| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 4 |
| Tarih | : | 27 .11.2025 |
FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan. Ben de hazırunu saygıyla selamlıyorum.
Bugün, burada, ülkeyi yöneten iktidarın doğaya, halka nasıl davrandığı ve bütçeyi nasıl yönettiği üzerine konuşacağım. Sizler "Türkiye bizim cennet vatanımız." diye konuşmaya başladınız Sayın Bakan. Takip ediyor musunuz, bilmiyorum, Meclisin değişmeyen bir gündemi su krizidir. Şu an sermaye uğruna cennet ülkemiz çölleşmeye doğru gidiyor. Bakanlığın adı "çevre" ama önceliğiniz çevre değil, önceliğiniz sermayedir. Sizler için, kesilen her ağaç, gelişen Türkiye demek; üzerine beton dökülen her tarım alanı, medeniyet; ormanı yakıp yerine villa ve otel yapmak, itibar; maden sahasına çevrilen ve rezerv alanı ilan ettiğiniz her yeşil alan sizler için zenginleşme demektir. Ama yanılıyorsunuz. Ülkeyi bir maden ve şantiye alanına dönüştürerek geleceği yok ediyorsunuz. Bu yıl yaşanan don olayı ve arkasından gelen kuraklık sadece bir doğal afet değildir, doğanın intikamıdır. Sen bir nehir yatağına konut yaparsan bir gün o konutlar sel suyuyla yıkılır, gider; sadece yıkmakla kalmaz, canları da alır.
Seçim bölgem olan Urfa'da iki yıl önce dere yatağı kapatıldığı için bir sel olayı yaşandı, 17 yurttaşımız hayatını kaybetti, binlerce ev ve iş yeri zarar gördü. İktidar olarak bundan bir ders aldık mı Sayın Bakan?
Sayın Bakanım, dinliyor musunuz? Telefonla oynuyorsunuz.
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Sayın Bakan dinliyor, siz devam edin.
FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Evet, burada Urfa'yla ilgili bir kelime kullandınız. Ben Urfa halkı üzerine konuşuyorum ve sizi telefonla değil, halk adına milleti dinlemeye davet ediyorum.
TOKİ Urfa'da sel riski yüksek olan Eyyübiye ilçesinde dere yatağına yeni konutlar inşa ediyor. Bakanlık olarak sizin bundan haberiniz var mı? Burada, sunumunuzda, yapılan konutları gösterdiniz. Ben de burada Urfa'da TOKİ'nin yaptığı bir konutun görselini gösteriyorum. TOKİ Başkanımız da buraya bakıyor. Burada, Urfa'da bir dere yatağına TOKİ konutları yapılıyor ve yarın öbür gün bir sel olduğunda, burada yaşayan, özellikle 1'inci katta ve giriş katta yaşan insanlar su altında kalacaktır ve ben burada TOKİ Başkanına da soruyorum, Bakanlığa soruyorum, iktidar vekillerine soruyorum: Böyle bir evi 2 milyona alır mısınız ya da böyle bir evde yaşar mısınız? Var mı buna bir cevabınız? Biz, evet, konutlara karşı değiliz ama doğru yerde konutların yapılmasını talep ediyoruz.
Aynı zamanda GES'lere de karşı değiliz ama burada, görselde görüldüğü gibi, şu an biz burada bu bütçeyi konuşurken Urfa'nın Halfeti ilçesinde iki köyün ortak mera alanı gasp edilip buraya GES'ler yapılıyor ve burada köylüler soruyor: "Bizim tek geçim kaynağımız olan bu meraları elimizden alıyorsunuz. Biz ne yapacağız? Biz nereye gideceğiz?" diyorlar. İzmir'den Dersim'e, Trakya'dan Şırnak'a kadar bütün coğrafya maden, GES ve taş ocaklarıyla kuşatılmış durumda. Bu saldırılar sadece doğaya değil; halkların inancına, kültürüne ve hafızasına saldırıdır. 77 ilde 640 milyon metrekareyi aşan rezerv alanı ilan edilmiş. Bu bir plan değil, bir sürgün politikasıdir. Dünyada maden çıkararak zengin olan tek bir ülke yoktur. Bu bilimsel bir veridir. Hatay'da insanlar evlerinin rezerv alan olduğunu telefonuna gelen mesajla öğrendiler. Geleneklerimize göre ev, ekmek kadar kutsaldır. Bir ailenin tapulu evini, tarlasını, zeytin bahçesini elinden alıp "acele kamulaştırma" adı altında yasa çıkardınız. Yaptığınız yasal olabilir ama insani değildir, kul hakkıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI NİLGÜN ÖK - Teşekkür ederiz.
FERİT ŞENYAŞAR (Şanlıurfa) - Geçen ay tapulu tarım arazileri gasbedilen Hatay halkıyla bir araya geldik. Samandağ'a bağlı Kurtderesi Yaylası'na gittik. Burada, aynı şekilde, görselimiz var. Bir tarım alanıdır. Tarım alanına bu kuleleri kurarak halkın tapulu arazisine el koyuyorsunuz, gasbediyorsunuz. Biz, bunları kabul etmiyoruz, sizin bu davranışlarınızı da kınıyoruz, kabul etmiyoruz.