MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Aslında bütün önergeler üzerinde bir saptama yapmak istiyorum.

Şimdi, burada bu teklifin 3'üncü maddesindeki ikinci fıkradaki mesele aslında önemli. Belki biraz hani bu teklifin yerli yerine oturması; örneğin, yasa dışı faaliyetler, milletvekillerinin, siyasetin, iktidarın ve sair, bu türden yolsuzluk gibi konular gündeme geliyor, bunların düzenlendiği başka tabii ki ceza maddeleri ve başka kovuşturmalar var. Burada belli bir standartlar dizisi oluşturulmaya çalışılıyor. Yani dolayısıyla mesela burada maddenin ikinci fıkrasındaki konuyu ben çok önemsedim, sizin de belki görüşleriniz o anlamda önemli. Etikle ilgili konularda milletvekillerinin bilgilendirilmesi ile milletvekillerinin belli somut koşullarda bu ilkelere nasıl uyum göstereceği konusunda danışma hizmetine ihtiyaç duyabileceği dikkate alınarak TBMM Başkanlığı nezdinde bir birim oluşturulması ve milletvekilinin danışması, bilgilendirilmesi, neyin etik neyin olmadığı konusunda, muğlaklık içeren konularda bir danışma kurumunun burada ihdas edilmesi önemli. Yani biz burada sanki bu kanun tasarısı, milletvekillerinin, bakanların, yürütmenin veya tüm siyaset erbabının işte yasa dışı işlere buluşmaları hâlinde bunu önleyecek bir mekanizma gibi bunu değerlendirmek yanıltıcı olabilir. Bizim burada etik dediğimizde zaten kişiyi de bırakılan bir kısım var. O yüzden sizin önerileriniz aslında o boyutta doğru ama bu standart ve etik yani kişinin de aslında yüzde 50 payının olması gerektiği noktada... Bu kadar sert şeylere gerek olduğunu düşünmüyorum çünkü bu bir ceza uygulaması değil, olmamalı bence. Neyin etik olup neyin olmadığı konusunda uzlaşmaya çalışıyoruz, bir etik çerçeve oluşturmaya çalışıyoruz ve bunun uygulamasının da milletvekilline bırakılması gerekiyor. Yani bu anlamda buradaki cümlelerde kesinliğe biraz vurgu yapıyorsunuz daha kesin olması yönünde; ben onun açıkçası bunun kapsamında olduğunu düşünmüyorum, öyle bir fikrimi sizinle paylaşmak istedim.

Teşekkürler.