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bütçe Başkanımıza teşekkür ediyoruz.
Bir de son olarak bakın, arkadaşlar...
ORHAN YEGİN (Ankara) - Mikrofon kapalıyken teşekkür ediyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Haluk Bey'e de teşekkür ettim, savunma sanayisine , ASELSAN'a da...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, bunları başta söyleseydiniz, niye sona bıraktınız.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Son olarak bir şeyi daha söylemek istiyorum, milletvekillerine söylüyorum, arkadaşlar, bakın, burada bürokratlık yapmak, gelip devlette bürokratlık yapmak biraz fedakârlık isteyen bir şey. Bakın, bu insanlar iyi eğitim almışlar bir bürokratın en fazla aldığı maaş belki 150 bin lira, bilmiyorum siz ne kadar alıyorsunuz.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Ağbaba, o konuya bakacağız.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bunları da değerlendirip ASELSAN'dan gerçi ASELSAN'ın konumu biraz daha farklı, savunma sanayinin konumu biraz daha farklı ama bürokratların da devlete iş yapan tüm insanların da maaşlarının artması lazım.
Ben tekrar bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.